Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/410 E. 2020/513 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/410 Esas
KARAR NO: 2020/513
DAVA: Ticari Şirket (Fesih ve Tasfiye)
DAVA TARİHİ: 15/09/2014
KARŞI DAVA: Ortaklıktan Çıkarılma
KARŞI DAVA TARİHİ: 11/11/2014
BİRLEŞEN DAVA
——–.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ —– Esas —– Karar
DAVA : Ticari Şirket (Fesih ve Tasfiye)
DAVA TARİHİ : 14/06/2016
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih ve Tasfiye) ve Ortaklıktan Çıkarılma davalarının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sonradan ortak olduğu davalı şirketin ————- tarihinde —————– ait olarak kurulduğunu,——— tarihinde şirket ortaklarından ——– müdür olarak çalışmaya devam ederek kendi hissesini kardeşi olan davacı ——– devrettiğini, şirket ortağı ————– müvekkilinin haberi olmaksızın sahte imzalarla, ——– yapmadan ve ortaklar kararı olmaksızın şirket sermayesinin —–kendi üzerine, ————- üzerine bırakarak müvekkilinin sermayesini azalttığını, söz konusu olaydan müvekkilinin sonradan haberinin olduğunu, dolayısıyla şirkette güvenin sarsıldığını, şahsi çıkarların ön plana çıktığını, bilahare şirket ortaklarından —- tarihinde tanımadıkları ——– isimli şahısla birlikte şirketi basarak şirket müdürü ——ve çalışanlar —–darp ederek bilgisayarlara el koyduğunu, bu konuda suç duyurusunda bulunduklarını, şirket ortağı ———- şirketi ele geçirme ve şirket alacaklarının tahsili ile şirket envanterine kayıtlı menkulleri de alarak şirketi bitirmek istediğinin tüm bu olaylar karşısında sabit olduğunu, davalı şirket tarafından ————— sayılı dava dosyasında ——— tarafından kurulan şirketin faaliyetlerinin durdurulması yönünde dava açıldığını iddia ederek; şirket alacak ve malvarlığının yok olmasının önlenmesi için acilen şirket evrak ve alacaklarının bir kayyım denetimine bırakılması, şirket envanterindeki menkullerin ve evrakların kayyım nezdinde kontrol altına alınması yönünde ihtiyati tedbir yoluyla karar verilmesini, şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin müdürü olarak görevini sürdüren ——müvekkili şirketin adresinde ve müvekkili şirketin devamıymış gib———- tarihinde ——– numarasıyla ————- yeni bir şirket kurduğunu, müşterilere müvekkili şirketmiş gibi davranarak iş görüşmeleri ve teklifler yaptığını,——ardından da —————- gün içinde hisselerini devrettiklerini, buna rağmen şirketin yeni müşterilere dahi halen müvekkili şirketmiş gibi davranarak ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, ——— tarihinde —————— yeni bir hesap açıp mevcut müşterilere bu hesabı bildirerek artık ödemelerin bu hesaba yapılmasını belirttiğini, bahsi geçen şirketin tüm ticari faaliyetlerinin müvekkili şirketin ofisi, çalışanları ve teknolojik aletleri kullanılarak yapıldığını, müvekkili şirketin yıllar içinde oluşturduğu ticari portföyünün alınmaya çalışıldığını, müvekkili şirketin tüm ticari defterlerine ——– tarafından iyi niyet ve hukuk kurallarına aykırı bir şekilde el konulduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin iki aya yakın bir süre için herhangi bir şekilde faaliyetini yürütemeyip, hiçbir karar alamadığını, fatura dahi düzenleyemediğini, 6102 sayılı TTK uyarınca Limited Şirketlerin asgari sermaye tutarlarının ———- olmasının ön görüldüğünü, TTK’nın yayım tarihinden itibaren üç yıl içinde yani ———— tarihine kadar sermayelerini kanunun ilgili maddelerinde öngörülen tutarlara yükseltmeleri gerektiğini, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının ———- tarihinde şirket müdürü ——- ile şirket muhasebecisi —— yapıldığını,————kendisine ait hisselerin arttığından yeni haberinin olduğunu, söz konusu sermaye artırımının bilgisi dışında şirket müdürü ve şirket muhasebecisi tarafından gerçekleştirildiğini, davacının—- ay boyunca hukuki mercilere hatta müvekkili şirket ortağı————dahi bildirmediği sermaye artırımını dava konusu etmesinin kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, davacı-karşı davalının müvekkili şirkete baskın yapıldığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, baskın yapıldığı iddia edilen işyerinin müvekkili şirkete ait işyeri, baskın yaptığı iddia edilen kişinin şirket ortaklarından ———– yaşananın baskın değil şirket malvarlığının, ticari portföyünün ve evrakların korunması çabası olduğunu, fiziki saldırı şeklinde bir eylemin söz konusu olmadığını, davacı tarafın şirkete kayyım atanması taleplerinin haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davacı-karşı davalının müvekkili şirket zararına faaliyet göstermesi nedeniyle ortaklığın devam edebilmesinin mümkün olmadığını, davacı-karşı davalının kardeşi ile birlikte müvekkili şirketin batması için çaba içinde olduğunu, bu amaç için şirketin zararına işlemler yaptıklarını, bu nedenle TTK md 640/3 gereğince haklı olarak davacı-karşı davalının ortaklıktan çıkarılması gerektiğini savunarak; asıl davanın reddine ve davacı-karşı davalının ortaklıktan çıkarılması talepli karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin——— yılında kurulduğunu, müvekkilinin —— tarihinde şirketin ——- satın almak suretiyle şirkete ortak olduğunu, şirketin —- hissedarlı bir şirket olduğunu, diğer hissedarın —– pay sahibi olan —— belirterek; ——– tarafından şirketin yapısının ve sermayesinin değiştirildiğini, bu şekilde kendi hissesinin ——- indirildiğini, diğer hissedarın hissesinin —— çıkarıldığını, ——- tarihinde yayınlanan ———- öğrendiklerini; bu işlemin tamamen sahte imzalarla ve gerçek bir ortaklık kurulu kararı olmadan sağlandığını; bu yönde yapılmış bir ———— olmadığını, bu nedenle sahte —– kararının iptali yönünden ——— sayılı dosyasında dava açıldığını ve davanın derdest olduğunu;– müvekkilinin abisi —— dövdüğünü bundan dolayı ————sayılı dosyasında yargılandığını ve mahkum olduğunu, diğer ortağın şirket hesabından kendi hesabına para aktardığını, şirketi devamlı borçlandırdığını, kendi şahsi hesaplarını zenginleştirdiğini; müvekkiline şirketin mali durumu ve faaliyetlerine ilişkin hiç bir bilgi vermediğini; tüm bunlar sonunda müvekkilinin güveninin kaybolduğunu, bu nedenle TTK’nun 531.madde gereğince şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine karar verilmesini tedbir niteliğinde de kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bir kısım fesih sebepleri yönünden iş bu davanın daha önce açılan ———— sayılı dosyası ile derdestlik arz ettiğini, diğer talepler yönünden ise davacının haklı olmadığını, şirket yöneticisi olan ——- hiç bir belgede sahte imza atmadığını, davacının—————-Asliye Ticaret Mahkemesindeki davada sermaye artırımını bildiğini açıkça beyan ettiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkememizin ——— tarihli ara kararı ile; ” 1-Alınan nüfus kaydından davalı şirket müdürü ve diğer ortağı olan —– tarihinde öldüğü anlaşılmakla, şirket müdürünün vefatı nedeniyle şirket organsız kalacağından davalı şirkete yönetim kayyımı olarak ——–atanmasına, 2-Kayyımın bu davayı da takip etmesine, 3-Kayyım için aylık ————- ücret taktirine, bu ücretin davacı tarafça her ay dosyaya yatırılmasına, 4-İlk aya ait kayyım ücreti yatırıldığında atanan kayyım davetle görev tevdi tutanağı düzenlenmesine, ” karar verildiği, bu ara kararın davacı tarafa tebliğ edildiği, davacı vekilinin hazır olduğu ————- tarihli celsede; ” İki ortaklı şirketin diğer ortağı ve müdürü olan———— vefat etmiş olması nedeniyle davalı şirketin organsız kaldığı anlaşılmakla, hem bu dava dosyasında hem de birleşen dava dosyasında temsil edilmesi ve yönetim boşluğunun giderilmesi için yönetim kayyumu atanması kanuni zorunluluk olduğundan mahkememizce celse arasında verilen ———- tarihli ara karardan dönülmesine yer olmadığına, Kayyum ücreti yatırılmadan kayyumun göreve başlatılamayacağı anlaşılmakla ve davalı şirkete kayyum atanmaksızın davaya devam edilemeyeceğinden davacı vekiline kayyum için takdir olunan aylık —-ücretin yatırılması için —- hafta kesin süre verilmesine, aksi halde dava takipsiz kalacağından dosyanın işlemden kaldırılacağının ve davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,” karar verilerek ihtar edildiği, karar gereğinin davacı tarafça yerine getirilmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizin ———- tarihli duruşmasında; asıl dava içindeki karşı dava yönünden davacı tarafın duruşmaya katılmaması ve duruşmaya katılan davalı vekilinin de karşı davayı takip etmediklerini beyan etmesi nedeniyle HMK’nun 150. maddesi gereğince karşı davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup, 3 aylık süre içinde davanın yenilenmediği anlaşılmıştır.
Mahkememizin ——- tarihli duruşmasında; yukarıda belirtilen ——— tarihli celsede verilen ara karara göre belirtilen işlem yapılmadığından davalı şirketin organsız kaldığı ve davadada temsil edilemediğinden, asıl davanın ve birleşen davanın HMK’nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup, 3 aylık süre içinde davaların yenilenmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 150/5.maddesindeki, işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarihten başlayarak 3 ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibariyle açılmamış sayılır ve Mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapanır hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A) ASIL DAVADA;
1-HMK.150/5.madde hükmü gereğince ASIL DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcına karşılık peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı-karşı davacı yararına AAÜT uyarınca taktir edilen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
B) ASIL DAVA İÇERİSİNDEKİ KARŞI DAVADA;
1-HMK.150/5.madde hükmü gereğince KARŞI DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcına karşılık peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı-karşı davalı yararına AAÜT uyarınca taktir edilen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
C) BİRLEŞEN DAVADA;
1-HMK.150/5.madde hükmü gereğince BİRLEŞEN DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcına karşılık peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı yararına AAÜT uyarınca taktir edilen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
D) Yargılama Giderleri;
Tüm davaların açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmakla, taraflarca yapılan tüm yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
E) Bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/10/2020