Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/68 E. 2023/500 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/68 Esas
KARAR NO :2023/500

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:07/01/2016
KARAR TARİHİ:20/06/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının … nolu KTK ZMMS poliçesi ile sigortalısı olan sürücü …’un idaresindeki … plakalı aracın 20.07.2015 tarihinde … devlet kara yolunun Sütlüce mevkiinde yaptığı kaza sonucunda müvekkilinin eşi … …’ün kaza sonucunda araçtan yaralı olarak kurtulmuş ise de kaldırıldığı … Devlet Hastanesinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak eşi … ve ortak çocukları … ve …’ün kaldıklarını, kaza sonucu ölen … …’ün geride kalan mirasçıları adına uğradıkları destekten yoksun kalma zararlarının tazmini için davalı sigorta şirketine 09.09.2015 tarihinde müracaat ettiklerini ancak sigorta şirketinin destekten yoksun kalan mirasçılarına tazminat ödemekten imtina ettiklerini, ayrıca çok yüksek oranlarda hakkaniyet kurallarına aykırı olarak indirimler yapmaları nedeni ile bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, vefat eden … …’ün (T.C … nolu 1977 doğumlu) 38 yaşında olduğunu, geride eşi ile 1999 Doğumlu … (16 yaşında), 2002 Doğumlu … (13 yaşında) kaldıklarını, ölenin eşi …’ün eşini kaybetmesi nedeni ile her iki çocuğu ile ilgilenmek durumunda kalması ve çocuklarının da öğrenci olması yüzünden maddi ve manevi olarak büyük bir çöküntü içinde destekten yoksun bulunduklarını, müteveffanın ölümü ile müvekkili ile 2 çocuğunun destekten yoksun kaldıklarını, sosyal bir hukuk devletinin bir gereği, davalı sigorta şirketinin yüklendiği sorumluluk gereğince eş için 500 TL, her bir çocuk için ise 500 TL olmak üzere 3×500 TL= 1.500,00 TL. fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile maddi tazminata hükmedilmesini, davalının temerrüde düştüğü 09.09.2015 tarihinden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini, ayrıca vefat eden … … ile ilgili olarak yapılan defin ve cenaze masraflarının da müvekkiline ve çocuklarına verilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından zorunlu karayolu taşıma mali sorumluluk sigortası poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın 20.07.2015 tarihinde işletilmesi sırasında oluşan kazada davacının desteğinin vefat ettiğini, davacının kaza geçirdiği aracın ticari bir araç olmayıp hatır taşıması olduğunu, Yargıtay içtihatlarında da görüldüğü üzere hatır taşımalarında BK. 43-44 Md. belirtildiği üzere ödenecek olan tazminattan belli ölçülerde hakkaniyet kurallarına göre indirimi yapılmasını öngördüğünü, genellikle hatır için taşınan sürücünün içki içmesine veya hız yapmasına engel olmaması içkili olduğunu bilerek taşıta binmesi durumlarında kusura katılımın söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin vefat eden … …’ ün eşinin destekten yoksun kalma tazminatı olarak aktüer hesabı yaptırıldığını, yapılan bu hesaplamada kusur oranı ve hatır taşıması nedeni ile indirim yapılarak ödeme yapıldığını, gerçek zararlardan hiç birinde indirim yapılmayarak aktüer hesabı uyarınca davacıya 63.516,00 TL. ödeme yapıldığını, müvekkilinin gerçek zararı ödemesine rağmen davacının iş bu davayı ikame ettiğini, diğer davacıların anneleri olan müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları iddia ederek destekten yoksun davayı açtıklarını, çocuklarının yaşlarının küçük olması nedeni ile davacılar lehine tazminat ödenmesine karar verilmesinin imkansız olduğunu, tazminat süresinin belirlenmesinde ölenin muhtemel ömür süresi kadar hak sahiplerinin ihtiyaç süresinin de önemli olduğunu, hak sahibinin mal varlığında meydana gelen azalmayı tespit etmek olduğuna göre, ölüm olmasa idi desteğin ne zamana kadar hak sahibine yardımda bulunulacağını, sosyolojik realiteye, göre belirlenmesi gerektiğini, eşler ile anne ve baba açısından ihtiyaç süresi sonu olarak onların muhtemel ömür süresinin esas alındığını, bunun için PMF tablosundan yararlanıldığını, sosyolojik realiteye göre insanların eşlerine ya da anne ve babalarına ölene kadar yardımda bulunmaları şeklinde tecelli ettiğini, erkek çocuklarının erginlik çağına geldikten sonra anne ve babalarından yardım almaktan çıktıklarını, kız çocuklarının ise çoğu kez evlenene kadar aileden yardım almaya devam ettiklerini, bu nedenle hesaplamada rüşt, evlenme, öğrenimi bitirme yaşlarından hangisi olaya uygun ise o hesaplamanın tercih edilmesi gerektiğini, bu hususun tamamen hakimin takdire bağlı bulunduğunu, bu hususta ölenin ve hak sahiplerinin yaşadıkları çevre, yerel görenek ve geleneklerin dikkate alınması gerektiğini, belirtilen çevrede çocuklar kaç yaşında evlenmekte olduğunu, ne zamana kadar ailelerinden yardım aldıklarını, erkek çocuklarının erginlik çağına kadar, kız çocuklarının ise kent merkezlerinde 22 yaşına kadar kırsal alanlarda ise 18 yaşına kadar destek aldıklarını yüksek öğrenimde bulunmaları halinde 25 yaşına kadar destek aldıklarını, bu hususların gözetilmesi gerektiğini, 2918 sayılı yasanın 98 ve 99 md. Sigortacının kendisine tazminat ödenmesi için gerekli ihbarın yapılıp belgenin ibrazından itibaren 8 gün içinde ödeme yapılacağının hükme bağlandığını, müvekkili şirkete gerekli belgeler ile birlikte müracaat etmeleri halinde 8 gün içinde ödeme yapılmaması halinde temerrüdün oluşacağını ancak davacıların müracaatı üzerine gerekli ödemenin yapıldığını, davacılara belirtilen sürede ödeme yapıldığından faizin temerrüt tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile davanın reddini talep ettikleri anlaşıldı.
DELİL VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine açılan trafik kazası sonucunda oluşan TBK’nın 53. maddesinde yer alan ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları zararlar sebebi ile açılan maddi tazminat davasından ibarettir.
Mahkememizin 12.02.2020 tarihli 2016/19 Esas ve 2020/126 Karar sayılı ilamı ile; ”Mahkememizce toplanan tüm deliller değerlendirildiğinde; 20/07/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı …’ün eşi, diğer davacılar … ve …’ün anneleri olan … …’ün vefat ettiği, olayın meydana gelmesinde sürücü …’un % 100 oranında kusurlu olduğu, kaza tarihi itibariyle … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet trafik poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiği, ölüm halinde poliçe limitinin 290.000TL olduğu, davacıların talebinin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olması nedeniyle davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, 03/10/2019 tarihli bilirkişi 2. raporuna göre; sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin kendi oranlarına denk gelen kısmının mahsup edilmesinden sonra bakiye alacak olarak davacının eşi, diğer davalıların annesi olan … …’ün ölümü sebebiyle eş …’ün 201.860,20TL, çocuk …’ün 4.944,85 TL, çocuk …’ün 33.548,48TL olmak üzere toplam 240.353,53TL destekten yoksun kalma alacağının bulunduğu, davacının davasını toplam 173.889,06TL olarak ıslah ettiği, 12/02/2020 tarihli duruşmada ıslahını açıklayarak davacı … yönünden 33.548,08 TL.’ye davacı … yönünden 4.944,85 TL.’ye, davacı … için ise 135.395,73 TL.’ye arttırdığını beyan ettiği anlaşıldığından davacıların davasının kabulü ile davacı … yönünden 33.548,48TL, davacı … yönünden 4.944,85 TL, davacı … yönünden 135.395,73 TL destekten yoksun kalma tazminatının 18/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 12/02/2020 tarihli duruşmada davacılar vekili cenaze ve defin giderleri talebinden vazgeçtiğinden bu talepler yönünden vazgeçme nedeniyle reddine karar verilerek” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8.Hukuk Dairesinin 29.12.2022 tarihli 2020/1158 Esas ve 2022/1994 Karar sayılı ilamı ile; ….”Oysaki mahkemece yapılacak iş; ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri (ödeme tarihindeki asgari ücret vs. gibi) dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile bu tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılması, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak ödemenin yeterli olup olmadığının araştırılması; ödemenin yeterli bulunması halinde davacıların bakiye zararı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi, şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez mahkemece yazılı olduğu şekilde karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanması, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmesi, bulunacak tutar yönünden de hatır ve müterafik kusur sebebi ile indirim yapılması gerekip gerekmediğinin tartışılarak, indirim yapılması gerekiyorsa bu tutardan gereken indirimler yapıldığında ortaya çıkan miktara karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden evvel ödenen bedelin güncellenerek belirlenen tazminat miktarından mahsup edilmesi ile yetinilerek yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Davacılar vekilince, dava dilekçesi ile; cenaze ve defin gideri talebinde bulunulduğu, ancak tahsili istenilen miktara ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği dolayısıyla da cenaze ve defin gideri talebi bakımından peşin karar ve ilam harcı harcı yatırılmadığı, bu hali ile usulüne uygun şekilde harçlandırılmış bir dava olmadığından cenaze ve defin gideri talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, kabule göre de; 6100 sayılı HMK’nın 123. madde hükmüne göre, davacı tarafça ancak davalının açık rızası ile davanın geri alınabileceği ve bu durumda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, madde hükmü gözardı edilerek davacılar vekilinin 12/02/2020 tarihli celsedeki beyanına binaen cenaze ve defin giderlerine ilişkin talep bakımından davanın geri alınmasına muvafakatleri bulunup bulunmadığı sorulmaksızın davalı lehine vekalet ücreti takdirini gerektirir şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememize gelen dosya yukarıda verilen esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
BAM kaldırma kararı öncesinde alınan Makine Mühendisi bilirkişi … ve Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 07/03/2017 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre; sürücü …’ un % 100 kusurlu olduğu, … plaka sayılı otoda bulunan yolcu … …’ün kusuru bulunmadığı, 20.07.2015 günü oluşan trafik kazasında ölen … …’ün desteğinden yoksun kalan Kızı …, oğlu …, eşi …’e maddi tazminatın davalı sürücünün %100 kusuru dikkate alındığında ödenmesi gereken tazminatın ödenen miktarın mahsubundan sonra 173.889,06 TL olması gerektiği, ödenecek tazminat miktarının sigorta poliçesindeki tazminat miktarından fazla olamayacağı mütaala edilmiştir. Makine Mühendisi bilirkişi … ve Mali Müşavir … tarafından düzenlenen 10/05/2019 tarihli bilirkişi heyet EK raporuna göre; 20.07.2015 tarihinde trafik kazasında ölen … …’ ün desteğinden yoksun kalan eşi ve çocuklarının maddi tazminat isteklerinin yargıda geçerli yöntemlere ve Yargıtay ilke kararları doğrultusunda inceleme ve değerlendirilmesi sonucu davalı tarafın 8/8 yani %100 kusuruna göre, hak sahiplerinin talep edebilecekleri destek zararlarının, eşi … için 82.375,06 TL. oğlu … için 15.378,77 TL. kızı … için 25.275,49 TL. toplam 123.029,32 TL. olduğu, davalının davacı yana yapmış bulunduğu 63.516,00 TL tutarındaki ödemenin mahsup sonucu bakiye 59.513,32 TL tutarındaki miktarın davacılara ödenmesi gerektiği, davalının faiz talebinin yerinde olmadığı mütaala edilmiştir.
Aktüer bilirkişi … tarafından düzenlenen 03/10/2019 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre; davacılardan baba …’ün hesaplanan toplam tazminat miktarı 273.960,45 TL olmak ile, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin kendi oranına denk gelen kısmı mahsup edildikten sonra (273.960,45-72.100,25=201.860,20 TL) kalan bakiyenin 201.860,20 TL (Talebin 500,00 TL) olduğu, davacılardan …’ ün hesaplanan toplam tazminat miktarı 6.711,05 TL olmak ile, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin kendi oranına denk gelen kısmı mahsup edildikten sonra (6.711,05-1.766,20=4.944,85 TL) kalan bakiyenin 4.944,85 TL (Talebin 500,00 TL) olduğu, davacılardan …’ ün hesaplanan toplam tazminat miktarı 45.531,29 TL olmak ile, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin kendi oranına denk gelen kısmı mahsup edildikten sonra ( 45.531,29-11.982,81=33.548,48 TL) kalan bakiyenin33.548,48 TL (Talebin 500,00 TL) olduğu, davacıların toplam maddi zararların (201.860,20+33.548,48=240.353,53) 240.353,53 TL (Talebin 1.500,00 TL) olduğu mütaala edilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, dosya kapsamı, ve BAM kaldırma kararı doğrultusunda davalı tarafından yapılan ödemelerin her bir davacı bakımından ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak davacıların alacakları miktarının tespiti, yine yapılan ödemelerin güncellenerek davacıların bakiye alacakları var ise buna ilişkin hesaplamaların yapılması için bilirkişiden rapor alınmıştır.
Mahkememizce alınan 05/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Delillerin takdiri ve değerlendirilmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 20.07.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden müteveffa … …’ün desteğinden yoksun kalan eşi, oğlu ve kızının maddi zararı: Davalı tarafından davacıya yapılan ödeme tarihine göre Bakiye Tazminat Tutarı 124.659,72 TL olup Sayın Mahkeme tarafından Hatır Taşımacılığı indirimi, İstiap Haddi Müterafik kusur indirimine kanaat getirilmesi ve bakiye tazminat tutarının sıfırlanması durumunda davacının tazminat alacağının bulunmadığı, indirim sonrası bakiye tazminat tutarının çıkması durumunda davalı tarafından yapılan ödemenin tazminatı karşılamadığı, Davalı tarafından davacıva vapılan ödemenin davacının zararını karşılamaması durumunda sigorta şirketinin poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğu tutar: Eş …’ün Bakiye Destekten Yoksun Kalma Tazminatı -171.921,31 TL Erkek Çocuk …’ün Bakiye Destekten Yoksun Kalma Tazminatı – 676.14 TL Kız Çocuk …’ün Bakiye Destekten Yoksun Kalma Tazminatı- 11.475,08 TL Toplam 184.072,51 TL olduğuna, bulunan tutar üzerinden hatır taşımacılığı indirimi, istiap haddi müterafik kusur indiriminin takdirinin sayın mahkemeye ait olduğu mütalaa edildiği anlaşıldı.
Tarafların rapora karşı itirazları irdelenerek, hasar dosyası içeresindeki eksper raporuna göre indirim yapılıp ödeme yapıldığı anlaşıldığından her bir davacı için yapılan ödemeler ayrı ayrı değerlendirilerek, güncellenerek, sigorta bilgileri gözetilerek ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan 23/05/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç olarak; Delillerin takdiri ve değerlendirilmesi Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 20.07.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden müteveffa … …’ün desteğinden yoksun kalan eşi, oğlu ve kızının maddi zararı: Davalı tarafından davacıya yapılan ödeme tarihine göre Bakiye Tazminat Tutarı124.659,72 TL olup Sayın Mahkeme tarafından Hatır Taşımacılığı indirimi, İstiap Haddi Müterafik kusur indirimine kanaat getirilmesi ve bakiye tazminat tutarının sıfırlanması durumunda davacının tazminat alacağının bulunmadığı, indirim sonrası bakiye tazminat tutarının çıkması durumunda davalı tarafından yapılan ödemenin tazminatı karşılamadığı, Davalı tarafından davacıya vapılan ödemenin davacının zararını karşılamaması durumunda sigorta şirketinin poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğu tutar: Erkek Çocuk …’ün Bakiye Destekten Yoksun Kalma Tazminatı — Alacağı Yoktur. Kız Çocuk …’ün Bakiye Destekten Yoksun Kalma Tazminatı- 11.059,38 TL Eş …’ün Bakiye Destekten Yoksun Kalma Tazminatı 173.606.84 TL olduğuna, bulunan tutar üzerinden hatır taşımacılığı indirimi, istiap haddi müterafik kusur indiriminin takdirinin sayın mahkemeye ait olduğu mütalaa edildiği anlaşıldı.
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk davaları, 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu ve 6098 sayılı TBK’nun 49 vd. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğudur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 91/1’inci maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanunun 85/1’inci maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş, anılan Kanununun 85’inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. İşleten ile davalı sigortalının sorumluluğu paraleldir ve işleten ve teşebbüs sahibi sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması başlıklı 86. maddesi ”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” hükmünü içerir. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalıda olmasına karşın, meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görendedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, ZMMS zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edecektir.
TBK 50.maddesi ”Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmünü içermektedir.
TBK54.maddesinde Bedensel zararlar özellikle, Tedavi giderleri. Kazanç kaybı. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ,Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olarak sayılmıştır.
Bedensel zararlara ilişkin tazminat TBK 55. Maddesindeki; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklindeki düzenlemeye göre belirlenecektir.
Davacı vekilinin mahkememiz 12/02/2020 tarihli duruşmasında; “davacı … yönünden 33.548,08 TL.’ye davacı … yönünden 4.944,85 TL.’ye, davacı … için ise 135.395,73 TL.’ye arttırıyorum ve talep ediyorum. Fazlaya ilişkin haklarımı ve ek dava açma hakkımı saklı tutuyorum. cenaze ve defin giderleri talebimizden de vazgeçiyoruz” şeklinde beyanında bulunduğu görülmüştür.
Dava dışı sürücü …’un idaresindeki … plakalı aracın 20.07.2015 tarihinde … devlet kara yolunun Sütlüce mevkiinde yaptığı kaza sonucunda davacı …’ün eşi, diğer davacılar … ve …’ün anneleri olan … …’ün vefat ettiği, olayın meydana gelmesinde sürücü …’un % 100 oranında kusurlu olduğu, kaza tarihi itibariyle … plaka sayılı aracın zorunlu mali mesuliyet trafik poliçesinin davalı sigorta şirketi tarafından düzenlendiği, ölüm halinde poliçe limitinin 290.000TL olduğu, davacıların talebinin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olması nedeniyle davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğu, değerlendirilmiştir.
Davalı taraf hatır taşıması nedeniyle hesaplanacak tazminattan indirim yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Hatır taşımaları da bir menfaat karşılığı olmadığı hallerde bu gibi taşımalarda kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51.madde hükmü uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerekecektir. Hatır taşımasından söz edebilmek içinde taşıma karşılıksız olmalıdır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olmasının saptanması önemli olduğu gibi yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal yararları da ilgilendirilebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişinin (sürücü) bir çıkarı veya yararı bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda kazaya neden sürücü ve araç maliki olan …’un müteveffa destek … …’ün kardeşi olduğunun uytaptan celbedilen soruşturma dosyasından alınan ifadelerden ve Nüfus kaydından anlaşıldığı, aralarında akrabalık ilişkisi bulunan kişilerin taşınması kural olarak ahlaki ve sosyal bir ödevin yerine getirilmesi niteliğinde olduğundan, böyle bir taşımanın hatır taşıması olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiş ve bu yönde bir indirim yapılmamıştır.
Kazaya karışan aracın 1998 model Renault marka otomobil olduğu, kaza tespit tutanağına göre kazanın sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana geldiği, aracın yolcu kapasitesinin 5 kişi olduğu buna rağmen araçta sürücü ile birlikte 8 kişi olduğu, meydana gelen olayda istiap haddinin aşıldığı, bu nedenle %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Davalı tarafından 05.11.2015 tarihinde toplam 63.516,22 TL ödeme yapıldığı, BAM kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi kök raporuna göre ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamaya göre; …’ün İşlemiş ve Bilinmeyen Dönem Destekten Yoksun Kalma Zararı (1.200,65 TL + 162.082,07 TL)=163.282,72 TL, olduğu bu davacı için yapılan ödemenin 58.311,89 TL olduğu, …’ün İşlemiş ve Bilinmeyen Dönem Destekten Yoksun Kalma Zararı (600,32 TL + 20.582,22 TL)=21.182,54 TL, olduğu bu davacı için yapılan ödemenin 4.209,50 TL olduğu, …’ün İşlemiş ve Bilinmeyen Dönem Destekten Yoksun Kalma Zararı (600,32 TL + 3.146,14 TL) 3.746,46 TL
olduğu, bu davacı için yapılan ödemenin ise 994,82 TL olduğu, her bir davacı için hesaplanan tutardan istiap haddinin aşılması nedeniyle %20 indirim uygulanması halinde, her bir davacının bakiye alacağının her bir davacıya ödenen tutarın bir katından da fazla olduğu, dolaysıyla ödeme ile alacak arasında açık bir nispetsizlik olduğu, davacıların bu bakımdan dava haklarının olduğu değerlendirilmiştir.
Cenaze ve defin gideri bakımından dava dilekçesinde herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, peşin karar ve ilam harcı harcı yatırılmadığı, usulüne uygun şekilde harçlandırılmış bir dava olmadığından cenaze ve defin gideri talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi ek raporu denetime elverişli hüküm kurmaya yeterli görülmüştür. Bilirkişi ek raporuna göre davacılara yapılan ödemeler güncellendiği, bakiye tutarların sigorta limiti olan 290.000,00 TL’yi geçtiği, yapılan garame hesabına göre, davacı …’e ayrılacak pay kalmadığı, davacı …’ün bakiye alacağının 11.059,38 TL olduğu, Davacı …’ün bakiye alacağının 173.606,84 TL olduğu, buna göre davacı … yönünden davanın reddi gerektiği, …’ün bakiye alacağından %20 oranında istiap haddinin aşılması nedeniyle indirim yapıldığında bakiye alacağının, 8.847,50 TL kalacağı, davacı …’ün alacağından %20 oranında istiap haddinin aşılması nedeniyle indirim yapıldığında bakiye alacağının, 138.885,47 TL kalacağı, taleple bağlı kalınması gerektiği değerlendirilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı …’ün davasının reddine,
2-Davacı …’ün davasının kısmen kabulü ile 8.847,50 TL’nin 18.09.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
3-Davacı …’ün davasının kısmen kabulü ile 135.395,48 TL’nin 18.09.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak bu davacıya verilmesine,
4-Cenaze ve defin giderleri talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığında,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 9.853,24 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 29,20 TL harç+ 588,80 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 9.235,24 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacıların yatırmış olduğu 29,20 TL peşin harç, 588,80 TL ıslah harcı ve 29,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 647,20 TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
7- Davacılar tarafından yapılan 3.554,20 TL yargılama masrafının ret ve kabul oranına göre 2.948,26 TL sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyenin davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 31,50 TL yargılama masrafının ret ve kabul orananı göre 5,20 TL sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, bakiyenin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 22.636,45 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
10-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
11- Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.20/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır