Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1002 E. 2022/25 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1002 Esas
KARAR NO: 2022/25
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 29/08/2016
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: İki tarafında tacir oludğunu, taraflar arasında sözleşme akdedilirken uyuşmazlık durumunda yetkili mahkemenin belirlendiğini ve yetki sözleşmesi akdedildiğini, Davalı —– sözleşmede, müteselsil kefil olan —- zamanda şirket yetkilisi olarak — da bağladığını, —— kullandırıldığını, davalı —müteselsil kefil olduğunu, Davalı — müvekkil kurum arasında — imzalandığını, toplamda —– kullandırıldığını, sözleşme hükümlerine göre müvekkil kurumun davalı ———– kredi kullandırmayı ve diğer davalı —– da krediye “müteselsil kefil” olmayı taahhüt ettiğini, Müvekkilin edimini ifa ettiğini ancak karşılığını alamadığını, kredilerin geri ödenmemesi üzerine müvekkil tarafından asıl borçlu ve müteselsil kefilin hesabının kat edildiği ve borcun muaccel hale geldiğini, —–ödenmemesi üzerine —- numarasıyla her kredi için ayrı ayrı hesap kat ihtarının gerek asıl borçlu gerekse müteselsil kefil olan davalı borçluya keşide edildiğini, aylık süre içerisinde itiraz edilmeyerek İcra ve İflas kanunun 68/b hükmüne göre de kesinleşen hesap kat İhtarı neticesinde, tüm alacağın muaccel olmasına rağmen ne müteselsil kefil —-ne de borçlu şirketin borcu ödemeye yanaşmadığını, borcun ödenmemesi üzerine borçlu—— dosyasından menkul rehninin paraya çevrilmesi yolu ile müteselsil kefil — hakkında da ——-sayılı dosyasından hacik yolu ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davalıların borç ödenmediği gibi müvekkil kuruma herhangi bir borçlarının olmadığını borcun tamamına faizine ve ferilerine itiraz ettiklerini, davalı borçluların itirazları sebebi ile icra takibinin durması üzerine bu davayı açtıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, Davalı —— sayılı dosyası takibi hakkındaki —- takip miktarına yapılan itirazın iptaline, Davalı — hakkında da—— takip miktarına yapılan itirazın iptaline, —- tutarındaki Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık —– üzerinden yapılan takibin devamına asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, söz konusu davanın ikame edilmesi sebebiyle sarf edilen tüm yargılama giderleri ve hak edilen vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle ; Borçlu müvekkilin ikamet adreslerinin —- çevresi içerisinde kaldığını, bu nedenle icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde, itirazın iptali davasının da yetkisiz mahkemede açıldığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Yasası’nın m:50/1 hükmüne göre takip hususunda Hukuk Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile uygulanır. 6100 sayılı H.M.K. uyarınca özel yetki gerektiren bir sebep olmadığına göre, davanın davalı —— yerleşim yeri yargı çevresinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle yetki itirazları doğrultusunda öncelikle yetkisizlik kararı verilerek, dosyanın yetkili —– gönderilmesini talep ettiklerini, Davacı tarafın, asıl borçluya başvurmadan müvekkile karşı dava açtığını, Borçlar Kanunu: 585 uyarınca, alacaklı asıl borçluya başvurmadıkça kefillere gidemeyeceğini, Bu nedenle müvekkilinin, bu davada taraf olamayacağını, husumet itirazının kabullü ile müvekkil açısından da davanın reddine karar verilmesini talep etiklerini, kefalet sözleşmesinin kesin geçersiz olduğunu, davacının dayandığı kredi sözleşmesi ve sözleşme içeriğindeki kefalet sözleşmesi 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir… B.K. m:584 hükmün göre, sözleşmenin kurulmasından evvel veya en geç sözleşmenin kurulması aşamasında eşin rızanın varlığı gerektiğini, kefalet sözleşmesi sırasında eşin imzasının yokluğu kefalet sözleşmesini kesin geçersiz hale getirdiğini, davacı taraf sözleşme aslını sunduğunda davalının eşinin rızasının alınmadığının görüleceğini, Müvekkilinin el yazısını içermeyen kefalet sözleşmesinin kesin geçersiz olduğunu, TBK. m583 hükmüne göre kefalet sözleşmesinde müvekkilin el yazısı ile müteselsil kefil olduğu ve azami kefalet miktarının el yazısı ile yazılmış olmasının gerektiğini, bu hususların eksik olmasının kefalet sözleşmesini kesin geçersiz kılacağını, kefalet sözleşmesi incelendiğinde bu şartları taşımadığının görüleceğini bu nedenle kesin geçersiz olan kefalet sözleşmesine dayanılarak açılan icra takibine yaptıkları itirazlarının haklı olduğunu, hesap katının müvekkiline tebliğ edilmediğini, dolayısıyla hesap kat’ının kesinleşmediğini, Davacının hesap katının hem müvekkil şirkete hem de şirket ortağı olan müvekkil ——– keşide edildiğini iddia ettiğini, Oysa hesap kat ihtarnamesi ne müvekkil şirkete ne de müvekkilin ortağı bulunduğu şirket yetkilisine tebilğ edilmediğini, Şirket kayıtlarının incelenmesinden böyle bir ihtarnamenin müvekkilin ortağı bulunduğu şirkete ulaşmadığının belirlendiğini, ayrıca şirket kayıtlarında yapılan incelemesinde böyle bir alacağa da rastlanmadığını, Kredi sözleşmesinin kat edilmesi için gerekli hukuki ve sözleşmede yazılı diğer koşulların gerçekleşmediğini, davacı tek taraflı fesih iradesini hukuki gerekli şartlar oluşmadan kullandığını, müvekkili ile davacı banka arasında mutabakat olmadığını, Bu nedenle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddini talep ettiklerini, hiçbir şekilde kredi sözleşmesini kabul etmemekle birlikte; davacı banka, kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağından fazlasını takip konusu yaptığını, Yargılama sırasında bu hususun ortaya çıkacağını bu nedenle asıl alacağa yaptıkları itirazın haklı olduğu davanın reddini talep ettiklerini, işlemiş faize itiraz haklı olduğunu, Davacının takip dayanağı alacağının kredi sözleşmesinden kaynaklı olduğunu bildirdiğini, ancak hesap kat edilmeden faiz talep ettiği ve işlemiş faiz hesaplandığını, Müvekkili temerrüde düşmediğinden davacının işlemiş faiz talebinin haksız olduğunu, İşlemiş faiz taleplerinin de reddinin gerektiğini, faiz oranına itirazlarının haklı olduğunu, davacı tarafın, ticari krediler için temerrüt faizi talep ettiğini, T.B.K. m:21 hükmü uyarınca bu genel işlem şartının “yazılmamış sayılma” yaptırımına tabi olduğunu, Davacının tek taraflı olarak hazırladığı ve tüm ilgiler için de aynı şekil ve şartlarda kullandığı bu kredi sözleşmesinin tüm hükümleri T.B.K.’nun “Genel işlem şartları” hükümlerine tabi olduğunu, Bu kurallar bütünü ile değerlendirildiğinde davacının icra takibi ile talep ettiği faiz oranı yok hükmünde olduğunu, Bu durumda genel kurallar çerçevesinde değerlendirmek ve yasal faiz uygulanması gerektiğini, Davacının yasal faiz oranı üzerindeki taleplerinin reddini talep etiklerini, Müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinde muaccel olmayan bir alacak için icra takibi başlatıldığı sabit olduğu, Bu açıklamalarına rağmen davacı tarafça haksız ve kötüniyetli olarak müvekkil aleyhine iş bu davanın açıldığını, Davacının taleplerinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olduğunu, Bu nedenle davacının davasının reddine ve talep edilen asıl alacak miktarının en az 20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, arz ve izah edilen ve daha önce açıklanan nedenlerle; Davacının davasının husumet yokluğundan reddine, Davacının davasının esastan reddine, Davacının talep ettiği alacak miktarının en az % 20’si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Uyuşmazlığın kredi borcundan kaynaklanan alacak ile başlatılan —– takibine itirazın iptali davasından ibaret olduğu görüldü.
—– müzekkerelere ikmalen cevap verildiği, müzekkere yazı cevaplarının dosya arasına alındığı görüldü.
Dosyamız arasına alınan —-tarihinde takip başlatıldığı, davalıya ——- tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır
Taraflar tacir olup, delil olarak ticari defterlere dayandıklarından; taraflara inceleme gün ve saatinde belirtilen yıllara ilişkin ticari defter ve kayıtlarını hazır etmeleri aksi halde HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş; defter inceleme neticesinde dosyamız bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olup , bilirkişiler mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporlarında özetle: İnceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda; Davacının,— Takip tarihi itibariyle Davalıdan;—- olarak hesaplandığı, Alacaklı —– üzerinde talepte bulunmuş olduğu, takipteki talebinin tespitlerini aşan kısmının yerinde olmadığı, Talep olunan masraf ile ilgili olarak, davacı tarafından işbu kredi alacağına ilişkin takip talebinde —-mashllaf talep ettiği, dosyada yer alan masraf makbuzu olmadığından talebin hesaplamalarımızda dikkate alınmadığı, Davalı ——— imzalamış olduğu sözleşmedeki kefalet limitleri ile sorumlu olduğu, kefilin kefalet limitleri ile sorumluluğunun doğduğu anın temerrüt tarihi olduğu, belirlenen bu borç miktarı içerisinde ve imzalamış olduğu sözleşmeler gereğince —– kefalet limiti bulunduğu, Davalı kefil vekilleri tarafından eş muvafakatinin olmadığı ve sözleşmenin geçersiz olduğu iddiasında bulunulmasına rağmen,———-kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafındari verilecek kefaletler, ——-Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım Satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile —— kullandırılacak kredilerde verilecek kefalet için eşin rızası aranmaz. ” şeklinde bir fıkra eklenerek bazı krediler için kefalette eş rızası kaldırılmış olduğundan, davalı kefil——- tarafından eş rızasının bulunmadığı iddiasının yerinde olmadığı değerlendirilecek olmakla birlikte, bu konuda takdir ve yorumun mahkemeye ait olduğu, Davalı vekili tarafından Sayın Mahkemenize hitaben düzenlenen — arihli dilekçesinde davacı tarafından—– dosyasından yapılan taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine— tarihinde İtiraz edildiği, ancak daha sonra alacaklı davacı ile y apılan görüşmelerde söz konusu rehinli araçların satılarak paraya çevrilmesi, bu bedelin icra dosyasına girmesi ve icra dosyasına giren bu bedelden bedel alınmaması konusundaki anlaşma uyarınca—- ihinde bu dosya için yapılan itirazdan vazgeçildiği, bu vazgeçme nedeniyle davacı alacaklının icra dosyasından araçları satıp, parasını tahsil ettiği, taraflar arasındaki mutabakata göre davacının bu davayı takipte hukuki yararının kalmadığı iddiası yönünden takdir ve yorumun mahkemeye ait olduğunu, davalı vekilinin —- tarihli ilekçesinde “ Müvekkil şirketin —— —- olduğu ve incelemenin —- Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak “ yapılması istendiği bu durumda davalı şirketin ticari defterlerinin talimat ile incelenip incelenmeyeceği konusunda takdir ve yorumun mahkemeye ait olduğu, Tarafların masraf, vekalet ücreti, inkar tazminatı ve benzeri diğer taleplerinin sayın mahkemenizin takdirleri içerisinde kaldığı görüş ve kanaatini belirten raporu mahkememize sunmuşlardır.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu —– tarihli ek bilirkişi raporunda özetle ; Verilen inceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda, davacı —- Davalı kefil borçlu — Takip talebi ile bağlı olarak; ———— iflas tarihi itibariyle; Davalı Müflis—— alacaklı olduğu, tarafların masraf, vekalet ücreti, inkar tazminatı ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdiri içerisinde kaldığı, diğer hususlarda kök raporda varılan sonuçlarla bağlı kalındığı yönündeki görüş ve kanaatine varıldığına ilişkin raporunu mahkememize sunmuştur.
Bilirkişinin mahkememize sunmuş olduğu — tarihli ek bilirkişi raporunda özetle ; İnceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda, davacı —– Davalı Müflis —–Takip talebi ile bağlı olarak;——Alacaklı olduğu, Dava konusu kredi hesaplarına ——- ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin takip talebinde dikkate alınması gerektiği, Tarafların masraf, vekalet ücreti, inkar tazminatı ve benzeri diğer taleplerinin mahkemenin takdiri içerisinde kaldığını belirten ek raporunu mahkememize sunmuşlardır.
Bilirkişi raporlarının HMK 280. Maddesi uyarınca usulüne uygun taraflara tebliğ edilmiştir.Dava dilekçesi cevap dilekçesi ,aşamalarda aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile birlikte yapılan değerlendirmede ;Davacı ile davalı —–imzalandığı,yargılama devam ederken iflas eden davalı —– Bakımından kesin yetki kuralı sebebiyle mahkememiz yetkisiz hale geldiğinden,davanın usulden reddine karırının verildiği,davalı —– ise müteselsil kefil sıfatıyla bu sözleşmeleri imzaladığı,sözleşmeleri limit belirterek kendi el yazısıyla imzaladığı,davalının imzaladığ, sözleşmeler kapsamında —– kefalet limitinin bulunduğu,her ne kadar kefil olan davalı eş muvafakatının bulunmadığı ve sözleşmenin geçersiz olduğu iddiasında bulunmuşsa da ;Borçlar Kanununda kefalet için eş rızasının arayan düzenleme —– kayıtlı işletmeler ile ——- ortak ya da yöneticilerine istisna getirdiği,dolayısıyla şirketin yetkilisi olan davalının buna yönelik savunmasına itibar edilmediği,—- sorumlu olduğu ancak asıl alacak kalemi dışındaki alacak kalemleri yönünden,takip talebinde daha az bedel talep edildiğinden —- bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Alacak likit olmadığından ve yargılamayla belirlendiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, ancak dava konusu kredi hesaplarına, dava tarihi sonrasında—– tahsilatın icra takibinde infazda dikkate alınmasına yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davacının DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile
1-Davacının davalı — Aleyhine açtığı davanın KISMEN KABULÜ iş bu Davalı borçlunun —- Esas sayılı dosyasına yaptığı İTİRAZIN KISMEN İPTALİNE —- üzerinden işleyecek avans faiziyle birlikte devamına ,dava tarihi sonrasında krediler için ——tahsilatın icra takibinde İNFAZDA DİKKATE ALINMASINA ;
2-Alacak yargılamayla belirli hale geldiğinden icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE ;
3-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 11.482,97-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 2.128,21-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 9.354,76-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 Üçüncü Kısım) göre hesaplanan 19.928,21-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 29,20-TL Başvuru Harcı, 2.128,21-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 2.157,41TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ,
6-Davacı tarafından yapılan; 1.800,00-TL Bilirkişi ücreti, 320,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.120,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 2.022,89-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise Davacı üzerinde bırakılmasına,
7- Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde ——- Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022