Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/724 E. 2022/975 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2022/724 Esas
KARAR NO:2022/975

DAVA:Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/10/2022
KARAR TARİHİ:02/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şirket vekili aracılığıyla, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile … Dış Ticaret Ltd.Şti.(…) ile şirket yetkilisi … ve şirket ile hiçbir organik bağı olmayan … aleyhine 24.000.-USD. tazminatın tahsili amacı ile ilamsız icra takibinin başlatılmış olduğunu, alacaklı vekilinin her ne kadar borcun kaynağını “Haksız Fiilden Kaynaklanan Tazminat Alacağı” olarak göstermiş ise de buna dair herhangi bir belge veya mahkeme kararı sunmamış olduğunu, dosyada mevcut fatura, ihtarname, banka havale dekontları vb. belgelerden alacağın kaynağının davalı şirket ile … ..Ltd. Şti. arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı bir alacak olduğunu, alacağın da TL. cinsinden para olduğunun anlaşılmakta olduğunu, söz konusu takip dosyasında gerçek kişi durumundaki her iki müvekkilinin de davalı(alacaklı) şirketten herhangi bir mal ve hizmet almadıklarından herhangi bir borçlarının bulunmamakta olduğunu, dolayısı ile davalı şirketin bu müvekkillerinden temel bir alacağının söz konusu olmadığını, dosyada her iki müvekkiline de ödeme emrinin tebliğine dair tebliğ mazbatasına rastlanmamış olduğunu, dolayısı ile böyle bir durumda müvekkilleri yönünden takip kesinleşmemiş olacağından sonrasında yapılan tüm işlemlerin de geçersiz ve yok hükmünde olduğunu, hal böyle iken müvekkilleri hakkındaki icra takibinin usulsüz bir şekilde kesinleştirilerek menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine haciz ve blokeler konulmuş olduğunu, … adına kayıtlı bulunan çok sayıda taşınmazın kıymet takdirlerinin yapılarak satış hazırlıklarına başlanmış olduğunu, davalı şirketin tacir olduğu halde basiretli bir tacir gibi davranmamış olduğunu, davalının icra takibini başlatmada kötü niyetli olduğunu, ihtiyati tedbir taleplerinin olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı şirket tarafından müvekkillerine herhangi bir mal ve hizmet verilmediğinden …. İcra Müdürlüğünün … Esas dosyasından davalıya borçlu olmadıklarının tespitini, icra takibinin durdurularak dava sonunda müvekkillerinin yönünden iptalini, işin önem ve aciliyeti, müvekkillerinin ileride telafisi imkansız zararlarının önlenmesi açısından müvekkillerine ödeme emrinin tebliğ olunmaması ve en önemlisi davalı şirkete herhangi bir borçlarının olmaması nedeniyle öncelikle teminatsız olarak icra takibinin her iki müvekkili yönünden durdurulmasına ve tüm menkul, gayrimenkul malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları ile banka hesapları üzerine konulan haciz ve blokelerin kaldırılmasını, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde İİK 72/3 m. Hükümleri uyarınca ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya verilmemesini, davalının kötü niyetli olarak icra takibi başlatması nedeniyle İİK ‘nun 67/2. maddesi uyarınca müvekkillerine verilmek üzere alacaklı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davanın, haksız ve hukuki dayanaktan tamamen yoksun olup davacıların halen bir kısım mahcuz taşınmazların satılması aşamasında bulunan …. İcra Müdürlüğünün … Esas. Sayılı dosyasını sürüncemede bıraktırmak kastı ile hareket etmekte olduklarını, bu itibarla “Hukuk Yarar Şartı” oluşmadığından davanın öncelikle bu yönden reddi gerektiğini, davacılardan …’ın, 31 Temmuz 2015 sayı ve 8874 sayılı Türkiye Ticaret Sicili gazetesi örneği ile sabit olduğu üzere, … Ticaret siciline … sicil No. ile kayıtlı … Dış Ticaret Ltd. Şti. isimli şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kişi durumunda olduğunu, davacılardan …’ın ise … Dış Ticaret Ltd. Şti.’ni 3. gerçek ve tüzel kişiler nezdinde ticari vekil/ticari temsilci sıfatıyla temsil eden kişi durumunda olduğunu, … Dış Ticaret Ltd. Şti. ile davalı … Gıda San. ve Tic. A.Ş. arasında 2018 yılında “… Yumurta Satış Sözleşmesi” kurulmuş olduğunu, müvekkili şirketçe satıcı sıfatıyla, … … Yumurta Satış Sözleşmesi kapsamında … Dış Tic. Ltd.Şti.’ne 239.080,56 TL. satım bedeli mukabilinde 262.800 adet … cinsi yumurtanın satışı konusunda anlaşmaya varılmış olup, alıcı şirkete hitaben 27/01/2018 tarihli fatura tanzim edilmiş olduğunu, tarafların TL. üzerinden kararlaştırılan satım bedelinin TL.’nin enflasyon karşısındaki değer kaybını dikkate alarak 64.000,00 USD bedel mukabilinde satımı ve teslimi konusunda ayrıca mutabakata varmış olduklarını, satım konusu yumurtaların 40.000-USD tutarındaki bölümünün Afganistan’daki alıcılar tarafından doğrudan … Dış Tic. Ltd.Şti. adına davacının, müvekkili şirketin banka hesabına yatırılmış olup, sözleşme konusu yumurtaların teslim edilebilmesi için bakiye satım bedeli tutarı olan 24.000 USD’nin müvekkili şirketin banka hesabına yatırılması ve ödemeye ilişkin dekontun gönderilmesi gerektiği, müvekkili şirket ilgilisi …’ın … No.’lu telefon hattı üzerinden, müvekkili şirket nezdinde alıcı/borçlu şirket adına hareket eden davacılardan …’ın … No.’lu telefon hattına mesaj yoluyla iletilmiş olduğunu, işbu talep kapsamında davacılardan …’ın, … numaralı telefon hattı üzerinden müvekkili şirket ilgilisi …’ın … numaralı telefon hattına 26/01/2018 tarihinde 17:27’de gönderdiği mesaj ekinde 14.000 USD ve 10.000-USD bedelli iki adet banka dekontunu iletmiş ancak takip eden tarih hafta sonuna isabet ettiğinden dekontlar ilgili banka nezdinde ancak pazartesi günü kontrol edilebilmiş, dekontlarda gösterilen hesapta para olmadığı ve dekontların da sahte olduklarının anlaşılmış olduğunu, 14.000-USD ve 10.000-USD bedelli banka dekontları dikkate alınarak davalı müvekkili şirketin banka hesapları nezdinde yapılan kontrolde 24.000-USD toplam tutardaki yabancı paranın aslen davalı müvekkili şirket banka hesabına yatmadığı, davalı müvekkili şirkete daha önce mesaj yoluyla gönderilen iki ayrı banka dekontu üzerinde el ile müdahalede bulunulduğu, bu itibarla dekontların sahte olduğu yönünde banka ilgililerince davalı müvekkili şirkete bilgi verilmiş olduğunu, bu durumun öğrenilmesi üzerine tanık anlatımları ile de sabit olacağı üzere davalı müvekkili ilgililerince …’ın defalarca telefonla aranmış ancak hiçbir cevap vermedikleri gibi adreslerinden de kendilerine ulaşılamamış olduğunu, bu durum karşısında davalı müvekkili şirketçe davacılara hitaben … 14. Noterliği vasıtası ile 21 Şubat 2018 tarih ve … Yevmiye No.’lu ihtarnamenin keşide edilmiş, ihtarname ekine sahte banka dekontları, 27/01/2018 tarihli fatura örneklerinin de eklenerek ihtarnamenin davacılara tebliğ edildiği tarihten itibaren “iki iş günü içinde” yazılı açıklama getirilmesi, bakiye satım bedeli tutarı olan 24.000-USD’nin aynı süre içinde ödenmesi, aksi halde verilen süre bitiminde muhataplar aleyhinde hukuki ve cezai takibat başlatılacağının kendilerine ihtar edilmiş olduğunu, işbu ihtarnamenin, davacılar …’a ve …’a 23/02/2018 tarihinde ayrı ayrı tebliğ edilmiş olduğunu, ihtarnamede verilen süre içinde davacılar tarafından ihtarnameye cevap verilmediği gibi 24.000-USD tutarındaki bakiye satım bedeli tutarının da ödenmemiş olduğunu, bu durum karşısında davacıların eylemi eş zamanlı olarak haksız fiil teşkil ettiğinden haklarında …. İcra Müdürlüğünün … Esas. sayılı dosyası kapsamında 24.000-USD asıl alacak tutarı üzerinden “ilamsız takip” başlatılmış ve sonraki süreçte takibin kesinleşmiş, bir kısım taşınmazlar üzerine haciz konularak satış aşamasına geçilmiş olduğunu, davacıların; aradan 4 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra mahkememizde işbu menfi tespit davasını açmış oldukları dikkate alındığında mahkememizde ikame olunun davanın halen satış aşamasında bulunan cebri icra takibini sürüncemede bıraktırmak kastı ile ikame olunduğu ve öncelikle bu yönden “Hukuk Yarar Şartının Gerçekleşmediği” ibaresinin sabit olduğunu, davacıların, yukarıda bahsi olan cebri icra takibi mahcuzlarının satılması aşamasına gelindiğinde … İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında halen yargılamasının sürmekte olan Kıymet takdirine itiraz davası olarak açmış olduklarını, işbu davanın 2022 tarihli olduğu dikkate alındığında satış aşamasına gelen cebri icra takibini sürüncemede bıraktırmak kastı ile açıldığının sabit olduğunu, kesinleşen icra takibi kapsamında davacılar hakkında muhtelif yaptırımlar içeren icra ceza suçlarından hareketle taraflarınca …. İcra Ceza Mahkemesinin … Esas, İstanbul İcra Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyaları kapsamında ceza davalarının da açılmış olduğunu, işbu davalar kapsamında şirket müdürü sıfatıyla sanık durumunda bulunan davacılardan …’a mahkemece usulüne uygun olarak tebligat yapılmış ve bu kapsamda icra ceza davaları sanık vekili sıfatıyla Av. … tarafından takip edilmiş olduğunu, dava konusu icra takip dosyası kapsamı ile sabit olduğu üzere davacılardan …’ın çok sayıda taşınmazın maliki durumunda olup teminatsız olarak ihtiyati tedbir verilmesi yönündeki davacı talebinin öncelikle bu yönden tümü ile haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; “Hukuki yarar şartı” gerçekleşmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın öncelikle ”usulden reddine” karar verilmesini, davanın, zorunlu arabulucuk yoluna başvurmadan açıldığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, usul ve esasa ilişkin tüm beyan ve itirazlarının ayrıca saklı kalmak üzere teminat yatırılmadığından öncelikle bu yönden davacıların ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini, davanın esas yönünden haksız ve hukuki dayanaktan tamamen yoksun olduğundan davanın “esastan reddine” karar verilmesini, davacıların haksız olarak inkar ettikleri alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere “kötü niyet tazminatı” ödemeye mahkum edilmelerine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Karacabey/… Vergi Dairesi, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazıları, celp edilip incelenmiştir.
Dava, davalı yanca, ….İcra Müd. … E. sayılı dosyasından başlatılan takipte, davalıların davacıya iş bu icra dosyasından, borçlu olmadıklarının tespitine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın menfi davası olduğu, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 07/11/2022 tarihli cevabi yazısı ile, “…davacı …’ın … Dış Tic.Ltd.Şti., davacı …’ın … Gıda Tarım ve Hay.İnş.Teks.Pet.Ürün.İth.İhr.Tic. ve San. Ltd.Şti. ortağı oldukları, davacıların gerçek ticari işletme kaydı bulunmadığı …”, Karacabey/… Vergi Dairesi’nin 03/11/2022 tarihli cevabi yazısı ile de, “… davacıların vergi levhalarının bulunmadığının …” bildirildiği, davacılar her ne kadar Limited şirket ortağı ise de, tacir sıfatı şirkete ait olup, ortakları tacir olmadığından, (TTK m. 16/1) dava tarihi itibariyle davacıların tacir olmadıkları anlaşılmıştır. (İstanbul BAM 37.HD. 11/11/2022, T. 2022/567 E.-2022/2788 K. sayılı ilamı)
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
4-Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi.02/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır