Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/798 E. 2023/725 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/798 Esas
KARAR NO:2023/725

DAVA:Ticari Şirket (Yönetim Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:22/11/2022
KARAR TARİHİ:17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Yönetim Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin enerji alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davalı şirketin, … Holding A.Ş. (“A Grubu pay sahibi” veya “…”)ve … Holdings Limited (“B Grubu pay sahibi” veya “…”) unvanlı iki ortaktan oluştuğunu, şirket anasözleşmesi ve Hissedarlar Sözleşmesine göre Yönetim Kurulu A Grubu hissedarın belirleyeceği üç adet ve B Grubu Hissedarların belirleyeceği iki adet olmak üzere toplam beş kişiden oluştuğunu, …ve …’in şirketin A Grubu yönetim kurulu üyeleri olduğunu, müvekkilleri …ve …’in ise şirketin B Grubu yönetim kurulu üyeleri olduğunu, Hissedarlar Sözleşmesi’ nin 4 nolu maddesi, yönetim kurulunun yetkilendirmeye ilişkin tüm kararlarının, A Grubu YK üyelerinden herhangi birisi ile B Grubu YK üyelerinden herhangi birisinin müşterek imzası yoluyla – her konuda ve en geniş şekilde şirketi temsil etmek üzere olması esası getirdiğini, bu paralelde, ortaklığın kurulduğu 2015 yılından itibaren, 04/02/2021 tarihli Genel Kurul’a istinaden alınan 04/02/2021 tarih ve 2021/02 sayılı Yönetim Kurulu kararına göre şirketin yukarıda sayılan A Grubu gerçek kişi muhataplardan herhangi biri ile B Grubu temsilcisi …’in müşterek imzaları ile en geniş şekilde temsil ve ilzam edilebilmekte olduğunu, yine 05/02/2015 tarihli Genel Kurul’da kabul edilen 1 nolu iç yönergeye istinaden A Grubundan herhangi biri ve B Grubundan herhangi biri olmak üzere iki YK üyesinin müşterek imzaları ile şirketin her konuda en geniş şekilde temsil ve ilzam edilmekte olduğunu, bunların yanında, şirket anasözleşmesinin 8 ve 9. maddeleri vasıtasıyla Yönetim Kurul ve Genel Kurullarda (sırasıyla) nitelikli çoğunluk (tüm üyelerin/hissedarların bulunduğu toplantılarda oybirliği (100%) ile alınabilecek kararlarını belirlemiş olduklarını, hal böyle iken ve taraflar arasında yukarıda listelenen tüm sözleşmeler geçerli iken, A Grubu pay sahibi … Holding, şirketi tek başına kontrol altına almak, şirket kaynaklarına tek başına erişebilmek için B Grubu YK üyelerinin yetkilerini sonlandırma gayreti içerisine girmiş olduğunu, şirketteki diğer pay sahibi olan B- Grubu pay sahibi …’in ticari ve hukuki haklarını bertaraf etmek üzere …’den kimseye haber verilmeksizin alındığı belli olan 30/07/2021 tarihli iki adet YK Kararı’nın ortaya çıktığını, B grubu pay sahibi olan …’in önceden hiçbir bilgisi olmadan, B Grubu YK üyelerinin bilgisinden özellikle kaçırılarak gizli bir şekilde, A Grubu pay sahibi … ninmenfaatlerine hizmet etmek üzere alınmış bu kararlar ile oldu-bitti yaratılıp yeni bir yetki düzeni kurulmaya çalışıldığını, müvekkilleri B Grubu YK üyelerinin, tescil ettirilmek üzere Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yapılan işbu gizli ve usulsüz müracaatlardan, değerlendirme sürecinde sicilin kararlardaki hukuki kusurları belirleyip iade etmesi ile başlayan iletişimler ile haberdar olduklarını, bu kararlardan ilkinin 05/08/2021 tarihinde tescil edilmek üzere Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müracaatı yapılan 30/07/2021 tarih ve 2021/06 nolu karar olup, bu kararda yürürlükteki 1 nolu iç yönerge iptal edilerek şirketin sadece … tarafından kontrol edilebilmesi için yeni bir düzen sağlayacak bir iç yönerge çıkarılmasının hedeflenmiş olduğunu, diğer kararın ise 18/08/2021 tarihinde tescil edilmek üzere Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müraacatı yapılan 30/07/2021 tarih ve 2021/07 nolu karar olup bu karar da yine aynı üç adet … YK üyeleri tarafından imzalanarak YK üyelerinden …, …’e (kendilerine) münferit imza yetkisi tanınmış ve evvelki tüm imza yetkilerinin kaldırılmasına karar verilmiş olduğunu, bu şekilde müvekkilleri B Grubu üyelerinin tüm sözleşmelerden gelen yetkilerinin açığa alınmasının hedeflenmiş olduğunu, her iki kararın da Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından hukuki kusurları sebebi ile tescil edilmemiş olduğunu, ancak bunun yanında bahsi geçen kararların esasen, Türk Ticaret Kanunu’nun 390/4.maddesinde yer alan dolaştırma usulüne aykırı olarak alınmış olduğunu, zira bu kararların tüm yönetim kurulu üyelerine sunulmadığı için geçerlilik şartının da yerine getirilmemiş olduğunu, bu arada A-Grubu pay sahibi …, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün tescil etmeyip iade etmiş olduğu içyönergeyi sanki tescil edilmiş gibi, içlerine kişi isimlerini de monte ederek usulsüz olarak 10/08/2021 tarihli elektronik posta ile şirket içindeki personele ve birimlere gizlice sirküle etmiş ve uygulamaya koymaya çalışarak filli durum oluşturmaya çalışmış olduğunu, tescili Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından yapılmayan bu geçersiz içyönerge ile beraber sirküle edilen organizasyon şemasına daha sonra atamayı planladığı şu anki kendi şirketinde bordrolu çalışanlarının isimlerini koymuş, bunu da personele tebliğ etmiş olduğunu, diğer pay sahibi, …’in haklarını ihlal ederken, kötü niyetine ek olarak kendi çalışanlarının maliyetlerini … Enerji şirketine yıkmayı planladığının her türlü izahtan vareste olduğunu, bu bilgilerin alınmasını takiben, …’nin dava dışı yukarıda açıklanılan gizli ve hukuksuz kararlar alma girişimleri sonrasında, … bu girişimlerin dışında benzer başka kararların alınıp alınmadığı konusunda şüpheye düştüğünü, bu sebeple, B Grubu YK üyesi müvekkili …’in 20/08/2021 tarihinde A-Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve üyelere gönderdiği elektronik mailde (TTK Madde 392 kapsamında), özellikle yönetim kurulu karar defteri olmak üzere, şirket defterleri ve sair şirket evrakları incelemek istediğini bildirmiş ancak çok uzun bir süre hiçbir cevap verilmemiş ve inceleme taleplerinin yerine getirilmemiş olduğunu, sonrasında A Grubu pay sahibi …’ye, …. Noterliği’nin14/10/2021 tarih ve … Yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek yapılan tüm bu hukuksuzlukların durdurulmasının talep edildiğini, …, işbu ihtarnameye karşı gönderdiği 25/10/2021 tarihli cevabi ihtarnamenin 5 nolu maddesinde yukarıda bahsi geçen hukuksuz kararları aldıklarını ve bunların tescil edilemediğini ikrar etmiş olduklarını, daha sonra A Grubu pay sahibi … (YK Başkanı …), Şirket YK üyesi olan müvekkillere 11/10/2021 tarihinde mail gönderip (katılımın teyidi ile ilgili cevap vermek üzere 48 saat süre vererek) “Yeni iç yönerge çıkarılması ve sınırlı imza yetkililerinin belirlenmesi” ve belirlediği diğer gündem maddelerini (2021/8, 9 ve 10) görüşmek üzere 15/10/2021 tarihi Saat 11:00 de Yönetim Kurulu toplantısı yapılması için davet etmiş, müvekkillerinin ise cevaben üzerinde çalışabilmek amacıyla hakkında görüşülecek iç yönergenin taslağının gönderilmesini talep etmiş olduklarını, YK Başkanı tarafından 2021/08 (09 ve 10) nolu kararın içyönerge ekli taslağının müvekkillerine gönderilmiş olduğunu, aynı zamanda gönderilen mail ile toplantıya hissedarlar sözleşmesinin de cevaz verdiği şekilde telekonferans yoluyla katılacaklarını, toplantıyı kayda alacaklarını bildirmiş olduklarını, toplantı günü ve saatinde müvekkillerinin toplantıya telekonferans yoluyla katılmış ve bu hususu belgelemek amacıyla tarafların bilgisi dahilinde toplantıyı video ile kayıt altına almış olduklarını, toplantı esnasında müvekkillerinin, kendilerine gönderilmiş olan iç yönerge taslağı (ve diğer kararlara) muhalefet etmiş olduklarını ve olumsuz oy kullandıklarını, bunun tutanağa geçirilip kararların toplantı tutanağı ile beraber kendilerine gönderilmesini talep ederek ve toplantının sona ermesi ile ayrılmış olduklarını, Yönetim Kurulu başkanının toplantıda tutanakların toplantı sonrasında sirküle edileceğini söylemiş olsa da gerek kararların gerekse toplantı tutanağının gönderilmemiş olduğunu, sonrasında müvekkillerinin, yapılan Yönetim Kurulu toplantısının kararları ile tutanağını diğer ortak … den mail yolu ile tekrar talep ettiklerini, müvekkillerinin bu talebine rağmen toplantı tutanağının da kararların da imzalamak üzere müvekkillerine gönderilmemiş olduğunu, müvekkillerinin gönderdiği e-postalara cevap dahi verilmediğini, müvekkillerinin mersis sistemi üzerinden (müvekkillerin haberi olmadan … üyeleri tarafından tecil ettirilmek üzere Ticaret Sicil Müdürlüğüne sunulmuşken), o günkü toplantıda görüşülen ve müvekkillerinin reddettiği 2021/08 sayılı Yönetim Kurulu kararına rastlamış olduklarını, ancak söz konusu kararın, anasözleşmeye aykırı olması nedeniyle Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından iade edildiğini, burada önemli olan nokta şudur ki, bahsi geçen (tescil ettirilmeye çalışılan) karar sanki müvekkili YK üyeleri söz konusu toplantıya hiç katılmamışlar ve sanki hiç red oyu kullanmamışlar gibi kaleme alınmış ve imzaya açılmış olduğunu, yani diğer ortak … bu yolla TTK 390/4.maddede yer alan dolaştırma usulüne uymuş gibi yapıp ve sanki çağrıya rağmen müvekkillerinin toplantıya katılmamış gibi gösterme gayreti içine girmiş ve bu yolla İçyönergede Şirket anasözleşmesi ve Hissedarlar sözleşmesine karşı usul ve esas sakatlıklarını saklayarak kanunu dolanabileceğini, Sicil Memurluğunun boşluğu ile içyönergeyi tescil ettireceğini düşünmüş olduklarını, tescil işlemlerinin online olarak takip ve sorgularının yapıldığı İTO resmi sitesinin portalında görünen belgede, Ticaret Sicil Müdürlüğü içyönergenin ilgili bendinin Şirket Esas Sözleşmesinin 8.nolu maddesine uyumlu hale getirilmesini talep ettiğini, bu iade sonrasında, … YK üyeleri söz konusu kararı Sicil Müdürlüğünün talebi doğrultusunda değiştirerek ve yine müvekkil YK üyelerinin bilgisi olmadan çok hızlı bir şekilde, dolaştırma usulüne aykırı olarak 15/10/2021 tarihli 2021/11 sayılı yeni bir karar almış olduklarını ve bu sefer söz konusu maddeyi sicilin talep ettiği şekilde değiştirmiş olduklarını, böylece diğer YK üyelerinin, söz konusu kararı müvekkili YK üyelerine sunmadan ve Türk Ticaret Kanunu 390.madde hükümlerine tamamen aykırı olarak almış olduklarını, bu işlemin hukuken diğer sorunlu kısmının Sicil Müdürlüğünün 28/10/2021 tarihli gerekçeli iade kararına istinaden 2021/8 nolu kararda yeni düzenlemeler yaparken, düzenleme sonrası (2021/11 nolu) yeni kararın tarihinin 15/10/2021 olarak yani 13 gün geride olarak bırakılması ve böyle bir durumun göze batmayacağının düşünüldüğünü, yine akabinde diğer ortak … YK üyeleri tarafından 15/10/2021 tarihli ve 2021/12 nolu yeni bir karar alınarak (2021/09 un yerine geçmek üzere) bu sefer iç yönergede Teknik İşler Direktörü, Mali işler Direktörü gibi görev ve unvanlara atanacak gerçek kişiler belirlenmiş olup yine bu karar için de bir YK toplantısı yapılmamış ve söz konusu kararın müvekkili YK üyelerine sunulmamış olduğunu, bu kararın da TTK’nın 390. Maddesi hükümlerine tamamı ile aykırı olduğu gibi, 2021/11 sayılı karar gibi Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 28/10/2021 tarihli iade kararı sonrasında alınmış olmasına rağmen aynı gerekçelerle sanki 15/10/2021 tarihinde alınmış gibi 3 … üyesi tarafından kendi aralarında imzalanmış olduğunu, 2021/11 nolu kararda tanımlanan tüm pozisyonlara bu karar marifeti ile atanan tüm yetkililerin A Grubu pay sahibi … de bordrolu … çalışanları olduğunu, yukarıda bahsi geçen, anasözleşme ve ortaklık sözleşmesi hükümlerinde bulunan B Grubu pay sahibi … in tüm hak ve yetkilerinin böylece by-pass edilerek, bu kararla yeni atanan … personeline sınırsız miktarda Banka Transfer İşlemi yapma olanağı verilmiş olduğunu, müvekkillerince şirketin YK başkanına gönderilen e-posta ve …. Noterliği tarafından gönderilen 08/12/2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile yapılan uyarılara ciddiyetsiz yazılı cevaplar verildiğini, bu arada müvekkili YK üyeleri tarafından 02/11/2021 tarihli e-posta ile müvekkilleri tarafından haberdar olunmayan yeni YK kararlarının incelenmesi için bilgi edinme hakkı çerçevesinde başvuruda bulunulmuş olduğunu, bu talebin 05/11/2021 tarihli maille tekrar hatırlatılmış olduğunu ama A Grubu pay sahibi … Yönetim Kurulu Başkanı tarafından müvekkillerinin taleplerine cevap dahi verilmediğini, bu sefer müvekkillerinin söz konusu YK kararlarının incelenmesi talepleri ile ilgili bir ….Noterliği’nin 08/12/2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini göndermiş olduklarını, bahsi geçen YK kararlarına ancak 20/12/2021 tarihinde, büyük uğraşlar sonucu ulaşabilmiş olduğunu, bütün bunlara ek olarak, karar defteri sayfaları temin edilebildiğinde ise yukarıda bahsi geçen kararların haricinde 2021/09 ve 2021/10 nolu kararların da hukuka aykırı olduğu ortaya çıkmış olduğunu, zira bu kararların da TTK 390. Maddenin dolaştırma usulüne aykırı olarak alınmış olduğunu, 2021/09, 2021/10, 2021/11 ve 2021/12 nolu hukuka aykırı kararların butlanının/yokluğu ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile talep edilmiş olduğunu, söz konusu dosyada taraflarınca ihtiyati tedbir de talep edilmiş olup, kararların uygulanması durumunda oluşacak büyük tehlikenin Mahkemece görülmesi neticesinde işbu kararların dava sonuna kadar yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş olduğunu, bunun yanında …. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararla 2021/11 ve 2021/12 nolu kararların iptaline karar verilmiş olduğunu, ancak davalı taraf kanunu dolanarak şirketi ele geçirmeye ve müvekkili atayan pay sahibi olan …’in haklarını defaten kısıtlamaya çalışmakta olduğunu, davalı tarafça alınan hukuka aykırı kararların ….Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin akabinde bu sefer de davalı tarafın, müvekkillerini dışlayan ve hukuksuz atamaları olan atamaları 2 nolu iç yönerge ve 2021//11 ve 2021/12 nolu YK kararlarını iptal eden mahkeme kararını by-pass etmeye ve arkadan dolanmaya yönelik olarak, yeni hukuksuz iç yönergeler çıkarmak, tüm üyelerin bulunduğu bir YK toplantısında alınması gereken bütçe onayını tek taraflı olarak geçirmek ve üye atama hakkını diğer ortak …’in elinden almak amacıyla hukuksuz eylemlerine devam ettiğini, müvekkillerden … tarafından 25/04/2022 tarihinde YK karar defterinde 2022 yılından itibaren alınan kararlar talep edildiğini, bu talebe davalı taraf hakaretlerle karşılık verildiğini ve söz konusu kararları son defa ilettiğini bildirmiş olduğunu, TTK kapsamında bilgi alma hakkı bulunan, kanunen şirket yönetiminin önemli bir parçası olan şirketin YK üyesine kararların son defa gönderildiğinin belirtilmesinin davalı tarafın zihniyetini gözler önüne serdiğini, akabinde davalı tarafın 13/05/2022 tarihli yazısı ile 17/05/2022 tarihinde YK toplantısı yapılmasını talep etmiş, bu toplantıda müzakere edilecek konularla ilgili müvekkillerinin bazı bilgi ve belgeler talep etmiş olduklarını ancak müzakerenin yapılabilmesi için incelenmesi gereken söz konusu belgelerin müvekkillerine gönderilmemiş olduğunu ve müvekkillerce 17/05/2022 tarihinde söz konusu YK toplantısının yapılamadığının farz edildiğini, müvekkilleri tarafından bu defa 30/05/2022 tarihinde bir toplantı yapılması talep edildiğini ve mail üzerine mail gönderilmiş olduğunu ancak davalı tarafların bu maillere cevap dahi vermediklerini, sonrasında 25/05/2022 tarihinde müvekkili … tarafından tarafından atılan maile cevaben, davalı …’in 26/05/2022 tarihinde cevap vererek 13/06/2022 tarihinde bir GK gerçekleşeceğinin haber verildiğini, müvekkili … tarafından ısrarla bu arada alınan YK kararlarının kopyasının talep edildiğini, söz konusu karar defteri kopyasının iki haftanın sonunda gönderildiğinde ise müvekkilleri YK toplantısında konuşulacak konularla alakalı bazı belgeleri beklerken, davalı tarafların müvekkillerinim katılımı olmadan kendi kendilerine bir YK toplantısı yaptıkları ve hatta söz konusu Yk toplantısında da 13/06/2022 tarihinde GK yapmak üzere karar aldıkları ortaya çıktığını, bu kararla davalı tarafların kendi kendilerine hem GK yapılması konusunda karar almış, hem B Grubu pay sahibi olan …’in atadığı YK üyesi olan müvekkili …’i YK başkan vekilliği görevinden almış, hem yeni imza sirküleri çıkarılmasına karar vermiş, hem de anasözleşme ve hissedarlar sözleşmesi gereğince tüm YK üyelerinin katılımıyla alınması gereken bir karar olan güç artımını kendi kendilerine onaylamış olduklarını, söz konusu hukuksuz kararın, 31/05/2022 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından iade edildiğini, davalı tarafın işbu hukuksuz ve müvekkilleri dışarıda bırakmaya yönelik eylemleri neticesinde müvekkillerinin 03/06/2022 tarihinde ….Noterliği’nin 03/06/2022 tarih ver … yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek azlık pay sahibi sıfatıyla 10/07/2022 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasını talep ettiklerini, ek olarak müvekkillerinin 09/06/2022 tarihinde …. Noterliği’nin 09/06/2022 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek davalı tarafın kendi kendine yaptığı ve eşit işlem ilkesine aykırı olan işbu YK toplantısında alınan kararların batıl olduğunu, zaten batıl olan söz konusu kararı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün de iade etmesi neticesinde ilan edilememiş olmasından dolayı bahsi geçen GK toplantısının yapılamayacağını, yapılsa dahi batıl olacağını bildirdiklerini, bunun üzerine davalı … tarafından 13/06/2022 tarihli mailin gönderildiğini ve müvekkillerinin 13/06/2022 tarihinde yapılacak olan genel kurulu “engellediklerini” bildirdiklerini, yani müvekkillerinin kanundan kaynaklanan haklarını kullanmaları ve yapılacak genel kurulun hukuksuzluğunu karşı tarafa bildirmelerinin bile davalılar tarafından “engelleme” olarak nitelendirilmekte olduğunu, işbu nitelemenin de davalı tarafın zihniyetini gözler önüne sermekte olduğunu, davalı taraf gönderdiği mailde müvekkillerinin 20 Temmuz’da toplantı yapılması talebinde bulunduklarını varsaydıklarını toplantının 26’sında yapılabileceğini öncesinde YK toplantısı yapılacağını bildirmiş, müvekkillerinin de 20 Temmuz’u tercih ettiklerini, 26’sında yapılacak olursa da vekil tayin edeceklerini ve yapılacak YK toplantısı için gündemin gönderilmesi gerekliliğini bildirdiklerini, davalı tarafın bu maile de cevap vermemiş, bu sefer 20 Temmuz 2022 tarihli mailiyle GK toplantısı öncesi yapılacak olan YK toplantısını yapmak üzere 25 Temmuz veya 26 Temmuz’da müvekkillerini davet etmiş ve GK toplantısının da 27 Temmuz veya 28 Temmuz’da (yani 1 hafta sonra) yapılacağını bildirmiş olduğunu ve 2 nolu iç yönerge taslağını gönderdiğini, bütün bunlar olurken müvekkilleri tarafından, daha sonradan ….Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararla iptal edilen, davalıların hukuka aykırı bir şekilde karar alarak çıkardığı iç yönerge ile atanan, yani bizzat davalı taraflarca atanan ve yine davalılarca vekaletname verilen … isimli çalışanın 18/05/2022 tarihinde EPDK nezdinde 42 mW’ın üzerinde ve 46.2 mW’tan fazla olmamak üzere kapasite artırımı talebinde bulunduğunun öğrenildiğini, bu hukuksuz karardaki sorunun ise söz konusu işlemin anasözleşme ve hissedarlar sözleşmesi gereğince ancak tüm YK üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilecek bir toplantıda alınacak bir kararla yapılabilecek olduğunu, davalı tarafın 22/07/2022 tarihli maili ile “bu toplantıyı binbir müşkilat ile organize ettiklerini” belirttiğini ve müvekillerinin katılması için ısrara ettiğini, müvekkili tarafından gönderilen aynı tarihli mail ile ise baba-oğul olan davalıların toplantı organize etmek konusunda sıkıntı yaşamadıklarını, bir şirket temsilcisinin genel kurula katılabilmesi için yurtdışında vekaletname çıkarılması, apostil alınması gerektiğini ve vekaletnameye toplantı gün ve saatinin yazılması gerektiğini, 2-3 gün sonra toplantı yapılması talep edildiğinde pek tabi ki o şekilde toplantı yapılamayacağını belirtmiş ve 2 Ağustos’tan sonra toplantı yapılmasını talep ettiklerini ve bu iyiniyetli ve makul önerinin kabul edilmesini umut ettiklerini belirttiklerini, davalı tarafın 25/06/2022 tarihli mailiyle yine ısrar etmiş, bu maile cevaben müvekkilinin 25/06/2022 tarihli mailiyle azlik hissedar olan tarafından kendilerine resmi bir bildirim geldiği halde 6 hafta boyunca YK ve GK toplantısının yapılması için herhangi bir aksiyon alınmadığını, müvekkilinin katılımının mümkün olmadığı tarihlerde toplantı yapmak üzere ısrar edildiği ve bunun sebebinin müvekkilleri tarafından anlaşılamadığının bildirildiğini davalı …’in ise 28/07/2022 tarihli mailiyle söz konusu toplantıyı kendi kendilerine, müvekkillerinin katılımı olmadan yaptıklarını ikrar etmiş, bundan sonra ise müvekkillerinin müsaitliği veya katılımı olsun olmasın kendileri tarafından belirlenen gün ve saatlerde toplantı yapacaklarının bildirildiğini, yani davalı tarafların bu mail ile şirketi bir tek kendilerinin malı gibi gören, diğer ortağın hukuki haklarını hiçe sayan yaklaşımlarını bir kez daha göstermiş olduklarını, sonrasında davalı tarafın 26/07/2022 tarihinde YK toplantısı yaptığını ve bu toplantıda … sayılı ve 26/07/2022 tarihli, iç yönergeyi onaylayan bir YK kararı aldığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün bu kararı hukuka uygun bulmayarak iade etmesi neticesinde öğrenildiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ise 8. ve 9. madde ile karara bağlanmış olan söz konusu anasözleşme değişikliğinin GK’da alınacak bir karara istinaden yapılması gerektiğinin belirtildiğini, ancak bu defa davalı tarafların kararda yer alan diğer maddelerin üstünü karalayarak karman çorman, karalamalar içinde bir kararı tescile vermiş olduklarını, 25/08/2022 tarihinde GK toplantısı yapılacağı bildirilen ve GK toplantı gündeminin yer aldığı 1.maddeyi ayrı bir şekilde ilan ettirmiş olduklarını, fakat davaların üstünü çizdikleri bir kararı Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde nasıl sonradan tescil ettirdiklerinin taraflarınca anlaşılamamış olduğunu, esasen söz konusu kararın üstü çizildiği anda iptal edilmiş anlamına gelmekle sonradan tescil de edilemeyeceğini, bunun yanında davalı tarafların 26/07/2022 tarihli ve … nolu başka bir karar alarak içyönergede belirttikleri imza yetkilerine, sınırlı imza yetkilisi olarak bazı kişileri atamış olduklarını, sonrasında müvekkilleri tarafından davalı taraflara ….Noterliği’nin 23/08/2022 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderildiğini ve … nolu kararın içerisine serpiştirilen 8 ve 9 nolu maddelerin tescil edilebilmesi amacıyla bu kararın 8. ve 9.maddeleri dışında diğer türm maddelerinin iptal edildiği, iptal edilen bu kararlar içinde GK toplantısı yapılmasına ilişkin olan 1 nolu kararın da bulunduğu, bu nedenle söz konusu GK çağrısının batıl hale gelmiş olduğunu ve çağrısı batıl olan genel kurulun kendisinin de 25/08/2022 tarihinde yapılamayacağını bildirilerek 30/09/2022 tarihinde çağrılı olağanüstü GK yapılmasının talep edildiğini, bu noktada müvekkilinin şirket merkezine gönderilen çağrı mektuplarının 25/08/2022 tarihinde tebliğ olduğu göz önüne alındığında esasen çağrı usulüne uyulmamış olmakla ve diğer hukuka aykırılıklar sebebiyle bahsi geçen GK’un iptali için de İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasıyla dava açıldığını, A Grubu pay sahibinin usulsüz ve hukuksuz iş ve işlemlerine tüm ihtar ve muhalefetlerine rağmen devam ettiğini, müvekkili YK üyelerinin katılımını bilinçli olarak engelleyerek tek başlarına şirkette her türlü kararı alabilmekte ve usulsüzce yetkilendirilmiş kişiler vasıtası ile müvekkillerinin bilgisi dışında iş ve işlemler yapmakta olduğunu, söz konusu içyönergede açıkça görüldüğü üzere finans müdürünün bankalardan para çekmek yatırmak, EFT havale vb. işlemler için herhangi bir parasal sınırı bulunmadığını, Finans Müdürü Mali işler direktörü ile birlikte her türlü para gönderme işlemini yapabilmekte olduğunu, ancak anasözleşmede ve hissedarlar sözleşmesinde görüldüğü üzere 100.000 Euro’yu geçen işlemlerde YK üyelerinin oybirliği gerektiğini, davalı tarafların daha önce çıkardığı ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin iptal ettiği iç yönerge ile 3.kişilere verilen sınırlı yetkiler, aynen huzurdaki davada yer alan içyönergedeki yetkileri içermekte olduğunu, davalı tarafların söz konusu içyönerge iptal edilince kanunu arkadan dolaşmak maksadıyla aynı yetkileri veren başka bir iç yönerge daha çıkardıklarını, …. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasında iptal edilen ve huzurdaki iç yönerge ile aynı yetkileri veren iç yönergenin tehlikeleri detaylı olarak anlatıldığını, o dosyada belirtildiği üzere, Yönetim Kurulu’nun sınırlı yetkisini devrettiği muhasebe ve finans müdürleri tarafından 1.070.000 Euro tutarında borç verme niteliğinde şirketin malvarlığından bir ödeme gerçekleştirildiğini, söz konusu ödeme ilişkili taraflara yapılan bir ödeme olsa dahi, anasözleşmede 100.000 Euro’yu geçen işlemlerde YK üyelerinin tamamının katıldığı bir toplantıda oybirliği aranmaktayken, yine usule aykırı bir şekilde sadece muhasebe ve finans müdürünün talimatı ile bankadan söz konusu ödemenin yapıldığını, burada ödemenin kime yapıldığından ziyade, usule uygun olarak yapılmamasının önemli olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin ve başkaca her türlü alacak, hak, talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, bahsi geçen kararların uygulanması durumunda şirket ve özellikle diğer ortak … telafi edilemez zararlara uğrayacağından ve de bu kararlar dayanak gösterilmek suretiyle diğer ortağın durumunu daha da ağırlaştıran ve eşit işlem ilkesine aykırı olan ve pay sahiplerinin devredilmez nitelikteki haklarını daha da ihlal edebilecek kararların alınması mümkün olduğundan söz konusu kararların uygulanmasının tedbiren dava sonuna kadar durdurulmasını ve bu hususta tedbiren Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasını, bahsi geçen kararların hem usul yönünden hem de esas yönünden Türk Ticaret Kanunu’na açıkça aykırı bulunduğundan; 2022/2 ve … nolu kararların geçersizliğinin/yokluğunun /butlanının Mahkememizce tespit edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın her ne kadar huzurdaki davada müvekkili şirket Yönetim Kurulu’nun … ve … no.lu kararlarını ihtilaf konusu ettiğini belirtse de dava dilekçesinin önemli bir kısmında sayfalarca işbu dava ile hiçbir ilgisi olmayan, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. ve … K. sayılı dava dosyasına konu ihtilafları huzurdaki davaya da taşımak istediğinin görülmekte olduğunu, her şeyden evvel, davacının işbu dava ile hiçbir ilgisi olmayan söz konusu haksız ve kötü niyetli açıklamalarının yasaya ve usule aykırı olduğu gibi gerçeği de olduğu gibi yansıtmamakta olduğunu, nitekim davacının, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. ve … K. sayılı dava dosyasında kısmen aleyhine red kararına hükmedildiği hususunu da özenle Mahkemeden gizlediğinin de görüldüğünü, her halükarda dava dilekçesinde müvekkili şirket Yönetim Kurulu’nun … ve … no.lu kararları aleyhine ileri sürülen iddia ve taleplerin gerçeğe aykırı, haksız ve kötü niyetli olup, hukuki temelden de yoksun olduğunu, müvekkili şirketin ülkemizde enerji sektöründe faaliyet gösteren ve esas faaliyetlerinin yanı sıra, yürütmekte olduğu sosyal sorumluluk projeleri ile de ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına fayda sağlayan, alanında öncü, saygın bir şirket olduğunu, 26 Ocak 2011 tarihinde EPDK tarafından müvekkili şirkete 49 yıl süreli olarak 42 MW elektrik üretim lisansı tahsis edilmiş, 2015 yılında, teknolojik gelişmelerle birlikte üretim lisansı 46,2 MWm/42MWe olarak tadil edilmiş olduğunu, müvekkili şirkette A grubu pay sahibi … %55, B grubu pay sahibi … ise %45 oranında pay sahibi olduğunu, müvekkili şirketin A Grubu Yönetici ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanı … tarafından 20 Temmuz 2022 tarihinde diğer Yönetim Kurulu üyelerine gönderilen e-posta ile Yönetim Kurulu toplantısının 25 Temmuz 2022 veya 26 Temmuz 2022 tarihinde gerçekleşmesi için davet gönderilmiş olduğunu, davacının 25 Temmuz 2022 tarihinde hazır bulunmamasının ardından, müvekkili şirket Yönetim Kurulu Başkanı tarafından Yönetim Kurulu üyelerine usulüne uygun olarak yapılan çağrının ardından 26 Temmuz 2022 tarihinde Yönetim Kurulu toplantısı yapıldığını, öte yandan davacının, haksız ve kötü niyetle işbu davayı ikame ederek … ve … sayılı Yönetim Kurulu kararlarının yokluğunun/butlanının tespitini talep ettiğini, bu nedenle, davacının dava dilekçesinde yer alan hukuki mesnetten yoksun, gerçek dışı iddialara karşı cevaplarını sunma ve müvekkili şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde ikame edilen davanın reddini talep etme zarureti doğduğunu, huzurdaki haksız ve hukuki temelden yoksun dava sebebi ile müvekkili şirket nezdinde doğacak muhtemel zararlarına karşılık TTK’nın 460/5. maddesinin emri gereği kıyasen uygulanması gereken TTK’nın 448 ve 451. maddeleri uyarınca davacının Mahkememizce uygun göreceği miktarda teminat yatırmaya mahkûm edilmesini talep ettiklerini, davacının TTK’NIN 369. maddesine muhalefet ederek şirketin iş ve işlemlerinde temsil ve ilzamını düzenleyen yasa ve usule uygun olarak alınan yönetim kurulu kararlarının uygulamasını haksız ve kötü niyetle engellemeye çalışmakta olduğunu, davacının müvekkili şirket ve yöneticilerinin itibarını zedelemek, şirket çalışanlarının görevlerinin ifasını ve şirketin temsil ve ilzamını engelleyerek müvekkili şirketin ticari ve operasyonel faaliyetlerini, iş ve işlemlerini sürüncemede bırakarak kilitlemek için, dava konusu yönetim kurulu kararlarının hükümsüz ve geçersiz olduğuna dair asılsız iddialarını gerek şirket için de gerekse üçüncü kişiler nezdinde haksız ve kötü niyetle halen yaymaya devam ettiklerini, davacının haksız ve kötü niyetli, hukuka aykırı bu eylemlerinin durdurulması için “ihtiyati tedbir” kararı verilmesi gerektiğini, davacının, müvekkili şirket yönetim kuruluna seçilmesinin ardından bu görevi kabul ederek Yönetim Kurulu’na katıldığı andan itibaren söz konusu görevlerinin ifasında TTK ve Şirket Esas Sözleşmesi’nde düzenlenen esas ve usuller ile bağlı olduğunu ve buna Yönetim Kurulu toplantılarının düzenlenmesine ilişkin usul ve esasların da dâhil olduğunu, davacının dava konusu yönetim kurulu kararlarının butlanının tespitine ilişkin talebinde hukuki yararının da bulunmadığını, davacının daha önce …. Noterliğinin 3 Haziran 2022 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile talep ettiği esas sözleşme değişikliğini konu olan Yönetim Kurulu Kararı’nın da huzurdaki davada hükümsüz sayılmasını talep etmesinin, abesle iştigal olduğu gibi, davacının haksız ve kötü niyetli ve çelişkili davranışlarının bir örneği olduğunu, davacının ihtarına konu talebi doğrultusunda alınan Yönetim Kurulu Kararının yokluğunu talep etmesinde hiçbir hukuksal mantık veya yarar olmadığını, müvekkili şirketin enerji arz ve talebinin en yüksek seviyede kamu yararı ile buluştuğu enerji sektöründe faaliyet göstermekte olup, davacının haksız ve asılsız iddia ve ithamlar ile ileri sürdüğü hukuki temelden yoksun talepleri yargılamaya muhtaç olduğu gibi somut olayda davacının ileri sürdüğü “ihtiyati tedbir” talebi yönünden HMK’nın 398. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin şartlarının da mevcut olmadığını, müvekkili şirkette her türlü iş akış süreci, talep, ödeme ve karar online olarak … platformu üzerinden yürütülmekte olduğunu, bu platform sayesinde yapılan işlemlerin ilgililer tarafından takip edilebilmekte ve ilgililere, hatalı olduğunu düşündükleri iş ve işlemlere müdahale edebilme imkânı tanınmakta olduğunu, müvekkili şirketin faturaları ve banka ekstrelerinin düzenli olarak Yönetim Kurulu üyelerine e-posta yolu ile iletilmekte, her türlü sorularının da özenle cevaplandırılmakta olduğunu, dolayısı ile Yönetim Kurulu Üyesi olan davacının şirket iş ve işlemleri hakkında bilgi almak, izlemek ve gerekli gördükleri takdirde somut işlemlere müdahale etmek hak, yetki ve imkânlarının da olduğu hususu gözetildiğinde ortada “ihtiyati tedbir” ile korunmaya muhtaç somut bir zarar ya da tehlikenin olmadığının ortada olduğunu, bu halde, HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir kurumu için aranan şartların somut dava da mevcut olmadığı hususunun sabit olduğunu, müvekkili şirket Yönetim Kurulu’nun 26 Temmuz 2022 tarihinde usulüne uygun bir şekilde toplanmış ve davaya konu … ve … sayılı kararların, usulüne uygun olarak yapılan oylama neticesinde alınmış olduğunu, dava konusu kararların alındığı Yönetim Kurulu toplantılarının, üyelerin usul ve yasaya uygun bir şekilde toplanması neticesinde gerçekleştirilmiş olduğunu, somut olayda, TTK’nın 390/4. maddesi gereği dolaştırma usulünün uygulanmasını gerektirir bir durum bulunmadığını, davacının bilgi alma ve inceleme taleplerinin yerine getirilmediği iddiasının gerçeği yansıtmamakta olduğunu, … ve … sayılı kararların, kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun bir şekilde alınmış olduğunu, müvekkili şirket Yönetim Kurulu’nun … sayılı kararı ile kabul edilen iç yönerge doğrultusunda … sayılı kararla sadece pay sahiplerinden …’nin çalışanlarına görev verildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı şirketin temsil ve ilzamında yetki ve sorumluluk almaktan kaçmakta, açtığı davalar ile şirket yönetimini haksız yere meşgul etmekte ve şirket iş ve işlemlerini sekteye uğratmakta olduğunu, şirketin iş ve işlemlerinin vaktinde ve gereği gibi yürütülmesi noktasında görevini gereği gibi ifa etmemekte olduğunu, müvekkili şirketin Akbank nezdindeki kredi sözleşmesinden tüm pay sahipleri eşit derecede etkilenecek olup şirketin bu kredi sözleşmesinden doğan haklarını tehlikeye atacak bir işlem gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, davacının aksi yöndeki iddialarının spekülatif ve kötü niyetli olduğunu, davacının müvekkili şirketin EPDK’ya yaptığı 18 Mayıs 2022 tarihli başvuruya yönelik iddialarının gerçeği yansıtmamakta olduğunu, müvekkili şirket Yönetim Kurulu’nun 2021/09, 2021/10, 2021/11 ve 2021/12 no.lu kararlarının huzurdaki davanın konusunu teşkil etmediğini, dava dilekçesinde bu kararlara yönelik yer alan iddialara itibar edilmemesini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenler ile; müvekkili şirketin huzurdaki dava nedeni ile doğrudan ve/veya dolaylı olarak doğmuş ve doğacak her türlü zarar-ziyan, maddi ve manevi tazminat, hak ve alacakları, davacıya karşı her türlü şikâyet, dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla;öncelikle huzurdaki haksız ve hukuki temelden yoksun dava sebebi ile müvekkili şirket nezdinde doğacak muhtemel zararlarına karşılık TTK’nın 460/5. maddesinin emri gereği kıyasen uygulanması gereken TTK’nın 448 ve 451. maddeleri uyarınca davacının Mahkememizin uygun göreceği miktarda teminat yatırmaya mahkûm edilmesini, söz konusu teminat miktarı belirlenirken, müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği sektör, piyasadaki değeri ve itibarının gözetilmesini, davacının dava konusu Yönetim Kurulu kararlarının hükümsüz ve geçersiz olduğuna dair asılsız iddialarını şirket içinde ve dışında yaymaya matuf eylemlerinin durdurulmasını, müvekkili şirket çalışanlarını söz konusu yönetim kurulu kararları çerçevesinde görevlerini ifa etmekten alıkoymaya, müvekkil şirketin ticari ve operasyonel faaliyetlerinin, iş ve işlemlerini aksatmaya, kilitlemeye yönelik eylem ve davranışlardan kaçınmalarını teminen “ihtiyati tedbir kararı” verilmesini, davacının, işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından, HMK 114/1/h. ve 115. maddeleri gereği, huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddini, davacının haksız ve asılsız iddia ve ithamlar ile ileri sürdüğü hukuki temelden yoksun talepleri yargılamaya muhtaç olup, somut olayda davacının ileri sürdüğü “ihtiyati tedbir” talebi yönünden HMK’nın 398. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin şartları da mevcut olmadığından davacının yasaya ve usule aykırı tedbir talebinin reddini, davaya konu edilen Yönetim Kurulu kararlarının yasaya, usule, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına uygun olmaları ve TTK’nın 391. maddesinde belirtilen butlan şartları bulunmadığından, müvekkili şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak ikame edilen davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Ticaret Sicil kayıtları, ihtarnameler, İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyası, yazışmalar, ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava; davalı şirketin 26/07/2022 tarihli Yönetim Kurulu toplantısında alınan 2022/2 ve 2022/3 nolu kararların yok hükmünde, butlanla sakat olduğunun tespiti talebine ilişkindir.
Davalı şirkete ait ticaret sicil dosya sureti celbedilmiş, incelenmesinde; davalı şirketin adresinin Şişli ilçesinde olduğu, bu nedenle bu davada mahkememizin görevli ve yetkili olduğu anlaşılmıştır.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler, Mali Müşavir …, İşletme Uzmanı Prof.Dr. …, Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi Prof.Dr. … tarafından hazırlanan 15/08/2023 tarihli bilirkişi raporunda; “…
-Davacının, YK üyesi olması sebebiyle huzurdaki davayı açmak için aktif husumet ehliyetine sahip olduğu ve davayı açabileceği,
-YK’nın TTK m. 390 gereğince kanuni toplantı ve karar nisapları ile kararları aldığı,
-Bununla birlikte 26 Temmuz 2022 Tarihli ve … Sayılı YK toplantısında alınan 3, 5, 6, 7 ve 12 nolu kararların, Şirket Esas Sözleşmesi m. 8’e aykırı olarak oybirliği ile alınmadığı ve ilgili kararların bu yüzden yoklukla sakat olduğu,
-İç yönergeye ilişkin olarak, 26 Temmuz 2022 Tarihli ve … Sayılı YK toplantısında alınan 8 nolu kararın ve 26 Temmuz 2022 Tarihli ve … Sayılı YK toplantısından alınan 1 nolu kararın, Şirket Esas Sözleşmesi m. 8’in uygulanmasını bertaraf edebilecek nitelikteki hükümlerinin kanunun dolanılması anlamına geleceği ve ilgili işlemlerin butlanla sakat olduğu,
-Eşit işlem ilkesine aykırılığın söz konusu olmadığı…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
Yönetim Kurulu, kural olarak bir gündem üzerine çağrı ile toplanır. TTK. 390. madde uyarınca toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak toplanıp karar verir, alınan kararları yazılı hale getirir, yazılı metin yönetim kurulu üyeleri tarafından imzalanır ve bu kararlar yönetim kurulu karar defterine işlenir.
TTK 390/1 maddesi uyarınca esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Şirket esas sözleşmesi ile yönetim kurulu toplantı ve karar nisabı ağırlaştırılabilir.
TTK’nın 392/7. maddesi uyarınca da, her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir. Yönetim kurulunu toplantıya çağırma yetkisi kural olarak başkana veya geçerli bir mazeretinin olması halinde bulunmadığı dönemlerde başkan vekiline aittir. Diğer üyelerin yönetim kurulunu doğrudan doğruya toplantıya çağırma yetkisi olmamakla beraber, yönetim kurulu üyelerden herhangi biri, başkan ya da vekilinden yazılı bir taleple ve gündemi de belirterek toplantı çağrısı yapmasını isteme hakkına sahiptir.
Yönetim kurulu başkanı,yönetim kurulunu toplantıya çağırırken kural olarak belirli bir prosedüre uymakla yükümlü değildir. TTK’da yönetim kurulunun çağrı usulü düzenlenmemekle birlikte, yönetim kurulu üyelerine toplantının zamanında haber verilmesi, yapılacak olan çağrıda, toplantı günü, saati ve yerinin açıkça belirtilmesi dürüstlük kuralı gereğidir. Çağrı taahhütlü mektup, faks gibi klasik yöntemlerle yapılabileceği gibi elektronik posta veya kısa mesaj gibi yöntemlerle de yapılabilir.
TTK.’nun batıl kararlar başlıklı, 391.maddesi,
“(1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir.
Özellikle; a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan, b) Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır.” hükmüne havi olup, TBK 27 madde gereğince de, emredici hükümlere, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan yönetim kurulu kararları da butlanla sakattır.
Hukuki işlemlerin geçersizliği temelde, yokluk, butlan ve iptal şeklinde meydana gelebilir. Dolayısıyla yönetim kurulu kararları bakımından yokluk ve iptal de gündeme gelebilir. Yönetim kurulu tarafından toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak alınan bir karar, hukuken geçerli olup, yönetim kurulu kararının toplantı ve karar nisaplarına aykırı alınmasının yaptırımı ise yokluktur.
Davalı şirketin, esas sözleşmesinin 8. Maddesinin incelenmesinde,
“Yönetim kurulu aşağıdaki kararlan ancak tüm üyelerin hazır bulunduğu bir toplantıda oybirliği ile alabilir.
a. Esas sözleşmede pay sahiplerinin esas sözleşmede düzenlenen haklarını etkileyecek nitelikte değişiklik yapılmasının genel kurulun onayına sunulması,
b. Şirket’in tesislerinin kurulu güç kapasitesinin artırılmasına yönelik kararlar da dahil olmak üzere, Şirket’in sermaye yapısında, sermaye tutarında, borçlanmasında, herhangi bir hissedarın hisse oranının azalmasına sebep olacak değişikliklerin genel kurul onayına sunulması. Şirket tarafından ek hisse ihraç edilmesi, hisseler üzerinde opsiyon hakları veya diğer haklar oluşturulmasının genel kurulun onayına sunulması,
c. Şirket’in kısmi veya tüm varlığının veya haklarının satışı veya kiralanması amacıyla veya başka bir işletmenin sermayesinin veya varlığının bir kısmının Şirket tarafından alınması amacıyla herhangi bir düzenleme yapılması veya bunun genel kurulun onayına sunulması,
d. Şirketin herhangi bir birleşme, ortak girişim veya ortaklığa taraf olması amacıyla herhangi bir düzenleme yapılması,
e. Şirket’in feshi, tasfiyesi ve kapatılmasının genel kurulun onayına sunulması,
f. Yıllık bütçenin onaylanması,
g. Toptan elektrik satışı ve C02 belgesi satış sözleşmelerinin akdedilmesi, tadil edilmesi veya
feshedilmesi,
h. Şirketin faaliyetlerinin niteliği ve/ veya kapsamında değişiklik yapılması,
i. Şirket yöneticilerinden herhangi birine ikramiye, kar payı, hisse alımı hakkı veya diğer teşvikler verilmesi,
j. Şirketin işleteceği tesise kurulacak rüzgar türbinli jeneratör sisteminin markasını ve tipini seçmek ve aynı rüzgar türbinli jeneratör sisteminin alınmasına, işletilmesine ve bakımına ilişkin sözleşmeler akdedilmesi,
k. Mühendislik, tedarik ve inşaat sözleşmesinin akdedileceği firmanın seçilmesi, sözleşme içeriğine karar verilmesi ve sözleşmenin imzalanması.
l. Değeri 100.000 Avro’yu geçen tutarda kredi sözleşmesi veya herhangi bir ticari sözleşme akdedilmesi,
m. EU/3053-8/1802 numaralı ve 26.01.2011 tarihli EPDK Üretim Lisansı’nda herhangi bir değişiklik yapılması için talepte bulunulması,
n. Şirket’e dışarıdan özel denetçi (kanunen zorunlu olmayan) denetçi atanması,
o. Herhangi bir ilişkili taraf veya grup içi işlemin karara bağlanması, akdedilmesi, tadili veya feshi ve
p. Şirket’e genel müdür atanması.” şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davacının, dava konusu yönetim kurulu kararının alındığı tarihte davalı şirket yönetim kurulu üyesi olduğu, ve yönetim kurulu, tarafından alınan kararların yokluk ya da butlanla sakat olduğunun tespitini talep edebileceği, davalı şirket yönetim kurulu başkanı tarafından, mail ile toplantı çağrısının 20/07/2022 ve 25/07/2022 tarihlerinde yapıldığı, 26/07/2022 tarihli yönetim kurulu toplantısının, davalı şirketin beş yönetim kurulu üyesinden, üç üyenin (…, …) katılımı ile gerçekleştiği ve davaya konu kararların, katılan yönetim kurulu üyelerinin oybirliği ile alındığı, kural olarak TTK m. 390/1’de düzenlenen toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak alınan davaya konu kararların şirket esas sözleşmesinin 8.maddesi kapsamında, tüm üyelerin katılımı ile oybirliği ile alınacak kararlardan olup olmadığının incelenmesi neticesinde, davaya konu bir kısım kararların şirket esas sözleşmesinin 8. maddesine aykırı olarak oy birliği ile alınmadığı, bir kısım kararların da oy birliği ile alınması gerekmemekte ise de, davalı şirketin esas sözleşmesinin 8.maddesinin uygulanmasını bertaraf edebilecek nitelikteki hükümler ile kanunun dolanılması sonucunu doğurduğu anlaşıldığından, davacının davasının kısmen kabulü ile, 26/07/2022 tarih, … sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan 3, 5, 6, 7 ve 12 nolu kararların, davalı şirketin esas sözleşmesi 8. maddesine aykırı olarak oybirliği ile alınmadığı ve ilgili kararların bu yüzden yoklukla sakat olduğunun, iç yönergeye ilişkin olarak, 26/07/2022 tarih, … sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan 8 nolu kararın ve 26/07/2022 tarih, … sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan 1 nolu kararın, davalı şirketin esas sözleşmesi 8.maddesinin uygulanmasını bertaraf edebilecek nitelikteki hükümlerinin, kanunun dolanılması anlamına geleceği anlaşıldığından ilgili işlemlerin de butlanla sakat olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
a)Davalı şirketin 26/07/2022 tarihli ve … sayılı Yönetim Kurulu Toplantısında alınan 3, 5, 6, 7 ve 12 nolu kararların yoklukla sakat olduğunun tespitine ,
b)Davalı şirketin 26/07/2022 tarihli ve … sayılı Yönetim Kurulu Toplantısında alınan 8 nolu kararın ve 26/07/2022 tarihli ve … sayılı Yönetim Kurulu Toplantısında alınan 1 nolu kararın butlanla sakat olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 269,85-TL. harçtan peşin alınan 80,70-TL. harcın mahsubu ile geriye kalan 189,15-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.900-TL. vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.900-TL. vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70-TL. başvurma harcı + 80,70-TL. peşin harç toplamı olan 161,40-TL.’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 9.000-TL. bilirkişi ücreti + 161-TL. tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 9.161-TL. yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 4.580,50-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır