Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/147 E. 2023/278 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/147 Esas
KARAR NO : 2023/278

DAVA : Kâr Payına İlişkin Alacak
DAVA TARİHİ : 07/02/2018
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili …’ın …Şti.’nin %33,3 hisse payına sahip ortağı olduğunu, davalı …Ltd.Şti.’nin karlı bir şirket olmasına rağmen 2007 kuruluş yılından itibaren hiç kâr dağıtımı yapılmadığını, davalı şirketin %66,6 hisse payına sahip ortağı ve Müdürler kurulu başkanı dava dışı …’in keyfi ve haksız bir şekilde, kötü niyetle kar payı dağıtımından kaçındığını, kısa süre önce 2 adet genel kurul yapıldığını ve kar payı dağıtımı yönünde hiçbir karar alınmadığını, en son müvekkili tarafından keşide edilen kâr payı dağıtımına ilişkin işlemlerin yapılması talebini içerir … 10. Noterliğinin… tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesine verilen … 37. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesinde; olumlu bir cevap verilmediğini, olağan genel kurul içinde değerlendirileceği şeklinde, işi sürüncemede bırakmak amacıyla afaki bir cevap verildiğini, diğer ortak ve müdürler kurulu başkanı …’in amacının şirketin içini boşaltmak suretiyle karlılığını ve şirketten tahsil kabiliyetini ortadan kaldırmak olduğunu, davalı şirket tarafından kaşeli-imzalı 15/12/2017 tarihli genel kurulda müvekkiline verilmiş mizan tablosundan görüleceği üzere, şirketin birikmiş karının 2016 yılı sonu itibariyle 46.604.169,61 TL olup müvekkiline üçte bir oranında pay düştüğünü, 2016 yılı sonundan huzurdaki davaya kadar olan süreçte bu miktarın dahada arttığını, yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde bu meblağların tam olarak tespit edileceğini, şirketin kuruluş tarihinden dava tarihine kadar müvekkiline ait kâr payının tespiti ve tahsiline karar verilmesi amacıyla işbu davanın açıldığını belirterek müvekkilinin davalı şirkette mevcut kâr payının şirket kuruluş tarihinden dava tarihine kadar olan kısmının tespiti ile HMK’nın 107.maddesi gözetilerek şimdilik 5.000 TL kâr payının tahakkuk tarihinden itibaren hesaplanacak ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkili şirket ortaklar kurulu tarafından kâr payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir genel kurul kararı alınmadığından, davacının taleplerinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacının müvekkili şirket ve … ile … hakkında ileri sürmüş olduğu pek çok mesnetsiz iddia ile izlemekte olduğu yıldırma politikası neticesinde, müvekkili şirketteki paylarını gerçek değerinin çok üstünde bir bedel karşılığında satmayı hedeflediğini, davacının dava konusu taleplerinin para alacağına ilişkin olduğunu, ihtiyati tedbir talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu uyuşmazlığın yargılamaya muhtaç olması sebebiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kar payı dağıtılması ancak genel kurulun bu yönde bir kararı olmasına bağlı olduğunu, müvekkili şirket Ortaklar Kurulu kararı tarafından kar payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadığını ve davacı tarafından da yaklaşık olarak 11 yıl boyunca bu yönde bir talep ileri sürülmediğini, somut olayda müvekkili şirketin kâr payı dağıtılmasına elverişli bir durumu söz konusu olmadığı gibi, gelinen aşamada davacının kâr payı dağıtımını talep etmesinin kötü niyetinin ve yıldırma politikasının bir göstergesi olduğunu, davacı müvekkili şirket ve … ile … aleyhine ikame ettiği pek çok dava ve keşide ettiği ihtarnameler ile müvekkili şirkette sahip olduğu hisselerini gerçek değerinin üstünde bir bedel karşılığında devretmeyi amaçlamakta olduğunu, davacının ortaklar tarafından nakit konulması suretiyle gerçekleştirilecek olan sermaye artırımı ihtiyacı içerisinde olan müvekkili şirkette sermaye artırımına engel olmasının yanı sıra, kâr payı dağıtılmasını talep ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı … 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/02/2018 tarih ve … Esas – …Karar sayılı kararı ile davanın Mahkememizin 2017/1024 Esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilerek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Dava, kâr payı alacağına ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkememizin 2017/1024 Esas sayılı dosyasında bilirkişiler …, …, …ve …’un sundukları 25/12/2020 tarihli raporlarında; davacı taraf şirketin kuruluşundan itibaren kâr payı dağıtılmadığından bahisle, dava tarihi itibariyle oluşan kâr payının tespitini ve dağıtılmasını talep ettiğini, davacı tarafın talebinin, genel kurulun yetkisi kapsamında kalan bir konuya ilişkin olup, bu konuda şirket tarafından kâr payı dağıtılabilmesi için bu yönde bir Ortaklar Kurulu kararı alınmış olması gerekli olduğunu, dosyada bu yönde bir ortaklar kurulu kararından bahsedilmemekte, hatta bu yönde bir karar alınmadığı taraflarca ifade edilmekte olduğunu, TTK.nın 608. maddesine göre, kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabileceğini, kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebileceğini, aynı maddenin 3. fıkrasına göre ise şirket genel kurulunun kanun ya da şirket sözleşmesinde öngörülmeyen veya öngörüleni aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmalarına sadece; zararların karşılanması için gerekliyse ve şirketin gelişimi için yatırım yapılması ihtiyacı halinde söz konusu olabileceğini, yedek akçe ayrılmasının bu şartlarla mümkün olmasından yola çıkıldığında, şirket kuruluşundan bugüne kadar taraflarca bu bedellerin yeni yatırımlara aktarılmasına dair bir ihtilaftan bahsedilmediğini, davacı tarafın cevaba cevap dilekçesinde de davalının bu beyanına ilişkin olarak bir beyanda bulunulmadığını, şirketin kuruluş tarihi 2007 olduğunu, bu tarihten itibaren geçen süre dikkate alındığında, davalının talebe rağmen kâr payı dağıtmadığından bahsedilemeyeceğini, bu konuda …ı; karın talep edilebilmesi için, genel kurulda bu yolda bir karar alınması gerektiğini, ortakların kâr payı hakkının ancak bu halde alacak hakkına dönüşmüş olacağını belirttiğini, …’nun “Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı” …, isimli eserinde; pay sahiplerinin kâr payı haklarının nisbi emredici hükümler ile tanınmış hak olduğunu, bunun müktesep hak olarak nitelenmesinin hukuken doğru olmadığı, ancak genel kurulun kâr dağıtımı yönünde karar vermesi ile şirkete karşı alacak hakkına dönüştüğünü, şirketçe alınmış bir karar olmaması durumunda pay sahibinin şirkete karşı bir talep hakkının söz konusu olamayacağı belirttiğini, genel kurulun kârın dağıtılmasına karar vermesi ile kâr payının şirkete karşı alacak hakkına dönüşeceğini, bir Genel Kurul Kararı alınmadıkça kâr payının bir alacak davası açılmak suretiyle talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın öncelikle konunun ortaklar kurulu toplantısında görüşülmesini sağlaması, akabinde gerek olur ise bahsi geçen kararın iptali ve buna bağlı diğer hukuki yolları işletmesi gerekmekte olduğunu, davacı bu yolları işletmeden huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının talebi doğrultusunda bir karar verilmesinin usulen kabul edilebilir görünmediğini, kâr payı dağıtımı için ilgili davacı iddiasının geçerli olmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizin 2017/1024 Esas sayılı dosyasında bilirkişiler …, …, … ve …’nun sundukları 23/05/2022 tarihli raporlarında; bu davada davacı, davalı şirkete yönelttiği alacak davası ile kâr paylarının ödenmesini talep etmekte olduğunu, pay sahibinin kâr payı hakkı, bireysel, mali ve şarta bağlı bir pay sahipliği hakkı olduğunu, vazgeçilemez ve bertaraf edilemeyeceğini, genel kurulun değiştirici yenilik doğuran nitelikteki kararı ile alacak hakkına dönüşeceğini, kâr payının hesaplanması ve dağıtım koşullarının TTK md. 608 de düzenlendiğini, bu hak belli kurallara, şartlara ve ölçülere uyulmak şartıyla sınırlandırılabileceğini, kâr payı hakkının alacak hakkına dönüşebilmesi için, kâr dağıtımı konusunda genel kurulun karar vermesi gerekeceğini, ancak böyle bir karardan sonra kâr payı ortak bakımından limited şirkete karşı ileri sürülebilecek bağımsız bir alacak hakkına dönüşeceğini, alacak hakkına dönüşen kâr payı hakkı üzerinde artık şirket tek taraflı tasarrufta bulunamayacağını, dolayısıyla bu kararını değiştiremeyeceğini veya geri alamayacağını, aksi halde alınan genel kurul kararının geçersiz olacağını, huzurdaki uyuşmazlık bakımından davalı şirket genel kurulunda kârın dağıtımına ilişkin bir karar alınmadığı anlaşılmakta olduğunu, bu durumda Mahkemeden kârın dağıtılması yönünde karar vermesi talep edilemeyeceğini, uzun süre kâr dağıtmayan şirketlerde ortağın vazgeçilmez haklarından olan kâr payı hakkının ihlali şirketin haklı sebeple feshine konu edilebileceğini, işte ancak böyle bir fesih davasında Mahkeme duruma uygun çözüm kapsamında kârı dağıtılmasına karar verebileceğini, sonuç olarak huzurdaki davada kârın dağıtılmasına genel kurulda karar verilmemiş olduğundan davacı bakımından talep edilebilir bir bağımsız alacak hakkı doğmadığı sonuç ve kanaatine varıldığını belirtmişlerdir.
Mahkememizin 2017/1024 Esas sayılı dosyasının 13 numaralı celsesinde, birleşen … 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasının, davacının talebi üzerine bu dava dosyasından HMK.nın 167.maddesi gereğine tefrikine karar verilmiş ve dava Mahkememizin bu esasına kaydedilmiştir.
Davacı, ortağı olduğu davalı şirketin kuruluş tarihinden itibaren kâr payı dağıtmadığını ileri sürerek kâr payının tespiti ile davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
Davacının, davalı …Tic. Ltd. Şti.’nde %33.33 oranında pay sahibi olduğu anlaşılmıştır.
Limited şirketlerde kâr payı ve yedek akçeler başlıklı TTK’nın 608.maddesinde;
(1) Kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.
(2) Şirket sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da kâr payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir.
(3) Şirket genel kurulu, kanun ya da şirket sözleşmesinde öngörülmeyen veya öngörüleni aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmalarına sadece;
a) Zararların karşılanması için gerekliyse,
b) Şirketin gelişimi için yatırım yapılması ihtiyacı ciddi bir şekilde ortaya konulmuşsa, bütün ortakların menfaati böyle bir yedek akçe ayrılmasını haklı gösteriyorsa ve bu hususlar şirket sözleşmesinde açıkça belirtilmişse, karar verebilir.” hükmü mevcuttur.
Limited şirketler genel kurulun devredilemez yetiklerinin düzenlendiği TTK’nın 616/1 maddesinin (e) bendinde; “Yılsonu finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Bu yasal düzenlemeler göz önüne alındığında, Kâr payının hesaplanması ve dağıtım koşulları TTK’nın 608. maddesinde düzenlenmiştir. Kâr payı dağıtımı konusunda genel kurulun karar vermesi gerekir. Ancak böyle bir karardan sonra kâr payının ortak bakımından limited şirkete karşı ileri sürülebilecek bağımsız bir alacak hakkına dönüşür. Davalı şirket genel kurulunda kâr dağıtımına ilişkin bir karar alınmadığı anlaşıldığından Mahkemeden kârın dağıtılması yönünde karar verilmesinin talep edilemeyeceği, sonuç olarak davada kârın dağıtılmasına genel kurulda karar verilmemiş olduğundan, davacı bakımından talep edilebilir bir bağımsız alacak hakkı doğmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 85,39 TL harcın mahsubu ile geriye kalan 94,51 TL harcın davacıdan tahsiline,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

**Bu belge 5070 sayılı Kanun Kapsamında Elektronik İmza İle İmzalanmıştır.*