Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/827 E. 2023/621 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/827 Esas
KARAR NO:2023/621

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:12/05/2022
KARAR TARİHİ:26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket nezdinde 13., 14., 15., 16. Tertip hisse senetlerinden hisselerinin bulunduğunu ve dolayısıyla davalı şirkete hissedar konumunda olduğunu,Türk Ticaret Kanunda bulunan düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere şirket hissedarların en temel haklarından birinin mali hakları olduğunu, Sermaye piyasasında yer alsın veya almasın bir anonim şirketin pay sahibinin en önemli mali hakkının, şirket tasfiye edilmek zorunda olmadığı sürece kâr payı hakkı olduğunu, şirketlerin temel amacının ve esasında görevinin kâr elde etmek olup pay sahibi olmanın, yani şirket kurmak veya kurulmuş bir şirkete ortak olmanın temel amacının da elde edilen kârdan pay almak olduğunu, müvekkilinin temettü hakkının kendisine verilmesi için taraflarınca ilk olarak … A.Ş. ve … …’ne başvurulduğunu ve ihtar gönderildiğini, söz konusu bu ihtarnameye … … A.Ş. tarafından 14.04.2021 tarihli ve 2021/TİE/… Sayılı yazı ile cevap verildiğini, bankanın cevabına göre … ….’ye başvurmaları gerektiğinin beyan edildiğini ve başvuruda bulunulduğunu, davalı şirketin başvurularını kendince gerekçeler yaratıp reddetmesi ve devamında tüm istemleri yerine getirildikten sonra başvuruyu tamamen cevapsız bırakmış olmalarının müvekkili pay sahibinin bilgi alma hakkının kullandırılmamasının açıkça kötü niyetin ispatı olduğunu, tensip ile birlikte Davalı … ….’ne müzekkere yazılarak müvekkilinin sahibi olduğu hisse senetlerinin celbinin istenmesine, davalı … ….’nin finansal tablolarının ve geçmiş yıllara ilişkin kar payı dağıtım kararlarının celbine,temettü alacağının tespiti için işbu hisse senetleri ve finansal tablolar ile genel kurul kararlarının uzman bilirkişine tevdiine, tespit edilen tutarın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile beraber müvekkile ödenmesine, … A.Ş.’nin davaya ihbar olunan olarak eklenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait olduğu iddia olunan hisselere dair tüm hakların 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ nun 13/4 ve Geçici 10.maddeleri uyarınca ferileri ile birlikte Yatırımcı Tanzim Merkezi’ne devredildiğinden dolayı ancak “6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13 üncü Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine … Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” kapsamında belirtilen usuli süreç ve işlemlerin tamamlanması halinde … tarafından davacıya ödenebileceğini, dolayısıyla müvekkili bankanın ilgili sürece yönelik herhangi bir tasarrufta, yönetimde ve müdahalede bulunma hakkının mevcut olmadığını, müvekkili bankaya sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacının dava konusu etmiş olduğu hisse senetlerinin mülkiyetinin …’ne intikal ettiğini, davacının davaya konu hisse senetleri ile ilgili olarak kendisine bilgi verilmediği yönündeki iddiasının tamamen asılsız olduğunu, davacıya ait olduğu iddia olunan hisselere dair tüm hakların Sermaye Piyasası Kanunu ve Yönetmelik hükümleri uyarınca ferileri ile birlikte Yatırımcı Tanzim Merkezi’ne intikal etmiş olmasından dolayı ancak Yönetmelik hükümleri kapsamında belirtilen usuli süreç ve işlemlerin tamamlanması halinde … tarafından davacıya ödeme yapılmasının söz konusu olacağını, müvekkili bankanın ilgili sürece yönelik herhangi bir tasarrufta, yönetimde ve müdahalede bulunma hakkının mevcut olmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, diğer bir taraftan, hiçbir şekilde bir kabul anlamına gelmemekle birlikte dava konusu yönünden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının temettü hakkının kullanılmasının Türk Borçlar Kanunu’ nun 147.maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, bu süreyi aşan alacakların zamanaşımına uğramış olduğu hususunun sabit olduğunu beyanlarla ve açıklanan sebeplerle, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacının davalı şirkette sahibi bulunduğu hisse senetlerinden doğan temettü alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davalı yanca, davacıya ait olduğu iddia olunan hisselere ait tüm hakların, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 13/4 ve geçici 10.Maddesi uyarınca fer’ileri ile birlikte …’ne devredildiğini bu nedenle husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu(SPK)’nun 13/4. Maddesi, “Kaydileştirilmesine karar verilen sermaye piyasası araçlarının Kurulca belirlenen esaslar çerçevesinde teslimi zorunludur. Teslim edilen sermaye piyasası araçları kendiliğinden hükümsüz hâle gelir. Teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları ise kaydileştirilme kararından sonra borsada işlem göremez, aracı kurumlarca bu sermaye piyasası araçlarının alım satımına aracılık edilemez ve katılma belgelerinin geri alımı yapılamaz. Kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları …(…)’ye intikal eder. Bunların üzerindeki sınırlı ayni haklar kendiliğinden sona ermiş sayılır. Bunlar …’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ancak, Anayasa Mahkemesi’nin 12/11/2015 tarih ve 29530 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 22/10/2015 tarih ve E.2015/29, K.2015/95 sayılı kararıyla; itiraz konusu kuralın, kişilerin maliki oldukları menkul kıymetler üzerindeki mülkiyet hakkını sınırsız ve süresiz olarak ortadan kaldırması, sermaye piyasalarında alım satım yapacak kişilerin tam bir güvenceye sahip olarak yatırım yapabilmesine olanak tanımaması, kişilerin sahibi oldukları menkul değerler üzerinde rahat, kolay ve güvenli bir şekilde tasarrufta bulunmalarına imkân vermemesi ve aracı kuruluşların iş ve işlemlerinden doğacak zararları tazmine yönelik bir mekanizma öngörmüş olmasına rağmen sermaye piyasalarında işlem yapan kişilerin haklarının kaybı durumunda telafi edici herhangi bir yol veya tazmin mekanizması öngörmemesi nedeniyle kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturamadığından ölçülülük ilkesini ihlal ettiği, bu yönüyle, aracı kurumlarca katılma belgelerinin geri alımının yapılamayacağını, kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçlarının …’ye intikal edeceğini, bunların üzerindeki sınırlı ayni hakların kendiliğinden sona ermiş sayılacağını ve son olarak teslim edilmeyen sermaye piyasası araçlarının …’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılacağını öngören kuralın, kamu yararı ile bireyin mülkiyet hakkı arasında adil ve makul bir denge gözetmemesi nedeniyle mülkiyet hakkına aykırı olduğu kanaatine varılarak 06/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun (SPKn) md.13/f.4 hükmünde yer alan “…ve katılma belgelerinin geri alımı yapılamaz. Kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları …’ye intikal eder. Bunların üzerindeki sınırlı ayni haklar kendiliğinden sona ermiş sayılır. Bunlar …’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılır.” düzenlemesinin Anayasa’nın 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
28.11.2005 tarihinde …’ta Müşteri İsmine Saklama Sistemi’nde fiziken saklanmakta olan tüm hisse senetleri iptal edilerek, bu hesap kayıtları MKK tarafından devralınarak pay senetleri artık sadece MKK’da kayden hak sahibi bazında izlenmek suretiyle kaydi sisteme geçilmiştir. Bu tarihten sonra … A.Ş.’de alım-satımı yapılacak pay senetlerinin takasına sadece kaydi pay senetleri kabul edilmektedir. Pay senetlerinin kaydileşme tarihinden sonra yapılan tüm bedelli ve bedelsiz sermaye artırımlarında artık fiziki senet basım ve teslimi yapılmamakta sadece kaydi pay ihracı söz konusu olmaktadır. Likit fonlar dışındaki yatırım fonlarının kaydi sisteme dahil edilmesi işlemleri 31.12.2005 tarihinde tamamlanmıştır. Bu halde kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları 31.12.2012 tarihi itibariyle …’ye intikal etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı 12/11/2015 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış olup geriye yürümeyeceğinden paylar halen … nezdindedir. …’nin mahkemeye gönderdiği 01/03/2023 tarihli müzekkere cevabında bu hususa dikkat çekerek Anayasa Mahkemesinin kısmen iptal kararı öncesinde sermaye piyasası araçlarının …’ye intikal ettiği belirtilmiştir.
… Birimi tarafından mahkemeye gönderilen 10/05/2023 tarihli yazı cevabında, “…SPK’nın 13/4. Maddesi uyarınca kaydileştirilmeyen hisselerin 31.12.2012 tarihi itibariyle kanunen, 22/04/2013 tarihinde de fiilen …’ye intikal ettiği ve o tarihte yürülükte bulunan mevzuat uyarınca borsada 7,95-TL. Ağırlıklı Ortalama Fiyat ile satıldığı, …yönetmelik kapsamında gerekli işlemlerin tamamlanarak başvurulması halinde anılan tutara nema ekleneceği…” bildirilmiştir. Hal böyle olunca dava konusu hisselerin kaydileştirilmeleri için teslim edilmemiş olmaları ve yedi yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle …’ye intikal etmelerinde herhangi bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesince iptal edilen kanun hükmünün, iptal kararından önce hisselere sahip olan …’ye sağladığı haklar varlığını sürdürmekte olup iptal kararıyla birlikte paylar davalı …’a dönmüş değildir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra, 26/4/2016 tarih ve 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlarak yürürlüğe giren 14/4/2016 tarihli ve 6704 sayılı Kanunla SPKn’na eklenen “Mülkiyeti …’ye intikal eden sermaye piyasası araçlarının hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esaslar” Geçici Madde 10 ile, kayden izlenmeye başlandığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmediği için mülkiyeti …’ye intikal etmiş olan sermaye piyasası araçlarının iadesi ile satışlarının yapılmış olması hâlinde bunların bedellerinin ödenmesi talebiyle yapılacak başvuruların ve başvuru üzerine hak sahiplerine … tarafından yapılacak ödemelerin usul ve esasları, hak sahiplerince teslim edilecek sermaye piyasası araçlarının iptal ve imha esasları ile ihraççıların bu başvurulara ilişkin yükümlülüklerinin Kurulca belirleneceği, şu kadar ki, …’ye intikal eden sermaye piyasası araçlarından; ilgili mevzuat uyarınca satışı yapılmamış olanların aynen; satışı yapılmış olanların ise, Kurulca belirlenen esaslar çerçevesinde hesaplanacak satış tutarları üzerinden nakden ödeneceği düzenleme altına alınmıştır.
06/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesine dayanılarak çıkarılan ve 07 Eylül 2016 Tarih ve 29824 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13 üncü Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine … Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 4/1. maddesinde, kayden izlenmeye başlandığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar teslim edilmediği için mülkiyeti …’ye intikal eden sermaye piyasası araçlarından; ilgili mevzuat uyarınca satışı yapılmamış olanların 8 inci maddede belirtilen esaslar çerçevesinde aynen, satışı yapılmış olanların ise 9 uncu maddedeki esaslar çerçevesinde belirlenen satış tutarları dikkate alınarak, 10 uncu maddede belirtilen nemaları ile birlikte, …’ye başvuran hak sahiplerine EK-1’de yer alan taahhütname ve ibraname alınmak kaydıyla ödeneceği, 2. fıkrada ise ödeme için 5 inci maddede yer alan belgelerle birlikte …’ye başvurulmasının gerektiği düzenlenmiştir. 5 inci maddedeki düzenlemeye göre ise, Yönetmelik kapsamında ödeme talep eden hak sahipleri veya noter onaylı vekâletname ibraz eden vekili tarafından, bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren 10 yıl içinde iadeli taahhütlü posta yolu ile veya özel şirketler aracılığıyla imza karşılığı teslim suretiyle …’nin merkez adresine başvurulması zorunludur. Anılan bu düzenlemeler kapsamında dava konusu senetlerin, Yönetmelikte belirtilen alternatifli durumlara göre aynen veya nakden tazmini hususu …’nin sorumluluğundadır.
Davacı tarafın, dava konusu ettiği hisselerin belirtilen süre içerisinde kaydileştirilmemiş olmaları nedeniyle Yatırımcı Tazmin Merkezine devredildiği dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda Yatırımcı Tazmin Merkezine devredilen hisse senetlerine ilişkin bedeller, …’nden talep edebilir. Hal böyle olunca davacı tarafın dava konusuyla ilgili olarak davalıdan talep edebileceği bir hakkı bulunmadığı ve davalıya husumet yöneltilemeyeceği anlaşıldığından, davacının davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 269,85-TL harçtan peşin alınan 1.366,20-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 1.096,35-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.900-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560-TL. arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır