Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/905 Esas
KARAR NO :2023/9
DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:30/12/2022
KARAR TARİHİ:16/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, sosyal medya platformlarında içerik üreten ve toplumda fenomen (influencer) olarak bilinen, ürettiği içeriklerle işbu sosyal platformlar üzerinden para kazanmayı meslek haline getiren çeşitli kimselere danışmanlık hizmeti vermekte olduğunu, davalının ise müvekkilinin çalıştığı ve hizmet sağladığı, dijital içerik üretimini meslek haline getirmiş kişilerden biri olduğunu, davalının, özellikle de … A.Ş. isimli şirketin bir internet pazar yeri kuruluşu olan “…” isimli alışveriş sitesinde satışlar yaparak para kazanmayı hedeflemiş ve bu konuda müvekkilinin danışmanlık hizmetine başvurmuş olduğunu, bunun üzerine taraflar arasında 12/04/2021 tarihinde 3 yıl süreli Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi’nin imzalanmış olduğunu, İşbu sözleşmenin gayesi; davalı … ile … A.Ş. (…) arasında olan faaliyetlere müvekkilinin aracılık etmesi, alınacak ödemelere ilişkin faturalandırma işlemlerini yapması ve ilişkili vergileri ödemesi olduğunu, sözleşmenin 3.maddesinde müvekkilinin vereceği hizmetin kapsamının işbu sözleşme kapsamında danışman, temsilcinin … (… A.Ş) ile olan faaliyetlerinde aracılık yapacağını, görevli mahkemelerin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“77K’) m.4 uyarınca davaya konu sözleşmenin her iki tarafın da ticari işletmesiyle alakalı olduğundan, işbu dava ticari dava niteliğinde olduğunu, müvekkilinin, vergi levhası bulunan ve danışmanlık hizmeti sağlayan bir tacir olduğu gibi; davalı yanın da … gibi dijital platformlar üzerinden ürettiği içeriklerle kitlelere ulaşarak, sponsorlu reklamlar alarak ve kurucusu olduğu markanın ürünlerini bu hesaplardan satarak para kazanmayı hedefleyen bir tacir olduğunu, dolayısıyla görevli mahkemelerin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu,
her iki tarafın da tacir olduğu dava konusu sözleşmenin 18.maddesinde yetki şartı kararlaştırıldığını, buna göre: “Taraflar işbu Sözleşme’nin uygulanmasından doğabilecek her türlü uyuşmazlıkları öncelikle dostane ilişkiler çerçevesinde yürütecekleri sulh görüşmeleri yoluyla gidermeye azami gayret göstereceklerini, işbu anılan görüşmeler sonunda mutabakata varılmaması halinde ve işbu şekilde ihtilaf giderilmediği takdirde İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” denilerek İstanbul Mahkemelerinin yetkisi konuşunda anlaşma sağlandığını, işbu dava belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş olduğunu, işbu davanın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m.107 uyarınca açıldığı tarihte alacak miktarını tam ve kesin bir şekilde belirlemeleri mümkün olmadığından belirsiz alacak davası olarak ikame edilmiş olduğunu, ancak Mahkememiz aksi kanaatte ise dahi; fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutulduğundan, kısmi dava olarak ele alınarak görülmesi ve bilirkişi incelemesine müteakip ıslah imkanı tanınarak neticelendirilmesi gerektiğini, müvekkilinin, sözleşmenin kendisine yüklediği tüm edim yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, yukarıda da açıklandığı üzere müvekkilinin sözleşme kapsamındaki tüm yükümlülüklerini, sözleşmenin 3.maddesinde belirtildiğini, buna göre, sözleşmenin 3 maddesinde; müvekkilinin vereceği hizmetin kapsamının, danışman temsilcinin … (… ve Satış Tic. A.Ş ) ile olan faaliyetlerinde aracılık yapacağını, danışman temsilcinin … (… ve Satış Tic. A.Ş ) ile olan her türlü faaliyetlerinden kaynaklı olarak alınacak ödemeler için faturalandırma yapacaüını, ödeme takibi yapacağını ve bu faaliyetlerden kaynaklanan gelirine ilişkin vergi ödemeleri yapacağını, müvekkilinin bunlar dışında hiçbir sorumluluğu yahut yükümlülüğü bulunmadığı gibi; müvekkilinin bu sorumluluğunu da layığıyla ve sözleşmeye uygun olarak, feshedildiği tarihe kadar yerine getirdiğini, müvekkilinin sözleşmenin imzalandığı 12/04/2022 tarihinden; feshedildiği tarihe kadar her ay aralıksız olarak …’a fatura düzenlemiş olduğunu, ödemelerin takibini yapmış, bu gelirlerin vergilerini ödemiş, Davalı’ya da işbu ödemeleri derhal ilettiğini, öte yandan davalının 18/08/2022 tarihli ihtamamesinde de müvekkilinin bu yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiği, bizzat davalı tarafından dile getirilerek adeta ikrar edilmiş olduğunu, davalının kendi hür ve öz iradesiyle sözleşme iradesi gösterip daha sonrasında ise kusurlu hareketleriyle sözleşmeyi ihlal eden, basiretsizce karşı tarafın zararına hareket eden tarafın davalı olduğunu, davalının yaş küçüklüğünden yararlanıldığı iddiasının, müvekkilinin; davalı …’ın yaşının küçük olmasından yararlandığını ve bu sayede onu aldatarak ve kendisinin yaşının küçük olmasından faydalanarak haksız çıkar elde ettiği iddia edilmekte olduğunu, müvekkilinin, davalıdan 6-7 yaş daha küçük olduğunu, dolayısıyla davalının ihtarnamede yer verdiği bu savın ne kadar manasız ve mesnetsiz olduğunun apaçık ortada olduğundan, daha fazla açıklama yapmaya ihtiyaç olmadığı kanaatinde olduklarını, davalının basiretli davranması gereken bir tacir olduğunu, davalı tarafın, …”, Instagramda ise “… “kullanıcı adıyla 245 bin takipçiye sahip olduğunu, dijital platformlarda içerik üreticisi olarak büyük kitlelere hitap etmekle birlikte, … isimli giyim markasının kurucusu olduğunu, bütün bunların yanı sıra dekorasyon ve mobilya markası olan Koçtaş ve dünya çapında cilt bakım ürünleri üreten … gibi markalar ile iş birliği yapmakta olduğunu, özetle davalının, dijital platformlarda oldukça ünlü markalarla çalışan, e-ticaretle ilgilenen ve ülke çapında tanınan nitelikli bir tacir olduğunu, dolayısıyla davalı tarafın ticari faaliyetlerinde tedbirli ve öngörülü bir tacirin aynı durumda göstereceği özeni göstermesinin gerekli olduğunu, (TTK) m. 18/2 hükmüne gör; her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş insanı gibi hareket etmesi gerektiğine işaret edildiğini, basiretli iş insanı gibi hareket etmek, tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, tedbirli ve öngörülü bir tacirin aynı durumda göstereceği özeni gösterdiğini, nihayetinde basiret kuralları gereği bir tacirin deneyimsizlik ya da düşüncesizlik içinde bulunamayacağının kabul edilmekte olduğunu, hal böyle olunca davalı tarafın gabin iddiasına dayanak olarak tecrübesizlik veya düşüncesizlik hali iddiasında bulunamayacağının açık olduğunu, zira tacir, tedbirli bir tacirin aynı durumda göstereceği özeni göstererek hareket eder ve bu ihtimalde deneyimsiz olduğunu ya da umursamaz hareket ettiğini iddia edemeyeceğini, cezai şart, sözleşmenin taraflara yüklediği edimin zamanında, yerinde ve tam olarak yerine getirilmesini sağlamak amacıyla borcun sözleşmeye uygun şekilde yerine getirilmemesinden kaynaklanacak zararların tazminini de göz önüne alarak tarafları sözleşmeye ekledikleri ya da ayrıca kararlaştırdıkları ekonomik değeri olan edim olduğunu, fakat davalı tarafın, söz konusu danışmanlık sözleşmesini haksız nedenle feshetmesine tağmen ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği cezai şartı ödemekten kaçındığını, yukarıda açıklanan nedenlerle; sözleşmenin haksız feshi nedeniyle; sözleşmede kararlaştırılan artırılmak üzere şimdilik 1.000-TL ceza-i şartın fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödetilmesini, sözleşmeye aykırılıklar sebebiyle müvekkilinin uğradığı artırılmak üzere şimdilik 100-TL kazanç kaybının; kayba uğratılan tarihten itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödetilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davaya cevap vermediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü, … Vergi Dairesi Müdürlüğü, … Vergi Dairesi Müdürlüğü, … Ticaret Sicili Müdürlüğü ve … Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin cevabi yazıları, celp edilip incelenmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsilini teminen, davacı yanca açılan alacak davasına ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın alacak davası olduğu, İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin 10/01/2023 tarihli cevabi yazısında “…davacı …’in 03/06/2022 tarihinde … sicil numarası ile … Odası’na kayıt olduğu ve bu kaydının halen devam ettiğinin…”, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 06/01/2023 tarihli cevabi yazısında; “…davacı …’in gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunamadığı gibi ortaklarından olduğu limited, kollektif ve komandit şirket kaydının da bulunamadığının…”, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 06/01/2023 tarihli cevabi yazısında; “…davacı …’in mükellefin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinde belirtilen hadleri aşmadığından dolayı ikinci sınıf tacir olduğu ve işletme hesabına göre beyanname verdiğinin anlaşıldığının…”, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 05/01/2023 tarihli cevabi yazısında ;”…davalının 24/01/2022 tarihinde bilgisayar programlama faaliyetlerine başladığı ( Sosyal medya içerik üreticisi olarak faaliyete başladığı bu nedenle yalnızca 0001-Gelir Vergisi yönünden mükellefiyet tesis edildiği, 2022 dönemi Gelir Vergisi Beyannamesi yasal verme süresi henüz gelmemiştir.) görülmüş olup, mükellef tarafından daireye verilmiş herhangi bir beyannamenin bulunmadığının…”, … Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nin 06/01/2023 tarihli cevabi yazısında; “…davalı …’ın sicil müdürlüğünde kaydının bulunmadığının…”, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazısı ile davalının iki adet anonim şirkette ortaklı kaydının bulunduğunun bildirildiği, tarafların dava tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi.16/01/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır