Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/12 E. 2023/771 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/12 Esas
KARAR NO:2023/771

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:27/01/2015
KARAR TARİHİ:24/10/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davalı yana herhangi bir borcu bulunmaması sebebi ile işbu menfi tespit davasını açma zaruretinin hasıl olduğunu, icra dosyası borçlusu … tarafından … A.Ş’den, 26/08/2010 tarihli kredi sözleşmesi ile … plakalı otomobil satın alındığını, müvekkili … satış kredisi kullanan …’nin kredi kefili olduğunu, kredi sözleşmesinin asıl borçlusu …’nin ödeme güçlüğüne düşmesi ve kredi taksitlerini ödememesi sebebi ile 2000 yılı Temmuz, Eylül, Ekim ayları taksitleri müvekkili tarafından yatırıldığını, 28/07/2000 tarihinde 342.000.000,00TL, 14/09/2000 tarihinde 348.000.000,00 TL, 12/10/2000 tarihinde, 300.000.000,00 TL ödeme yapıldığını, kredi borçlusu … tarafından borçların ödenmemesi sebebi ile … A.Ş tarafından …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, takip konusu alacak için daha önce banka tarafından yapılan ilk icra takibinde müvekkili borcu sona erdiği halde ve aynı alacağa ilişkin … tarafından yapılan ikinci icra takibine de itiraz söz konusu iken davalı … tarafından üçüncü kez haksız ve hukuka aykırı olarak takip başlatıldığı ve bu icra dosyası ile 09/09/2014 tarihinde müvekkili üzerine kayıtlı araçlar üzerine haciz işlemi uygulandığını, 2000 yılında borcun sona erdirilmiş olmasına rağmen aradan geçen 15 yıllık süreden sonra müvekkili aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak icra takipleri yapılması sebebi ile müvekkili gerek maddi gerekse manevi olarak zarar gördüğünü, davalı yana herhangi bir borçlarının bulunmadığının tespitini ve dava sürecinde icra baskısı altında borcu ödemek zorunda kalınması halinde istirdatını, icra dosyasında tüm hacizleri fekki ile neticede icra takibinin iptaline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; …’ın …’ye kullandırılan aracın kredisinin kefili olduğunu, kredi borcunun ödenmemesi sebebiyle … 2. Noterliği vasıtası ile 15 Kasım 2000 tarih, … yevmiye numaralı ihtar çekilerek eski para ile 7.650.469,732 TL nin ödenmesini istediğini, dava dilekçesinde icra dosyalarından bahsedildiğini, bankaya el konulması esnasında bu dosyaların bulunamadığını, borcun da ödenmemesi sebebiyle asıl borçlu ve davacı müşterek borçlu müteselsil kefil hakkında yeni takip başladığını, takip başlatılırken banka döneminde uygulanan sözleşme faizler talep edildiğini, kurum kayıtlarına göre dosya borcunun kapanmadığını, fon alacakları ile alakalı olarak fon lehine bazı imtiyazların tanındığını, İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezaları fon alacakları ile alakalı olarak uygulanmamasını, ihalelere iştiraklerde teminat şartı aranmamasını, itirazların satış dışında takip işlemlerinin durdurulmasını, fona ödenmesi gereken bedellerin sıra cetvelinin kesinleşmesi beklenmeksizin karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile davanın reddini talep ettikleri anlaşıldı.
Alınan 08/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davalı … Banka defter, kayıt ve belgeleri incelememekle birlikte; dosyada mevcut tüm bilgi ve belgeler neticesinde; davalının dava dışı takip borçlusu … ile Müşterek Borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla davacı …’dan 15/11/2000 Tarihi itibariyle; 7.650,47-TL alacağı olduğu, taraflar arasında 15/11/2000 tarihi itibariyle borç-alacak tutarı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Taşıt Kredisine konu … Plaka sayılı rehinli aracın davacı … tarafından kredinin kapanması ve borç mahsubu yapılması için 13/11/2000 Tarihinde Bankaya teslim edilmesine rağmen, Banka tarafından değer tespiti/kıymet takdiri yapılmadan 15/11/2000 İhtar Bakiyesi üzerinden icra takibi başlatılmasından kaynaklandığını, davalı … tarafından davacı … aleyhine başlatılan ….İcra Müdürlüğü’nün 28/10/2005 Tarihli, 2005/… Esas sayılı dosyası ve ….İcra Müdürlüğü’nün 26/06/2013 Tarihli, … Esas sayılı dosyası kapsamında talep edilen alacağın tespiti için davalı Banka Defter, kayıt ve belgelerinin incelenmesi ve … Plaka sayılı aracın akıbeti, Bankaya teslim tarihinin takiben yapılması gereken değer tespiti/kıymet takdiri veya satış bedelinin tespit edilmesi gerektiği, aracın akıbetini kanıtlayamayan davalı …’nin aracın teslim aldığı andaki değerinin faizi ile birlikte tüm alacağın karşılandığının kabulü gerekeceği, aksini ispat yükümlülüğünün davalı tarafınca yerine getirilmediği, dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin davalının son olarak başlattığı ….İcra Müdürlüğü’nün 26/06/2013 tarihli, … Esas sayılı dosyası kapsamında talep ettiği 7.701,00-TL toplam alacak tutarının varlığını kanıtlamak için yeterli delil teşkil etmediğinin benimsenebileceği, ayrıca temerrüt faiz oranının da gabin niteliği taşıdığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Alınan 01/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davalı … Banka defter, kayıt ve belgeleri incelenememekle birlikte; dosyada mevcut tüm bilgi ve belgeler neticesinde; davalının dava dışı takip borçlusu … ile Müşterek Borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla davacı …’dan 15/11/2000 Tarihi itibariyle; 7.650,47-TL alacağı olduğu, taraflar arasında 15/11/2000 tarihi itibariyle borç-alacak tutarı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Taşıt Kredisine konu … Plaka sayılı rehinli aracın davacı … tarafından kredinin kapanması ve borç mahsubu yapılması için 13/11/2000 tarihinde bankaya teslim edilmesine rağmen, Banka tarafından değer tespit/kıymet takdiri yapılmadan 15/11/2000 ihbar bakiyesi üzerinden icra takibi başlatılmasından kaynaklandığını, Davalı … tarafından davacı … aleyhine başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün 28.10.2005 Tarihli, 2005/… Esas sayılı dosyası ve ….İcra Müdürlüğü’nün 28/10/2005 Tarihli, 2005/… Esas sayılı dosyası ve ….İcra Müdürlüğü’nün 26/06/2013 Tarihli, … Esas sayılı dosyası kapsamında talep edilen alacağın tespiti için davalı banka defter, kayıt ve belgelerin incelenmesi ve … Plaka sayılı aracın akıbeti, Bankaya teslim tarihini takiben yapılması gereken değer tespiti/kıymet takdiri veya satış bedelinin tespit edilmesi gerektiği, dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin davalının son olarak başlattığı ….İcra Müdürlüğü’nün 26/06/2013 Tarihli, … Esas sayılı dosyası kapsamında talep ettiği 7.701,00-TL toplam alacak tutarının varlığını kanıtlamak için yeterli delil teşkil etmediğinin benimsenebileceği mütalaa edildiği anlaşıldı.
Alınan 22/10/2023 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Dava dışı … A.Ş. ile davadışı … arasında akdedilen 28.06.2000 tarihli Bireysel Kredi Sözleşmesine dayalı olarak davadışı …’ye 7.500,00 TL tutarlı 36 ay vadeli taksitli kredi kullandırılmış olduğu ve sözleşmede davacı …’ın kefil sıfatı ile imzası bulunmakta olduğu, söz konusu kredinin faiz oranının Akdi %33, Temerrüt faiz oranının ise %49,50 olarak belirtildiği, Davacı banka tarafından davalılardan … “a, diğer davalıların kefaletiyle kullandırılan tüketici kredisi hesaplarından kaynaklanan davacı banka alacağının TBK 88 ve 120. Maddeleri uygulanmak suretiyle; icra tarihi olan (28.10.2005 )tarihi itibariyle tüketici kredisinden kaynaklanan alacak tutarı:15.11.2000 kat tarihi itibari ile asıl alacak tutarı olan 7.650,47 TL ye davalı …’ın temerrüt tarihi olan 17.11.2000 tarihine kadar akdi, 17.11.2000 temerrüt tarihinden 28.10.2005 tarihine kadar temerrüt faiz oranları ile yapılan hesaplamaya göre ; Davadışı asıl borçlu … ‘ye kullandırılan taşıt kredisi alacağı için 28.10.2005 takip tarihi itibari ile borç tutarının ; 7.650,47 TL asıl alacak, 18.018,64 TL faiz, 900,93 TL BSMV olmak üzere toplam 26.570,04 TL olarak hesaplanmış olup davacı … tarafından söz konusu takip talebinde 103.700,00 TL talep etmiş olduğu, Sayın Mahkemenizin tarafıma tevdi ettiği dosyanın ara kararı gereği”araç satışına dosyalarının tam suretlerine ulaşılmadığı fakat rehinli aracın tescil yazısından 6.250 TL’ye satıldığının anlaşıldığı , yine satış bedelinden 4.260,00 TL’nin MTV ve tellaliye gideri olarak ödendiği, bakiye olan 1.990,00 TL’nin ise 04/03/2008 tarihinde davalı alacaklıya ödendiği” dikkate alınarak 04.03.2008 tarihine kadar hesaplama yapılacak olup, söz konusu tarih itibari ile 1.990,00 TL tutar B.K Madde 100 e göre öncelikle faiz ve ferilerden düşümü sonrası kalan alacak tutarının 7.650,47 TL asıl alacak, 20.452,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.103,32 TL olacağı, İcra tarihi olan (26.06.2013 )tarihi itibariyle tüketici kredisinden kaynaklanan alacak tutarı: Davadışı asıl borçlu … ‘ye kullandırılan taşıt kredisi alacağı için 26.06.2013 takip tarihi itibari ile borç tutarının ; 7.650,47 TL asıl alacak, 26.805,094 TL faiz, 1.439,76 TL BSMV olmak üzere toplam 35.895,32 TL olarak hesaplanmış olup davacı … tarafından söz konusu takip talebinde faiz talep etmeyerek 7.701,00 TL talep etmiş olduğu, Davacı alacaklının alacağın asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren alacağın tamamen tahsil olacağa tarihe kadar %18 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV tutarını talep edebileceği,mütalaa edildiği anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava kredi borcu nedeni ile borçlu olmadığının tespiti davasıdır.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı, somut uyuşmazlığın, taraflar arasında düzenlenen, Bireysel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğu, sözleşmenin, tüketici kredisi sözleşmesi olduğu, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmıştır.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. TTK 4. ve 5. Maddesi ve 6502 sayılı yasanın ilgili maddeleri gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava tarihi itibariyle Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden REDDİNE,
2- Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 24/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır