Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/670 E. 2023/381 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/670 Esas
KARAR NO :2023/381

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/10/2022
KARAR TARİHİ:23/05/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 12/01/2016 tarihli iki sözleşmeye ve davalı tarafından düzenlenen 14/12/2016 tarihli 2 adet faturaya istinaden 2016 yılında oluşan kur farkı için müvekkili şirket tarafından 26462 numaralı 2016 yılı kur farkı faturası düzenlendiğini, davalı tarafa gönderildiğini, davalı tarafça faturanın kabul edilmediğini, müvekkili 21/04/2017 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğünden alınan kur farkında KDV uygulaması özelgesiyle beraber tekrar faturayı davalı tarafa gönderdiğini, davalı tarafından bu özelge ve faturaya mevzuatın açıkça yanlış yorumlanmış olması gerekçesiyle 24/05/2017 tarihli ve 11807 numaralı ihtarname ile ikinci kez gönderilen faturanın kabul edilmediğini, davalı tarafından ödeme yapılmamasının akabind … 27. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibine başlanmış ise de davalı tarafın yetki itirazı sebebi ile dosya …. İcra Müdürlüğü’ne gönderildiği, …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine davalı tarafın kötüniyetli olarak ödeme emrine itiraz etmesi sebebi ile takin durduğunu belirterek davanın kabulü ile itirazın iptalini, takibin devamını,% 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, kur farkından oluşan faturanın kesilirken KDV nin tutarın içinde olması gerektiğini, davacı tarafça KDV nin tutardan dışırda tutularak hesap edildiğini, bu nedenle reddinin gerektiğini, davacı şirket ile müvekkili arasında 2 adet asansörün temin ve montajı konulu 12/01/2016 tarihli sözleşme ile yine 1 adet araç asansörünün temin ve montajı konusunda aynı tarihli sözleşme imzalandığını, 2 adet asansörün temin ve montajı konulu sözleşmede sözleşme bedelinin 50.000 Euro + KDV olarak, 1 adet araç asansörünün temin ve montaj konulu sözleşmede ise sözleşme bedeli 59.000 Euro + KDV olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından sözleşmelere istinaden davacı tarafa 14/12/2016 tarihli 69.620 Euro bedelli fatura ile 14/12/2016 tarihli 59.000 Euro bedelli olmak üzere 2 adet fatura düzenlendiğini ve davacıya iletildiğini, davacı tarafından bu faturaların muhtelif tarihlerde kısım kısım ödendiğini, 43.610,90 TL lik bir kur farkı oluştuğunu, davacının kur farkında KDVyi iç yüzde olarak hesaplayıp KDV dahil 43.610,90 TL lik fatura kesmesi gerekirken bunu yapmayıp dış yüzde hesaplayarak toplam 51.460,86 TL lik fatura kestiğini belirterek davanın reddini, % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, kur farkı alacağı nedeniyle başlatılan takibe yapılan itirazın itirazı davasıdır.
İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı aleyhine … 27. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile 22.06.2020 tarihinde 7.849,96 TL asıl alacak, 2.456,29 TL faiz olmak üzere toplam 10.306,25 TL üzerinden ilamsız takip yapıldığı, davalının yetki itirazı üzerine dosyasının ….İcra Müdürlüğünün yukarıda verilen esasına kaydedildiği ve bu dosyaya da davalının itirazı ile takibin durduğu görülmüştür.
Davalı taraf her ne kadar 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürmüş ise de takibin 22.06.2020 tarihinde açıldığı faturanın ise 31.12.2016 tarihli olduğu 5 yıllık sürenin dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafından takip talebindeki faiz olacağı olan 2.456,29 TL için dava açılırken harç yatırılmadığından eksik 41.95 TL peşin harcın 04.04.2023 tarihinde yatırıldığı görülmüştür.
Dava konusu alacağın taraflar arasındaki ihtilafın davacı tarafından davalıya kesilen 31.12.2016 tarihli 51.460,86 TL’lik kur farkı faturasındaki 7.849,96 TL’lik KDV’den kaynaklandığından bu konuda vergi uzmanı bir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Öncelikle Dava konusu olay 2016 yılında olması ve KDV Kanunu’na Kur farkı ifadesinin 18.01.2019 tarihinde eklenmesi sebebiyle ve bu tarihlerde Danıştay Vergi Daireleri Kurulu’nun vermiş olduğu karar da göz alındığında; söz konusu dönem de oluşan kur farkının KDV’ye tabi olmaması gerektiği, 25 Seri Numaralı KDV Genel Tebliğinin 9.Maddesinde; “Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkları KDV matrahına dahildir. Buna göre, matraha dahil olacak kur farklarının hesabında, mal ve hizmet bedeline isabet eden kur farkları dikkate alınır, hesaplanan KDV’ye ilişkin ortaya çıkan kur farkları matraha dahil edilmez.” Hükmü çerçevesinde; 12.01.2016 tarihinde yapılan avans/peşin ödemenin, mal teslim tarihi olan 14.12.2016 tarihinden önce yapılmış olduğu görülmüştür. Bu sebeple; mal ve hizmet ifasının gerçekleştiği tarihten önce yapılan avans veya peşin ödemeler sebebiyle oluşan kur farklarının KDV’nin konusuna girmediği düşünülmektedir, Her ne kadar dava konusu olayda oluşan kur farkına istinaden KDV hesaplanmaması gerektiği düşünülmekle birlikte; vergi riskinden korunmak amacıyla kur farkına KDV uygulanabilir. Bu kapsamda; 25.07.2017 tarihli TC Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından Davacı firmaya verilen özelge dikkate alındığında aşağıda belirtilen sonuca göre işlem yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede; her ne kadar kur farkı işleminin, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten önce ödenmesi durumuna bir açıklama getirmediği görülse de; söz konusu işlemin herhangi bir tarifeye bağlı olmaması ve sözleşmede belirtilen fiyatın + KDV olarak belirlenmesi sebebiyle; oluşan kur farklarına KDV hesaplamak istendiğinde Kur farkı+ KDV olarak düzenlenmesi gerektiği, Davalı vekili tarafından mahkemeye sunulan 28.10.2022 tarihli cevap dilekçesinde belirtilen 14 nolu KDV sirkülerinin “ 3. Yurt İçi Dövize Endeksli Teslimlerde Aleyhe Oluşan Kur Farklarının Vergilendirilmesi başlıklı kısmında :Teslime konu mal yurt içinde katma değer vergisi uygulanmak suretiyle satın alınmışsa malı satın alan mükellef tarafından düzenlenecek faturada ; katma değer vergisi dahil toplam bedelin dövize endeksli olarak belirlenmesi durumunda vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarih ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan aleyhe kur farklarına ait katma değer vergisinin, kur farkı bedeline iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle, dövize endeksli toplam bedele katma değer vergisinin dahil edilmemesi durumunda vergiyi doğuran olay ile ödeme tarihi arasında ortaya çıkan aleyhe kur farkları üzerinden katma değer vergisi hesaplanarak,ilgili dönemde her iki mükellef tarafından genel usul ve esaslar çerçevesinde işlem yapılacaktır.” İfadesi yer almaktadır. Davalı vekilinin savunmasına konu ettiği “katma değer vergisi dahil toplam bedelin …… iç yüzde ile hesaplanması” hususu bedelin KDV dahil belirlenen sözleşmelerle ilgili olup dava konusu olaya ilişkin olmamaktadır. Dava konusu olayda fiyat +KDV olarak belirlenmiş olduğundan KDV de hesaplanacak ise +KDV olarak hesaplanması gerektiği mütalaa edildiği anlaşıldı.
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından kur farkına KDV uygulanacağının ileri sürüldüğü, davalı tarafından ise KDV’nin oluşan kur farkının içinde olması gerektiğinin ileri sürüldüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin 59.000 Euro +KDV olarak düzenlendiği dolayısıyla bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi KDV alacağı doğması halinde bunun hesaplanan kur farkı+KDV olması gerektiği, alınan bilirkişi raporunda da isabetli olarak Danıştay Vergi Daireleri Kurulunun kararında da belirtildiği gibi kur farkına KDV olmayacağı belirtilmekle belirtilmiş fakat devamında ise vergi riskinden korunmak amacıyla kur farkına KDV uygulanabilir şeklindeki hukuki dayanağı olmayan görüşe itibar edilmemiştir. Nitekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 2019/902 Esas 2019/707 Karar saylı kararında; ”…. Danıştay Dördüncü Dairesinin, 13/03/2019 tarih ve E:2018/6584, K:2019/1881 sayılı kararı: Kur farkı, dövizin, değişik kurlardan ulusal paraya çevrilmesi sonucu ortaya çıkan fark olarak tanımlanmaktadır. Dövizli işlemler sonrasında mal teslimi veya hizmet ifasında bulunan kişi tarafından her zaman ilave bir bedel elde edilmesi mümkün olmadığından ve döviz kurunun düşmesi halinde alıcı lehine bir durum oluştuğundan, kur farkı niteliği itibarıyla Katma Değer Vergisi Kanununun 24. maddesinde sayılan diğer gelir unsurlarından faklılık arz etmektedir. Kanunun 24. maddesinde yer alan “gibi” ifadesinden yola çıkılarak kur farkının vade farkı mahiyetinde olduğu kabul edilmek suretiyle katma değer vergisi matrahına dahil edilmesi, hukuk devletinin unsurlarından biri olan hukuki belirlilik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi dava konusu Tebliğ ile katma değer vergisi matrahına ilişkin hükümlerin yorum yoluyla genişletilmesi, vergilendirmenin temel öğelerinin kanunla belirlenmesi gerekliliğini de kapsayan verginin kanuniliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu durumda, Katma Değer Vergisi Kanununun 26. maddesi de dikkate alındığında, mal veya hizmetin karşılığını teşkil eden bedelin döviz ile hesaplanması halinde, dövizin, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile gerçekleşen vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki cari kur üzerinden Türk parasına çevrilmesi suretiyle bulunan tutar katma değer vergisinin matrahını oluşturacaktır. Bedelin farklı zamanlarda ödenmesi nedeniyle zaman içinde oluşabilecek kur farklarının matraha ilave edilmesi mümkün değildir. Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 21. maddesinde, ithalatta verginin matrahına dahil olan unsurlar arasında kur farkı açıkça sayılmasına rağmen 24. maddesinde matraha dahil olan unsurlar arasında kur farkına yer verilmemiş olması da kanun koyucunun, ithalat dışındaki işlemlerde kur farkının katma değer vergisi matrahına dahil edilmesini amaçlamadığını göstermektedir. Bu nedenle dava konusu düzenlemelerde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Daire, bu gerekçeyle dava konusu düzenleyici işlemleri iptal etmiştir….. 1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE, 2- Danıştay Dördüncü Dairesinin, 13/03/2019 tarih ve E:2018/6584, K:2019/1881 sayılı kararının ONANMASINA, ” karar verilmiştir. Danıştay Dördüncü Dairesinin, 13/03/2019 tarih ve E:2018/6584, K:2019/1881 sayılı kararında da belirtildiği gibi kur farkına KDV uygulanacağında ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı, buna göre kur farkına KDV uygulanamayacağından davacının KDV alacağı için başlattığı takibin yerinde olmadığı anlaşıldığından davacının itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-492 Sayılı Yasa gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin alınan 82,53-TL+41,95 TL tamamlama harcın mahsubu ile geriye kalan 55,42-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin tamamının davacıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/05/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.