Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/91 E. 2023/64 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2023/91 Esas
KARAR NO :2023/64

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:10/10/2022
KARAR TARİHİ:02/02/2023

Mahkememizin … E. sayılı dosyasında verilen tefrik kararı gereğince işbu davacı tarafça açılan dava Mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapılarak, dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı … İnşaat İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı müvekkili aleyhine 15/06/2022 tarihinde …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibi başlatıldığını, ancak davacı müvekkillerin takip alacaklısı şahsa böyle bir borcu bulunmamakta olduğunu, müvekkili hakkında açılan icra takibinde hiçbir yasal dayanak belirtilmeden açılmış olduğunu, takip talebinde borcun sebebi olarak fatura gösterildiğini, bu faturanın davalı tarafından gerçeği yansıtmayacak şekilde tek taraflı olarak düzenlendiğini, müvekkili şirketin davalı ile fatura kesilmesini gerektirecek bir ticari alışverişi olmadığını, haksız kazanç elde etmeye çalışılarak ilamsız takip açıldığını ve ya tutarsa mantığıyla hareket edilerek ilamsız icra takibi yapıldığını, bu takibin müvekkiline tebliğ edilmemiş olduğunu müvekkili tarafından tesadüfen öğrenildiğini, davalının yalnızca kendisinin düzenlediği faturaya dayanarak alacağını ispat edemez olduğunu, davalının herhangi bir sözleşme ve mal alım satımı yapıldığına dair bir yazılı belgeyi davaya sunamayacak olduğunu, müvekkili şirketin böyle bir alışveriş yapmamış olup ticari işlerinde her şeyi usulüne uygun olarak yapmakta olduğunu, davalının faturaya dayanarak alacaklı olduğunu iddia ediyorsa bunu somut ve inandırıcı ıslak imzalı yazılı delillerle ispat etmesi gerektiğini, Yargıtay karalarının da bu yönde olduğunu, davalı şirketin yanlış ve haksız olarak müvekkiline karşı icra takibi başlattığını, davalı şirket ile müvekkili arasında herhangi bir borç bulunmamakta olduğunu, davalı şirketin, müvekkili şirkete fatura kestiğini ve bu faturaya müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, işbu itirazlı faturanın deftere kaydedilmemiş olup davalı şirket itiraz edildiğini faturayı icra takibine konu ettiğini, bu hususta ticari defterlerin kanıt olarak mahkemeye sunulacağını, işbu icra takibi kapsamında müvekkili …’yı da üçüncü şahıs borçlu olarak dosyaya kaydettiğini, ancak müvekkili, …’nın şirket yetkilisi olsa da …Sistemleri İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi arasında herhangi bir alacak ilişkisi olmadığını, davalı şirketin her iki müvekkili aleyhinde de haksız haciz tatbik ettiğini, bu kapsamda her iki müvekkili açısından da borcun olmadığına dair menfi tespit yapılmasını belirterek, taleplerinin kabulü ile davalı … İnşaat İthalat İhracat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi ile müvekkilleri arasında mevcut ve geçerli bir borç ilişkisinin bulunmadığının tespitine, Mahkememizce takdir edilecek teminat mukabilinde yahut teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilerek icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmemesini, …. İcra Dairesi – … E. sayılı haksız icra takibinin durdurulmasına ve iptaline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, bu dava sebebiyle uğramış olduğumuz zararların yasa gereği alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla kötü niyetli davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, vekâlet ücreti ve sair yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafların davalı müvekkili firmaya karşı borçlu olmadıklarını iddia etmişlerse de bu hususun gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın müvekkiline takibin tebliğ edilmediğini, müvekkilinin takipten tesadüf eseri haberdar olduğunu, dolayısıyla takibin usule aykırı olduğunu beyan etmişse de bu hususun gerçek dışı olduğunu, davalı şirkete öncelikle normal tebligat çıkarıldığını, tebligatın yapılamaması üzerine yasal adrese TK35 hükmüne göre tebliğ yapıldığını, bir adres değişikliği söz konusu ise bunun takibini yapması gereken müvekkili firma değil, davacı firma olduğunu, bu kapsamda yapılan işlemlerde herhangi bir usulsüzlüğün söz konusu olmadığını, söz konusu icra takibinin fatura alacağına ilişkin olduğunu, müvekkili tarafından davacı firmaya yapılan iş kapsamında fatura kesildiğini, davacı tarafın her ne kadar tek taraflı fatura kesildiğini iddia etmiş olsa da ortada faturanın iadesine, itirazına ilişkin yapılmış herhangi bir işlem söz konusu olmadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi ya tutarsa mantığı ile değil, yapılan iş kapsamında fatura kesildiğini, davalı … açısından ise kendisine usulüne uygun olarak 89/1, 89/2 ve 89/3 ihbarnameleri tebliğ edildiğini ve kendisi bu işlemler sonucu usulüne uygun olarak dosyaya eklendiğini, davacı tarafın ususlsüzlük iddialarının gerçeği yansıtmamakta olduğunu belirterek, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine, işbu davanın açılmasında ve borcun ödenmemesinde tamamen kötüniyetli olan davacının İ.İ.K. md 72/4 uyarınca alacağın %20’ sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmolunmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, İİK’nın 89.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2021/1990 Esas, 2021/2070 Karar sayılı ilamında “Somut dava bakımından yapılan incelemede ise, dava konusu takip dosyasında davalı takip alacaklısı tarafından, davalı …Tic. A. Ş. ve dava dışı takip borçluları aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak icra takibi başlatıldığı ve davacıya takip dosyasından İİK’nun 89/1 ve 89/2 maddeleri uyarınca haciz ihbarnamelerinin gönderildiği görülmüş olup davacı borçlu olmadığı iddiasıyla İİK’nun 89/3 maddesi uyarınca eldeki davayı açmıştır. Görüldüğü üzere davanın tarafları arasında doğrudan bir hukuki ilişki bulunmamaktadır. Davalı alacaklı ile dava dışı takip borçlusu arasında bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. İİK’nun 89/3 maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasında davacı ile davalı takip alacaklısı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığından TTK’nın 4.maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari davadan söz edilemeyecektir. Bu itibarla davanın HMK’nın 2.maddesi gereğince genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. İlk derece mahkemesince farklı gerekçelerle Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesi ile İİK’nun 89.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasında asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 2021/2171 Esas, 2022/168 K. Sayılı ilamında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Diğer yandan aynı Kanunun 776 ve devamı maddelerinde “bono ve emre yazılı senetler” hususunda düzenleme sevk etmiş olup, 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerinde değişiklik öngören 6335 sayılı Kanun gereğince açıkça bu tür işlerde ticaret mahkemesi görevli kılınmıştır. Somut olayda dava dilekçesinde açıkça belirtilmemiş ise de davacının icra takibinin tarafı olmayıp, İİK 89.maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnameleri sonucunda sorumlu hale geldiği anlaşılmaktadır.
Dava İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasıdır. Bu itibarla takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceğinden; mahkemece görevsizlik kararı verilmesi yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. ” gerekçesi ile İ.İ.K.’nun 89/III maddesine istinaden gönderilen haciz ihbarnamesi nedeniyle ihbarnameye muhatap olan üçüncü kişi tarafından açılan menfi tespit davasında görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Aynı husus İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2021/172 Esas, 2021/170 Karar sayılı ilamında ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12/04/2016 tarih ve 2016/3568-6425 Esas ve Karar sayılı ilamlarında belirtilmiştir.
İİK m.89/3 haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir, eldeki davada tarafların tacir olmasının veya temel ilişkinin ticari nitelikte bulunmasının görevin belirlenmesinde bir etkisi bulunmadığından ve davacı ile davalı takip alacaklısı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığından TTK’nın 4.maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari davadan söz edilemeyeceğinden, davanın genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesinde görülmesi kanaati ile mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
4-Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır