Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/525 E. 2019/1321 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/525 Esas
KARAR NO: 2019/1321
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 15/11/2011
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin — tarihinde kurulmuş olduğunu, — sicil numarası ile İstanbul — kayıtlı olduğunu, ciddi ciro yapma kapasitesine sahip olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin %3,6055 oranında hissedarı olduğunu,— yılma kadar yönetim kurulunda görev yaptığını, müvekkilinin şirket yönetiminden ayrıldığı günden bu yana şirketin faaliyetlerini izlemesi ve mali durumu hakkında bilgi sahibi olmasının dolaylı yollarla engellendiğini, huzurdaki davanın müvekkili tarafından – aylık yasal süresinde açılarak — tarihli olağan genel kurul toplantısında hukuka ve usule aykırı bir şekilde alınan —– nolu kararların iptalini ve kararların icrasının durdurulması için ihtiyati tedbir talebini içerdiğini, söz konusu olağan genel kurul toplantısında 4. ve 5. maddelerinde okunan ve müzakere olunan — yılı faaliyet dönemine ait ——eksik ve yanlış olup, gerçeği yansıtmadığını,— faaliyet dönemine ait bilanço ve kar zarar hesaplarının davalı şirketi kendi menfaatleri doğrultusunda yöneten yönetim kurulu tarafından hazırlandığını, kar payının düşük gösterildiğini, yönetim kurulu tarafından usule aykırı bir şekilde şirket aleyhine zararlandırıcı işlemler yapıldığını, dava dışı— adlı şirkete para aktarılarak bilerek zarara uğratıldığını ve bilançoda kar oranlarının düşük gösterildiğini, şirketin – yıldır amaç ve konusu ile ilgili gelir elde edemediğini, — dönemine ait murakıp raporunun gerçekleri yansıtmadığını, gündemin 6.maddesi gereği yönetim kurulu üyeleri ile murakıbın ibrasına ilişkin olarak alman kararın hukuka aykırı olduğunu, yönetim kurulu gibi murakıbın da görev süresi boyunca hukuka, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı hareket ettiğini şirket yönetim kurulu başkanı — çıkar ve talimatları doğrultusunda hareket ettiğini, gündemin 7.maddesi gereği murakıp seçimi ve görev süresinin belirlenmesine ilişkin olarak alınan kararın da hukuka aykırı olduğunu, gündemin 8.maddesi gereği – yılı bilanço karının elde edilen kar olmadığından dağıtılmamasına oy çokluğu ile karar verildiğini, ancak bu kararın yasa, ana sözleşme ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı bir şekilde alındığını, TTK nun 385’nci md gereğince kar payının şirket ortaklarının müktesap haklarından olduğunu, bu konuda çeşitli Yargıtay içtihatları bulunduğunu, davalı şirketin 7-8 yıldır kar dağıtmadığını oysa davalı şirketin bir anonim şirket olduğunu ve amacının kar dağıtmak olduğunu bu nedenle gündemin 8’nci maddesi gereği alman kararın iptalinin gerektiğini, gündemin 9.maddesi gereği yönetim kurulu üyelerine TTK’nun 334 ve 335 md göre oyçokluğu ile yetki verildiğini, bu karara muhalefet ettiklerini, zira mevcut yönetim kurulunun görevini usulüne uygun yerine getirmediğini, şirketi kendi menfaatleri doğrultusunda yönettiğini, şirketin elde etmesi muhtemel gelirin yönetim kurulu başkanı—- kurduğu dava dışı— adlı şirkete aktarıldığını iptale konu bu maddenin alınmasının altında yatan etkenin davalı şirket yönetim kurulu başkanının kurduğu şirketlerle iş yapmasına hukuki izin yolunu sağlamak olduğunu, bu nedenle gündemin 9’ncu md gereği alınan kararın iptalinin gerektiğini belirterek — tarihli olağan genel kurulda alınan —nolu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bir aile şirketi olan dava konusu şirkette diğer aile bireyleri ile birlikte eşit paya sahip olan davacının en son —- tarihli — yılı genel kurulunda kendisini vekille temsil ettirdiğini, izleyen yıllarda ise yapılan davetlere rağmen genel kurullara iştirak etmediğini, bu nedenle genel kurula katılmayan ve yazılı beyanı bulunmayan bir ortağın yönetim kurulu üyesi seçilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını ve bu nedenle davacının yönetim kurulundan çıkarıldığı iddiasının yerinde olmadığını, davacının— şirket faaliyet dönemine ait bilanço ve kar zarar hesaplarının yönetim kurulunca hazırlandığını belirttiğini, yasa gereği bunların yönetim kurulunca hazırlanması gerektiğini, sırf bu beyanın dahi davacı iddialarının ciddiyetten uzak olduğunu ortaya koyduğunu, davacının genel kurulda kendileri tarafından yapılan itirazlara rağmen yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini belirttiğini, gerçek durumunda aynen öyle olduğunu, azlık pay sahibi dahi olmayan davacının sırf kendi muhalif oyuna rağmen her türlü yasal denetimden geçen bilanço ve kar zarar hesaplarının diğer paydaşların oybirliği ile karar almalarındaki hukuka aykırılığın ancak davacının bilebileceği bir husus olabileceğini, yasa ile düzenlenmiş hakkın varlığının ancak karın mevcut olması halinde söz konusu olabileceğini, genel kurulda var olan karın dağıtılmamasının kararlaştırılmadığını, davacı tarafından murakıp ve yönetim kurulu raporlarının gerçekleri yansıtmadığına ilişkin iddialarının herhangi bir belgeye ve bilgiye dayanmayan hayali iddialar olduğunu, bu iddiaların somut veriye dayalı olmaması sebebiyle de cevaplanabilme olanağının da bulunmadığını, dava konusu yapılan şirketin davacının da ortak olduğu—-ailesine ait bir aile şirketi olduğunu, şirketin karar alma prensibinin aile çoğunluğunun oyuna dayandığından şirket yönetiminin de tamamen ailenin prensip ve kararları doğrultusunda ailenin seçtiği yönetim tarafından yerine getirildiğini, davacı yanın iddiasına göre dava dışı kardeşi — davacı ve diğer hissedarlardan gelir kaçırmak için bizzat davacının da ortakları arasında bulunduğu davalı şirketi, dava dışı -.- ortak yaptığını, böyle bir ortaklık ilişkisinin nasıl olup da gelir aktarmaya yönelik bir işlem olduğunun izahının mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle tamamen dayanaksız hiçbir belge ve bilgiye dayanmayan hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürdüğü davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargılama aşamasında davalı şirket hakkında İstanbul Anadolu-.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin – Esas, – Karar sayılı dosyasından – tarihinde iflas kararı verildiği, kararın – tarihinde kesinleştiği ve iflas işlemlerinin İstanbul Anadolu -.İcra ve İflas Müdürlüğü’nün— İflas sayılı dosyası ile yürütüldüğü anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu -.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin— Esas, — Karar sayılı dosyasında davalı şirketin iflas ertteleme talebiyle başvuruda bulunduğu, iflas erteleme talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilerek davalı şirketin iflasına karar verildiği, Yargıtay —.Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
İflas Müdürlüğü ile yapılan yazışma sonrasında adi tasfiye yapıldığı bildirildiğinden iflas masasına usulüne uygun davetiye gönderilmek suretiyle taraf teşkili sağlanmıştır. Davalının iflası nedeniyle bu davada İİK’nun 194.maddesine göre ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar beklenilmiştir.
Davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde iflas kararı verilmeden önce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dava konusu iptali istene—- tarihli genel kurulda alınan ve iptali istenen kararlar bakımından —nolu kararların bilanço ve mali tablolarla ilgili olduğu, davacı tarafından bilançoların gerçeği yansıtmadığı iddia edilmiş ise de, 4 nolu kararın yönetim kurulu ve murakıp raporlarının okunmasına ilişkin olduğu, 5 nolu kararda — yılı bilanço ve kar-zarar hesaplasının oy çokluğuyla kabul edildiği, 6 nolu kararda yönetim kurulu müyeleri ve denetçilerin ibrasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda; davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğunu, – yılı bilançosuna göre şirketin özvarlığının — TL olduğunu, keşfen yapıkları incelemede şirket bilançosunun ticari defterlere dayalı ve kanuna uygun surette hazırlandığını, 4, 5 ve 6 nolu genel kurul kararlarının iptalini gerektirir bir mali tablo olmadığını tespit ettikleri anlaşılmıştır.
Genel kurulun 7.maddesinde murakıp seçimi yapılmış olup, davacı taraf seçilen kişinin önceki dönemde de görev yaptığını, yönetim kurulu başkanının talimatı doğrultusunda harekat ettiğini, yeniden seçilmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu iddia etmiş ise de, denetim kurulu üyesi seçiminin genel kurulun iradesinde olduğu ve açıkça kanuna ve iyiniyet kurullarına aykırılık tespit edilmediği anlaşılmaktadır.
Genel kurulun 8.maddesinde kar dağıtımı yapılamaması yönünde verilen kararın iptalinin istendiği, kar dağıtılabilmesi için şirketin kar elde etmiş olması gerektiği, bunun ise yıllık bilançoya göre hesaplanabileceği, şirketin – yılı bilançosuna göre — TL dönem zararı bulunduğu, bu nedenle kar dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının da iptalini gerektirir şartların oluşmadığı anlaşılmıştır.
Genel kurulun 9.maddesinde yönetim kurulu üyelerine TTK 334 ve 335.maddelerine uygun şekilde rekabet izni verildiği, davacının bu iznin hukuka ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu iddia ettiği anlaşılmaktadır. Genel kurulun anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri için ortaklık konusuna giren bir işi yapabilmelerine imkan tanıyan iznin süreli veya süresiz verilebileceği kanunda düzenlenmiş olup, genel kurul kararında bu iznin yönetim kurulu üyesine bir yıl süreli olarak verilmiş olmasında kanuna ve iyiniyet kurallarına açıkça aykırılık tespit edilmediğinden bu talebi de yerinde görülmeyerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcına karşılık peşin alınan 18,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,00 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gider yapılmadığından bu konuda karar vermeye yer olmadığına,
5-Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı iflas masasının yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/12/2019