Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/559 E. 2022/1021 K. 16.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/559 Esas
KARAR NO :2022/1021

DAVA:Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:17/08/2022
KARAR TARİHİ:16/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, … şirketinin montaj hizmetinin yapılması için sözleşme imzalanmış olduğunu, buna göre işveren müvekkilinin, taşeron davalının, iş sahibi firma ise … firması olduğunu, bu sözleşmeye göre davalının, … iş emirlerindeki “… mah. … yolu …/… adresinde … Tütün ve Tütün Mamulleri Tic.A.Ş.” nin montaj hizmetini 10/11/2021 tarihine kadar tamamlamak üzere taşeron firma olarak yükümlülük altına girmiş bulunmakta olduğunu, ancak montaj işini bitirmeden yarım bırakmış olduğunu, müvekkili firmayı oyalayarak kaçtığını, sözleşmeye aykırı olarak, işi bitirmemiş, ifa etmemiş olduğunu, davalının tam kusurlu olduğunu, davalıya sözleşmeye uygun olarak yükümlülüğünü yerine getirmesi için … 40.Noterliğinin 02/12/2021 tarihli … yev.nolu ihtarnamesi ile ihtar çekilmiş olduğunu, ancak ihtarnameye cevap vermemiş olduğunu, davacının telefonlarına da çıkmadığını, davalının bu tutumu nedeniyle sözleşme TBK ve sözleşme maddeleri gereği taraflarınca feshedildiğini, montaj işi bittikten sonra müvekkilinin diğer bekleyen işlerin yapımına devam etmek, 3.kişilerle bu işlere başlamak zorunda olduğundan, ancak davalı tarafça montaj işi bitirilmediğinden, montajın bitmesini bekleyen diğer 3.kişi firmalar da işlerine başlayamamış olduklarını, ihtarname ve delil tespiti sonrasında mecburen davalı tarafından yapılmayan montaj işinin başka bir 3.firmaya verilmiş olduğunu, davalının sözleşmedeki edimini yerine getirmediği hususunda … Sulh Hukuk Mahk.nin ….d.iş sayılı dosyası ile yerinde keşif yapılarak tespit edilmiş olduğunu, davalının sözleşmeyi tam kusurlu olarak ifa etmemesi, yükümlülüklerini yerine getirmemesi, feshedilen sözleşme nedeniyle müvekkilinin maddi zararlarının oluşmuş olduğunu, iş diğer 3. firmalara yaptırıldığından dolayı arada fiyat farkı oluşmuş olduğunu ve müvekkilinin bu fiyat fark tutarında zarar etmiş olduğunu, bu esnada döviz kurunun da çok artmış olduğunu, müvekkilinin işi daha pahalıya yaptırmak zorunda kalmış olduğunu, kur farkından dolayı da zarar ettiğini, davalının sözleşme doğrultusunda işi yapacağı düşünülerek, kendisine yarım bıraktığı iş nedeniyle hak ettiğinden fazla para ödemesi yapılmış, onun yapması gereken işlerin yapımı için ekstra personeller temin edilmiş, bu personellerin sgk ve maaşlarının müvekkili tarafından ödenmiş olduğunu, davalı yerine iş devam ederken yapmış oldukları ödemeler ile yarım bıraktığı montaj işini yapmış olup, bu fazla paranın taraflarına iadesinin gerektiğini, sözleşmede yazılı cezai şart maddesi gereği gecikme cezası talebine haklarının oluştuğunu, kar kaybı oluştuğundan ayrıca munzam zararı da talep etmeleri gerektiğini, davalının işi sözleşmeye uygun olarak süresinde yapmadığından dolayı bu zararlar oluştuğundan, davalı tarafın bu zararları ödemekle mükellef olduğunu, müvekkili şirketin sektörde uzun yıllar güvenilirliği ispatlanmış, alanında önde gelen firmalardan biri olduğunu, müvekkili şirketin, iş sahibinin işini taşeron bir firmaya yaptırdığından dolayı ticari olarak çok zor durumda kalmış olduğunu, iş yerinde çalışan işçilerle de şirket yetkilileri arasında anlaşmazlık çıkmasına sebep olmuş, işi yaptıran iş sahibi firmayı da giderek rahatsız etmiş, müvekkilini ticari olarak prestij kaybına uğratmış olduğunu, bu nedenle müvekkili için manevi tazminat talep etme gereği doğduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; davalarının kabulü ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı olarak davalının şimdilik 1.000-TL maddi tazminat, 30.000-TL manevi tazminat ödemesini, tazminatlara ihtar tarihi olan 02/12/2021 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davaya cevap vermediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Vergi Dairesi, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazıları, celp edilip incelenmiştir.
Dava, taraflara arasındaki sözleşmeden kaynaklı olarak, davacının davalıdan, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın maddi ve manevi tazminat davası olduğu, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 08/12/2022 tarihli cevabi yazısı ile, “…davalı adına müdürlük kayıtlarında rastlanmadığının …”, … Vergi Dairesi’nin 14/11/2022 tarihli cevabi yazısı ile “… davalı mükellefin,25/01/2022 tarihinden itibaren işletme hesabına göre defter tuttuğunun…”, 09/12/2022 tarihli cevabi yazısı ile de “…VUK.177/1 maddesindeki belirtilen sınırları aşmadığının tespit edildiğinin…” bildirildiği ve davacının dava tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurularak dilekçe verilmesi halinde dosyanın bu davaya bakmakla görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
4-Süresi içinde gönderilmesi için başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtarına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere karar verildi.16/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.