Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/56 E. 2023/659 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/56 Esas
KARAR NO:2023/659

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:02/01/2017
KARAR TARİHİ:03/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile dava dışı ve asıl kredi borçlusu …’le aralarında imzalanan Genel Kredi sözleşmesi kapsamında kredi ilişkisine girdiğini, kredinin teminatını teşkil etmek üzere davalı tarafın maliki olduğu gayrimenkul üzerinde banka lehine ipotek tesis edildiğini, sözleşme gereğince ödenmesi gereken tutarların ödenmediğini, bu durumun ….Noterliği’nin 04/12/2012 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile borçlulara kredi hesaplarından kaynaklanan borcunun ihtarname tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte geri ödemelerinin gerektiğinin ihtar edildiğini, istinaf incelemesi sonucu ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair yerel mahkeme kararının bozulduğunu, ….İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasından genel haciz yolu ile ilamsız takibe geçildiğini, ihtarnamede yer alan kredilerden sadece … nolu Destek Kredisi alacakları için takip yapıldığını, takibe, borcun tamamına, ipotek resmi senedinin kefaletin geçerliliğine itiraz edildiğini, eş muvafakati bulunmadığı gerekçesiyle ipoteğin fekkine karar verilmiş ise de bunun kısmi bir geçersizlik olduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, davalı borçlunun kefaletinin kredi sözleşmesine dayalı değil, 11/02/2012 tarihli ipotek resmi senedi şartlarının 3. Maddesine dayalı olduğunu, davalı borçlunun müteselsil kefil sıfatını haiz olduğunu, davalı aleyhine ilamsız haciz yolu ile icra takibi ikame etme haklarının mevcut olduğunu, faiz oranlarının sözleşme ve yasa hükümlerine uygun olduğunu, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarının da kişinin müteselsil kefil sıfatıyla sorumluluk altına girmesi gerektiği yönünde olduğunu, ipoteğin bir ticari alacağın teminatı için verilmiş olduğundan tüketici kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceğini, temerrüt faizinin T.T.K.’ne ve ipotek resmi senedine uygun olduğunu belirterek borçlular tarafından yapılan itirazın iptalini, …. Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki takibin devamına, davalıların %20 icra inkar tazminatına ve takdiren hakkında disiplin para cezası uygulanmasına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Genel kredi sözleşmesinde kefil sıfatı ile imzasının bulunmadığını, aile konutu üzerinde tesis edilen ipoteğin ….Aile Mahkemesi kararı tarafından fek edildiğini, ipoteğin resmi senedinin kesin olarak hükümsüz olması sebebi ile davacının hak talep etmesinin mümkün olmadığını, ayrıca Genel Kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzası bulunmayan müvekkilinden davacının hak talep etmesinin mümkün olmadığını, davacının gönderdiği ihtarnamedeki bildirim ve ihtarların da müvekkil aleyhinde hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağını, kesin hükümsüz ipotek sözleşmesinin başka bir işleme çevrilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin tacir olmadığını, bu nedenle öncelikle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, ipotek resmi senedinin kesin hükümsüzlük nedeniyle yok hükmünde olduğuna karar verildiğini, kesin hükümsüz bir sözleşmeye dayanarak takip başlatılmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, kesin hükümsüz ipotek sözleşmesinin başka bir işleme çevrilmesinin mümkün olmadığını, icra takibinden sonra ödemeler olduğunu, talep edilen faiz oranlarının fahiş olduğunu, davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, alacağın ispat edilmesinin gerektiğini belirterek haksız davanın reddini, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizin 01/07/2020 tarih ve …. sayılı kararında, “… Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine İİK. 67 maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasıdır.
….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı şirket tarafından davalı aleyhine başlatılan takibin 166.267,24-TL. ilamsız icra takibi olduğu, davalı tarafça süresinde yapılan itiraz neticesinde takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Emekli Banka Müdürü … tarafından hazırlanan 07/09/2018 tarihli kök raporda; Takip tarihi 14/12/2016 itibariyle davacı bankanın dava dışı asıl borçlu …’den Ticari Krediden kaynaklanan 17.053.25-TL asıl alacak, 15.256.86-TL işlemiş temerrüt faizi, 762.84-TL, %5 BSMV olmak üzere toplam 33.072.95-TL alacak talebinde bulunabileceğini, hesaplamalarımızı aşan 133.194.30-TL (166.267,25-TL- 33.072,95-TL) yönünden davacı banka talebinin yerinde olmadığını, borç tamamen ödeninceye kadar ticari kredilerden kaynaklanan asıl alacak tutarı olan 17.053.25-TL, üzerinden yıllık %22.32 temerrüt faizi ile bu faizin %5 gider vergisi ile birlikte “tahsilde tekerrür” olmamak kaydıyla, ipotek borçlusundan talep edebileceğini, borç tamamen ödeninceye kadar asıl alacak tutarı 17.053.25-TL üzerinden yıllık 15.256,86-TL işlemiş temerrüt faizi, 762,84-TL %5 BSMV olmak üzere toplam 33.072,95-TL davacı alacağından borç tamamen ödeninceye kadar asıl alacak tutarı 17.053,25-TL üzerinden yıllık %22.32 temerrüt faizi ile bu faizin %5 gider vergisi ile birlikte “tahsilde tekerrür” olmamak kaybıyla ipotek borçlusu …’ın da sorumlu olduğunu belirtmiştir.
Banka ve Finans Uzmanı … tarafından hazırlanan 24/06/2019 tarihli kök raporda;Davacı Banka ile Davadışı asıl borçlu arasında, 30/12/2011 tarihli çerçeve niteliğinde süresiz 610.000-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiğini, davalının Genel kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığını, davacı banka lehine aile konutu üzerinde tesis edilen ipoteğin ….Aile Mahkemesinin 16/03/2015 tarihli …. sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verildiğini, davacının davadışı asıl borçlu …’den işletme kredisi yönünden olan alacağının 9.942.89-TL asıl alacak, 77.377,86-TL işlemiş temerrüt faizi ve faiz üzerinden 3.868,89-TL %5 BSMV olmak üzere 91.189,65-TL olduğunu, davacı bankanın ise 17.053,25-TL asıl alacak ve 142.148,56-TL işlemiş faiz, 7.105,43 TL işlemiş faiz üzerinden %5 BSMV’si olmak üzere alacak talebinde bulunmuş olup talebin tespitlerini aşan kısmının yerinde olmadığını, davacı banka lehine aile konutu üzerinde tesis edilen ipotekle ilgili olarak ….Aile Mahkemesi’nin 16/03/2015 tarihli …. sayılı kararı ile söz konusu gayrimenkul üzerinde ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği görülmüş olup, davalının söz konusu ipotek sözleşmesinin geçerli olmadığından dolayı doğan borçtan sorumlu tutulamayacağını, mahkeme aksi kanaatte olması halinde ise hesaplandığı şekilde alacak talebinde bulunulabileceğini, 9.942,89-TL asıl alacak üzerinden takipten tahsiline kadar TCMB azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda temerrüt faizi talep edilebileceğini belirtmiştir.
Banka ve Finans Uzmanı … tarafından hazırlanan 21/01/2020 tarihli ek raporda; Davacı Banka ile Davalı asıl borçlu arasında, 30/12/2011 tarihli çerçeve niteliğinde süresiz 610.000-TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiğini, davalının Genel kredi sözleşmesinde imzasının bulunmadığını, davacı banka lehine aile konutu üzerinde tesis edilen ipoteğin ….Aile Mahkemesi’nin …. Sayılı 16/03/2015 tarihli kararı ile söz konusu gayrimenkul üzerinde ipoteğin kaldırılmasına karar verildiğini, davacı bankanın davalı asıl borçlu …’den olan alacağının 14.860,91-TL asıl alacak, 145.216,47-TL işlemiş temerrüt faizi ve faiz üzerinden 7.260,82-TL %5 BSMV olmak üzere 167.338,21-TL olduğunun hesaplandığını, davacı bankanın ise 17.053,25-TL asıl alacak ve 142.108,56-TL işlemiş faiz, 7.105,43-TL işlemiş faiz üzerinden %5 BSMV’si olmak üzere toplam 166.267,24-TL alacak talebinde bulunduğunu, taleple bağlılık ilkesi gereği talebiyle bağlı olduğundan 14.860,91-TL asıl alacak, 142.108,56-TL işlemiş faiz, 7.105,43-TL işlemiş faiz üzerinden %5 BSMV olmak üzere 164.074,90-TL alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Dava konusu ticari kredi borcu nedeniyle davalının tesis etmiş olduğu ipoteğin ….Aile Mahkemesinin 2014/213 E., 2015/143 K. Sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verilmiş olsa dahi; ipotek senedinde ipotek kalkmış olsa bile kullanılan kredilerden dolayı müteselsil borçluluğun devam edeceğinin yazılı bulunduğu , davalının kredi borcu kefaletinin devam ettiği anlaşılmakla davalı borçlunun bu yöndeki itirazı haklı görülmemiştir. Nitekim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesinin 2017/5404-2017/3417 sayılı; mahkememizin ihtiyati haciz kararına itirazın reddi kararının istinafının esastan reddine dair kararında davalının müteselsil kefilliğinin geçerli olduğuna hükmedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan denetime açık, usule ve yasaya uygun ve karar vermeye elverişli bilirkişi raporu karşısında davacının alacağının icra takip takibinde talep edilen miktarla uyumlu olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne; davalının ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, kabul edilen alacağın %20’si olan 33.253,40 TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” karar verildiği,
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin, 29/12/2022 tarih, 2020/1490 E. ve 2022/2009 K. Sayılı ilamıyla,”… HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava; genel kredi sözleşmesine dayalı başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı ile dava dışı kredi lehdarı … arasında; 30/12/2011 tarihli 610.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir.
Davacı ile davalı arasında; dava dışı … ile yapılan genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılacak kredilerin teminatını teşkil etmek üzere; davalının maliki olduğu taşınmaz üzerinde davacı lehine ipotek tesisi amacıyla 11/01/2011 tarihli 250.000,00-TL azami limitli ipotek sözleşmesi yapıldığı, sözleşmeyi bizzat davalının imzaladığı, sözleşmenin üçüncü maddesinde; “İpotek veren/ler, ipotek kapsamında kullandırılan kredilerden kaynaklanan borçlarının, alacaklı Banka’ya geri ödenmesinden, müteselsilen sorumlu olduklarını, ayrıca ipotek veren/ler, ipotek kapsamındaki gayrimenkul/lerdeki bir veya bir kısmı üzerindeki ipoteğin, fek edilmesi halinde, diğer gayrimenkul/ler üzerindeki ipoteğin, resmi senetteki şartlarla aynen devam edeceğini, bankaca kısmi fek işlemi için ayrıca muvafakatlarının alınmasına yer olmadığını kabul ettiğini/ettiklerini beyan ve taahhüt eder/ederler.” düzenlemesinin yer aldığı, anılan ipoteğin aile konutu üzerine konulmuş olması nedeniyle … Aile Mahkemesi’nin … sayılı 16/03/2016 tarihli kararı ile kaldırılmasına karar verildiği, kararın 30/03/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davalı aleyhine başlatılan dava konusu ilamsız takip, ipoteğe dayalı değil, ipotek resmi senedinin üçüncü maddesinde yer alan müteselsil borçluluk kaydına dayalı olarak başlatılmış olup, uyuşmazlık, ipoteğin geçersizliği nedeniyle müteselsil borçluluğa ilişkin kaydın da geçersiz olup olmadığı hususundadır.
Davalı vekilinin dosyaya mübrez iki kök iki ek bilirkişi raporu arasındaki hesap farklarına yönelik istinaf sebebine gelindiğinde; mahkemece alınan ve bankacı bilirkişi tarafından tanzim edilen kök ve ek raporda takibe konu edilen kredi kalemi için uygulanan yıllık %14,8 akdi faiz oranının %50 fazlası alınarak temerrüt faiz oranı yıllık %22,32 olarak belirlenmiş ve hesap buna göre yapılmıştır. Mahkemece ikinci bir bankacı bilirkişiden kök ve ek bilirkişi raporu alınmış, bu bilirkişi ise bankanın temerrüt tarihi itibariyle TCMB’ye bildirdiği en yüksek akdi faiz oranı olan yıllık %32’ye %50 ilave ile temerrüt faiz oranını takip talebindeki gibi yıllık %48 olarak bulmuş, buna göre davacının takip tarihi itibariyle kredi lehdarından 14.860,91-TL asıl alacak, 145.216,47-TL işlemiş temerrüt faizi, 7.260,82-TL BSMV olmak üzere toplam 167.338,21-TL olduğunu, davacı bankanın ise 17.053,25-TL asıl alacak ve 142.108,56-TL işlemiş faiz, 7.105,43-TL işlemiş faiz üzerinden %5 BSMV’si olmak üzere toplam 166.267,24-TL alacak talebinde bulunduğunu, taleple bağlılık ilkesi gereği talebiyle bağlı olduğundan 14.860,91-TL asıl alacak, 142.108,56-TL işlemiş faiz, 7.105,43-TL işlemiş faiz üzerinden %5 BSMV olmak üzere 164.074,90-TL alacaklı olduğunu belirtmiştir.
Genel kredi sözleşmesinin temerrüt faizine ilişkin onuncu maddesinde; temerrüdün gerçekleşmesi halinde, temerrüdün doğduğu tarihten fiili ödeme tarihine kadar bankaca tespit edilmiş en yüksek kredi faiz oranına %50 ilave ile yıllık temerrüt faiz oranının tespit edileceği kararlaştırılmış olup, bankanın TCMB’ye bildirdiği en yüksek temerrüt faiz oranı esas alınmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan 21/01/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda ise dava dilekçesine ekli TCMB’ye bildirilen en yüksek akdi kredi faiz oranı esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Mahkemece HMK 31 maddesi uyarınca davacı banka vekiline, kredi lehdarının temerrüt tarihi itibariyle bankaca tespit edilmiş ve müşterilere fiilen uygulanan en yüksek kredi akdi faiz oranlarının sunulması için kesin süre verilmesi ve buna göre ek rapor alınması, verilen kesin süre içerisinde davacı tarafından gereğinin yerine getirilmemesi halinde akdi faiz oranı esas alınarak temerrüt faizinin tespiti için ek rapor alınması gerekirken, davalı yanın bilirkişi raporuna itirazları karşılanmaksızın yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olmuş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur.
Kabule göre de; mahkemece hükme esas alınan 21/01/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda asıl alacağın takipte talep edilen tutardan az, işlemiş faiz ve BSMV’nin ise takipte talep edilen tutardan fazla hesaplandığı, asıl alacak yönünden tespiti aşan talebin yerinde olmadığı, işlemiş faiz ve BSMV yönünden ise taleple bağlı kalınması gerektiği, buna göre davacının takipte toplam 166.267,24-TL talep etmesine rağmen, talep edebileceği toplam alacak tutarının 164.074,90-TL olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, mahkemenin davanın 166.267,24-TL’nin tamamı yönünden davanın kabulüne karar verdiği ve bilirkişi raporundaki tespitin neden esas alınmadığının gerekçede açıklanmadığı anlaşılmıştır. Anayasa’nın 141, 6100 Sayılı HMK 297/1-c ve 297/2. maddeleri uyarınca mahkemenin taleplerden her biri hakkında ne hüküm verildiğini ve bunun gerekçesinin açıklanması zorunludur. Kararların gerekçesiz olamayacağına dair anayasal ve yasal bu ilkelere aykırılık kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nun 355 maddesi uyarınca istinaf aşamasında re’sen dikkate alınmak durumundadır.
Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, sair istinaf sebeplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/07/2020 tarih ve … sayılı kararının HMK’nın 355 ve 353/1-a6 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE …” karar verildiği, İstinaf kaldırma kararı sonrası, mahkememize gelen dosyanın 2023/56 Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
…. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası, ….Aile Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, ….İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası, Genel Kredi Sözleşmesi, ipotek belgesi, hesap kat ihtarnamesi, cari hesap ekstresi, banka kayıtları ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yapılan inceleme sonucu bilirkişi raporu alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
…. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde; davacının, davalıdan, ipotek senedine dayalı kefaletten kaynaklı olarak, asıl alacak, işlemiş faiz, BSMV, masraf olmak üzere toplam 166.267,24-TL. alacak üzerinden, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yaptığı, davalının süresi içerisinde, borca ve tüm fer’ilerine itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve davacı tarafından takibin devamının sağlanması amacıyla İİK. 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açıldığı anlaşılmıştır.
İhtilaf, davacı alacaklının davalıdan, ipotek resmi senedindeki kefaletten kaynaklanan takip sebebi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Banka Uzmanı … tarafından hazırlanan 17/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda;
“…Davacı bankanın … Şubesi ile Dava dışı asıl borçlu …; 30.12.2011 tarihli,… nolu, 610.000.00 TL, limitli , “Genel Kredi Sözleşmesi” imzalandığı,
İş bu sözleşmeyi Müşterek Borçlu ve Müteselsil kefil sıfatı ile dava dışı … San ve Dış Tic Ltd Şti imzası bulunduğu, şirket kaşesi bulunmadığı, yine bu sözleşmede kefil olarak davalı, … imzası bulunmadığı,
Diğer yandan; Kredinin teminatını teşkil etmek üzere ipotek borçlusu …’ın olduğu, İstanbul İli, … İlçesi, … mahallesi, 153 pafta 1031 ada 149 parselde kayıtlı 48/520 arsa paylı 2.kat, 7 nolu taşınmaz üzerine 250.000.00 TL bedelli, 11.01.2012 tarih, … yevmiye nolu ipoteğin davacı ….lehine tesis edildiği, dava dışı … ve dava dışı … San ve Dış Tic Ltd Şti.nin iş bu ipotek belgesinde imza sayfasının bulunmadığı, dava dosyasında mübrez “İpotek belgesi” Fotokopisi bilgilerinden, tespit edilmiştir.

Kefaletin Geçerli olup olmadığının takdiri sayın mahkemenizindir.
Davalının temerrüdünün 12.12.2012 tarihinde başladığı,
Davacı banka KREDİ alacağına ilişkin, davalının ….İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası takip dosyasına yapmış olduğu itiraz nedeniyle davacı bankanın davalıdan sayın mahkemenizce de kabul edilmesi halinde 14.11.2016 takip tarihi itibarı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 24.959.03 TL faiz alacaklı olduğu,
TAHSİLATLARIN ANAPARADAN DÜŞÜLMESİ HALİNDE YAPILAN HESAPLAMA
Davacı banka KREDİ alacağına ilişkin, davalının ….İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası, takip dosyasına yapmış olduğu itiraz nedeniyle davacı bankanın davalıdan sayın mahkemenizce de kabul edilmesi halinde 14.11.2016 takip tarihi itibarı ile tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile 39.219.21 TL faiz alacaklı olduğu…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
Davalı yanca, davacı banka lehine verilen, 11/02/2012 tarih, … yevmiye nolu, 250.000-TL. bedelli, 1. Derece verilen ipotek resmi senedine, davalının ayrıca ipotek limiti miktarınca kefil sıfatıyla imza attığı; kefalet akdinin de yer aldığı ipotek resmi senedinin düzenlendiği tarih itibariyle, somut uyuşmazlığın çözümü yönünden 818 sayılı BK’nın 484. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği, anılan yasa hükmüne göre kefaletin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına ve kefalet limitinin gösterilmiş olmasına bağlı olduğu, somut olayda ipotek resmi senedinin 3. maddesinde yer alan kefalet hükmünde kefalet limitinin ipotek limiti kadar olduğu, sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle öngörülen yasal geçerlilik koşullarının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından her ne kadar, ….Aile Mahkemesi’nin …. sayılı kesinleşmiş kararı ile ipoteğe konu taşınmazın aile konutu olduğu ve ipoteğin eşinin muvafakatı bulunmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle ipoteğin kaldırıldığı, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu iddia edilmiş ise de, kesinleşmiş aile mahkemesi kararının ipotek akdiyle ilgili olup, geçerli şekilde konulmuş olan kefalet sözleşmesini etkileyici nitelikte olmadığı anlaşıldığından, kefalet akdinin geçersiz olduğuna ilişkin davalı tarafın beyanlarına itibar edilmemiştir. (Kapatılan Yargıtay 19. HD’nin 23/03/2016 T.,2015/12903 E.- 2016/5230 K.; Yargıtay 11. HD’nin 17/10/2022 T., 2022/6069 E.- 2022/7054 K. sayılı kararları)
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İcra dosyası, taraflar arasında düzenlenen sözleşme, ipotek resmi senedi, hesap kat ihtarnamesi, davacı bankanın ticari defter ve kayıtları ile dayanılan diğer deliller ve tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davacı banka ile davalı dışı … arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalı tarafından, davacı banka lehine, dava dışı …’ün kullandığı kredilerin teminatını teşkil etmek üzere, 11/02/2012 tarih, … yevmiye nolu, 250.000-TL. bedelli ipotek resmi senedini kefil sıfatıyla imzaladığı, imzalanan genel kredi sözleşmesi kapsamında davalı dışı …’e kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine, hesabın kat edilerek, hesap kat ihtarnamesinin davalıya keşide edilerek tebliğ edildiği ve icra takibine geçildiği, davacıya bankaya, bankaca tespit edilmiş ve müşterilere fiilen uygulanan en yüksek kredi faiz oranlarının sunulması için verilen kesin süre içerisinde, TCMB’na bildirilen faiz oranlarının sunulduğu, müşterilere fiilen uygulanan faiz oranlarına dair belge sunulmadığı, bu nedenle, davaya konu krediye uygulanan akdi faiz oranı üzerinden %50 fazlası olarak hesaplanan %22,32 faiz oranının temerrüt faizi olarak talep edebileceği kabul edilerek, ipotek belgesi ve 250.000-TL. kefalet limiti kapsamında, davacı bankanın, davalıdan, takip tarihine kadar yapılan ödemelerin mahsubu ile bilirkişi tarafından hesaplanan tutar kadar faiz alacağı olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazının bu tutar kadar yerinde olmadığı kanaati oluştuğundan, davacının davasının, kısmen kabulü ile, ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalının, 24.959,03-TL. işlemiş temerrüt faizi üzerinden yaptığı itirazının iptaline, takibin kabul edilen bu tutar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, icra takip dosyasına konu nakit alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle, kabul edilen kısım üzerinden, İİK 67/2. maddesi kapsamında % 20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalının, 24.959,03-TL. işlemiş temerrüt faizi üzerinden yaptığı itirazının iptaline, takibin kabul edilen bu tutar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Kabul edilen alacağın %20’si olan 4.991,80-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 1.704,95-TL. harçtan peşin alınan 2.008,59-TL. harcın mahsubu ile fazla alınan 303,64-TL.’nın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.900-TL. vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 22.609,31-TL. vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 31,40-TL. başvurma harcı + 1.704,95-TL. peşin harç toplamı olan 1.736,35-TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 4.950-TL. bilirkişi ücreti + 322,10-TL. tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 5.272,10-TL. yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 791,41-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı tarafından yapılan 36,10-TL. tebligat-müzekkere masrafının kabul ve ret oranına göre 30,68-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır