Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1195 E. 2019/99 K. 05.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1195 Esas
KARAR NO : 2019/99 Karar

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2016
KARAR TARİHİ : 05/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketle davalı arasında sözleşme imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkil şirketin bi rtakım prefabrik banalar ile ofis konteynırların imalat ve montaj işçiliğini, trapez sac kaplama, ——-kaplama, — kaplama işçiliği yaptığını, ancak kesilen en son 21/06/2013 tarih ve —— seri nolu fatura bedelini ödemediğini öne sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin ticari faiz ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının gönderdiği sözleşme ve faturanın, tek başına alacağın varlığının ispatı olmadığını, sözleşme, bir tür çerçeve sözleşmesi olup, iş başına ne kadar ücret ödeneceği ve şartlarını belirlediğini, davacının kestiği faturanın muhteviyatı müvekkilince bilinmemekle beraber ne tür bir alacak talep edildiğinin anlaşılamadığını, davacının bunu ispat etmesi gerektiği savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Taraflar arasındaki davaya konu uyuşmazlık; ticari işten kaynaklanan alacak davasından ibaret olduğu, davacının bir alacağı olup olmadığı, usulünce düzenlenmiş bir fatura olup olmadığı , arada bir ticari iş olup olmadığı, varsa davacının ne kadar talep edebileceği hususlarında açılan alacak davasıdır.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Davacının defter incelemesi için Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılmış; davacının ticari defterleri mali müşavir bilirkişi mağrifetiyle incelenmiş; bilirkişi raporunda; Davacı ile davalı tarafların 2012, 2013,2014,2015 ve 2016 yıllarına ilişkin sunmuş olduğu Yasal Defterlerinin Açılış ve Kapanış Onaylarının Kanuni süreler içerisinde yapıldığı, ancak 2012 yılına ilişkin kapanış onaylarının yasal süresinde yapılmadığı, uyuşmazlık konusu faturanın 2013 yılında olduğu bu sebeple kapanış onayı yapılmayan dönem ile ilgili hukuki yorum ve taktirin sayın mahkemeye ait olduğunu, davalı taraf, davacı tarafın düzenlemiş olduğu Fatura ve Fatura içeriği Mal ve/veya Hizmetlere yasal süreler içerisinde herhangi bir itirazlarının bulunmadığı, davacı tarafça düzenlenen Faturaların yasal süreler içinde Yasal Defter kayıtlarına Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Usul ve Esaslarına uygun bir şekilde kayıt yapıldığı, davacı taraf yasal defter kayıtlarına göre; takip tarihi ve huzurdaki dava tarihi itibariyle davalı ———- ‘den 277.375,21.-TL alacağının olduğu, ancak huzurdaki davada, davalı tarafa Mal ve/veya Hizmet Satışlarına ilişkin düzenlenen ve yasal defter kayıtlarına kaydı yapılan 21.06.2013 tarihli– ———- seri ve sıra numaralı 75.464,54TL tutarlı fatura bedelinin talep ettiği şeklinde mütalaa etmiştir.
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişiye tevdii edilmiş olup , davalının defter incelemesi için bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda özetle: Davacının davalıdan takip tarihi itibari ile davalı şirketten 75.464,54 TL alacaklı olduğu yönünde mütalaa etmiştir.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca taraflara tebliğ edilmiştir.
Davacı taraf 16.08.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah etmiş ve harcını yatırmıştır.
Toplanan deliller, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı 21.06.2013 tarihli 75.464,54 TL bedelli; ” Montaj işçilik bedeli” açıklamalı faturaya istinaden 25.10.2016 tarihinde 10.000,00 TL alacak davası açmıştır. Tarafların BA/BS formları celbedildiğinde davacının BS olarak faturayı ilgili vergi dairesine bildirdiği; davalının ise BA olarak ilgili vergi dairesine bildirimde bulunmadığı mahkemece yapılan inceleme ile anlaşılmıştır. Davalı taraf fatura muhteviyatı hizmeti almadığını beyan etmiştir. Fatura davalıya 01.07.2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup salt faturaların alıcıya tebliğ edilmiş olması hizmetin davalı tarafça alınmış olduğu anlamına gelmez.İspat külfeti davacıda olup, faturada yazılı ” Montaj işçilik bedeli” hususunu ispatla yükümlüdür. 22.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda faturanın davacının ticari defterlerine kaydedilmesi nedeniyle hizmetin itirazsız alındığı yönündeki hukuki kanaat içerir bilirkişi raporuna mahkememizce itibar edilmemiştir. 21.06.2013 tarihli faturada yer alan işçilik bedelinin hangi iş için tahsili talep edilen işçilik bedeli olduğu, hangi işçi için düzenlendiği, ilgili işçinin adı ve —– bilgilerine dayalı hiç bir kayıt sunulmamış; salt faturanın davalıya tebliğ edilmiş olmasına dayanılarak alacak davası açılmıştır. Davacının ticari defterleri incelendiğinde; 30.01.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı tarafça davacı tarafa yapıldığı belirtilen ödemelere ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı tespit edilmiştir. Oysa davacı taraf 24.05.2017 tarihli dilekçesi ile davalı tarafça kendisine yapılan bir kısım ödemeler olduğunu beyan etmiş; davacının davalı tarafça yapılan bu ödemeleri dahi kendi defterlerine kaydedtmediği talimat mahkemesine ibraz edilen 31.01.2018 tarihli bilirkişi raporu ile anlaşılmıştır. Davacı taraf faturaya konu hizmeti yerine getirdiğini ispat edemediğinden, fatura tek başına ticari ilişkinin varlığına delil olamayacağından ispat edilemeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
03.03.2017 gün ve —– Esas —- Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; ” HMK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda yasa koyucunun taraflara hangi delilin, hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtme, yani somutlaştırma külfeti getirdiği, bu düzenlemeye göre tarafların iddia ve savunmasını ispatlamak bakımından yemin deliline başvuracaklarını dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde açıkça belirtmesi gerektiği, tarafın “sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller” gibi ibareler kullanmış olmasının açıkça yemin deliline dayanmış olduğu biçiminde yorumlanamayacağı, bu bağlamda hakimin ispat yükü kendisine düşen ancak açıkça yemin deliline dayanmayan tarafa “yemin teklifinde bulunma hakkını” hatırlatamayacağına” karar verilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde ” her türlü yasal kanıt” dendiğinden mahkemece yemin delili hatırlatılmamıştır.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- DAVANIN REDDİ İLE;
2-Alınması gerekli 44,40 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 170,78 TL peşin harç, 1.117,97 ıslah harcından mahsubu ile 1.244,35 TL bakiye harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu yönden karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan ——- uyarınca 8.651,10 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı.