Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1233 E. 2020/23 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1233 Esas
KARAR NO:2020/23
DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/11/2016
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacının ———- alt yapı işlerinin yapılması amacıyla davalının ——- ayında ——– Mevkiindeki atık su ve içme suyu hattının yapımı için hafriyat boru döşeme ve bağlantı işlerinin yapımının üstelendiğini, işlerin yapımında götürü usulde yapıldığını, karşılığında davalıya —-ay içinde —-adet fatura tanzim edildiğini, faturaların toplam bedelinin ——-TL olduğunu, faturalara karşılık davalı tarafından ——— TL ödeme yapıldığını, davalının ——— TL bakiye borcunun bulunduğunu, davalı ile yapılan görüşmelere rağmen sonuç alınamadığını, davalının——–alt yapım işini üstlenen ana firmanın————- yüklü miktarda alacağının olduğunu, dava dışı şirketin henüz davalıya projenin yapımından elde ettiği hakedişlerin tamamının ödenmediğini,——- tarihinde ——– İcra Müdürlüğünün ——–E sayılı dosyası ile davalı hakkında başlatılan icra takibine, borç ve yetki itirazında bulunduğunu, bunun üzerine yetki itirazının kabul edilerek icra dosyasının yetkili icra dairesi olan ——– İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, icra dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesiyle ——- tarihinde ———-İcra Müdürlüğünün ——— E sayılı dosyası borç itirazında bulunulduğunu, davalının itirazlarının reddi ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın dava dilekçesindeki iddialarının kabul edilmediğini, müvekkilinin davacıya ait bir kısım hafriyat ve nakliye işlerini yaptığını, karşılığında iş bu işlerde kullanılan mazotun tamamının verildiğini, davalı tankerleri ile davaya ait makinelere mazot verildiğini, söz konusu mazot bedellerinin yapılacak hesaptan düşülmesi gerektiğini, davacının bu yönde bir açıklama yapmadığını, verilen mazot miktarının bir kısmı için belge alındığını, dava dilekçesinde ileri sürülen faturaları kabul etmediğini, faturaların işin seyri sırasında gerçeğe aykırı kesildiğini, faturaların içeriğini kontrol etme şanslarının bulunmadığını, işin niteliği, yapılan işin miktarı, bedeli ve işin sonunda yapılacak hesaplama ve kesin hesap ve mutabakatla olacağını, bu nedenle faturalar ile alacak borç ilişkisinin yapılmadığını, davacının ayrıca vermiş bulunduğu zararların da bedelini düşmediğini, hafriyat sırasında kopan kabloların olduğunu, bunlarında cezalarının ödenmediğini, yine davacı personeline verilen yemek bedellerinin ödenmediğini ve diğer kesintilerin düşülmediğini, davacının davasının haksız olduğunu, taraflar arasında yapılacak kesin hesap, dava dışı ———– ile müvekkili arasında yapılacak kesin hesap ile ortaya çıkacağını, teknik bilgi ve ölçümlemenin orda olacağından bahisle kesin hesabın hesaplanmasının beklenmesi gerektiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile tacirler arasında faturaya dayalı başlatılan icra takibineitirazın iptali davasına ilişkindir.
—— İcra Müdürlüğü’nün—– esas sayılı icra takibinin, öncelikle —— icra müdürülüğüne ——- tarihli takip talebi ile başlandığı, yetik itirazın üzerine dosyanın —– icra müdürlüğüne geldiği, tekrar düzenlenen ödeme emrinin — tarihinde davalıya/borçluya tebliğ edildiği, borçlunun aynı tarihte, borca,faize ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durduğu, davacının da süresi içinde, ——– tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Takip talebi ile beş adet fatura bedeli toplamı olarak ——-TL nin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davacının; borçlu tarafından yapılan itirazın davacı-alacaklıya tebliğinden itibaren İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememize davayı açtığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: dosyada mevcut fişlerin dökümüne göre—– TL den —— TL mahsup edildiğinde ——– TL üzerinden , dosyadaki mevcut listeye göre hesaplama yapıldığında ise———— TL’den —- TL mahsup edildiğinde ——- TL üzerinden itirazın iptali gerektiğini mütalaa etmiştir.
Tarafların rapora karşı beyan ve itirazları doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor alınmış olup; bilirkişiler ek raporunda özetle, dosyada mevcut akaryatkıt listesine göredavacının araçlarında kullanmak üzere davalıdan almış bulunduğu akaryakıt tutarının——-TL olduğu bu tutarın mali inceleme bölümünde davacı alacağı olarak belirlenen—– TL’den düşülmesi durumunda davacının alabileceği hakediş tutarının —–TL olabileceğini itirazın bu tutar üzerinden iptali gerekebileceğini mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi raporu HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir.
Kök ve ek bilirkişi raporu seçenekli olarak; mahkemece mazot bedelinin düşürülmesi hali ihtimali ile hazırlanmıştır. Bilirkişi kök raporunun 5. Sayfasına göre davacı şirket ticari kayıtlarına göre davacının alacak miktarının ——– TL olduğu tespit edilmiştir. Kök raporun 6. Sayfasında belirtildiği üzere davalı yanca yapıldığı tespit edilen —–TL ödeme mahsup edildikten sonra; bakiyenin dava konusu bedel olan ——- TL olduğu anlaşılmaktadır.
Celbedilen BA formları incelendiğinde davalı yanca takibe konu —– adet faturanın BA bildiriminin yapıldığı sabittir.
Davacı ile davalı sözlü olarak harfiyat işinde anlaşmış, davacı edimini yerine getirmiş, buna ilişkin toplamda —– adet fatura düzenlemiştir. Davalının talebi yapılan itiraz ile davaya verilen cevap dilekçelerinde aradaki ticari ilişkinin varlığına, faturalardan haberinin olmadığına veya işin yapılmadığına dair bir itirazı yoktur. Davalı, asıl iş sahibi olan —— ile kesin hak edişlerin yapılmadığı, ancak kesin hak edişler yapılınca davacının alacağının belli olacağını ve ayrıca ——tarafından verilen mazotların da bedelinin düşülmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Taraflar yazılı bir sözleşme yapmamışlardır. Alacağın nasıl hesaplandığı, nasıl hesaplanacağı, mazot giderlerine kimin katlanacağı, davalının mazotu kendisinin verip sonra bunun iş bedelinden düşülüp düşülmeyeceği yazılı bir belgeye bağlanmamıştır. Bu durumda genel kural gereği işin götürü usulü olduğu, davacının işi yapma, davalının da bedelini ödeme yükümlülüğü altında olduğu kabul edilmelidir. Arada yazılı bir sözleşme olmadığına göre davalının mazot paralarının hak edişten düşülmesi gerektiğine ilişkin iddiaları ispatlamak durumundadır. Davalının, davacının işi yaparken kabloları kopardığı, ayıplı ifada bulunduğu gibi iddialarına ilişkin sunulmuş bir yazılı ayıp ihbarı, ihtar vb bir durum yoktur. Davacı bakımından davalının kendi parasını asıl işveren firmadan alıp almaması, kesin hakedişlerin tamamlanması önem taşımaz. Davalı—–’dan alıp üstlendiği işi kendisi yapmayıp başka bir şirkete(davacıya) yaptırdığına göre, o şirketin(davacının) edimini yapıp yapmadığını, usulüne uygun yapıp yapmadığını denetlemek, izlemek ve gerekiyorsa ayıp ihbarında bulunmak, gerekiyorsa eksik işleri tamamlaması için davacıya süre vermek gibi işveren olarak üstüne düşen edimleri yerine getirmek durumundadır. Bunları yapmadan, belirsiz bir süre boyunca davacıdan, kendisinin —— ile kesin hak edişleri yapmasını beklemesini istemesi, ona göre aldığı hakedişten davacıya düşen payın hesaplanıp verileceğini ileri sürmesi hakkaniyete aykırı olur. Davalının böyle bir talebi varsa, bunu yazılı olarak sözleşmeye bağlaması, bu sözleşmede davacının ücret alacağının ancak kesin hakedişten sonraki bir tarihte hak edeceğini sözleşmede belirtmiş olması gerekirdi. Böyle bir durum ispatlanamadığından davacının fatura bedeli olan alacağı hak kazandığı sonucuna varılmıştır.
Davalı fatura bedelinden mazot bedelinin düşmesi gerektiği hususunu ispat edememiş olup; cevap dilekçesinde bu hususta açıkça yemin deliline dayandığından; ——— tarihli celsede yemin teklifinde bulunup bulunmayacağı hususunda davalı yana süre verilerek yemin hakkı hatırlatılmış; fakat davalı tarafça yemin teklifi hazırlanmamıştır.
Yargıtay —-Hukuk Dairesi —– E. —– K. Sayılı emsal kararı ile; ”… ticari davalarda yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasada delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır.” şeklindedir.
Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu davacının incelenen defterleri ile sabittir. Ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilmesi için HMK’nun 222. Maddesi uyarınca kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda davacı taraf defterlerinin defterlerinin HMK 222. Maddesinde belirtilen usulde olduğu tespit edilmiştir. Davacı delil listesi ile ticari kayıtlara dayanmış usulüne uygun ihtarata rağmen davalı taraf defterlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı adına icra takibine konu fatura kesilmiş olup; defter incelemesi neticesinde aralarında başkaca bir ticari ilişki olmayıp; kesilen faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda değinilen emsal içtihatta da belirtildiği üzere; davalı ticari defterlerini sunmadığı takdirde bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmış ve davacının ticari defterlerinde faturanın kayıtlı olduğu ve davalı yanca —— adet faturanın BA bildiriminin yapıldığı anlaşılmakla; faturaya konu malların teslimi davacı tarafça ispatlanmış olup, davalı tarafça fatura konusu bedeli ödediği ve mazot bedelinin fatura bedelinden mahsup edilmesi gerektiği iddiası ispat edilemediğinden; davalının icra takip dosyasındaki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından; bu bedel yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; ———İcra müdürlüğünün ——- esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın —— TL için İİK 67 maddesi gereğince iptaline, takibin tarafların tacir olması ve davacının talebi gözetilerek takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz üzerinden devamına karar verilmiş;
İcra inkar tazminatı açısından; İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, faturadan kaynaklanan alacak likit olmakla; kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KABULÜ İLE;
1- —— İcra müdürlüğünün — esas sayılı dosyasındaki alacak miktarına ilişkin davalı borçlu tarafından yapılan itirazın —— TL için İİK 67 maddesi gereğince İPTALİNE, takibin takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faiz üzerinden devamına,
2- Faturadan kaynaklanan alacak likit olmakla; ——- TL alacağın %20’si icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 4.090,40 TL’nin davacı tarafça yatırılan 723,21 TL peşin harçtan mahsubu ile 3.367,19 TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 723,21 TL harç gideri, 215,90 TL posta-tebligat masrafı, 1.500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.439,11 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 8.584,40 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/01/2020