Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/21 E. 2023/893 K. 05.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/21 Esas
KARAR NO:2023/893

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:06/01/2023
KARAR TARİHİ:05/12/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın fuar düzenleneme organizasyon şirketi olduğunu … tarihleri arasındaki …’ı gerçekleştirileceğini ilan ettiğini, davalı taraf ile müvekkili arasında fuar katılım sözleşmesi imzalandığını ve müvekkilinin sözleşme gereği davalı tarafa toplam 50.089,00 TL bedelli 3 adet çek verdiğini, ilgili çeklerin davalı tarafından tahsil edildiğini, Covid salgını sebebi ile fuarın 2020 yılında … tarihleri arasında gerçekleştirileceğinin davalı tarafından ilan edildiğini ve fuar tarihinin ertelendiğini, davalı tarafın … tarihinde ertelemeli olarak gerçekleştirilecek olan Fuar’ın açılmasına yaklaşık 15-20 gün kala, 2 Eylül 2021 tarihinde Covid salgını sebebi ile Fuar’ın Mayıs 2022’ye ikinci defa ertelendiği bildirildiğini, davalı tarafın başkaca etkinliklere devam etmesi dayanılan nedenin gerçeği yansıtmadığını, ilgili dönemde kamu otoritesi tarafından tesis edilen ve etkinliğin yapılmasını engelleyen bir işlemi de söz konusu olmadığını, davalı tarafın ikinci hukuka aykırı erteleme kararından sonra müvekkilinin … ….Noterliğinin 01.12.2021 tarih … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı taraf ile arasında sözleşmeyi feshettiğini ve ödediği paranın iadesini istediğini, davalı tarafından müvekkilin ödediği bedelin iade edilmediğini, müvekkili tarafından … … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından icra dosyasında yetkiye ve borca itiraz edildiğini dosyanın yetkisizlik ile …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına kaydedildiğini, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak icra takibinde borca itiraz edildiğini, davalı tarafından Mayıs 2022 tarihinde ertelemeli olarak yapmayı taahhüt ettiği fuarı yine gerçekleştirmemiş ve erteleme kararı aldığını, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptalini, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshinin hukuken mümkün olmamakla birlikte kabul manasına gelmediğini, ancak sözleşmeden dönme olacağını bu bağlamda davacının sözleşmenin feshine değil sözleşmeden dönmeye yönelik iradesini ortaya koyması gerekirken fesih ihbarnamesi göndermesi nedeniyle sözleşmenin feshinin geçerli olmadığını dolayısıyla akdedilen sözleşmenin cari olduğunu, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşme fuarın yapıldığı tarih olan 10-14 eylül tarihine kadar ayakta olduğunu, tarafların tacir olduğunu TTK ya tabi olup tüketici kanununa tabi olmadığını, müvekkili şirketin, Covid 19 Pandemi şartlarından önce sözleşme kapsamında fuarın tarihini değiştirme hakkı bulunmakta olduğunu, fuar tarihinin sözleşme kapsamında değiştirilmesi katılımcılara sözleşmeyi fesih ve ödenen bedelin iadesi hakkını asla vermediğini, davacı tarafın bir anonim şirket olması nedeniyle TTK’ya tabi olduğunu, basiretli tacir gibi hareket etme zarureti bulunan davacı tarafın imzaladığı sözleşmenin her maddesi ile bağlı olduğunu, davacı tarafın tacir sıfatıyla fuar katılım sözleşmesinin incelendiğini, hüküm ve sonuçlarını öngörerek ve kabul ederek sözleşmeyi akdettiğini bu şekilde olmasa bile TTK uyarınca basiretli tacir olmak vasfıyla hüküm ve sonuçları öngörerek sözleşmenin akdedildiğini, Covid 19 pandemisi nedeniyle devlet tarafından alınan kararlara ve yayınlanan genelgelere uyarak davaya konu fuarı ertelemek zorunda kaldığını, özellikle fuarın uluslararası bir fuar olduğunu, yapılması planlanan tarihte yurt dışından gelecek potansiyel müşteri katılımcıların pandemi nedeniyle katılamayacaklarını ve bu sebeple fuarın ertelenmesine yönelik talepleri olmasını ve fuardan elde edilecek faydanın düşük olması dikkate alarak fuar tarihini ertelediğini, dava konusu …fuarı 10-14 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleştirilmiş olduğunu davacı tarafa bildirim ve fuar alanında yer tahsisi yapılmış davacı ise keyfi olarak fuara katılım sağlanamadığını belirterek Haksız, kötüniyetli ve hukuki mesnetten yoksun huzurdaki davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile davanın reddini talep ettikleri anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen fuar katılım bedelinin iadesi istemi ile başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 50.089,00 TL asıl alacak, 812,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.901,40 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının itirazı ile takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen fuar katılım sözleşmesinin 2. Maddesinde’“Fuar Katılım Sözleşmesini imzalayarak, iş bu formda belirtilen DÜZENLEYİCİ’nin … Uluslararası Fuar Merkezi’nde (kısaca …) organize ettiği sergi veya fuara {kısaca fuar) katılmayı kabul eden KATILIMCI, bu imzadan sonra, fuara katılmayı reddetse dahi KATILIMCI’nın maddi ve manevi yükümlülükleri devam eder. KATILIMCI, fuara katılım koşulları, sergi veya fuarın yeri, KATILIMCI’nın fuar alanındaki yeri, düzenleme tarihleri, unvanı vb hususlarda, DÜZENLEYİCİ’nin, sektörün talebi, ekonomik durumu, organizasyon gerekleri veya kendi takdiri ile yapacağı değişiklikleri (fuarın kısmen veya tamamen iptali dahil) peşinen kabul eder. Bu durum sözleşmenin fesih sebebi değildir, KATILIMCI’nın ücret ödeme yükümlülüğü devam eder. KATILIMCI, ancak DÜZENLEYİCİ’nin yazılı teyidi ile fuardan çekilme hakkına sahiptir. DÜZENLEYİCİ, Fuardan 3 gün öncesine kadar, hiçbir sebep göstermeksizin yazılı bildirimde bulunarak Sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir ve KATILIMCI’yı Fuardan çıkarabilir. DÜZENLEYİCİ, Fuar katılım bedelini fesih/çıkarma/fuar iptali bildiriminden itibaren 30 (Otuz) gün içinde KATILIMCI’ya iade eder. Sözleşmenin bu şekilde feshi, Fuardan çıkarma ve Fuarın kısmen veya tamamen iptali durumunda KATILIMCI, fuar katılım bedelinden başka, masraf, gecikme faizi ya da zarar ziyan adıyla bir talepte bulunma hakkına sahip olmadığını önceden beyan, kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.Davacı tarafından davalıya keşide edilen … 40.Noterliğinin 21.12.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile …’ının … tarihleri arasında gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığını, buna rağmen, Fuar’ın açılmasına yaklaşık 10 gün kala, 2 Eylül 2021 tarihinde Fuar’ın Mayıs 2022’ye ertelendiğinin bildirildiğini,… tarihlerinde gıda fuarı ile 8-12 Eylül tarihleri arasında …fuarı ve … gibi düzenlenen sektörel fuarların zamanında yapıldığını, pandemi gerekçesinin yerinde olmadığı, fuarların pandemi nedeniyle ertelenmesinde karar mercii olan … bu yönde bir kararı veya tavsiyesinin olmadığı, Fuar kapsamında, sayılanlarla sınırlı olmamak üzere, sergilenmesi için yüksek bütçeli koleksiyonlar ve fuar stantları hazırlandığını, kiralanan alanların ücreti ödendiğini, seyahat ve konaklama rezervasyonları gerçekleştirildiğini, fuarın kararlaştırılan tarihte gerçekleştirilmemesi sebebiyle maddi zarar ve kâr kaybı oluştuğu, … tarihinde yapılacak fuarın 2 Eylül 2021 tarihinde Mayıs 2022 tarihine ertelendiğinin bildirildiğini, sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşmenin fesih edildiği bildirilerek 50.089,00 TL’nin 3 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 02.12.2021 tarihinde tebliğ ediliği görülmüştür.
Davalı tarafından sunulan uzman mütaalasında sonuç olarak, mücbir sebeplerle fuarın ertelenmesinin her zaman mümkün olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesinin genel işlem koşulu olarak değerlendirilemeyeceği ve geçerli olduğu görüşlerine yer verildiği görülmüştür.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir.
6098 sayılı TBK’nın 138 nci maddesi ile aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak az yukarıda ifade edildiği üzere “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Anlaşılacağı üzere hukukumuzda ahde vefa ilkesinin geçerli olduğu ancak bir kısım özel şartların bir araya gelmesi halinde TBK’nun 138. maddesi çerçevesinde sözleşmeyle bağlılık ilkesinin ihmal edilebileceği açıktır.
Taraflar arasındaki sözleşmeyi etkiler şekilde dünya genelinde ortaya çıkan COVİD-19 pandemisi ve bu bağlamda yasa koyucu tarafından alınan önlemler ve bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak iş hayatına etkileri hukuken meşhur ve maruf vakıalardandır. Bu vakıaların taraflar arasındaki davaya konu olan hizmet ilişkisine etkilerinin yukarıda özetlenen hukukun genel ilkeleri ve yasal düzenlemeler ışığında açılmış bulunan davada mahkemece değerlendirileceği açıktır. Ancak, söz konusu uyuşmazlığın değerlendirileceği yargılama sürecinde yine yukarıda izahı yapılan sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri ile beklenmeyen hâl kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde “Genel Olarak” madde başlığı altında “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.
Coronavirüs (Covid-19) salgını Mart 2020 ayından itibaren ülkemizde görülmeye başlanmış ve bu kapsamda hastalığın yayılmasının kontrol altına alınması amacıyla çeşitli tedbirlere başvurulmuştur. Bu tedbirler kapsamında olmak üzere zaman zaman ve ihtiyaç durumuna göre sokağa çıkma yasağı uygulanması, iş yerlerinin kapatılması veya esnek çalışma, düğün törenlerinin ertelenmesi, evden çalışma gibi değişkenlik gösteren tedbirler uygulanmıştır.
Yaşanılan salgın hastalık sürecinin olağanüstü bir durum olduğu ve taraflarca öngörülemeyeceği açıktır. O halde genel olarak salgın hastalık sürecinin Türk Borçlar Kanunu’nun 138.maddesinde belirtilen olağanüstü durum olarak kabul edilmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 136.maddesinde belirtilen borçludan kaynaklanmayan imkansızlık sebebi olarak kabul edilmesi gerekir.
Davalı taraf fuarın iptal edilmeyip, ertelendiğini, iddia etmiştir. Her ne kadar imkansızlık geçici nitelikte olup, kural olarak borcu sona ermesine neden olmaz ise de, bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. İfanın muayyen bir zamanda yapılacak olması veya ifa zamanının alacaklı için önem taşıdığı hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurduğu kabul edilmelidir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde de belirtildiği üzere karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlüdür.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya 3 adet çekin tahsilat makbuzu ile verildiği, çeklerin tahsile edilip edilmediğinin bankalardan sorulduğu, çek suretlerinin celbedildiği, davacı tarafından davalıya cirolanan çeklerin tahsil edildiği ve toplam tutarın 50.089,00 TL, olduğu ve davacı tarafından dava konusu ödemenin yapıldığı anlaşılmıştır. Sözleşme kapsamında davacı fuar katılımcısı, davalı ise fuar düzenleyicisidir. Taraflar fuar katılım sözleşmesi kapsamında … tarihlerinde yapılacak olan … Fuarına katılım konusunda sözleşme imzalanmıştır. Ancak söz konusu sözleşme kapsamında kararlaştırılan fuar davalı tarafça covid 19 pandemisi sebebiyle gerçekleştirilmemiş ve ertelenmiştir. … Birliğinin 20.02.2023 tarihli müzekkere cevabına göre fuarın davalının talebi üzerine … tarihinde yapılmasının planlandığı, akabinde sırasıyla …-…, …, …, tarihlerine ertelendiği, akabinde … tarihine ertelenmesi talebinin ise redddildiğ, en son olarak da fuarın yeri il bazında değiştirilerek … 10-… tarihinde gerçekleştirildiği görülmüştür. Davacı taraf … tarihinde gerçekleşecek olan fuara katılım için davalı ile sözleşme imzalamıştır, her ne kadar gerek sözleşmesinin 2. maddesi gerekse mücbir sebep nedeniyle davalının erteleme yapabileceği değerlendirilebilir ise de, davalının da her verilen tarih için bir hazırlık yapacağı, fesih tarihine kadar çok sayıda erteleme olduğu, davacının çok sayıda ertelemelere katlanmasının beklenemeyeceği gibi ertelemelere ve yeni tarihlere ilişkin davacı ile bir müzakerenin de olmadığı, davalının bir kısım fuarları erteleme süreçlerinde de yaptığı, hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının ödenen bedelin iadesini talep etmekte hukuken haklı olduğu kanaatine varılmış, davalıya keşide edilen ihtarın 02.12.2021 tarihinde tebliğ ediliği verilen 3 günlük süre sonunda davalının 06.12.2021 tarihinde temerrüde düştüğü, temerrüt tarihi ile takip tarihi olan 11.01.2022 tarihi arasından 1 ay 5 günlük süre için avans faizinin mahkememizce 815,15 TL olarak hesaplanmakla, taleple bağlı kalınarak davacının davasının kabulü ile davalının ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın 50.089,00 TL asıl alacak, 812,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.901,40 TL üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle takibin kaldığı yerden devamına, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile davalının ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın 50.089,00 TL asıl alacak, 812,40 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.901,40 TL üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle takibin kaldığı yerden devamına,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 3.477,07 TL karar ilam harcından, dava açılırken alınan 614,76 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.862,31 TL. harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.900,00-TL. vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 179,90 TL başvurma harcı ve, 614,76 TL peşin harcın toplamı olan 794,66 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan tebligat+müzekkere gideri olnan 550,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1560 -TL Arabuluculuk ücretinin; davalı taraftan alınarak, hazineye irad kaydına,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 05/12/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır