Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/43 E. 2023/728 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2023/43 Esas
KARAR NO:2023/728

DAVA:5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ:27/11/2022
KARAR TARİHİ:17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan 5464 S.K. Uy.Tacirlere Verilen Kurumsal Banka Ve K.Kartlarından Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; öncelikle TCMB 2020/4 Sayılı Tebliğin 5. Bölüm 22. Maddesinde ”Tebliğ hükümleri, Tebliğ yürürlük tarihinden önce kurulmuş sözleşmelere Tebliğin yürürlük tarihinden sonra gerçekleştirilecek işlemler bakımından da uygulanır ” denildiğini, davalı bankanın müvekkilinin hesabından Ek Yüksek Yargıtay kararları da dikkate alındığında sözleşmeye aykırı miktar ve oran konusunda müvekkili ile herhanhangi bir anlaşma sağlanmadan kesintiler yapıldığını, davalı bankanın müvekkilinin ticari kredi kartından … Sigorta adı altında toplam 1.533,49-TL 2016 yılı ve 2017 yılında kesintiler yaptığını, müvekkilinin sigorta yapılmasına ilişkin talebi olmadığının açık olduğunu, davalı banka müvekkilinin kredi kartından kesmiş olduğu bu ücretleri herhangi bir sigorta şirketine göndermeyerek uhdesinde bıraktığını ve haksız kazanç sağladığını, müvekkilinin kredi kartından dışardan hizmet alım yolu ile herhangi bir sigorta yaptırmadığını ve parayı tahsil eden bankanın bizzat kendisi olduğundan fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100-TL’sinin kesinti tarihlerinden itibaren TTK 9. maddesi gereği iadesini, davalı bankanın müvekkilini ticari kredi kartından Haberci Paket Ücreti adı altında kesintiler yapıldığını, müvekkilinin herhangi bir talebi olmadığının açık olduğunu, davalı bankanın müvekkilinin talebini ispat ile yükümlü olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10-TL’sinin kesinti tarihlerinden itibaren TTK 9. maddesi gereği iadesini, davalı bankanın müvekkilinin ticari kredi kartından 24/04/2017 Tarihinde 185,59-TL, yine 14/03/2018 tarihinde 500,59-TL, 22/05/2018 tarihinde 399,26-TL ve 14/06/2018 tarihinde 166,95-TL toplam 1.066,60-TL Taksitli Nakit Avans Ücreti adı altında kesintiler yaptığını, 2014 yılından sonra Ticari veya bireysel Kredi Kartı farketmeksizin kredi kartlarından nakit çekimlerde nakit avans ücreti tahsil edilebileceğini, taksitli nakit avans kullanımı esnasında herhangi bir ücret tahsil edilemeyeceği açık olduğunu, davalı bankanın müvekkilinin kredi kartından taksitli nakit avans ücreti adı altında kesintiler yaptığını, hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10-TL’sinin kesinti tarihlerinden itibaren TTK 9. maddesi gereği iadesini, T.C.M.B ‘Sının 2020/4 sayılı Bankalarca Ticari Müşterilerden Alınabilecek Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Tebliğindede Açıkca Belirtirldiği Gibi Bankaların Tek Taraflı Hazırlamış Olduğu Sözleşmelerce Sınırsızca Müşterilerden Haksız kazanç Sağladığından ilgili tebliğ ile alınan bir çok ücretin iptalini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 120-TL’nin davalıdan avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; somutlaştırma ve delillerin gösterilmesi yükümünün yerine getirilmemiş olduğunu, 6102 sayılı türk ticaret kanunu gereğince de müvekkili bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret isteme hakkı bulunmakta olduğunu, kanunların şekil şartı öngördüğü haller hariç olmak üzere türk hukukunda akit serbestisi mevcut olduğunu, bu durum karşısında, taraflar arasındaki borç ve alacak ilişkilerinin tabi olacağı usul ve esaslar taraflarca serbest olarak belirlenebilmekte olduğunu, taraflarının tacir olduğu sözleşme hükümleri yasaların emredici kurallarına aykırı olmamak kaydıyla her hal ve şartta tarafları bağlamakta olduğunu, bu suretle, tarafların tacir olup imzalan sözleşmenin de tarafların serbest iradesi ile imzalanmış olduğunu, yani davacı tarafın sözleşmeyi serbest iradesiyle imzalamış olup, sözleşme hükümlerinin kendisini bağlamakta olduğunu, bu çerçevede, tarafların serbest iradesiyle tanzim ve imza edilmiş sözleşmeler uyarınca tahsil edilen faiz, masraf, ve diğer tüm tahsilatlar sözleşme ile usul ve yasaya uygun olacağını, bankacılık kanunu ve ilgili merkez bankası tebliğ hükümleri gereğince de müvekkili bankanın ücret isteme hakkı bulunmakta olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin her türlü hak, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili banka aleyhine açılan işbu davanın haksız ve mesnetsiz olması nedeniyle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Genel kredi sözleşmesi, Çek Karnesi Kredi Sözleşmesi, Ticari Artı Para (KMH) Kredi Sözleşmesi, Şirket Kredi Kartı Sözleşmesi, Bankacılık Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi, Sigorta Sözleşmeleri, dekontlar, hesap ekstreleri, banka kayıtları, yazışmalar ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, davalı banka tarafından, davacının, ticari kredi kartından yapılan sigorta prim kesintisi ve diğer kesintilerin iadesini teminen açılan alacak davasıdır.
Taraflar arasında,02/08/2018 tarihinde, Genel kredi sözleşmesi, Çek Karnesi Kredi Sözleşmesi, Ticari Artı Para (KMH) Kredi Sözleşmesi, Şirket Kredi Kartı Sözleşmesi, Bankacılık Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi kapsamında kredi kullandığı, ticari kredi kartından, haberci paket ücreti, taksitli nakit avans ücreti, Sigorta prim ücreti kesintisi ile tahsilat yapıldığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın, bankaca yapılan tahsilatların sözleşme koşullarına ve bankacılık teamüllerine uygun olup olmadığı ve bu işleme dayanak sözleşme hükmünün genel işlem şartlarına aykırı olup olmadığı, davacının davalı bankadan, alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için takip dayanağı belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi, Bankacılık Uzmanı … tarafından hazırlanan 27/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda; “…
-Taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusu, davacının davalı bankadan kullandığı KREDİ KARTINDAN tahsil edilen NAKİT AVANS ÜCRETİ ve SİGORTA ÜCRETİ iadesine ilişkin alacak davası olduğu,
-Davalı bankanın davacıdan masraf ve komisyon alabilmesi için taraflar arasında imzalanan sözleşmede masraf ve komisyon alınacağının kararlaştırılmış olması gerektiği Yargıtay içtihatlarında vurgulandığı ve Genel Kredi Sözleşmesi ve Kredi Kartı Sözleşmesi kapsamında Sigorta ve Nakit Avans Ücretinin davacıdan alınması yönünde hükümler bulunduğu,
-Davacıya her ay gönderilen kredi kartı ekstresinde taksitli avans ve hızlı para işlemleri, ödemeleri ve alınan işlem ücretiyle ilgili bilgi verilmiştir. Kural olarak herkes dilediği şartlarda sözleşme yapmakta serbest olduğu gibi istemediği bir sözleşmeyi sürdürmek zorunda da değildir. 5464 sayılı Yasanın 25/2. maddesine göre tüketici sözleşmeyi feshetmeyip kartı kullanmaya devam ettiği,
-Davalı bankanın kredi borçlusuna hayat sigortası yapılmasındaki asıl amacının kredi borcunun teminat altına alınması olduğu, ancak belli bir prim ödeme borcu getirmekle birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında sigortalanan davacının da poliçelerin içeriği incelendiğinde bir menfaatinin olduğu belirgindir.
-Dolayısıyla davacının yargıtay kararları ve yönetmelik kapsamında NAKİT AVANS ÜCRETİ VE SİGORTA ÜCRETİ iade talebinin yerinde olup olmadığının
Keyfiyeti 6100 sayılı HMK 282 hükmü de gözetilmek kaydıyla ve 6754 sayılı Kanun’un md.3/3 ile HMK md. 266/c.2 uyarınca bilcümle hukuki tavsif ve takdir tamamıyla ve münhasıran sayın Mahkemeye ait olarak…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
Bankaların kredi müşterilerinden yaptıkları işlemlerin karşılığında faiz dışı menfaat ve komisyon talep etme konusundaki temel dayanakları TTK’na dayanmaktadır. TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığında ücret talep etmesinin mümkün olup, Bankacılık Kanunu’nun 144. maddesi çerçevesinde kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının serbestçe belirleneceği belirtilmiştir.
TBK yürürlüğe girdikten sonraki dönemde imzalanan sözleşmeler ve kullandırılan krediler yönünden; Genel işlem koşulları içeren sözleşme düzenlenmesi, yasal sınırlar içinde hukuken mümkündür. TBK’nun 20-25. maddelerinde de genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup sözleşmelerde; taraflardan birinin üstün veya avantajlı konumunu kullanarak, karşı tarafa dayattığı, karşı taraf aleyhine düzenlemeler içeren ve iyi niyet kurallarına aykırı olan bölümlerin genel işlem koşulu olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda genel işlem koşulu içeren sözleşmede, dürüstlük kuralına aykırı ve karşı tarafın aleyhine olacak hükümler varsa, bu hükümler hiç yazılmamış (hükümsüz) sayılacaktır. Bankacılık kanunu ve diğer bankalarca uygulanan teamüller gereği krediden kaynaklanan işlemler nedeniyle, ücret alınmasına yönelik uygulamalar mevcut olup, bankanın yaptığı işlemler nedeniyle TTK 20 .maddesi uyarınca ücret talep edeceğine yönelik düzenlemeler genel işlem şartı olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Krediye bağlı, düzenlenen sigortalar ile kredi borçlusunun bankaya olan borcu teminat altına alınmakta olup, bir kaza sonucu maluliyet veya kaza sonucu vefat durumunda; kredi borçlusunun bankaya olan borcu sigortayı düzenleyen Sigorta Şirketi tarafından ödenmektedir. Somut olayda da, davacının kredileri için, Hayata Devam Sigortası, Konut Sigortası, POS Plus Sigorta, Zorunlu Deprem Sigortası, Ferdi kaza Sigortası’nın düzenlendiği, sigorta poliçelerinin davacı yanca imzalandığı, Genel Kredi Sözleşmesi’nin, 3.4. maddesi ve devamı maddeleri gereğince ve bankacılık teamüllerine uygun olarak kullanılan kredinin temini için sigorta yapılması ve sigorta primi tahsil edilmesinin haksız bir kazanç niteliğinde olmadığı, yine dosyada, davacı tarafından imzalanmış, sigorta başvuru formları, otomatik yenileme tercih formu, prim ödeme talimatlarının da bulunduğu görülmüştür.
Davacının, taraflar arasındaki imzalanan genel kredi sözleşmesinin, 2.10 ve devamı, komisyon, vergi ve masraflar başlıklı maddesi ile, kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerden, davalı banka tarafından masraf ve komisyon alınmasını ve Şirket Kredi Kartı Sözleşmesi’nin 1.34 ve devamı maddelerinde de, ticari kredi kartından nakit çekim ücreti ve faiz ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği görülmüştür.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli kabul edilerek, davacının, davalı banka ile imzaladığı genel kredi sözleşmesinin, 2.10 ve devamı komisyon, vergi ve masraflar başlıklı maddesi ile, kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan kredilerden, davalı banka tarafından masraf ve komisyon alınmasını ve Şirket Kredi Kartı Sözleşmesi’nin 1.34 ve devamı maddelerinde de, ticari kredi kartından nakit çekim ücreti ve faiz ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, davalı bankaca, nakit avans olarak alınan tutarın ve diğer ücretlerin, BDDK tarafından yayınlanan, “Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik” hükümlerine uygun olduğunun ve davacıya her ay kredi kartı ekstresi gönderildiği, alınan işlem ücretlerine ilişkin iş bu ekstrede bilgi verildiğinin bilirkişi tarafından tespit edildiği, sigorta prim kesintilerinin, genel kredi sözleşmesi gereğince ve bankacılık teamüllerine uygun olarak, kullanılan kredinin temini için yapıldığı ve davacının menfaatinin bulunduğu, sigorta yapılması ve sigorta priminin tahsil edilmesinin haksız bir kazanç niteliğinde olmadığı, davalı bankanın, basiretli bir tacir olan davacıdan fazla ve haksız bir tahsilatı bulunmadığı kanaati oluştuğundan, davacının davasının reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 269,85-TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 80,70-TL. harcın mahsubu ile bakiye 189,15-TL. harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 120-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560-TL. arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.