Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/373 E. 2022/1038 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/373 Esas
KARAR NO : 2022/1038

DAVA :İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/05/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; …markasıyla ve www. … … .com alan adlı internet sitesi üzerinden e-ticaret sektöründe faaliyetlerini sürdüren müvekkili şirketin, akdedilen sözleşmelere istinaden ülke genelindeki birçok gerçek ve/veya tüzel kişi tacirin ürünlerin satışına da aracılık etmekte olduğunu, davalı tarafla da 21/04/2020 tarihinde Satıcı İş Ortaklığı ve İlan Sözleşmesi’nin akdedilmiş olduğunu, satıcıların platform üzerinden işlem yapabilmelerinin öncelikli koşulu bu sözleşmeyi elektronik ortamda onaylamış olmaları olduğunu, sözleşme uyarınca davalıya ait ürünlerin, “www. … .com” alan adlı internet sitesi üzerinden tüketicilere satışa sunulmakta olup, her bir satış işlemiyle ilgili olarak da müvekkilin kararlaştırılan oranlardaki komisyonlar başta olmak üzere cezai şart, hediye çeki, kargo ve iade bedellerinden kaynaklı sair hak ediş bakiyeleri doğmakta olduğunu, müvekkiline ait platformun “www. … .com” alan adlı internet sitesi üzerinden yapılan işlemler neticesinde her bir taraf nezdinde doğan hak edişler faturalandırılarak cari hesaba kaydedilmekte olduğunu, müvekkili şirketin, sözleşmenin diğer tarafı olan satıcıların cari hesapta alacak bakiyeleri doğduğunda ödeme işlemlerini gecikme olmaksızın yerine getirmekte olduğunu, buna karşın davalı gibi birçok satıcı tarafından borç bakiyelerinin ödenmemekte olup, ödeme konusunda yapılan sözlü görüşmeler ile iadeli taahhütlü olarak gönderilen ihtar mahiyetindeki ödeme mektuplarına da olumlu yanıt alınamamakta olduğunu, dolayısıyla da borçlu konumundaki satıcılar aleyhine alacağın tahsili bakımından icra müdürlükleri nezdinde yasal işlemler başlatılmakta olduğunu, davalı tarafın cari hesabının da 4.786,52-TL tutarında borç bakiyesi vermesine rağmen ilgili tutar kararlaştırılan vadenin tarihinde ödenmemiş, yapılan sözlü görüşmeler ile davalının sözleşmede yazılı adresine tebliğ edilen ödeme mektubundan da olumlu bir netice elde edilememiş olduğunu, bu bakımdan borçlu konumundaki davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalı/borçluya 06/02/2021 tarihinde tebliği akabinde yasal süresi içerisinde itirazda bulunulduğu için icra müdürlüğü tarafından takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilmiş olduğunu, takip borçlusu – davalının borca yönelik itirazının mevcuttaki ticari kayıt ve belgeler göz önünde bulundurulduğunda açıkça haksız ve kötü niyetli olduğunu, alacağın tahsilini geciktirmeye matuf bu amacın, ticari kayıt ve belgelerin bilirkişi marifetiyle incelenmesi neticesinde ortaya çıkartılabileceğini, yargılama neticesinde itirazın iptalinin yanında davalı tarafın likit bir alacağı kötü niyetli olarak inkar etmesi nedeniyle alacak tutarının yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata da hükmedilmesi gerekmekte olduğunu, ihtilafın türü bakımından dava şartı olan zorunlu arabuluculuğa müracaat edilmiş ancak yapılan görüşmeler anlaşmayla neticelendirilememiş olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile takibin devamını, kötü niyetli itiraz nedeniyle dosya borçlusu – davalının %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak davaya cevap vermediği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Vergi Dairesi, … Odası,…Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazıları, celp edilip incelenmiştir.
Dava, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsilini teminen, davacı yanca, İstanbul …İcra Müd. … E. sayılı dosyasından başlatılan takibe, davalının yapmış olduğu itirazın iptaline ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın itirazın iptali davası olduğu, …Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 01/06/2022 tarihli cevabi yazısı ile, “…davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığının,…”, …Vergi Dairesi’nin 20/12/2022 tarihli cevabi yazısı ile de, “… davalının VUK.177/1 maddesinde belirtilen hadlerin altında olduğunun…” İstanbul Esnaf Odası’nın 04/07/2022 tarihli cevabi yazısı ile “…esnaf odasına kayıtlı olduğunun…” bildirildiği, davacının dava tarihi itibariyle davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda,miktara göre kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.