Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1644 E. 2018/1234 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1644 Esas
KARAR NO : 2018/1234 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 02/10/2014
KARAR TARİHİ : 27/11/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı … şirketine———– numaralı trafik poliçesi ile sigortalı ——plakalı kamyonun davalı …’a ait … yönetiminde iken —– plakalı araçla 07/09/2006 tarihinde kaza sonucu davacı …’un %17 oranında sürekli maluliyeti oluştuğunu, davalı …’ın—- Ağır Ceza Mahkemesinde mahkumiyetine karar verildiğini belirterek 10.000,00 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken müteselsilen, manevi tazminattan ise, sigorta şirketinin poliçesinde manevi tazminat klozu olmaması halinde diğer davalılardan tahsiline karar verilmesi, sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalılar için kaza tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Talebin zamanaşımına uğradığını, davacıya 10/07/2013 tarihinde 13.379,00 TL tazminat ödendiğini, başka zararı kalmadığını, yapılan ödemenin ödeme tarihi itibari ile olan veriler dikkate alınarak hesaplandığında ibranın iptalini gerektirecek ölçüde fahiş farklılık bulunmadığını, kazada sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespiti gerektiğini, davacının müterafik kusurunun araştırılmasını, davacının sürekli sakatlık oranını Adli Tıp Kurumunda sorulması ve tespitini, davadan önce ihbarda bulunulmadığını ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve …’ya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunulmamıştır. HMK’nun 128. Maddesi uyarınca; Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
İNCELEME ve GEREKÇE : Dava, hukuki niteliği itibari ile haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasına ilişkindir.
İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik ile gönderilen —– esas sayılı dosyası mahkememize tevdii edilmiş olmakla —– esasını almış olduğu görüldü.
Bitlis Ağır Ceza Mahkemesi, —– İlçe Devlet Hastanesi, -Sigorta A.ş, —- Üniversitesi———-Tıp Merkezi, ——- Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, —– Sosyal Güvenlik Merkezi, —– İlçe Emniyet Müdürlüğü ve —–Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na yazılan müzekkere yazı cevaplarının dosya içerisine alındığı görülmüştür.
Dosya kusur incelemesi yönünden Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş; davacı araç sürücüsünün %40, davalı araç sürücüsünün %60 kusurlu olduğu düzenlenmiştir.
Dosya maluliyet incelemesi yönünden Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş, 07.09.2006 tarihli ATK raporuna göre sürekli maluliyet tayinine gerek olmadığı,15 gün geçici işgöremezlik süresinin olduğu düzenlenmiştir.
Davacı tarafın itirazı üzerine; Dosya maluliyet incelemesi yönünden yeniden Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’ne gönderilmiş, davacının muayenesi de yapılarak düzenlenen 26.04. 2017 tarihli rapora göre sürekli maluliyet tayinine gerek olmadığı,15 gün geçici işgöremezlik süresinin olduğu düzenlenmiştir.
Dosya aktüer ve kusur bilirkişiye tevdi edilmiş; 02.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda; ”…’un sürekli iş göremezliğinin oluşmadığı, bu nedenle tazminat hesaplanamadığını, 15 gün geçici işgöremezlik süresinin belirtiliği, davacı araç sürücüsünün %40, davalı araç sürücüsünün %60 kusurlu olduğunu, ATK Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre, …’un 114,14 TL işgöremezlik zararının oluştuğunu, sigorta şirketi tarafından 05/07/2013 tarihinde yapılan 13.379,00 TL’nin güncel değeri olan 19.001,52 TL olduğu, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeden davalı araç maliki ve sürücüsünün de faydalanacağını, Trafik/ZMS sigortası poliçesinin sakatlık ve ölüm teminat limitinin 57.500,00 TL olduğunu, sigorta şirketinin temerrüt tarihinin 11/06/2013, diğer davalıların kaza tarihi olacağını, manevi tazminatın trafik poliçesi genel şartları A.3/e mad. Ve KTK 92/f mad. Gereğince trafik poliçesi teminatı dışında kalacağı” yönünde mütalaa etmişlerdir.
Bilirkişi raporu HMK 280 maddesi gereğince taraflara tebliğ edilmiştir.
Yargılamanın geldiği aşama davacı vekilinin talebi üzerine ATK tarafından 2 farklı tarihte maluliyet incelemesi yapıldığı ve raporların birbiriyle çelişmediği anlaşıldığından maluliyet raporu doğrultusunda düzenlenen aktüerya raporu denetime esas olduğundan davacı vekilinin yeniden rapor alınması talebinin reddine karar verilmiştir.
Yargılamanın geldiği aşama HMK 30. Maddesi ve yargılamanın 2014 tarihinden beri devam ediyor oluşu, davacı vekilinin rapora yönelik tüm itirazları hakkında değerlendirme yapılmak suretiyle ara karar kurulmuş olması gözetilerek davacı vekilinin mazeretinin kabulü ile dosyanın karar safhasına gelmesi ve yargılamanın basit usülde yürütüldüğü dikkate alınarak yokluğunda karar verilmesine karar verilmiştir.
Bilirkişi raporu yeterli, denetlenebilir ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan itibar edilerek hükme esas alınmıştır.
Toplanan deliller, kusur ve maluliyete dair Adli Tıp Kurumu raporları, hasar dosyası, poliçe, kaza tespit tutanağı, ceza dosyası bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kusur incelemesi yönünden Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’nin davacı araç sürücüsünün %40, davalı araç sürücüsünün %60 kusurlu olduğu yönündeki raporuna mahkememizce itibar edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi raporuna göre kaza nedeniyle sürekli maluliyet tayinine gerek olmadığı,15 gün geçici işgöremezlik süresinin olduğu yönündeki maluliyet raporuna itibar edildiği ve hükme esas alındığı, ATK’dan gelen raporlar doğrultusunda düzenlenen sigorta ve aktüerya bilirkişi raporu denetime esas olduğundan rapora itibar edildiği, sürekli maluliyet olmadığından davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı talebi yerinde görülmemiş, hasar dosyasının incelenmesinde davalı … şirketince davacıya kaza nedeniyle 05.07.2013 tarihinde 13.379,00 TL ödeme yapıldığı sabit olup bilirkişi raporu ile hesaplanan 15 günlük geçici iş göremezlik ödeneği karşılığı 114,14 TL’nin çok üstünde davacı tarafa ödeme yapıldığı anlaşıldığından geçici iş göremezlik tazminatı talebi de yerinde görülmemiştir. Davalı … şirketinin yapmış olduğu ödeme aralarında müteselsil sorumluluk olması nedeniyle araç maliki ve sürücüsünü de sorumluluktan kurtaracaktır.
Manevi tazminat açısından ise; davacı tarafın davalı araç sürücüsü ve malikinden ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminat talebi vardır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/7528 E.2016/4135 K. Sayılı ilamı; ” Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacıca göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370 )Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. ” şeklindedir.
Yukarıda değinilen emsal Yargıtay içtihadı, 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile HGK 23/06/2004, 13/291-370 Kararı göz önünde bulundurularak mahkememizce zenginleşme aracı olmayacak biçimde; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanarak ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, dosya kapsamındaki kusur oranları, maluliyet oranı dikkate alınarak, davacının meydana gelen olay nedeniyle duyduğu korku göz önünde bulundurularak, mesleği terzi olan davacının kaza nedeniyle yüzünde sabit iz olduğu, her ne kadar mesleği terzi olan davacının ekonomik geleceğinin yüzdeki iz nedeniyle sarsılmayacağı mahkemece kabul edilmiş ve yüzdeki sabit iz iş gücü kaybı içerisinde değerlendirilmemiş ise de bu husus manevi tazminatın takdirinde mahkemece göz önünde bulundurularak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde davalılar … ile …’dan 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 07.09.2006’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
DAVANIN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ İLE;
A) Maddi tazminat davası yönünden tüm davalılar yönünden REDDİNE,
B) Manevi tazminat davası yönünden davanın kısmen kabulü ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan kaza tarihi 07.09.2006’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 341,55 TL harcın davacı tarafça yatırılan 512,35 TL peşin harçtan mahsubu ile 170,80 TL harcın davacıya iadesine,
3-Maddi tazminat davası red edilmiş olmakla ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
4-Manevi tazminat davası kabul edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 341,55 TL harç, 1.080,40 TL posta-tebligat masrafı, 1.200 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.621,95 TL giderin davanın kabul red oranı gözönünde tutularak 524,39 TL’sinin davalılardan … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Bakiye gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/11/2018