Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/291 E. 2023/316 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/291 Esas
KARAR NO :2023/316

DAVA:3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:20/04/2023
KARAR TARİHİ:25/04/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından dava dışı … aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2010/… Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, işbu takibin yenilenerek 2019/… Esas numarasını aldığını, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davalı tarafından velayet altında bulunan müvekkiline 89.madde haciz ihbarnamesi gönderildiğini, müvekkilinin doğuştan engelli olduğunu, müvekkilinin ağır bedensel ve zihinsel engelinin bulunduğunu, müvekkiline 13/02/2007 tarihinde… Eğitim ve Araştırma Hastanesinden sürekli % 99 engelli olduğuna dair rapor verildiğini, kısıtlı müvekkilinin takip borçlusu ile borç doğuran ile bir ilişkisinin olmadığını, kısıtlı müvekkilinin ve onun velisi sıfatında olan annesinin herhangi bir ticari geçmişi, kar elde etmeye yönelik bir faaliyet çalışması olmadığını, belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Dava, İİK 89/3 maddesi kapsamında menfi tespit davasıdır.
HMK’nın 115/1. maddesi gereğince Mahkemeler dava şartının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
HMK’nın 138.maddesine göre Mahkemeler öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinde karar verir.
HMK’nın 114/1-c maddesine göre Mahkemenin görevli olması dava şartlarındandır.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir. Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Somut olayda, Uyap üzerinden entegre edilen ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından dava dışı … adlı kişilere kambiyo senetleri ile kambiyo takibi yapıldığı, dosyada 3.şahıs konumundaki davacıya İİK 89. maddesi kapsamında haciz ihbarnamesi gönderildiği, davacının 1. Ve 2. Haciz ihbarnamelerine itiraz etmemesi üzerine yine aynı kanunun 89/3 maddesi kapsamında işbu menfi tespit davasını açtığı, davacının ve takip alacaklısı davalının gerçek kişi şahıs oldukları, davacının takip borçlusunun kardeşi olduğunu beyan ettiği, davacının kısıtlı olduğu, tarafların tacir olduklarına dair dosya kapsamında bir delil mevcut olmadığı, davacı her ne kadar icra takibinin kambiyo senedinden kaynaklandığını bu nedenle de Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu ileri sürmüş ise de davanın İİK 89. Maddesinde düzenlenen haciz ihbarnamelerinden kaynaklandığı, İİK 89. maddesinin takip şekli ile yada dayanağı ile alakalı olmadığı, tüm takip türlerinde İİK 89. maddesinin uygulanabileceği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kambiyo ilişkisinden kaynaklanmadığı, sadece haciz ihbarnamesinden kaynaklandığı bununda takip dayanağı yada takip şekli ile ilişkili olmadığı değerlendirilmiştir.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmüştür.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Uyuşmazlığın niteliğine göre dava tarihi nazara alınarak davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiği Mahkememizin GÖREVSİZ olduğu anlaşılmakla HMK 114/1 c ve 115/2 maddesi gereğince DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
5- Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde gider avansının ilgili mahkeme veznesine aktarılmasına
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi.25/04/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır