Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/790 E. 2023/937 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/790 Esas
KARAR NO:2023/937

DAVA:Tespit
DAVA TARİHİ:04/12/2023
KARAR TARİHİ:13/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Elektrik Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri gereğince, elektrik piyasasında “dağıtım” ve “tedarik” faaliyetleri hukuken birbirinden ayrıştırılmış olup, “elektrik enerjisinin hatlar üzerinden nakli” olarak tanımlanan dağıtım işi dağıtım şirketleri, “elektrik enerjisinin toptan veya perakende satışı” olarak tanımlanan tedarik işi ise, tedarik şirketleri tarafından yürütülmekte (EPK.m.3 ve EPTHY.m.4) olup, iktisadi devlet teşekkülü olan uyuşmazlık dışı … A.Ş.’nin web sitesinde yayınlanan bilgiden de anlaşıldığı üzere ülkenin 21 dağıtım bölgesinden biri olarak belirlenen… Avrupa yakası bölgesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan lisanslı “tek” dağıtım şirketi olan davalı tarafın, bu dağıtım bölgesinde “kamu hizmeti” nitelikli elektrik dağıtım hizmetini “tekel” olarak yürütmekte olduğunu, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin m.42 ve m.49 hükümlerine göre; elektrik enerjisinin kesilmesi/bağlanması yetkisi dağıtım şirketine ait olup, kendi kullanımı için elektrik enerjisi alan bir tüketicinin, satış faaliyeti gösteren lisanslı tedarik şirketi ile akdettiği satış sözleşmesi olmaksızın elektrik enerjisi kullanabilmesi mümkün olmamakla birlikte, lisanslı dağıtım şirketi tarafından elektrik enerjisinin kesilmesi halinde, satış sözleşmesi bulunsa bile, elektrik enerjisini, mevzuata göre elektrik enerjisi dağıtım hizmeti verme yetkileri bulunmadığından herhangi bir tedarik şirketinden temin edebilmesi ve kullanabilmesinin mümkün olmadığı gibi her bir dağıtım bölgesinde EPDK’ndan lisanslı sadece bir dağıtım şirketi “tekel” olarak faaliyet gösterdiğinden, başka bir dağıtım şirketinden temin edebilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili şirketin uyuşmazlık dışı üçüncü kişi …ile akdettiği 20/11/2023 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı sıfatıyla, …” adresli taşınmazda ticari faaliyete başlamış olup keyfiyet, mezkûr kira sözleşmesi ve Vergi Levhasıyla da görüleceği üzere … Vergi Dairesi Başkanlığı’na bağlı olarak … Vergi Kimlik Numarası ile “…-Radyo, Tv, Posta Yoluyla veya İnternet Üzerinden Yapılan Perakende Ticaret” faaliyet koduyla faaliyete başladığına ilişkin vergi levhası ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin … tesisat numaralı mecurda kendi adına perakende satış sözleşmesi ile abonelik tesis ederek elektrik enerjisi kullanabilmek için, görevli elektrik tedarik şirketi olan dava dışı … Satış A.Ş.’ne başvurmuş ise de; bu “tedarik şirketi” tarafından, davalı elektrik “dağıtım şirketinin” mezkûr kullanım yerinin elektrik dağıtım bağlantı anlaşmasını iptal etmiş olduğu, bu sebeple elektrik enerjisi alımına yönelik olarak müvekkili ile perakende satış sözleşmesi akdedilmesinin mümkün olmadığının bildirilmiş olduğunu, hal böyle olunca müvekkilinin mezkûr kullanım yerine bağlantı anlaşması yapabilmek için aleyhine tedbir istenen şirkete başvurmuş olduğunu ve buna karşılık aleyhine tedbir istenen şirket tarafından, başvuruya yazılı olarak cevap verilmemiş ve sözlü olarak eski abonenin elektrik borcu sebebiyle bağlantı anlaşması yapılamayacağı yönünde cevap verilerek, müvekkilş davacının bağlantı anlaşması yapılması talebinin kabul edilmemiş ve mezkûr kullanım yerine elektrik enerjisi bağlanmamış olduğunu, EPTHY hükümlerine göre; davalı şirket tarafından, müvekkilinin kullanım yeri için elektrik dağıtım bağlantı anlaşması yapılmaması ve elektrik enerjisi verilmemesi hukuka aykırı olup, bu konuda haksız ve hukuka aykırı olarak çıkarılan muarazanın, kullanım yeri için bağlantı anlaşması tesisi ile elektrik enerjisi bağlanması suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerektiğini, bu bağlamda; öncelikle; müvekkilinin elektrik tedarik şirketi ile perakende satış sözleşmesi akdederek elektrik enerjisi kullanabilmesi için, uyuşmazlık konusu kullanım yeri için, elektrik dağıtım şirketi ile dağıtım sistemine bağlantı anlaşmasının mevcut olması gerektiğini ve kullanım yeri için bağlantı anlaşması bulunmadığından, tedarik şirketinin tüketici müvekkili ile perakende satış sözleşmesi akdetmemesinin yönetmeliğe uygun olduğunu, ancak, EPTHY.m.35/83 hükmüne göre, uyuşmazlık konusu mezkûr kullanım yerine ait başka tüketicilerin önceki dönemlere ait tüketimlerinden kaynaklanan borçların ifasının, yeni tüketici müvekkilinden talep edilebilmesi mümkün olmayıp, davalı şirket tarafından bağlantı anlaşması ile elektrik enerjisi verilmesinin, kullanım yerine ait başka tüketicilerin önceki dönemlere ilişkin borçlarının yeni tüketici müvekkili tarafından ödenmesi koşuluna bağlanmasının hukuka açıkça aykırı olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı şirket tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak çıkarılan muarazanın giderilmesine ve müvekkilinin “… Mah. 1493. Sok. No:2 D:5 …/İSTANBUL” adresindeki … tesisat numaralı kullanım yeri için elektrik bağlantı anlaşması tesisi ile elektrik enerjisi bağlanmasını, HMK.m.397/4 ve m.323/1-ç hükümlerine göre, huzurdaki asıl dava dosyasının eki olan …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı ihtiyati tedbir dosyasının giderleri de dâhil olmak üzere, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Müdürlüğü ve … Vergi Dairesi’nin cevabi yazıları, celp edilip incelenmiştir.
Dava, davalı şirket tarafından, davacının kullanım yeri için elektrik enerjisi bağlantı anlaşması yapmamak ve elektrik enerjisi bağlamamak suretiyle çıkarıldığı iddia edilen, muarazanın men’i istemine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın tespit davası olduğu, … Müdürlüğü’nün 07/12/2023 tarihli cevabi yazısı ile, davacının “…sicil kayıtlarımıza göre ortağı olduğu kollektif, komandit ve limited şirket kaydı bulunamadığı gibi tek pay sahibi olduğu anonim şirket kaydı da bulunmadığının…”, … Vergi Dairesi’nin 08/12/2023 tarihli cevabi yazısı ile de, “…sistem kayıtlarında ödevlinin defter tastikine ilişkin herhangi bir kaydına rastlanılamadığı, ayrıca dairemize herhangi bir beyanname vermediğinden V.U.K. 177. md kapsamındaki tutar aşıp aşamadığının tespitinin yapılamadığının…” bildirildiği, davacının dava tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2023

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır