Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/312 E. 2023/528 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/312 Esas
KARAR NO :2023/528

DAVA:Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ:28/02/2019
KARAR TARİHİ:22/06/2023

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; davalı şirketin 2017 yılına ait genel kurulunun 06/12/2018 tarihinde yapıldığını, genel kurulda iyi niyet kurallarına aykırı bir biçimde kararlar alındığını, davacının davalı şirkette % 23 oranında pay sahibi olduğu, genel kurulda azınlık pay sahibi olan davacının tüm muhalefetlerine rağmen çoğunluğu elinde bulunduran diğer pay sahiplerinin genel kurullarda güçlerini kötüye kullanması sebebi ile iyi niyet kaidelerine aykırı kararlar almalarına mani olamadığını, şirketin gerçeğe aykırı bir biçimde bir takım muhasebe işlemleri ile sürekli olarak zararda gösterildiğini, şirket kaynaklarının yöneticiler tarafından sürekli olarak diğer ortakların zararına olarak eritildiğini davacı tarafından yapılan ve tutanağa geçirilen muhalefet şerhlerine rağmen bilanço, kar zarar cetveliyle kar dağıtımı yapılmasına ilişkin itirazların reddedilmiş olduğunu, muhalefete rağmen yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmiş olmalarına ilişkin kararın iptalini talep ettiklerini, davacı tarafından davalı şirketin 2017 yılına ait genel kurulunda, şirketin 2017 yılı finansal yılını içerir yönetim kurulunca hazırlanan bilanço ve faaliyet raporlarına karşı itirazların da sunulduğunu, tüm işlemlerin işletmenin faaliyet ruhuna aykırı olarak sürekli gider yaptırılmak ya da yaptırılmış gösterilmek suretiyle vekaleten temsil ettikleri pay sahipleri açısından şirketin içinin boşaltıldığı kanaatinin uyandığını, ilaveten önemli miktarda şirketin aktifinin toptan satışının genel kurulca karara bağlanmasına dair TTK.nın 408 maddesi hükmünün emredici olduğunu, şirket Yönetim Kurulu tarafından herhangi bir Genel Kurul Kararı alınmaksızın arsa, arazi ve önemli aktif kıymetlerin satışında bulunulduğunu, şirketin doğrudan veya dolaylı olarak içinin boşaldığını, Yönetim Kurulu üyelerinin ve murakıbın ibrasına ilişkin 4 nolu gündem maddesinin müzakeresinde şirket yönetim kurulu üyelerinin davacının muhalefetine rağmen 2017 yılına ilişkin olarak ibra edildiğini, Genel Kurul kararı alınmaksızın devir işlemi yapılmasının da açık bir şekilde yetki gaspı olduğunu, şirketin 2015 yılı haricinde çok ciddi tutarlarda zarar kaydettiğini, 2015 yılındaki karlılığının sebebinin de satılan ve şirketin Kurumlar Vergi Kanunu gereğince şirketin güçlendirilmesi amacıyla Kurumlar Vergisinden istisna edilen 7.863.014,07 TL taşınmaz kazanç istisnasından kaynaklandığını, daha sonraki yıllarda elde edilen zararlar nedeniyle şirketin öz sermayesinin erimeye devam ettiğini, şirketin kasasındaki nakit paralar ile aktif varlıklarının şirketi yönetenlerce alındığı ve kullanıldığının ortada olduğunu, bu nedenle şirketin borçlarının ödenemez hale getirildiğini, Olağan Genel Kurulda görüşülen 5 nolu gündem maddesi olan kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin karara karşı muhalefet şerhi koyduklarını, davacı tarafından Genel Kurul toplantısında iyi niyet kurallarına aykırı olarak alınan tüm kararlara davacı tarafından itiraz edildiğini belirterek 2017 yılına ait 06/12/2018 tarihinde yapılan genel kurula ilişkin ilgili kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davalı tarafından usulüne uygun şekilde Olağan Genel Kurul toplantı çağrısının tüm pay sahiplerine yapıldığını, davacının da aralarında bulunduğu azınlık pay sahiplerinin TTK.nın 420. maddesi uyarınca erteleme talebinde bulunması üzerine toplantının 01/11/2018 tarihinden 06/12/2018 tarihine ertelendiğini, davacı tarafından davalı şirketin finansal tablolarını, yönetim kurulu faaliyet raporunun ve diğer tüm ticari faaliyetine ilişkin bilgi ve belgelerin incelenme ve değerlendirme imkanın bulunduğunu, davacı tarafın şirketin her genel kurul toplantısında ve faaliyetini yürütmek için yaptığı her adımda muhalefet şerhi öne sürerek engel olmaya çalıştığını, Olağan Genel Kurulda 2017 yılında şirketin kâr elde etmediğinin belirlendiği için şirketin kâr dağıtımına gitmesinin de mümkün olmadığını, davacı tarafın bu hususta da kâr dağıtımının yapılamaması nedeni ile haksız şekilde muhalefet şerhi koyduğunu, öte yandan özel denetçi atanması talebinin mesnetsiz olduğunu, davalı şirkete ait İstanbul ili, … ilçesi, … Mah. … parsellerdeki taşınmazlara hibeler yapıldığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, hukuka uygun şekilde yapılan işlemler neticesinde inşaata başlanmasında karar kılındığını, ancak yüklenici firmanın yaşadığı birtakım hukuki sorunlar neticesinde inşaatın faaliyetinin bitmediğini, yönetim kurulu üyeleri tarafından davalı şirketin yürütümünde her türlü dikkat ve özenin gösterildiğini, şirketin faaliyetlerinin zararına olabilecek her türlü iş ve işlemden kaçınıldığını, yapılan işlemlerde tüm pay sahiplerinin menfaatlerinin en üst düzeyde gözetildiği öne sürülerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili Mahkememizin 23/05/2019 tarihli celsesinde;davalı şirketin 06/12/2018 tarihinde yapılan genel kurulunun 2,3,4,5 ve 7 nolu kararlarının iptaline karar verilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
Dava; TTK’nın 445 ve 446. maddelerine istinaden açılmış davalı şirketin 06/12/2018 tarihinde yapılan 2017 yılına ait olağan genel kurulu toplantısının 2,3,4,5 ve 7 nolu kararlarının iptali istemine ilişkindir.
TTK’nın 445. ve 446. maddelerine göre genel kurul toplantısında hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçiren pay sahipleri, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açabilir.
Davacı davalı şirket pay sahibi olup üç aylık süresi içerisinde bu davayı açtığı ve davacı temsilcisinin iptalini talep edilen gündem maddelerine karşı oy verdiği ve muhalefet şerhi verdiği görülmüştür.
Davacı vekili 20/06/2023 tarihli dilekçesiyle ve duruşmadaki beyanı ile; davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili 20/06/2023 tarihli dilekçesi ile; davacı tarafından feragat edildiğine dair beyan dilekçesi sunulduğunu, bu kapsamda davacı tarafın feragat beyanını kabul ettiklerini, dosyaya ilişkin herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını belirtmiştir.
Davacı vekilinin vekaletnamesinde feragate yetkisi olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili davadan feragat ettiğinden ve davadan feragat HMK.nın 307. ve devamı maddeleri gereğince davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olduğundan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Feragat nedeniyle davanın reddine,
2-Harçlar kanunun 22. maddesi gereğince alınması gereken 119,93 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 75,53‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin HMK.nın 312. maddesi gereğince kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekilinin beyanına göre davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır