Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2023/568 Esas
KARAR NO:2023/945
DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:31/08/2023
KARAR TARİHİ:19/12/2023
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili, dava dışı tedarik şirketi olan … Satış A.Ş. 2023/1-2-3-4-5-6 dönemlerine ait normal elektrik tüketimi faturalarını ticarethane grubu sözleşmeli abonesi olarak, … tesisat/hizmet no’lu ticari işletmesinde elektrik enerjisi kullandığını, … yakasında tek lisanslı elektrik dağıtım şirketi olan davalı tarafça, müvekkilinin bu kullanım yerinde kaçak elektrik enerjisi kullanıldığı iddiasıyla düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağına dayanılarak 29.05.2023 tarihli, … no’lu, 08.06.2023 son ödeme tarihli ve 172.469,28-TL bedelli kaçak elektrik tüketim faturası ile müvekkili adına kaçak elektrik tüketim borcu tahakkuk ettirildiğini, davalı şirketin elektrik enerjisini kesmesi durumunda, mevzuat gereğince başka bir elektrik dağıtım şirketinden elektrik enerjisi temin edebilme imkânına da sahip olmadığını, davacı tarafın mezkür fatura bedelini 08.06.2023 tarihinde davalı tarafa ödemek zorunda kaldığını keyfiyetin davalı tarafın 08.06.2023 tarihli ve 172.469,28-TL tutarlı tahsilat makbuzu ile sabit olduğunu, davacı müvekkili tarafından, mezkür kullanım yerinde kaçak elektrik enerjisi kullanılmamış olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkiline atfen ileri sürülen haksız eylem nitelikli kaçak elektrik kullanım iddiası haksız, maddi ve hukuksal mesnetten yoksun olduğunu, davacı müvekkilin ve devamında düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı ve ancak uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilecek olan davaya konu istirdat alacağının, sebepsiz zenginleşmenin gerçekleştiği ödeme tarihi olan 08/06/2023 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 19/07/2023 tarihinde davacı şirkete ait mahalde müvekkil kurum kaçak ekipleri tarafından yapılan kontrolde “ayrı bir hat çekmek suretiyle sayaçtan geçmeksizin elektrik enerjisi tüketildiği” şeklinde tespit yapılarak davacı yan adına H/… seri nolu kaçak zabtı tanzim edildiğini, borçlu tarafından mahalde kaçak elektrik kullanıldığını ve hukuka aykırı olarak menfaat elde edilerek müvekkili kurumun zarara uğratıldığını, müvekkili kurum tarafından yapılan kaçak elektrik denetiminde tutanak mümzileri tarafından çevre soruşturması yapıldığını, bu doğrultuda borçlunun uzun yıllardır ilgili mahalde faaliyet gösterdiği öğrenildiğini, davaya konu kaçak elektrik kullanımına konu adresin davacı yan tarafından kullanıldığı mersis kayıtlarıyla da sabit olduğunu, mersis kaydı incelendiğinde kaçak elektrik kullanılan adreste davacının 11.02.2020 tarihinde sicil kaydının yapıldığını ve hala aktif şekilde esnaf işletmesini işlettiğinin görüldüğünün, dolayısıyla kaçak elektrik kullanımından sorumlu olan kişinin tespiti hususunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığını, davacı tarafından sayaç ölçü devresine müdahale edilerek sayacın eksik ölçüm yapmasına sebebiyet vermek suretiyle sayaçtan geçirilmeksizin kaçak elektrik tüketildiğini, durumun Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne istinaden kaçak kullanım olarak tanımlandığını, davaya konu kaçak elektrik tahakkuklarının emsal Yargıtay kararları gereği aksi ispat edilinceye kadar kesin delil hükmünde olduğunu, beyanla davanın reddini talep ettikleri anlaşıldı.
Dava, kaçak elektrik kullanım tutanağına ilişkin elektrik faturası nedeniyle yapılan ödemenin iadesi istemidir.
Mahkememizce davacının tacir olup olmadığının tespiti bakımından …Müdürlüğüne, … Birliğine, … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkereler yazılmıştır.
…Müdürlüğünün 05.09.2023 tarihli yazısı ile davacının ticaret sicil kaydının olmadığı bildirilmiştir.
… Birliğinin 07.09.2023 tarihli yazısı ile davacının esnaf kaydının olduğu bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün 20.09.2023 tarihli cevabi yazısı ile davacının vergi kaydının olduğu belirtilerek, işletme hesabına göre defter tuttuğu bildirilmiş, beyannamelerine göre esnaf işletmesi limitlerini aşmadığı anlaşılmıştır.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, kaçak elektrik faturası nedeniyle yapılan ödemenin iadesinin istenildiği, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 20.09.2023 tarihli cevabi yazısı ile, davacının işletme hesabı defteri tuttuğu, …Müdürlüğünün 05.09.2023 tarihli cevabı yazısı ile davacının ticaret sicilinde kaydının bulunmadığı, … Birliğinin 07.09.2023 tarihli yazısı ile davacının esnaf kaydının olduğu ve davacının beyannamelerine göre tacir olmadığı anlaşılmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmüştür.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Uyuşmazlığın niteliğine göre dava tarihi nazara alınarak davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiği Mahkememizin GÖREVSİZ olduğu anlaşılmakla HMK 114/1 c ve 115/2 maddesi gereğince DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
5- Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde gider avansının ilgili mahkeme veznesine aktarılmasına
6-Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/12/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır