Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/735 E. 2020/212 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/735 Esas
KARAR NO: 2020/212
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 24/06/2015
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ———- sigortalısı dava dışı ———-arasında düzenlenen—– numaralı——- akdedildiğini, sigortalıya ait — – fotokopi makinasının ———- plakalı araç ile taşınması işinin davalı borçlu tarafından üstlenildiğini, ——- tarihinde antrepo tesislerine getirilen emtiaların hasarlı olduğunun anlaşılması üzerine teslim-tesellüm tutanağı düzenletildiği ve —— senedi üzerine şerh düşüldüğünü,—–tarihli ekspertiz raporu ile ——— olarak tespit edilen zarar miktarının sigortalıya ödendiğini, TTK 1472. Md. gereğince halefiyet hakkı kazanıldığını,—– İcra Müdürlüğünün —- sayılı ilamsız icra Müdürlüğünden gönderilen ödeme emrine davalı taşıyıcı ve alt taşıyıcıların itirazı üzerine takibin durduğunu, borçlulardan alt taşıyıcılar ——– ile ———yetki itirazında da bulunduklarından bu borçlular için dosyanın tefrik edilerek yetkili icra müdürlüklerine gönderileceğini, yetkiye itiraz etmeyen dosya davalısı için itirazın iptali takibin devamı için mahkemede dava açıldığını belirterek, itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafından dosyaya sunulan bir cevap dilekçesinin olmadığı görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile tacirler arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasından ibaret olduğu görüldü.
Dosyamız arasına alınan—— İcra Müdürlüğü’nün —– Esas sayılı icra dosyasının yapılan incelemesinde ödeme emrinin davalı/borçluya —– tarihinde tebliğ edildiği davalının süresinde ——tarihinde takibe itiraz ettiği ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davanın İİK.nun 67.maddesinde belirtilen bir yıllık süre içerisinde mahkememizde açıldığı anlaşıldığından, açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davada aktif ve pasif taraf husumetinin sağlandığı anlaşılmış olup taraflar arasında bu hususta çekişme yoktur.
Davadışı—— ait ——- ithalatı dolayısıyla oluşacak ——— davacı —- tarafından düzenlenmiş olup, bu sözleşmeye dayanılarak ——-tanzim tarihli nakliyat ——- düzenlendiği, ek belge ile araç plakasının ——– olarak kaydedildiği görülmüştür.
Taşınan emtialar —adet fotokopi makinesi, — adet ———adet ——adet —- olarak belirtilmiş, sigorta bedelinin, taşınan emtialar için —— arttırılmış bedelin ———– olarak belirtildiği, taşınan emtialara ait ——- tarihli ——– no’lu fatura bedelinin ——— olarak belirtildiği, eksik sigorta olmadığı anlaşılmıştır.
Dosyanın taşıma uzmanı bilirkişisine tevdiine karar verilmiş olup, taşıma uzmanı bilirkişi mahkememize hitaben sunmuş olduğu raporunda ‘
1- Dosyaya sunulan ——-tarihli “teslim-tesellüm tutanağı” içeriğinde——– cinsi eşya hasarlı teslim alınmıştır” açıklamasına yer verilmiş olup, tutanak nakliyeci tarafından imzalanmıştır. Ayrıca ——- senedinde de taşıyıcı imzası ile tevsik edilmiş şekilde “1 kap kısmi hasarlı teslim alınmıştır” şeklinde hasar kaydı konulmuştur. Buna göre—– 30. Md. belirtilen şekilde hasarın tekrar yazılı olarak ihbarına gerek bulunmamaktadır.
2- Hasarın niteliği ve sebebi ile ilgili tespit ve değerlendirmeler —– gerçekleştirilen sevkiyatlarda güzergâh trafiğinin özelliklerine; ——— esnasında ortaya çıkan ——— — —(öndeki araca yanaşma şekli, fren, bayır yukarı sürme, eğimler) ayrıca bu kuvvetlerin kendi aralarındaki kombinasyonları da dâhil olduğundan, ambalajlamanın/istiflemenin bütün bu unsurları/harici etkileri karşılayacak seviyede yani yükün hasar görmeyeceği şekilde yapılmış olmasını ve sevk edilecek malın güzergâha göre araç dorsesine/kasasına sabitlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu zorunluluğa riayet edilmesi halinde, her sevkiyatta güzergâhın durumuna göre farklı oranlarda ortaya çıkan “harici etkilerin sevk edilen yüke zarar verme ihtimali” asgari seviyede kalır. Bir başka ifadeyle sevk edilen malın ambalajının kifayetli olması, yükün özelliklerine ve güzergâhın durumuna göre istiflenip, araca sabitlenmesi halinde (araç maddi hasarlı bir trafik kazasına karışmadığı sürece) taşınan malın nakliye sürecinde kısmen de olsa hasar görmesi, “ihmal edilebilecek kadar düşük” bir ihtimaldir. Hasarla ilgili düzenlenen ekspertiz raporunda hasarın sebebi ile ilgili yapılan açıklamada; “yeterli emniyet tedbirleri (sabitlenmeden/bağlanmadan) alınmadan yüklenmiş olması sebebi ile ani frenlemeleri ve/veya sert viraj dönüşleri sırasında kolilerin devrilmesi ve birbirine çarpması sonucu kırılma” açıklamasına yer verilerek “sabitleme hatasına” işaret edilmiştir.
Bu bilgiler ışığında, dosya münderecatı incelenmiş ve neticesinde, takdiri Yüce Mahkemeye ait olması kaydıyla taşımaya konu emtiada meydana gelen hasarın, —— sevk edilen emtianın————- arası nakliyesi sırasında ara taşımadaki elleçlemesinden ve/veya parsiyel yükün ——–arası taşıma işi için sevk aracına farkı alıcılara ait mallarla birlikte yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden tertiplenmesinden kaynaklanmış olabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
3-Taşıyıcının Mesuliyeti Yönünden Yapılan Değerlendirme:
A- Kusur Yönünden:
Davacının rücu talebini dayandırdığı tazminat ödemesine ilişkin hasar uluslararası karayolu taşıma işi sonucunda ortaya çıktığından; alıcının, gönderenin ve/veya onlardan birinin halefi olarak sigortacının taşıyıcıya rücu edebileceği tazminat alacağının olup olmadığı, varsa miktarının ——————– taşımanın tabi olduğu ——-hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Zira Ülkemiz,——- tarihinde ——— kabul etmiş ve anılan —–hükümleri bu tarihte yürürlüğe girmiştir. T.C.Anayasası’nın 90/son maddesine göre, usulüne uygun şekilde yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmünde olduğundan ve ———–yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az birisinin akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgâhı ve milletine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait” her mukaveleye uygulanacağından—— somut olayda olduğu gibi karayolu ile gerçekleştirilen uluslararası taşımalarda bir iç hukuk kuralı haline gelen ————————–öncelikli olarak gözetilmesi gerekecek; CMR md.4 hükmüne göre uluslararası taşıma işine ilişkin sevk belgesinin yokluğu, usule aykırı oluşu veya kaybolması dahi; “CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olan taşıma mukavelesinin varlığı ve geçerliliğini” etkilemeyecektir.
Olayımızda tartışılan taşıma işinin tabi olduğu CMR Konvansiyonunun ————– sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi Hakkındaki Anlaşma`nın”) uygulanması bakımından taşıyıcı çalıştırdığı kişilerin ve taşımanın yapılması için hizmetlerinden yararlandığı diğer kimselerin görevleri sırasında hareket ve ihmallerinden (CMR md.3); keza taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtlardan, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut ta çalışanlarının hata ve/veya ihmallerinden dolayı (CMR md.17/3) sanki bu hareket ve ihmalleri kendisi yapmış gibi sorumludur. Ayrıca taşıyıcı (ister belli bir ücret karşılığında yükü kendi taşısın, ister navlununu ödemek suretiyle alt taşıyıcıya taşıtsın); Konvansiyonda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıdığı (ya da alt taşıyıcıya taşıttığı) eşyayı varma yerinde “teslim aldığı haliyle” alıcısı emrine veya onun temsilcisine teslim borcunu üstlendiği gibi “yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar dâhil olmak üzere” taşıma süresi içerisinde eşyayı gözetim sorumluluğunun da altındadır ve kural olarak yükleme yerinden varış mahalline kadar taşıdığı eşyaya gelecek zararlardan mesuldür——-
Bu sorumluluğun gereği olarak CMR Konvansiyonu`nun 34`üncü ve takip eden maddelerindeki düzenlemelere göre taşıyıcılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğu gibi, taşımacılardan biri veya birkaçı aleyhine aynı zamanda dava açılması da mümkündür (CMR md.36/son fıkra). CMR sözleşmesi hükümleri gereğince fiili taşımayı kendisi yapmadığı halde belli bir ücret karşılığı taşıma işini üstlendiği için tazminat ödeyen taşımacı hak sahibine ödediği tazminatı, “hasar sorumlusu” olan diğer taşıyıcılardan ya da taşıyandan (“Ziyan ve hasardan sorumlu olan taşımacı ister kendisi ister başka bir taşımacı tarafından ödensin, tazminatı tek başına yüklenmek zorundadır.” hükmünü havi CMR md.37 uyarınca) geri alma hakkına sahip ise de; bu durum ancak taşıyıcıların birbirileri ile hasım olmaları durumunda söz konusu olabilecek; hak sahibine karşı, tek bir mukaveleyle gerçekleşen taşımalarda (yerine geçen diğer taşıyıcının ve/veya hizmetlerinden yararlandığı kişilerin kusuru CMR md.3 ve 17/3`de öngörülen sorumluluk sistemine göre uluslararası karayolu taşıma işini belli bir ücret karşılığında üstlenen üst taşıyıcının kendi kusuru hükmünde olduğundan) taşıyıcıların müteselsil sorumluluğunu etkilemeyecektir.
Bu konu—— Tarih, E.——– Sayılı Kararında da “Somut olayda taşıma karadan yapılmakla, yükleme ve teslim yerleri ———– her iki ülke de akit durumunda bulunmakla, 1. madde uyarınca, uyuşmazlık CMR Konvansiyonu hükümleri kapsamındadır. Dolayısıyla uyuşmazlığa, Türk Ticaret Kanunu’nun konuya ilişkin hükümleri değil, CMR hükümlerinin uygulanması gerekir. CMR Konvansiyonu’nun 3. maddesi uyarınca, taşıyıcı durumundaki davalı-karşı davacı, kendisinin alt taşıyıcısı olan davacı-karşı davalının taşımada vaki gecikmesinin doğuracağı sonuçlardan, gecikmeyi bizzat yapmış gibi sorumlu olacaktır.” denmek suretiyle çok net ifadelerle açıklanmıştır.
Hal böyle olmakla birlikte, eğer kayıp ya da hasar yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlemesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise ——— ya da eğer kayıp veya hasar, hasara uğrayan malların ambalajlanmaması ya da hatalı ambalajlanmış olması, “yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler” tarafından alınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması yüzünden yahut da kırılma suretiyle kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların özelliğinin doğal sonucu olan (paslanma, çürüme ve benzeri gibi) özel risklerden doğmuş ise, taşımacı zarardan sorumlu tutulamaz———-. Bu sorumsuzluğu tespitte ölçü ise ———— deneyimli ve basiretli bir taşımacının göstermesi gerekli özendir.
Somut olayda davalı taşıyıcının yurt dışı ara nakliyelerini de üstlendiği dava konusu parsiyel yükü, kendisine teslim edildiği haliyle eksiksiz ve hasarsız vaziyette alıcısına teslim etmesi gerektiğinden ve bu süreçte kendi yerine geçen taşıyıcı ve/veya hizmetlerinden yararlandığı kişilerin kusur ya da ihmali de kendi kusuru hükmünde olduğundan; Huzurda görülmekte olan davada, davalı taşıyıcının yüke ve ambalajına çekince koymadan teslim aldığı malı, “başka yükle birlikte tertipledikten sonra” alıcısı emrine sevk aracından “hasarlı” vaziyette teslim edebilmiş olmasından kaynaklanan zarardan dolayı kendisini mesuliyetten kurtarabilecek beyyinelerin herhangi birinden istifade edebileceğini veya hasarın hizmetlerinden yararlandığı kişilerin her türlü tedbiri aldığı halde önleyemeyeceği bir rizikodan meydana geldiğini ya da derdest davada tartışılan zararın kifayetsiz ambalajdan kaynaklandığı için davalının nakliye sürecinde oluştuğu sabit olan zararın tamamından değil de ancak yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden kaynaklanan müterafik kusuru nispetinde mesul tutulabileceğini, dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler üzerinden söyleyebilmek, takdiri Yüce Mahkeme`ye ait olması kaydıyla mümkün görünmemektedir(menfi).
B- Hasar Yönünden:
Taşıyıcının kendisini sorumluluktan kurtarabilecek beyyinelerden istifade edemeyeceği ve hasarın nakliye sürecinde oluştuğunun kesinlik kazanması halinde CMR Konvansiyonunun 23/1. maddesi; taşıyıcıyı yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı “yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine” göre tazminat ödemekle sorumlu tutmuş ve aynı maddenin 3. fıkrasında “taşıyıcının ağır kusurlu olmadığı durumlarda” tazminat miktarının eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8.33 hesap birimini————- aşamayacağını, 23/7-2. maddesi uyarınca da üst sınırın belirlenmesinde kullanılacak olan ——- taraflar aksini sözleşme ile kararlaştırmamış ise Mahkemenin karar verdiği tarihteki ——– kuru olması icap ettiğini hükme bağlamıştır.
CMR md.25`deki düzenlemelere göre taşıyıcının ödeyeceği “azami tazminat” ise——– md.23/1-2 ve 4`e göre belirlenen değerin ————- hasar nedeniyle azalmış kısmı kadar olduğundan, hasarın tespitinde öncelikle eşyanın taşıyıcı tarafından teslim alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri bulunacak, bu değere nakliye sürecinde zarar gören hasarlı kısma ait navlun ücreti, varsa gümrük vergileri ve taşıma ile ilgili diğer giderler ilave edilecektir.
Somut olayda GERÇEK ZARAR MİKTARININ TESPİTİ; Zarar miktarının tayininde CMR 25/1-a maddesine göre, yükün tamamen kaybı halinde ödenmesi gereken miktar olan ve CMR 23/1. maddesine göre “malın taşınmak üzere taşıyıcıya teslim edildiği yer ve zamandaki değeri ” dikkate alınacaktır. Malın taşınmak üzere teslim alındığı yerdeki değerinin davacı tarafından ispat edilmesi gerekir. Dava dosyasında bulunan mal faturalarında ve proforma faturada, hasarlanan makinanın birim değeri açıkça belirtilmiştir. CMR 23/2 maddesinde belirtilen kıstaslar dikkate alınarak, hasarlı makine değeri ile ilgili faturada belirtilen değer makul bulunmuş gerçek zarar bedeli olarak dikkate alınmıştır. Dava Konusu fotokopi makinesi, satıcının düzenlediği——tarih ve ——– sayılı faturanın ————-birim fiyatı olan cihazdır. Tazminatın ödendiği tarihteki kur ——– olarak belirlenmiştir. Hasar tarihi olan —— tarihinde ———- olup, davacının ödemede dikkate aldığı kur daha düşük olmakla davalı taşıyıcı yararına görülmüş rücuya tabi hesaplamada dikkate alınmıştır. %10 poliçe marjı taşıyıcıya rücu edilemeyeceğinden dikkate alınmamıştır. Dikkate alınan sovtaj bedeli kabul edilebilir görülmüştür. Buna göre CMR hükümleri çerçevesinde (taşıyıcının mesuliyet sınırını aşmadığının tespiti halinde) rücuya tabi alacak miktar %10 ilave hariç, dava konusu yükün taşıyıcıya teslim edildiği yerdeki fatura birim fiyatıyla——- olabileceği belirlenmiştir.Şöyle ki;
Hasar gören f.kopi cihazının bedeli —-
——–
Muafiyet uygulaması gereği
—- sigorta bedelinin —
Toplam hasar = —–
Tazminat ödeme tarihinde,
—–
Davacı, dava dışı sigortalısı, ———tazminat olarak, —– tarihinde ———-ödemiş olup dekontu ibraz etmiştir. Bu meblağa İlave Bedel———– ilave bedel dahildir.Davacı, —— tarihinde ———- bedelli tazminat ödemesinde bulunmuş ise de bu ödemenin hangi gerekçeye dayalı yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmamıştır. Yine davacı sigorta şirketinin düzenlediği poliçe gereğince sigortalısına ödediği ——– %10 olarak talep edilen ilave bedel CMR hükümlerine göre taşıyıcıdan talep edilemeyecektir.
TAŞIYICININ SINIRLI SORUMLULUK MİKTARININ TESPİTİ; CMR 23/3 maddesi gereğince, CMR 25/1-a maddesine göre belirlenecek tazminat miktarının üst sınırı geçmemesi gerekmektedir. Bu konuda;
————Taşıyıcının azami sorumluluğu CMR Konvansiyonu’nun 23. maddesinde düzenlenmiş olup, sorumluluğun sınırlandırılması imkânının kaybı, Konvansiyon’un 29. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Bu maddeye göre hasar, taşımacının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkemenin kararı ile isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan ileri gelmiş ise taşımacı, sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahut da kanıt yükünü karşı tarafa yükleyen bu maddenin hükümlerinden yararlanamaz. Bilerek kötü hareket veya kusur taşımacının vekil veya çalışanları tarafından görevleri sırasında işlenmiş ise, aynı hüküm uygulanır. – Dava konusu taşımayı gerçekleştiren tır, seyir sırasında takla atarak ters dönmüş olup, ———– tarihli bilirkişi raporunda, ağır yüklü bir durumda aşın süratle seyreden tır sürücüsü tam kusurlu bulunmuştur. Bilindiği üzere (ağır kusur) kavramı bir özel hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla beraber kasta yakın bir kusurun mevcudiyetini ifade eder. Dava konusu olayda ise, tır sürücüsünün %100 kusurlu bulunması, başlı başına kasıtlı ya da ağır kusurlu olduğu anlamına gelmez. Yargılama sırasında taşımayı gerçekleştiren tır sürücüsünün ağır kusurlu olduğu davacı tarafından kanıtlanamamış olup, bu durumda davalıların sorumluluklarının, CMR.nin 25 ve 23. maddelerine göre belirlenmesi gerekir. – Mahkemece, davacı tarafın isteyebileceği azami tazminat miktarının CMR’nin 23. maddesi hükmüne göre belirlenmesi gerekirken, taşıyıcının ağır kusurlu olması halinde ödeyeceği tazminat miktarı esasına göre hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle mümeyyiz davalı yararına bozulması gerekmiştir…” denmek suretiyle ağır kusur hali ile ilgili olarak kapsamlı açıklamalara da yer verilerek, taşıyıcının sorumluluğunun tayininde “CMR md.23`e göre belirlenecek sınırın üzerine çıkılmaması” gerektiğine vurgulama yapılmış,
————– Sayılı Kararında ise taşıyıcının mesuliyet limiti belirlenirken taşınan malın tamamının brüt ağırlığına göre değil, ——— brüt ağırlığına göre ———— hesabı yapılması gerektiği yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Bu bağlamda üst sınır ise;
Hasarlı emtea ağırlığı X hüküm tarihindeki—– kuru X —- birim değer = tazmini gereken ——— miktar Formülü ile bulunmaktadır. Eksper raporuna göre 1 adet fotokopi makinasında hasar tespit edilmiş olup onarım mümkün görülmemiştir.—- fotokopi makinası ağırlığı —— olarak bulunmuştur ——— kurunun hüküm tarihindeki kur olarak dikkate alınması gerektiği CMR 23/7 md. gereğidir. Ancak Sayın Mahkemenin karar vereceği tarihin gelecekte olması dikkate alındığında, fiili imkansızlık sebebiyle, rapor tarihindeki kur, sorumluluk üst sınırı hesaplamasında dikkate alınmış ve buna göre taşıyıcının somut olaydaki mesuliyet üst sınırına tekabül eden ——– karşılığı, “sadece fikir vermesi açısından”;
——– ——– olarak hesaplanmıştır.
C- Faiz Talebi Yönünden:
CMR sözleşmesinin 27. maddesi kapsamında “Hak sahibi ödenecek tazminat için faiz isteyebilir. Yılda %5 üzerinden hesap edilecek bu faiz ödeme isteğinin yazılı olarak, taşımacıya gönderildiği tarihten başlar. Böyle bir istekte bulunulmamış ise, tahakkuk dava açıldığı tarihten itibaren yapılır.” şeklinde düzenlenmiş, bu hakkı kullanabilmek için öngörülen yükümlülüğü ile birlikte ayniyle halefe yani sigortacıya intikal edecektir. Bu durumda “sigortacı yönünden halefiyet ödeme ile başlayacağından”, temerrüt için selefi CMR md.27 çerçevesinde ne şartla, hangi haklara haiz ise halefi olarak kendisi de selefinin haklarına sahip olacak ve bu yüzden anılan maddeye göre bizatihi hak sahibi konumuna geçecek sigortacıya da “hak ve yükümlülük yönünden” CMR sözleşmesinin konu ile ilgili maddesinin “aynen” tatbiki icap edecektir.
Somut olayda davacı sigortacının derdest davada tartışılan hasar için tazminat ödedikten sonra davalı taşıyıcıdan istendiğine ilişkin belge sunulmamıştır.
İşbu davaya konu edilen alacak—- üzerinden talep edildiğinden ve CMR md. 27`de belirtilmiş olan faiz oranının hak sahibinin döviz cinsinden alacağını talep etmesi halinde uygulanacak oran olduğundan itirazın iptali istemi ile ikame edilmiş olan davanın kabulü halinde ——————– Sayılı Kararında “… Öte yandan, CMR Konvansiyonu’nun 27/1. maddesi uyarınca yıllık %5 oran üzerinden temerrüt faizine hükmedilebilmesi için mahkemece yabancı para üzerinden hüküm kurulmuş olması gerekli olup, somut uyuşmazlıkta ise davacı taraf —- üzerinden talepte bulunmuş ve mahkemece — üzerinden karar verildiğine göre, faizin avans oranı üzerinden belirlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle, yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” denmek suretiyle tesis edilen hükümde vurgulandığı üzere), takip konusu rücuen tazminat alacağına avans faizi yürütülebileceği kanaatine varılmış, taşıyıcı icra takibi ile temerrüde düşürüldüğünün kabulü nedeniyle işlemiş faiz hesaplanmamıştır.
4 – Davacı Sigortacının Mesuliyeti ve Rücu Hakkının varlığı yönünden Yapılan Değerlendirme:
Sigortacı (somut olay bakımından davacı 6102 Sayılı TTK Md.1409 ve Md.1421 hükmü uyarınca) “geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra” kural olarak oluşan rizikolardan sorumludur ve en kısa tarifi ile hasar; Sigorta Poliçesi Genel Şartlarında ve/veya özel şartlarda yer alan rizikonun gerçekleşmesi (ve bu sebeple sigortalının/sigorta ettirenin menfaatinin zarara uğraması) halinde, sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğması durumudur.
Bu yüzden sigortacı (mal ya da zarar sigortalarında “kusur ve kasıt kavramları” birbirinden ayrıldığından) sigortalının/sigorta ettirenin kasti bir eyleminden kaynaklanmadığı sürece, sigorta güvencesi sağladığı rizikoya bağlı olan “ancak düzenlediği poliçenin genel ve/veya özel şartları ile çelişmeyen” zarar/hasar için 6102 Sayılı TTK Md.1427, Md.1459, Md.1463 ve Md.1464 hükmü uyarınca da tazminat ödemekle yükümlüdür.
Sigortacının düzenlediği poliçe ile üstlendiği yükümlülüğü yerine getirdikten sonra sigortalısının halefi olabilmesinin ve rücu yoluyla talep edebilmesinin birinci şartı ise, sigorta tazminatının “gerçek hak sahibine” ya da “onun gösterdiği kişiye”; “geçerli bir poliçe kapsamından” ve “poliçe genel+özel şartları ile çelişmeyen” rizikonun gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan zarar için ödenmiş olmasıdır.
İşbu davada davacı sigortacının hasar ödemesini ve rücu talebini dayandırdığı ——– numaralı ———- şartlarının karayolu taşımacılığına uygulanabilir şartları çerçevesinde——— Tarihinde yürürlüğe giren ve son düzenlemesi de——— dâhilinde düzenlenmiştir. ———— yapılan sigortalarda teminat, malların poliçede gösterilen yerdek———– depoyu terk etmesiyle başlar, poliçede gösterilen varış yerindeki nihai depoya (yükün güzergâh üzerinde yaptığı aktarmalar da dahil olmak üzere dava dışı Sigortalının işyerine) teslimine kadar geçerliliğini korur.
Davacı sigortacının davanın dayandığı takibe konu ettiği rücuen tazminat alacağı bu şartlarda kurulmuş ve somut olay için geçerli olan sigorta sözleşmesine ve görevlendirdiği bağımsız eksperin düzenlediği “ekspertiz raporuna” dayandığından, ayrıca gerçek zararın tazmini için ödenen hasar bedeli de yurtdışında “davalının sorumluluğu altında tertiplenen parsiyel yük için” dayanak poliçenin “genel + özel şartları ile çelişmediğinden”; ayrıca çekinceli CMR ile emrine hasarlı teslim edildiği tutanağa bağlanan mal üzerinde oluşan zarar için dava dışı sigortalı ——– belli bir ücret karşılığında navlun anlaşması yaptığı davalıya, “taşıyıcının mesuliyetini tayin eden kurallar çerçevesinde” doğrudan rücu hakkı da olduğundan (ve bu durumda da selefin rücu hakkı varsa aynı nispette halefin de olacağından) takdiri Yüce Mahkeme`ye ait olması kaydıyla somut olayda halefiyetin tüm şartları bir arada gerçekleşmiş durumdadır.
————– Sayılı Kararında “….Dava, TTK’nun 1301. maddesine dayalı alacak için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yazılı gerekçeyle dava kabul edilerek icra inkâr tazminatına da hükmedilmiştir. Oysa davaya konu alacak tazminata ilişkin olduğundan ve tazmini gereken gerçek bedelin mahkemece saptanması gerekeceğinden tazminat alacağının önceden belirlenebilirlik, bilinebilirlik, hesap edilebilirlik vasfı ve dolayısıyla likit alacak niteliği taşımadığı kuşkusuzdur. Bu durum karşısında, İİK’nun 67. maddesinde belirlenen koşullar oluşmadığından, davacı tarafın icra-inkâr tazminatı talebinin reddi gerektiği halde kabulü yönünde hüküm kurulması yasaya aykırı bulunduğundan kanun yararına bozma isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.” demek suretiyle; rücuen tazminat alacağının likit sayılamayacağına hükmetmiştir.
Talebin haklılığına hükmedilmesi ve itirazın iptali istemi ile açılan işbu davanın kabul edilmesi halinde ise, davacının davalıdan —- karşılığı (işbu raporun tanzim tarihi itibariyle fikir vermesi açısından——- olarak hesaplanmış olsa da) karar tarihindeki — kuruna göre belirlenmek üzere en fazla——– tazminat olarak talep edebileceği, davacının bu alacağına miktarı infaz aşamasında belirlenmesi kaydıyla, davanın dayandığı takip tarihinden itibaren 3095 SK. Md.2/2`ye göre değişen oranlarda kademeli avans faizi yürütülebileceği,
Kanaat ve mütalaasıyla heyet görüşümüzü saygılarımızla sayın mahkemeye arz ederiz. ‘ şeklinde rapor tanzim etmiştir. Rapor ayrıntılı denetlenebilir ve olaya uygundur. —— tarihli rapora tarafların itirazı üzerine ek rapo aldırılmış olup ———- tarihli ek raporda hasar gören malın ağırlığı düzeltilmiş raporta yapılan itirazlar karşılanmış ve sonuç olarak ‘ …Hasarlı makine ağırlığı konusunda kök raporda hataya düşüldüğü, işbu ek raporda davacı itirazı da değerlendirilerek hasarlı makine ağırlığının ———-eki liste dikkate alınarak 216 kg olarak kabul edileceği,
3-Talebin haklılığına hükmedilmesi ve itirazın iptali istemi ile açılan işbu davanın kabul edilmesi halinde, davacının davalıdan rapor tarihi itibarıyla talep edebileceği TL. karşılığı (işbu raporun tanzim tarihi itibariyle fikir vermesi açısından) tazminatın ——- olarak hesaplandığı, aslolanın karar tarihindeki —- kurunun dikkate alınması olmakla, davacının davalıdan en fazla ———tazminat talep edebileceği,
4-Davacının bu alacağına miktarı infaz aşamasında belirlenmesi kaydıyla, davanın dayandığı takip tarihinden itibaren 3095 SK. Md.2/2`ye göre değişen oranlarda kademeli avans faizi yürütülebileceği, ‘ şeklinde ek rapor alınmıştır. Ek raporda ana rapordaki eksikliklerin giderildiği ve denetlenebilir olduğu anlaşılmıştır. Davacı Alacağı olan——– karar tarihindeki —- çarpımı her ne kadar —— olsa da raporda sorumlu olunan üst rakam ———— hesaplandığı ve yapılan hesabın mahkememizce uygun bulunması nedeni ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacının davalıyı takip öncesi temerrüte düşürdüğüne ilişkin belge olmadığından takip öncesi işlemiş faiz talebi kabul edilmemiştir. Taraflar arasındaki alacak yargılamayı gerektirdiğinden itirazın haksız ve kötü niyetli olmadığı kanaati mahkememizde hasıl olduğundan icra inkar tazminatı talebi red edilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile ; davalının —– İcra Müdürlüğünün ——- Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin ——– üzerinden devamına,
2-Alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına,
3-Alacak likit ve itiraz haksız olmadığından %20 ‘si oranındaki icra inkar tazminatına yer olmadığına,
4-Alınması gereken 946,56-TL karar harcına karşılık peşin alınan 289,24-TL’nin mahsubu ile bakiye 657,32-TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı tarafndan sarfolunan 3.143,50-TL yargılama gideri ve 289,24-TL harç gideri toplamı 3.432,74-TL’nin davanın kabul red oranı dikkate alındığında 2.808,48-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine AAÜT uyarınca taktir olunan 3.080,03-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/03/2020