Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/34 E. 2022/336 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/34 Esas
KARAR NO : 2022/336

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2014
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …— işvereni olduğu — —- işi kapsamında, yüklenici—-sözleşme akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında da—-işlerin yapılması hususunda anlaştığını, bu anlaşma kapsamında — şirketinin, söz konusu inşaat işlerinde kullanılacak — tedarik ettiğini, Tedarik edilen malların bedelinin bir kısmının ödenmesi için ana yüklenici —- ettiğini, —-, yine aynı işte kullanılan malzemelerin bedelinin ödemek—-ile bu alacakları davacıya temlik ettiğini, Davacının teslim ettiği malzemelerin bedelinin 300.000 TL lik kısmını tahsili için ..—ihtarname gönderilerek davalı firmaların doğmuş ve doğacak alacaklarından 300.000 TL lik kısmının ödenmesini talep ettiğini, …’– söz konusu temliklerin kendilerini bağlamadığı ve temliknamelerin feshedildiğini bildirerek ödeme yapmaktan kaçındığını, Daval—- mali durumunun bozulması üzerine davacıya verdiği çeklerin yazıldığını, davalı —, alacaklarına ödeme yapmamak için —- sözleşmelerini muvazaalı olarak feshettiğini, Bunun önüne geçmek isteyen müvekkilinin yüklenici — şirketinden taahhütname başlığı altında belge aldığını, bu belge ile —- tarafından alacağın ödenmemesi durumunda bizzat borcu ödeyeceğini taahhüt etmiş ise de —-ile yapmış olduğu taşeronluk sözleşmesini feshederek herhangi bir sorumluluğu olmadığını iddia ettiğini belirtmiş, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 300.000 TL nin ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davalı —vekili cevap dilekçesinde özetle; 20.06.2013 tarihli müvekkil firma adına vekaleten— verilen vekaletnamede; “Alt yüklenici olan firmaların yükleniciden alacakları olması durumunda ilgili — alınan ödemelerden doğan alacağından keserek yukarıda adı geçen şirkete ödemeyi taahhüt ederiz” denildiğini, — firmadan hiçbir hak ve alacağının olmadığını, ayrıca bu firmalar ile yapılan alt yüklenici — feshedildiğini ve bu durumun davacıya —nolu ihtarnameyle de bildirildiğini, bu nedenlerle alt yüklenicilerin davacıya olan borçlarından dolayı müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili — tarafından, —- işinin ihale yoluyla —- verildiğini, müvekkil –davacı ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, Davalı ——şirketi ile — arasında imzalanan ihale sözleşmesi gereği ihalede bahsi geçen sokak ve caddelerin — — çalışmalarına karşılık şirkete ödenecek bedelin, şirket tarafından diğer davalı — yevmiye sayısı ile hazırlanan temlikname ile — dolayı doğmuş veya doğacak borçlarına istinaden — kadar olan kısmının davacı şirkete temlik edildiğinin bildirildiğini, Ancak söz konusu temliknameden—, bu temliknameyi — ihtarnamesiyle haberdar olduğunu, bu fesih ihtarnamesi ile daval— temliknameyi tek taraflı olarak feshettiğini bildirmiş bulunduğunu, — ihtarnamesinin davacıya 14.11.2013 tarihinde ulaşmış olmasına rağmen davacının bu ihtara herhangi bir itirazı olmadığı gibi feshin iptali için hukuki yola da başvurmadığını savunarak davanın reddini istemiştir
Davalı —-usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, davaya cevap vermemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava konusu olayda öncelikli olarak, davalı ..—- tarihli, hak edişlerin devir yasağını da içeren bir eser sözleşmesi kurulmuştur.
Bu sözleşmede yüklenici konumundaki —- konusu işler kapsamında, alt yüklenici olarak davalı — ile ilgili bir ihtilaf bulunmamaktadır.
— edimlerini ifa edebilmek için, davacı — noktasında da taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Davacı —-alınan bu mallar için, davalı — — tarihinde de önce davalı — daha sonra da davalı —davacı — — aynı noterden, peşpeşe yevmiye numaralarıyla temlikname düzenlediği görülmektedir.
Taraflar arasındaki ihtilaflar da, alacağın devri kapsamında, temlik yasağı, sözleşmelerin feshi, alacağın varlığı, — taahhütten kaynaklanmaktadır.
Temlik yasağı bakımından dava tetkik edildiğinde—–temliknamenin konusunu, davalı —- davalı ….— doğmuş veya doğacak alacakları oluşturmaktadır. Bu bakımdan ilgili temlikte, devreden davalı — devralan davalı—borçlu ise …dır.
Borçlar Kanunumuzun 183. Maddesine göre, Kanundan, işin niteliğinden veya sözleşmeden kaynaklanan devir yasakları alacağın temlik edilmesine engeldir. Dava konusu olay bakımından, sözleşmeden kaynaklanan devir yasağı önem arz etmektedir.
Taraflar, aralarında yapacakları sözleşme ile alacağın devrini yasaklayabilirler ve bu durumda yasağa aykırı temlik borçluya karşı ileri sürülemez. Sözleşme ile temlik yasağı getirilmiş olmasına rağmen alacaklı, alacağını devretmek isterse de, söz konusu temlik kural olarak geçersiz olup; ancak borçlunun, onayıyla geçerli hale gelebilir.
Bu bakımdan devir yasağına konu bir alacağı konu edinen bir temlik sözleşmesi, devreden ve devralan açısından geçerli bir ilişki kurdursa bile, onay vermedikçe borçlu açısından geçersiz olup, herkese karşı ileri sürülebilir.
Borçlar Kanunu’nun 183.maddesinin 2. Fıkrasında ise, “devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralan üçüncü kişiler açısında, borçlunun herkese ileri sürebildiği bu def’iye istisna getirilerek, yasağı bilmeyen 3. kişilere yapılan devirler, belirli şartların varlığına bağlı olarak sınırlandırılmıştır.
Buna göre, devralan 3. Kişinin iyi niyetinin korunabilmesi için, borçlunun borcu kabul ettiğine dair bir senet bulunmalı, devir anlaşması yapılmadan önce bu senet üçüncü kişiye gösterilmiş olmalı ve üçüncü kişi devir yasağının varlığını bilmemelidir.
Sözleşmenin kurulması sırasındaki bu istisna haricinde, temlik yasağının ileri sürülmesi borçlunun bir def-i hakkı olarak kabul edildiğinden, borçlu, kendisine başvuran kişilere karşı devir yasağı def-ini ileri sürmemesi halinde, söz konusu temlik işlemine zımnen rıza göstermiş olduğu kabul edilmektedir.
—– yevmiye numaralı temliknamede alacağın sebebini teşkil eden eser sözleşmesinin devir yasağı içerdiği görülmektedir.
Kanundaki istisna kapsamında temlik öncesinde —-ve devir yasağı içermeyen herhangi bir belgeye sahip olduğuna dair bir—- konusu olayda tespit edilememiştir.
Bununla beraber, davacının ——-tarihli ödeme talebi ile davalı ….—- başvurmasına binaen —- tarihinde verilen cevap yazısında, temlik eden ile aralarındaki sözleşmenin devir yasağı içerdiğinden hiç bahsedilmemiş, sadece temlik sözleşmesinin fesh edildiği beyan edilmiştir.
Alacağın devri bir tasarruf işlemi olup; alacakla ilgili her türlü tasarruf, talep ve dava hakkı temlik alana geçer. Bu sebeple temlik sözleşmesinin, temlik edenin tek taraflı irade beyanı ile fesh etme imkanı bulunmamaktadır.
Bu sebeple dava konusu— numaralı temlikname, temlik taraflarının —- temliknamenin de, devreden konumundaki davalı —-tek taraflı irade beyanı ile fesh edilemeyecektir.
Böyle bir durumda tarafların alacakları bir 3. Kişiye temlik etmedilerse —— mümkündür. Fakat dava konusu olayda alacak hem bir tasarruf işlemi olarak geri temlik edilmemiş hem de alacak 3. Kişi konumundaki davacıya temlik edilmiştir.
Mevcut durumda davalı—-geçerli olmayan bir fesih işlemine dayanması bu fesih işlemi dışında eser sözleşmesindeki temlik yasağı ile ilgili kendine ilk başvuru anında bu def-iyi ileri sürmemesi sebebiyle, temlik sözleşmesini sonradan zımnen onaylamış sayılacağı, bu bakımdan ilgili temlik sözleşmesinin geçerli olduğu, anlaşılmaktadır.
—-yevmiye numaralı temliknamenin konusunu ise, davalı —- davalı —- temlik aldığı alacak ile davalı — doğacak alacakları oluşturmaktadır. Bu bakımdan ilgili temlikte, devreden davalı —-devralan davacı, borçlu ise —-
Bu temlik bir —– —– öncesinde —- sözleşmesine konu alacağa dair devralan temlik alacaklısı konumundaki davacının, borçlu—— verilen ve devir yasağı — temliknameye sahip olması ve yine —-temlik sözleşmesi geçerli olduğu kabul edildiğinden, bu temliknamenin de davalı borçlular açısından geçerli olacağı, anlaşılmaktadır.
Alacağı devredenin —- kapsamını belirleyen—- yapılmadığıdır.—- para verilerek menfaat sağlanabileceği gibi, borca karşılık da yapılabilir.
Dava konusu —– temliknamelerdeki, kazandırıcı işlemlerinin, temlik edenin, temlik alanın doğmuş ve doğacak borçları için yapılmış olup, mahkemeye sunulan raporlarda, temlike konu eser, alt yüklenici ve satım sözleşmeleri bakımından alacağın var olduğu tespit edildiğinden, temliklerin—– olduğu anlaşılmıştır.
Yaptırılan bilirkişi incelemelerinde Davalı —-, davalı … —- temlik tarihinden sonra,—–hak edişinin bulunduğu, Davacı—- itibarıyla —- alacaklı olduğu, tespit edilmiştir.
Ayrıca yaptırılan incelemelerde Davalı—-, davalı —- olmak üzere, toplam —-fatura kestiği, davalı —— bu faturalara binaen davalı —- ödediği görülmüştür.
Borçlar Kanunumuzun 186. Maddesine göre, alacağın devredildiği kendisine bildirilmeyen borçlu, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmişse, önceki devralanlardan birine iyi niyetle ifada bulunması halinde borcundan kurtulur. Bu tanımdan hareketle, borçlunun eski alacaklılara yapmış olduğu ödemelerden, yeni alacaklıya karşı sorumlu tutulması için, borçlunun devirden haberdar olmaması gerekmekte olup; aranan iyi niyet şartı da, MK. m. 3’te belirtilen “—– edilmektedir. Buna göre; borçlu durumdan haberdar olmamalı ve olması kendisinden beklenmemelidir.
Yine aynı sebeple borçluya yapılacak bildirim, temlik sözleşmelerinin taraflarınca yerine getirilmese dahi, borçlunun herhangi bir şekilde temlikten haberdar olduğunun anlaşılması halinde de, eski alacaklıya yaptığı ödeme ile borcundan kurtulamayacağı ve ilgili bedeli temlik alacaklısına tekrar ödemek zorunda kalacağı kabul edilmektedir.
Davalı — — ödemelerin tamamı, —- taahhüt ve — tarihlerinde gerçekleşmiştir.
Davalı —– alacağını temlik ederken, aynı gün içeresinde aynı noterden, bir sonraki temlikle, davalı —- temlik edilen bu alacağı, davalı —- tarafından, davacıya temlik edilmiştir.
Ayrıca Davalı —-davacı arasındaki, —- edimini taahhüt etmiştir. Taahhüt — alacaklı olması şartına bağlı olmakla beraber, yaptırılan bilirkişi incelemesinde —— şirketinin bu şarta bağlı—- borçlu olduğu da tespit edilmiştir.
Bütün bu hususlara binaen davalı —- vermiş olduğu taahhüt ve — sebebiyle borcunun temlik edildiğinden haberdar olduğundan, eski alacaklısına yapmış olduğu ödeme sebebiyle borçtan kurtulamayacağı davacıya karşı borçlu olacağı anlaşılmaktadır.
Bütün bu hususlar neticesinde Davacının, davalı —-dava tarihi itibarıyla —- alacaklı olmakla beraber, bu alacakla ilgili daha az talepte bulunulduğundan, taleple bağlı olarak, davalı —- alım satım sözleşmesine binaen, 300.000,00 TL alacaklı olduğu,
Alacak cari bakiyeye dayandığından ve cari bakiye talebiyle ilgili bir ihtara rastlanılmadığından, ilgili alacağa dava tarihinden itibaren ticari faiz işleyeceği,
Alt yüklenici konumundaki davalı ——-konumundaki davalı — taahhütname tarihinden sonra — — alacağının doğduğu tespit edildiğinden, davacının, davalı —- numaralı —- taahhüt beyanındaki şart gerçekleşmesine binaen, taahhüt sınırı nazara alınarak, 300.000,00 TL alacaklı olduğu,
Alacak—-yevmiye numaralı ihtarı ile talep edildiğinden ve ihtarnamenin keşide tarihinden önce, taahhütteki şart gerçekleştiğinden, ilgili alacağa —— tebliğ tarihinden itibaren ticari faiz işleyeceği, bir tebliğ bulunmadığı ancak davalı —- şirketi tarafından —tarihli ihtarı ile cevap verildiğinden —- tarihinden itibaren avans faizi işletilmiştir.
Davacının davalı — davalı — davalı — de davalı … —- alacaklı olması, her bir alacak tutarının temlik edilen alacak limiti olan — üzerinde olması ve temliğin davalı ….—en geç öğrenilme tarihi olarak kabul edilen —, hak edişlerin tamamının ödendiğine dair dosya içerisinde bir belge olmaması sebebiyle, davacının, davalı ….— Yevmiye numaralı — temliklere binaen, temlik sınırları nazara alınarak, 300.000,00 TL alacaklı olduğu,
Alacak — ihtarı ile talep edildiğinden ve ihtarnamenin keşide tarihinden önce, 4 ayrı hakediş gerçekleştiğinden, bu 4 hak edişe bağlı alacak toplamının temlik tutarı üzerinde olmasından, dosya içerisinde bu 4 ve takip eden 7 hak ediş olmak üzere — edişin ihtarnameden önce ödendiği veya ödeme tarihinin talep tarihinden geç olduğunu gösterir bir belgeye rastlanılmadığından, — ihtarının tebliği tarihi olan 23.12.2013 tarihinden itibaren ticari faiz işleyeceği, anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın kabulü 300.000,00 TL alacağın davalılardan alınarak müşterek ve mütesesil sorumluluk kapsamında davacı tarafa verilmesine
Alacağa—-bakımından dava tarihi olan —-davalı— 30.12.2013 tarihinden , … Bakımından 23.12.2013 tarihinden başlamak üzere avans faizi uygulanmasına
2-Alınması gereken 20.493,00-TL karar harcına karşılık peşin alınan 5.123,25-TL’nin mahsubu ile bakiye 15.369,75-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından sarfolunan 7.062,50-TL bilirkişi, tebligat, müzekkere gideri ile peşin alınan 5.123,25-TL harç gideri toplamı 12.185,75-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
4-Davalılar tarafından sarfolunan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı lehine —- nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine
Dair, Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı …— vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.