Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1265 E. 2018/855 K. 18.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1265 Esas
KARAR NO : 2018/855
DAVA : Tazminat (Haksız rekabetten kaynaklanan, Rekabet etme yasağı sözleşmesinden kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2013
KARAR TARİHİ : 18/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA, SAVUNMA, DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacı şirketin alarm ve elektronik güvenlik sistemleri ticareti ile iştigal ettiğini, davalı …’nın 24/05/2012 tarihinden itibaren hizmet akdiyle çalışmaya başladığını, ……bölgesinde müşterilerle doğrudan temas kurmak ihtiyacı doğunca İzmir’de bir şube açılmasına karar verilerek davalı …’nın şubenin başına getirildiğini ayrıca davalı … ile gizlilik ve raket sözleşmesi yasağı akdedildiğini, davalının gerekçe göstermeden 03/08/2013 tarihi itibariyle istifa ettiğini, daha sonrasında rekabet yasağı sözleşmesine uymadan dava dışı …….Ortaklarından …… ile birlikte diğer davalı şirketi kurduğunu bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 USD cezai şart, 10.000 TL maddi tazminat ve 100.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde davalı …’nın davacıya ait şirkette çok düşük ücretle çalıştırıldığını vaad edilen sözlerin yerine getirilmemesi nedeniyle istifa etmek zorunda kaldığını, daha sonrasında davalı şirkete ortak olmasının haksız rekabet yaratmak amacını gütmediğini, davalının İzmir de yaşıyor olması ve diğer ortakların……da yaşıyor olması nedeniyle bu ortaklığın gerçekleştiğini,davacının dava dilekçesinde belirtilen ürünleri davalıların satışını yapmadığını, zaten davacının bu ürünlerin distiribütörü olduğundan bunun mümkün olmadığını , ayrıca …..ismi ile başlayan yüzlerce şirket olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, sözleşme ile kararlaştırılan rekabet yasağına aykırılık ve haksız rekabete dayalı açılan maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Davacı, davalılardan …’nın 24/05/2012 – 03/08/2013 tarihleri arasında …… açılan şubesinde şube müdür olarak çalıştığını, istifa ettikten hemen sonra 06/08/2013 tarihinde diğer davalı olan …….AŞ şirketinin kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesi olarak, rekabet yasağı sözleşmesine aykırı hareket ettiğini ileri sürmüş, cezai şart, maddi zararların tazmini, manevi tazminat, ayrıca diğer davalı ……..şirketinin feshini, sicilden terkinini, aksi durumda ticaret ünvanının terkinini talep etmiştir.
Davalılar, davacının tescilli olan 4 markasının satmadıklarını, davacı ile farklı marka ve ürünleri sattıklarını,…… illerinin her birinde 200den fazla ….. ismiyle başlayan firma olduğunu, davalı …’nun davacı firmanın teklifi ile İ……taşındığını, özverili şekilde hem ofisin kuruluş işlerini yaptığını hem de kotayı doldurmasına rağmen vaad edilen prim ödemelerinin yapılmadığını, iş sözleşmesinde “ sınırları” içinde ibaresinin olduğunu, bu sınırın yargı kararlarıyla sabit olduğu üzere kabul edilemeyeceğini, rekabet yasağının geçersiz olduğunu, kaldı ki cezai şartın da fahiş olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmişlerdir.
Davacı ve davalı şirketin sicil kayıtları ve dosyası celp edilmiş, dosyamız arasına alınmıştır. Davalı …’nın SGK kaydı celp edilmiş, dosyamız arasına alınmıştır.
Davacının ve davalının ticari defterleri bilirkişiler marifetiyle incelenmiştir.
Davalı şirketin defterlerinin incelenmesi için ….. ATM’ye yazılan talimatla yaptırılan incelemede bilirkişiler, 17/06/2014 tarihli kök raporlarında, davalının 2013 yılında 298.407,02 TL tutarında satış yaptığını, ……” ibaresinin bir çok şirketin ticaret ünvanında sıkça kullanılması nedeniyle iltibastan söz edilemeyeceğini, mütalaa etmişler; 04/06/2015 tarihli ek raporlarında da 298.407,02 TL lik satıştan davalının 11.805,23 TL kar elde ettiğini mütalaa etmişlerdir.
Dosya kapsamından rekabet yasağının dayanağı olan davacı ile davalı … arasında aktedilen 24/05/2012 tarihli iş akdi celp edilmiş, incelenmiştir. Bu sözleşmenin 2.1, 2.3 maddeleri ile, çalışanın sözleşme süresi boyunca ve süre bitiminden sonraki 2 sene boyunca ……. sınırları dahilinde aynı iş kolunda çalışamayacağı, rekabet edemeyeceği düzenlenmiştir. Aynı sözleşmenin 4. maddesi ile rekabet yasağının ihlali halinde, 20.000 USD cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmenin tarafların imzasının içerdiği, taraflarca imza inkarının olmadığı, sözleşmenin geçerli olduğu ve 6098 sayılı yasının yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden önce 818 sayılı (eski) Borçlar Kanunun yürürlükte olduğu dönemde aktedildiği, davanın ise 6098 sayılı yasanın yürürlükte olduğu tarihte (09/10/2013 tarihinde) açıldığı anlaşılmıştır. Hangi borçlar kanununun uygulanacağını tayin etmek bakımından hakkın ne zaman doğduğu önem arz etmektedir.
Eldeki davada rekabet yasağının haksız rekabetin …’nın 03/08/2013 tarihi itibariyle istifa edip 13/08/2013 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde, 06/08/2013 tarihli şirket ana sözleşmesinin yayımlanarak faaliyete geçen şirkette çalışması nedeniyle oluştuğu iddia edildiğine göre, hakkın 6098 sayılı yeni Borçlar Kanunu döneminde doğduğu, nitekim dava tarihinin de bu döneme denk geldiği görülmekle uyuşmazlığa 6098 sayılı yasanın uygulanacağı anlaşılmıştır. (Nitekim 6101 sayılı yürürlük yasasının 4. maddesine göre BK’nın yürürlük tarihinden önce gerçekleşmiş olup da, TBK’nın yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış fiil ve işlemlere, TBK hükümleri uygulanacaktır denmektedir)
Rekabet yasağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 444-447 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Davacı …’nın, geçerli bir rekabet yasağı karşısında, şube müdürü olarak davacının yanında çalışmakta iken istifa edip aynı işletme konusunda faaliyet gösteren bir anonim şirketin kurucusu ve ortağı olarak çalışmaya başlaması rekabet yasağının ihlal edildiğini göstermektedir. Her ne kadar davalı taraf, “…… geneli” ifadesinin çalışma hürriyetini ortadan kaldıracak türde olup böyle bir rekabet yasağının geçersiz olduğunu ileri sürmüşse de, mahkememizce sözleşmenin buna ilişkin maddeleri tümüyle geçersiz kabul edilmemiştir. 6101 sayılı yasanın 1. maddesi uyarınca olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK’nın 444/2. maddesine göre, “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir. “şeklinde kurallara yer verilerek rekabet yasağının esasları düzenlenmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıdığı hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanunu’nun ilgili hükmünde ikinci cümlede ise rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 445. maddesine göre,” rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.” süre konusuna yasada açıklık getirilmiş özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebileceği belirtilmiştir. Yargıtay 11 HD.nin yerleşik kararlarında, ……… sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamıştır. Yine, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma işin niteliğine göre yerinde görülebilir. Öte yandan rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net biçimde belirlenmelidir. Özellikle şirketlerin ticaret siciline kayıt sırasında faaliyet alanlarının geniş tutulduğu ülkemizde işçinin bütün alanlarda çalışmasının sınırlandırılması mümkün olmaz. İşçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına giren işler bakımından böyle bir sınırlama getirilmelidir. (Gerek 818 sayılı yasa dönemine ait Yargıtay 9 HD, 2009/26954 E, 36971 K sayılı kararda; gerekse 6098 sayılı yasa dönemine ait 11 Hd.nin 2014/6676 E, 12108 K sayılı kararlarında aynı ilke, yani belli bir il veya bölge ile sınırlandırma ilkesi aynen benimsenmiştir. ) Eldeki davada davalı …, istifa ettiği tarihten hemen sonra (1 ay bile dolmadan) aynı şehirde, İzmir ilinde, aynı iş sahasında çalışacak bir şirketin kurucusu ve ortağı olmuştur. Davalı …’nın, davacının yanında şube müdürü olarak çalıştığı dikkate alındığında davacı şirketin sırlarına vakıf olabilecek kilit bir pozisyonda çalıştığı, bu nedenle de eyleminin rekabet yasağının ihlaline vücut verdiği kabul edilmelidir.
Cezai şart tutarı bakımından ise 20.000 USD cezai şart mahkememizce fahiş bulunmuş, sözleşmenin imzalandığı 24/05/2012 tarihindeki USD kuru ( Mayıs 2012 de 1 USD= 1,75 TL) ile fiili ödeme gününde geçerli olacak dolar kuru (Karar tarihinde 1 USD = 6,34 TL ) arasındaki fahiş artış göz önüne alınmış ve takdiren 5.000 USD cezai şarta hükmedilmiştir. İş akti … ile davacı şirket arasında imzalanmış olduğundan cezai şarttan … sorumlu tutulmuştur.
Davalıların eylemleri sonucunda davacının zararının hesaplanması bakımından, elde edilmesi mümkün görülen menfaat kadar hükmedilmesi gerektiği açıktır. Net kazanç hesabında ödenen vergiler düşülür. (Y, 11 HD, 1991/771 E, 1570 K) Davalının 2013 yılında yaptığı satışların toplamı 298.407,02 TL dir. Bilirkişilerce belirlendiği üzere bu satışlardan, vergi ödemeleri, işçi ödemeleri vs düşüldükten sonra 11.805,23 TL net kar elde edilmiştir. Bilirkişilerce rapor edilen bu tutar Ege Vergi Dairesinden gelen yazı cevabı ile örtüştüğünden tartışma dışıdır. Bu satışa miktarına göre tespit edilen kar marjı 0.0395 ( yaklaşık yüzde 4 civarında) olmuştur. Davalının, davacının mal satışı yaptığı aynı müşterilere kendisinin yaptığı satış 126.191,15 TL olmuştur. Bu tutarın yüzde dördü (aslında 0,0395 ile çarpımı) 4.992,12 TL dir. Davacının mahrum kaldığı, elde etmesi muhtemel menfaat bu tutardır. Bu nedenle 4.992,12 TL zararın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tazminine karar verilmiştir.
Davacı şirkete ait müşteri bilgilerinin kullanılması, pazar bilgilerinin kullanılması haksız rekabet eylemidir. Ancak haksız rekabet ile davacı şirketin kişilik haklarına saldırı söz konusu olmadığından, mesleki itibarı, malları, fiyatları vs kötülenmediğinden manevi tazminatın şartları oluşmamış, bu talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 06/06/2017 tarihli celsede, davanın talep artırım dilekçesine göre davanın kabulü ile birlikte ayrıca HMK.nın 329. maddesine göre sözleşmesel vekalet ücreti olan 6.125,00TL yi de ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir. Yasanın aradığı kötü niyetin varlığı, yargılamayı kasıtlı ve kötü niyetli uzatmaya yönelik vs gibi eylem ve işlemler ortaya konulamadığından davacının bu talebi uygun görülmemiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın KISMEN KABULÜNE;
1- Davalıların haksız rekabette bulunduklarının tespiti ile 4.992,12 TL maddi zararı dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine;
2-Şartları oluşmadığından haksız rekabet nedeniyle talep edilen manevi tazminat talebinin reddine;
3-Davalı … tarafından rekabet etmememe yasağına aykırı davranılmış olduğu anlaşıldığından, indirim yapılarak takdiren 5.000,00 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi uyarınca davalı …’dan tahsiline davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine;
4- Haksız rekabetin önlenmesi kapsamında davalı şirketin sicilden terkini veya ticaret ünvanının terkini taleplerinin, ünvanda iltibas olmadığı, şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine;
5-Alınması gerekli 1.022,09 TL’nin davacı tarafça peşin yatırılan 2.559,65 TL’den mahsubu ile 1.537,56 TL’nin davacıya iadesine,
6-Maddi tazminat talebi yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi tazminat talebi red edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Manevi tazminat talebi red edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Cezai şart kabul edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
10-Cezai şart red edilen kısım yönünden ; Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
11-Davacının yatırmış olduğu harçtan mahsup edilen 1.022,09 TL ‘nin (Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı şirketin sadece 341,01 TL’den sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yapılan 530,30 TL posta-tebligat masrafı , 2400 TL talimat bilirkişi masrafı, 2400 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 5.330,30 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranı gözönünde tutularak 532,12 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
13-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/09/2018