Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/900 E. 2023/494 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/900 Esas
KARAR NO:2023/494

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:29/12/2022
KARAR TARİHİ:15/06/2023

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili … İnş Turizm ve Tic. A.Ş.nin inşaat sektöründe yaklaşık 40 yıldır marka olarak tanınan, bilinen, yılda bir kaç bin konut üreten, çok sayıda proje geliştiren, tabiri caizse İstanbul’da inşaat sektörünün duayenlerinden olduğunu, davacı müvekkili şirketin, uzun yıllardan beri, davalı … A.Ş. ile çalışmakta olduğunu, … Ticari Merkez Şube nezdinde; Türk Lirası cinsinden … hesap numaralı, Amerikan Doları cinsinden … hesap numaralı ticari hesaplarının bulunduğunu, işbu hesaplar üzerinde Para Çekmek, Havale Yapmak, Ödeme Talimatı Vermek, Havale Talimatı vermek, EFT Talimatı Vermek, Swift, Hızlı Ödeme gibi tasarruf yetkisinin, davacı müvekkili şirketin ortak ve yöneticileri olan … …, … … ve … …’e ait olduğunu, taraflar arasında akdolunan Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesinde de hüküm altına alındığı gibi; davacı müvekkili şirketin ilgili hesaplarından faks talimatı ile yapılacak olan Havale/EFT vs şeklindeki ödemelere ilişkin talimatların; şirket kaşesi altında bu üç yetkiliden herhangi iki yetkilinin imzasını taşıması gerektiğini, talimatın bankaya, şirkette mevcut olan ve daha evvel bankaya bildirilmiş olan faks numarasından verileceği ve faks talimatını alan bankanın kendisine ulaşan bu talimatın doğruluğunu, talimatı veren şirket yetkilileri … …, … … veya … …’ den teyit edecek, talimatın doğruluğunu teyit ve tespit ettikten sonra, talimatın konusu işlemi gerçekleştireceğinin düzenlendiğini, davacı müvekkili şirkette muhasebe elemanı olarak çalışan … isimli şahsın; daha evvel bankaya iletilmiş olan gerçek ve orijinal ıslak imzalı talimat fakslarında yer alan davacı şirket yetkililerinin kaşe üzerine atılı imzalarını, kendi hazırlamış olduğu sahte talimatlara fotokopi ile yapıştırarak/çoğaltarak, davalı bankaya, kendi adına ve her işlemde yeni açılmış olan hesaplarına ödeme yapılmasını havi talimatlar gönderdiğini, banka tarafından mutlak bir şekilde, şirket yetkilileri … …, … … veya … …’den doğruluğunun teyit edilmesi gerektiği halde, teyit işlemleri adı geçen yetkililerden yapılmadığını, tam aksine davalı banka açısından çok büyük bir hata ve kusur oluşturacak / mutlak bir sorumluluk doğuracak bir şekilde, sahte talimatı oluşturan ve her iki şirkette de muhasebe / kayıt işlemleri yapmaktan başka bir görevi, temsil ve ilzam yetkisi bulunmayan …’ten teyit alındığını, …’ten teyidi alındıktan sonra talimatta belirtilen tutarın yine …’in hesaplarına aktarılması/gönderilmesi garabeti, banka açısından ağır bir kusur olduğunu, özensizlik olduğunu, akıl tutulması olduğunu, Bankanın, kendisine gönderilen faks talimatlarının teyidini aldığı kişi ile paranın gönderildiği alıcı hesabın sahibinin aynı kişi olduğunu bilemeyecek durumda olduğunu iddia edemeyeceği gibi; her yeni işlemde, … tarafından yeni açılan bir hesaba (sahte) talimat gereğince banka tarafından paranın aktarılmasını takip eden bir kaç dakika içinde, paranın başka hesaplara aktarılmasından ve söz konusu hesabın kapatılmasından haberdar olmaması ve bu kadar açık şüpheli işlemlerden şüphe duymaması bankacılığın doğasına, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kurumsal şubelerde her ticari şirketin, banka personeli olan bir müşteri temsilcisi olduğu ve bu müşteri temsilcisinin o şirketin tüm işlemlerini yaptığı/takip ettiği nazara alınacak olursa, sahte talimatı düzenleyerek davacı şirket hesaplarından kendi hesaplarına para aktarılması şeklinde cereyan eden, orta zekalı, vasat, makul her dimağın sahte olacağını anlayacağı ve en safiyane ve iyimser bakışla dahi şüpheli olarak değerlendireceği ve kırmızı kod koyacağı somut olaydaki işlemlerin, davalı bankanın istihdam ettiği müşteri temsilcisinin nazarından kaçmayacak kadar açık olması karşısında, sahte talimatları düzenleyerek davacı şirket hesaplarını boşaltan … ile müşteri temsilcisi banka personelinin işbirliği yapmış olma ihtimalinin de mevcut olduğunu, bu işbirliğinin olmaması halinde dahi, bu kadar ağır kusurun ve/veya ihmalin olduğu durumda, bankanın, adam istihdam edenin sorumluluğu hükümlerinden dolayı da sorumlu olacağının ortada olduğunu, sahte talimatlarla ve yukarıda belirtilen usul ve esaslara aykırı olarak; … İnş Turizm ve Tic. A.Ş.nin … numaralı hesabından; …’in 12 farklı İban nolu hesabına, 21.02.2020 ile 18.01.2021 tarihleri arasında, 19 farklı sahte talimata dayalı işlemle toplam 1.230.043,85-TL, … İnş Turizm ve Tic. A.Ş.nin … numaralı hesabından …’in sahte talimat düzenleyerek bankadan nakit çekim yöntemiyle, 28.12.2020 tarihinde çektiği 290.000-USD olmak üzere, bankacılık usul ve esaslarına ve hukuka açıkça aykırı, haksız fiil oluşturan havale/ödeme/EFT/nakit çekim yöntemleri şeklinde, şimdilik tespit edilebilen 20 ayrı işlem neticesinde, davacı müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, anılan usulsüz işlemlerden kaynaklanan zarardan dolayı, güven kurumu olan davalı bankanın, mutlak kusurlu olmakla sorumlu olduğunu belirterek, HMK.nın 107. maddesi doğrultusunda bedel arttırma hakları saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 30.000 TL’nin dava tarihinden itibaren Devlet Bankaları tarafından uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak taraflarına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacı tarafın açıkça belirsiz alacak davası açtığına dair beyanı çerçevesinde davacının HMK 107.maddesine dayanarak belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, HMK 114-h maddesi uyarınca belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin TÖS sistemini kendi iradesi ile seçtiğini, davacının beyanlarının aksine, müvekkili banka tarafından gerçekleştirilen tüm işlemler yasal mevzuat ve davacının akdettiği sözleşme ve ekleri ile uyumlu olduğunu, hukuki dayanağı bulunmayan tüm taleplerin reddinin gerekmekte olduğunu, davacı şirkette imzaya yetkili iki kişinin imzasının bulunduğu talimat ile toplu ödeme sistemine ilişkin yetkili kişi … olarak bildirildiğini, iletişime geçilecek e-postalar arasında … belirtildiğini, talimat vermeye yetkili şahıs olarak ve iletişime geçilecek şahıs olarak seçilen …’in davacı şirket tarafından yetkilendirildiğini, müvekkili banka kendisine bildirilen yetkili kişilerden gelen bilgiler doğrultusunda yine davacı şirket iradesi ile bildirilen kişilere bildirim yapmak suretiyle her türlü yükümlülüğünü yerine getirdiğini, taraflar arasında akdedilen temel bankacılık hizmet sözleşmesinin 1.4 maddesi kapsamında müvekkili bankanın hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili bankanın, davacı şirketin basiretsiz ve ağır kusurlu davranışı sebebiyle iddia ettiği zarardan sorumlu olamayacağı gibi müvekkili bankanın ilgili zarar ile illiyet bağı bulunmamakta olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/06/2023 tarihli dilekçesi ile, davadan feragat ettiklerini belirtmiştir. Davacı vekilinin vekaletnamesinde davadan feragate yetkisi bulunduğu görülmüştür.
Davalı vekili 08/06/2023 tarihli dilekçesi ile, davacı tarafın 08/06/2023 tarihli feragat dilekçesine karşı itirazlarının bulunmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını belirtmiştir.
Davacı vekili davadan feragat ettiğinden ve davadan feragat HMK.nın 307 ve devamı maddeleri gereğince davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olduğundan davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Feragat nedeniyle davanın reddine,
2-Harçlar Kanunun 22.maddesi gereğince alınması gereken 119,93 TL harcın peşin alınan 113.832,54 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 113.712,61‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin HMK.nın 312. maddesi gereğince kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekilinin beyanına göre davalının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına ve lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 3.120 TL ücretin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/06/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır