Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/631 E. 2023/409 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/631 Esas
KARAR NO : 2023/409

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2022
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28.01.2021 tarihinde müvekkiline ait … plakalı araçla davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan … plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiğini ve müvekkilinin bedeninin hasara uğradığını, davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapmış olmasına rağmen, sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemek zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, Sigorta Tajkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 21/09/2021–2021.E…. sayılı dosyası ile bedeni hasar bedeli tazminatı talep edildiğini, dosyanın 18.01.2022–K-2022/… numarasıyla 31.602,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının ve 2.000,00 TL tedavi gideri zararının, 16.09.2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini, davalının İtiraz Hakem Heyetine gittiğini ve İtiraz Hakem Heyetinin de 06/03/2022 – 2022/İHK-… kararı ile itirazı reddettiğini, Müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 21.09.2021 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü, ancak borcunu 21.03.2022 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği bedeni hasar tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün de aynı olmayacağını, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve yasal faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zararı olduğunu belirterek şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, talep ve dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 28.01.2021 tarihinde davacı sevk ve idaresindeki …plakalı araçla müvekkili şirket tarafından sigortalanan… plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiğini ve kaza neticesinde Tahkim Komisyonu kararı ile hükmedilen bedelin 21.03.2022 tarihinde icra kanalı ile müvekkili şirketten tahsil edildiğini, müvekkili şirket tarafından davacının tüm zararları giderilmiş olmasına rağmen, davacı tarafın, ülkedeki enflasyon ve alım gücünün düşmesi nedeniyle davacının munzam (aşkın) zararının söz konusu olduğunu ve bu zararın giderilmesi amacıyla huzurdaki davayı açtığını, Munzam zararın, “borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüdün sonunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farkın temerrüt faizi ile karşılanmayan, onu aşan bölüme tekabül eden zarar olduğunu, munzam zarardan bahsedebilmek için birtakım şartların kümülatif bir halde gerçekleşmesi gerektiğini, bu şartların; alacaklının temerrüt faizini aşan bir zararının gerçekleşmesi, temerrütle munzam zarar arasında bir illiyet bağının olması ve son olarak borçlu kusursuzluğunu ispatlayamamış olması gerektiğini, huzurdaki davada davacı tarafın, davasını salt ülkedeki ekonomik koşullara ve yüksek enflasyon sebeplerine dayandırmış olup bu soyut iddiaları, somut verilerle örneğin, “temerrüt sebebiyle kendisinin temerrüt faizinden daha yüksek faizli bir borcu ödeyememiş olması veya daha yüksek faizle bankadan borç para almak zorunda kalması veyahut üçüncü şahıslara karşı temerrüde düşmesi sonunda uğradığı kayıpların olması” gibi sebeplerle temellendiremediğini, müvekkili şirketin temerrüdü ile oluştuğunu iddia ettiği bu zararlar arasında uygun illiyet bağının bulunduğunu somut ve elverişli delillerle ispat edemediğini, kaldı ki, söz konusu alacağın tahsilinin gecikmesindeki en büyük payın, davacının kendi sorumluluk alanından kaynaklandığını, davacı tarafın, kazanın gerçekleşmesinden yaklaşık 8 ay kadar sonra dava yoluna gittiğini, 8 aylık gecikmenin sonunda davacının iddialarının temelinde değişiklikler meydana geldiği için asli kusurlu olanın davacı taraf olduğunu, davanın reddini talep ettiği anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle oluşan aşkın zararın tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların iddia savunmaları ve dosya kapsamına göre bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce 13/03/2023 tarihli alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davacı tarafın, asıl alacağını temerrüt faiziyle birlikte tahsil etmesine rağmen, vaki paradaki değer kaybı dikkate alındığında temerrüt faizinin uğradıkları zararı karşılamadığı ve para değerindeki azalmalar dikakte alınarak munzam zararlarının tazmini talep etmelerine rağmen, yargıtay’ın müstakar uygulamaları dikkate alındığında, davacının uğradığı zararı ve temerrüt ile uğranılan munzam zarar arasındaki illiyet bağını somut olarak ispat etmesi gerektiği ve davacının somut bir zarar ortaya koymadığı dikkate alındında, munzam zararın tazmini şartları oluşmadığı; Mahkemenizin aksi kanaatte olması ihtimaline binaen ise aşağıdaki hesaplamanın yapıldığı; 28.01.2021 Tarihinde davacıya ait … plakalı araçla, davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan … plakalı araç arasında trafik kazası meydana geldiği, Kaza sebebiyle, Sigorta Tahkim Komisyonu nun 21.09.2021 tarihli 2021.E.186785 sayılı dosyasının, 18.01.2022 – K-2022/15639 no.lu kararıyla davacıya, 31.602,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, 16.09.2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte, SGK tarafından karşılanmayan belgesiz tedavi giderleri için de 2.000,00 TL tedavi gideri zararının, 16.09.2021 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile ödenmesine karar verildiği, Davacı vekilince, 21.01.2022 tarihinde, İstanbul Anadolu… İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Karar 06.03.2022 tarihli 2021/… esas no’lu 2022/8376 karar no’lu ilamı sebebiyle ilamlı takip başlatıldığı, Borçlu davalı şirket tarafından, ilgili icra dosyasına 18.03.2022 tarihli, RDY2022 Seri no.lu, … Reddiyat Makbuzu ile 1.912,92 TL sinin Tahsil Harcı, 840,84 TL sinin ise Cezaevi Harcı olmak üzere 48.036,02 TL ödeme yapıldığı, Davacı tarafından, yapılan ödemeye ilişkin munzam zarar tazmini talebinin işbu davaya konu edildiği, Sayın Mahkemece davacının munzam zarar alacağı olduğunun kabulü halinde; davalı şirketin yapmış olduğu, işbu dava konusu 33.602,00 TL tazminat ödemesinin, farklı değerleme kriterlerine göre; 21.09.2021-21.03.2022 dönemindeki değişim tutarları ortalamasının 18.493,77 TL olarak hesaplandığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Davacı vekili 03.04.2023 tarihli dilekçesi ile dava değerini 18.493,77 TL’ye çıkarmıştır.
Munzam zarar, farazi zarar olmayıp; somut bir zarardır. 6098 sayılı TBK’nın 122. maddesi uyarınca alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğraması gerekmektedir. Bu durumda borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Benzer bir davada Yargıtay HGK’nun 29/03/2022 Tarih 2021/11-938 Esas 2022/401 Karar sayılı ilamı ile; ..” TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. Ancak mahkemece yapılan yargılama sırasında, davacı tarafından yukarıda belirtildiği şekilde bir zarar olgusunun ileri sürülüp yasal çerçevede ispatlandığı söylenemez. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen davanın reddine dair direnme kararı, temerrüt faiziyle birlikte davacıya ödenen anapara yanında temerrüt faizini aşan zararın, davacı tarafından kendi duruma özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle yerindedir. O hâlde, direnme kararı usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmektedir.” Şeklinde karar verilmiştir.
Somut davada davacı, davalıyı temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün aynı olmayacağını, alacağın zamanında tahsil edilememesi nedeniyle ve yasal faizi aşan zararın ortaya çıktığını ileri sürmüş, somut bir zararı olduğu yönünde bir delil sunmamıştır. Yukarıda değinilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında da belirtildiği gibi TBK’nın 122. maddesinde düzenlenen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmalar dışında davacının kendi durumuna özgü somut vakıalarla zararını ispatlanması gerekmekte olup, davacı ülkedeki genel alım gücündeki değişmelere dayanmış somut olarak şahsen uğradığı bir zararı iddia ve ispat edemediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-492 Sayılı Yasa gereğince alınması gereken 179,90-TL harçtan, peşin alınan 388,70-TL harcın mahsubu fazlaca yatırılan 208,80 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/05/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.