Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/970 E. 2018/463 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/970 Esas
KARAR NO : 2018/463
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2015
KARAR TARİHİ : 10/05/2018
Mahkememizde görülen davanın yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket bünyesinde davalı …’ın 03/07/2007 tarihinde Üretim Uzman Yardımcısı olarak çalışmaya başladığını, müvekkil şirketin daha sonra dava dışı ……. Holding ile birleşerek ……….ı Grup Şirketleri bünyesine girdikten sonra kilit personel niteliğindeki personelleriyle yenileme sözleşmeleri yapmaya başladıklarını, bu kapsamda üretimde çalışan ve müvekkili şirketin üretim sırlarına vakıf olan kilit personel niteliğindeki davalı ile 01/05/2008 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi akdedildiğini, davalı ile akdedilen sözleşmenin rekabet yasağı 10/1 ve 10/5 maddesine binaen rekabet yasağının ihlali halinde ödenecek cezai şartın aylık brüt ücretinin on katı olarak belirlendiğini, davalının 11/11/2013 tarihinde istifa dilekçesi sunduğunu, 30/11/2013 tarihinde iş akdinin sona erdiğini, ancak davalının müvekkil şirketten ayrıldıktan sonra müvekkil şirketin ….. adlı ürünü ile rekabet halinde olan ……… Teknoloji Araştırma San ve Tic. Ltd Şti isimli firmada çalışmaya başladığını, bunun üzerine ………. Noterliğinin …….tarih ve ….. yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, davalının …….. Noterliği’ nin …… tarih ve … yevmiye numarası ile keşide ettiği ihtarname aracılığıyla müvekkil şirketin alacağını ödemeyeceğini beyan ettiğini, davalının rekabet yasağına aykırı davranması nedeniyle oluşan cezai şart alacağından şimdilik 10.000,00 TL tutarındaki kısmının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
SAVUNMA :Davalı vekili savunmasında özetle: uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Borçlar Kanunu kapsamında İş Kanunu alanına giren rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılacak davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğunu, cezai şart alacağının zamanaşımına uğradığım, rekabet yasağı düzenlemesinin geçerlilik şartlarını taşımadığım, rekabet yasağının coğrafi bir bölge, şehir veya İşverenin faaliyet alanı ile sınırlandırılması gerektiğini, ancak işverenin tüm Türkiye’de faaliyette bulunduğu durumlarda rekabet yasağının ülkenin tamamında geçerli olarak kararlaştırılmasının mümkün olmayacağı hususunun Yargıtay kararlarında yer aldığını, 1.5.2008 tarihli iş sözleşmesinde ise yer bakımından Türkiye Cumhuriyeti denildiğinden, müvekkilin ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürüldüğünü, rekabet yasağı sözleşmesinde işin türü açısından da sınırlama getirilmesi gerektiğini, sınırlamanın işverenin faaliyet alanım aşamayacağını, faaliyet alanının iş sözleşmesinin sona erdiği tarihe göre belirlenmesi gerektiğini, sınırlamanın işverenin tüm faaliyet alanı ile değil işçinin yapmakla görevli olduğu işle doğrudan ilgili olanları kapsaması gerektiğini, 1.5.2008 tarihli iş sözleşmesinde işverenin işleri denilerek herhangi bir sınırlama yapılmadığını, iştigal konularında ayniyet bulunmadığını, TBK.m.445’de sürenin iki yıl ile sınırlandığını, ancak 445/2’de hakime sınırlama yetkisinin verildiğini, hakimin takdir yetkisini kullanarak rekabet yasağım süre ve kapsam olarak sınırlamasının mümkün olduğunu, müvekkilin ……… Araştırma San. ve Tic. Ltd. Şti’nde değil, 02.12.2013 tarihinden itibaren ……..Ürünleri ve Tam Hiz. Tic. Ltd. Şti’nde çalıştığını, bu firmanın bir kısım tıbbi ve ortopedik ürünlerin perakende satışım yaptığını, nükleer tıp üzerinde çalışmadığını, rekabet yasağı sözleşmesi ile müvekkilin davacı şirket ile benzer iştigal alanında çalışması yasaklanmışsa da işçinin ekonomik özgürlüklerinin korunması açısından bu hükmün işverenle rekabet halindeki diğer şirketlerde çalışma yasağı şeklinde anlaşılması gerektiğini, davacı şirket ile müvekkilin çalıştığı şirketin rekabet halinde olmadığını, iştigal konularının aynı olmadığını, aynı müşteri çevresine sahip olmadıklarını, FDG isimli ürünün üretilmediğini, rekabet yasağı sözleşmesinin yapılmasında işverenin haklı bir menfaatinin bulunması gerektiğini, bunun için de hizmet ilişkisinin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırjan ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlaması ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılmasının, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olması gerektiğini, müvekkilin davacı şirkette çalıştığı departman ile halihazırda çalıştığı departman dikkate alındığında bilgi akışının sağlanmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla nükleer tıp konusunda bu işi yapan sadece iki firma bulunduğunu, Anayasal haklar çerçevesinde bu kadar sınırlı alanda firmaların bu şekilde rekabet yasağı getirmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, davalının 03/07/2007 tarihinde kendi şirketlerinde üretim uzman yardımcısı olarak çalışmaya başladığını, şirket birleşmesi nedeniyle 01/05/2008 tarihinde davalı ile yeni iş sözleşmesinin akdedildiğini, bu sözleşmede rekabet yasağı düzenlemesi bulunduğunu, sözleşme gereğince davalının işten ayrılmasından itibaren iki yıl süreyle kendi şirketleri ile rekabet halinde olan bir başka kuruluş veya ortaklıkta doğrudan veya dolaylı olarak çalışmayacağını kabul ettiği halde, davalının 11/11/2013 tarihinde şirketten istifa ederek kendileri ile aynı alanda faaliyet gösteren …………….Teknoloji Araştırma Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi isimli firmada çalışmaya başladığını, bu nedenle sözleşmenin 10/5.maddesinde bulunan cezai şartın davalıdan tahsilini talep etmektedir.
Davalı, 01/05/2008 ile 11/11/2013 tarihleri arasında davacı şirkette üretim uzman yardımcısı olarak çalıştığını, davacının rekabet yasağı konusundaki açıklamaların doğru olmadığını, rekabet etmeme sözleşme hükmünün kanuni geçerlilik şartlarını taşımadığını, ayrıca iddia edilen ……. …Ltd Şti. isimli firmada çalışmadığını,…….Sağlık Ürünleri ve Tanı Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. İsimli firmada çalıştığını, bu firmanında davacı ile rekabete konu olabilecek bir faaliyetinin olmadığını savunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi incelemesi ile; davalının 01/05/2008 ile 11/11/2013 tarihleri arasında davacı şirkette üretim uzman yardımcısı olarak çalıştığı, davalının 11/11/2013 tarihinde istifa etmek suretiyle davacı firmadan ayrıldığı, davalının bu tarihten sonra dava dışı …… Ürünleri ve Tanı Hizmetleri Tic. Ltd. Şti isimli firmada işe başladığı, dosyaya celp edilen belgeler uyarınca dava dışı bu şirketin iştigal konusu ile davacı şirketin iştigal konularının aynı olmadığı,şeklen geçerli olduğu anlaşılan iş sözleşmesindeki rekabet yasağının somut olayda davalı tarafından davacı zararına ihlal edilmemiş olduğu, davacının somut olayda korunmaya değer haklı bir menfaatinin bulunmadığı, davalının davacı firmada çalışırken elde ettiği iş sırlarını, müşteri çevresi veya üretim sırlarını, yaptığı işler hakkında edindiği bilgileri davacıya önemli bir zarar verebilecek şekilde kullandığı konusunda bir tespite varılamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacının “Davalının resmi olarak Meditrina firmasında çalışıyor görünmesine rağmen gerçekte Nükleon firmasında çalıştığı” yönünde iddiası olduğu görülmüş ise de dosyada mevcut yazılı ve resmi belgelerin aksini gösterir bir delil sunulmadığından bu iddiaya itibar edilmemiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 170,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye harcın davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdir olunan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 47,20 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/05/2018