Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1933 E. 2018/23 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1933 Esas
KARAR NO : 2018/23
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/12/2014
KARAR TARİHİ : 16/01/2018

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA ve SAVUNMA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı sigorta şirketi tarafından …. poliçe nolu ….. Sigorta Poliçesi ile sigortalasının … ilçesi, …. Mah. …. Cad. No:… adresindeki işyeri 14/04/2013 tarihinde aynı binanın 4. Katındaki davalıya ait işyerindeki yangın söndürme springlerinin montajı sırasında boru bağlantı elemanın dişinin kırılması nedeniyle ile akan sulatın alt katlardaki sigortalının bulunduğu kata sızması neticesinde hasar verdiğini ekspertiz raporu ile tespit edilen hasar tutarının 22.436,86 TL olduğunu, hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi sonucu halef sıfatını kazandığını, borcun ödenmemesi üzerine …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalının takibe itiraz ettiğini davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle , davanın haksız fiilden kaynaklandığını bu nedenle görevli mahkemenin Asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, icra takibinde yetkiye itirazda bulunuludğunu, yetkili dairede takip başlatılmadığını, davalı şirketin davanın tatafı olmadığını, davalıya ait ofisteki yangın söndürme sisteminin tamamlanması işinin alt yüklenici firmaya verildiğini, davanın hususmet nedeniyle reddi gerektiğini sulatın alt katlara apartman boşluğundan girdiğini bu boşluğun hasar gören davacının sigortalısı tarafından projeye aykırı olarak kapatıldığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına yaptığı ödemeyi TTK.nun 1472 maddesi uyarınca hasardan sorumla davalı şirkete karşı rücu amacıyla baylattığı icra takibine itirazın iptali davasıdır.
İtirazın iptaline konu olan …. İcra Müdürlüğü’nün….. esas sayılı dosyası getirtilerek dosya içine konmuştur.
Davacı ile dava dışı sigortalı ….. Bankası arasında …. sigorta poliçesi olduğu anlaşılmış, poliçe ve hasar dosyası celp edilmiştir.
İcra dosyası incelendiğinde; takip borçlusu aleyhine 23/05/2014 tarihinde…. esas sayılı icra takibinde 22.436,00TL asıl alacak ile 785,57 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 23.221, 57 TL alacak üzerinden takibe geçtiği, ödeme emrinin 28.05.2014 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, takip borçlusunun aynı tarihli itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz ettiği, davacı tarafın da bunun üzerine, süresi içinde, 12.12.2014 tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır.
Davacı dava dilekçesi ile icra takibine itirazın iptalini talep etmiş, ancak duruşmada talebi açıklatıldığında asıl alacakla birlikte işlemiş faize de itirazın iptalini talep ettiklerini belirtmiş, buna göre eksik harç tamamlattırılmıştır.
Dosyamız bilirkişiye tevdii edilerek bilirkişi heyeti mahkememize hitaben sunmuş oldukları raporunda özetle: davacının temlik alacaklısı sıfatına sahip olduğunu, davacının sigortalısının olayın meydana gelmesinde %30 oranında kusurlu olduğunu, dava dışı alt yüklenicinin %40 oranında kusurlu olduğunu davalının ise %30 oranında kusurlu olduğunu, hasarın artmasında ddavacının sigortalısının %30 müterafik kusurun olabileceğinden davacının davalıdan alacağının 16.255,50 TL olduğunu mütalaa etmişlerdir. Bilirkişiler 17/03/2017 tarihli ek raporda özetle ; kök raporundaki kanaatlerinde bir değişiklik olmadığını, davacının sigortalısının şaft boşluğunu kapatmasının davalı ile zarar arasındaki illiyet bağını kopardığını itirazının bilirkişi heyetince de kabul edildiğini, 22/09/2017 tarihli ikinci ek raporda da özetle olaydan sonra şaft boşluğunun açıldığını gösteren bir emare olup olmadığı ile ilgili bir tespit yapılmasının aradan geçen süre dikkate alındığında mümkün olmayacağını mütalaa etmişlerdir.
Davalı şirketin gerek cevap dilekçesi ile gerekse yargılama boyunca yaptıkları itirazlardan, görev itirazı bakımından tarafların her ikisinin de tacir olması, uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeniyle nisbi ticari dava söz konusu olup mahkememiz görevlidir. Davalı şirket, 1944 tarihli Y. İBK ibraz etmiş, halefiyet davasının ticari dava olamayacağının ileri sürmüştür. Söz konusu içtihat, bugün de güncel ve uygulanmaktadır, ne var ki somut olayda, davacı sigorta şirketinin hasar bedelini ödeyerek halef olduğu dava dışı sigortalı ………Bankası da sermaye şirketi olup tacirdir. Dolayısıyla davacı da ancak temlik veren (sigortalı) dava açsaydı nerede açacaksa orada dava açabilecektir, ancak sigortalısının haklarına halef olabilecektir. Dava dışı ….Bankası ile davalı arasında olacak bir dava da nisbi ticari dava olacaktır. Bu nedenle görev itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davalı şirket, su basmasına sebep olunan taşınmazın malikidir. Davalı şirket yangın söndürme sisteminin kurulması işini dava dışı İstanbul ………Ltd.şirketine yaptırmıştır. Hasar, dava dışı İstanbul Kazan firmasının çalışanlarınca oluşmuşsa da, davalı şirket adam çalıştıran ve ayrıca bina sahibi olarak zarardan sorumludur. Davalının sonradan bu zararı rücu edip etmeyeceği ayrı bir husustur ancak husumet itirazları bakımından davalının pasif husumetinin olduğu açıktır.
Yargılama sırasında gerekli incelemeler yapılmış ve uyuşmazlık şaft boşluğunun olay tarihinde açık olup olmadığı, açık ise nedensellik bağını kesip kesmediği noktalarında toplanmıştır.
Bilirkişilerce yerinde inceleme yapıldığında inceleme günü şaft boşluğunun açık olduğu görülmüştür. Dosyada yer alan fotoğraflardan bu durum net olarak anlaşılmaktadır. Olay tarihinde şaftın açık olup olmadığı ise net olarak belli değildir. Her iki tarafça da yaptırılmış bir tespit yoktur. Bu durumda dosyadaki bilgi,belge ve tanık beyanlarına dayanılacaktır. Bilirkişiler şaft boşluğunun kapatılmış olduğuna kanat getirmiş olup, tanık beyanlarına göre ve olayda 2. ve 3. katlarda su baskını olmayıp, -1, zemin ve 1. katta bulunan bankada su baskını olması nazara alındığında mahkememizce de bilirkişilerin bu tespitine itibar edilmiştir. Ancak şaft boşluğu kapalı ise davalının sorumlu olup olmayacağı, davacı sigortanın yaptığı ödemenin lütuf ödemesi olup olmayacağını tespit etmek gerekir.
Bilirkişi raporunda, teknik bilirkişi olan inşaat mühendisinin belirttiği gibi şaft boşluğu bİnada mekanik ve elektrik tesisatın geçirilmesi için kullanılan baca şeklinde bir mahaldir. Bir diğer deyişle şaft boşluğu olası su taşmasında kullanılmak için ve ya su tahliyelerinde kullanılmak için yapılmamıştır. İçinden kablolar ve diğer tesisat boruları geçmektedir. Davalının taşeronu olan şirket sistemin içindeki suların taşması üzerine suyu şafta vermiş, oradan akmasını sağlamak istemiştir. Davalı banka şaft boşluğunu kapatırken olası bir su taşkınında suyu buradan tahliye edeceklerini bilemeyebilir. En azından bunu bilmesi ve asla kapatmaması gerektiğini söylemek, aksi takdirde hasara kendisinin sebebiyet vermiş olacağını söylemek mümkün değildir.
Dava dışı bankanın şaft boşluğunu kapatmış olması tek başına hasarı meydana getiren bir husus değildir. Davacı şirketin taşeronu olan yangın söndürme sistemini kuran dava dışı şirketin, öncelikle bağlantı dişlisine zarar vermemesi, su taşkınlığına sebebiyet vermemesi, gerekli tüm tedbirleri alması gerekirdi. Bankanın şaft boşluğunu kapatması su taşkınlığını yaratmamıştır bu nedenle illiyet bağının kesildiğinden, davalının da sorumluluğunun kalktığından söz edilemez. Bankanın şaft boşluğunu kapatması sadece zararın artmasına sebebiyet vermiştir. Bu sebebiyet verme durumunun da mahkememizce takdiren %20 oranında olduğu kabul edilmiştir.
Hasar dosyası ve sunulan ödeme dekontundan davacının dava dışı sigortalısına 25.06.2013 tarihinde 22.436,00 TL ödeme yaptığı sabittir. Yapılan ödeme kadri maruftur. Ödeme tarihinden itibaren davacının faiz talep etmesi, dava halefiyete dayandığından yerleşik Yargıtay kararlarında belirtildiği gibi mümkün olup ayrıca davalıyı temerrüde düşürmeye gerek yoktur. Bu durumda icra takibine konu edilmiş miktardan %20 oranında indirim yapılarak açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-….İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı takip dosyasında davalı tarafça yapılan İTİRAZIN İPTALİ ile takibin 17.948,80 TL asıl alacak, 628,45 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 18.577,25TL alacak üzerinden devamına; Asıl alacağı takip tarihinden tahsil tarihine kadar talep gibi yasal faiz uygulanmasına,fazlaya ilişkin kısmın reddine;
2-Asıl alacak olan 17.948,80 TLnin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
3-Alınması gerekli 1.269,00 TL nin davacı tarafça yatırılan 383,20 TL peşin harç ve 14,00 TL tamamlama harcından mahsubu ile 871,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 2.229,27 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 383,20 TL peşin harç, 14,00 TL tamamlama harcı, 287,00 TL posta-tebligat masrafı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.484,20 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranı gözönünde tutularak 1.987,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/01/2018