Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/361 E. 2022/351 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/361 Esas
KARAR NO :2022/351

DAVA:3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:08/11/2021
KARAR TARİHİ:24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı takip alacaklısının …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takip borçlusu …’e karşı kambiyo senetlerine dayalı icra takibi başlattığını, sonrasında takip borçlusuna hiçbir şekilde borcu olmamalarına ve takip borçlusuyla aralarında hiçbir ticari veya alacak ilişkisi bulunmamasına rağmen takip borçlusunun birinci ve ikinci dereceden aile yakınları olan … ve müvekkilleri olan oğlu …, kızı … ve eşi …’e 89/1 haciz ihbarnameleri gönderildiğini, takip alacaklısı tarafından, İİK m.89’da alacaklılara tanınan hakkın kötüye kullanılarak 3. kişilerin dosyaya borçlu olarak eklenmeye çalışıldığını, müvekkillerinin takip borçlusunun kendileri nezdinde herhangi bir alacağının bulunmaması nedeniyle kendilerine tebliğ edilen 89/1 haciz ihbarnamelerine … Adliyesi muhabere bürosundan itiraz ettiklerini, ancak itiraz dilekçelerinde dosya numarası olarak … E. yazacakları yerine …E. yazdıklarını, müvekkilleri tarafından verilen bu dilekçelerden açıkça anlaşıldığı üzere müvekkillerinin takip borçlusu …’e herhangi bir borçlarının olmadığının aşikar olduğunu, sehven yazılan dosya numarası sebebiyle alacaklı tarafından 89/3 haciz ihbarnamelerinin de müvekkillerine tebliğ edildiğini, takip borçlusu …’e hiçbir borçları bulunmamasına rağmen söz konusu icra dosyasına borçlu olarak eklenme durumuyla karşı karşıya olduklarını belirterek, açıklanan bu nedenlerle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 89/3. maddesinde belirtilen sürede müvekkillerinin takip borçlusu …’e borçlu olmadığının tespit edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; birinci haciz ihbarnamesine, tebliğden itibaren yedi gün içinde, takibin yapıldığı icra müdürlüğü nezdinde itiraz edilmesi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde ” müvekkillerinin 89/1 haciz ihbarnamelerine karşı … Adliyesi muhabere bürosundan itirazda bulunduklarını; itiraz dilekçelerinde … Esası yazmak yerine …Esas numarasını yazıklarını, sehven yazılan dosya numarası sebebiyle 89/3 haciz ihbarnamelerinin müvekkillerine tebliğ edildiğini” beyan ettiğini, İİK maddesiyle de sabit olduğu üzere üçüncü kişinin kendisine gönderilen birinci haciz ihbarnamesine, tebliğden itibaren yedi gün içinde, takibin yapıldığı icra müdürlüğü nezdinde itiraz edebileceğini, yedi günlük itiraz süresinin başlangıç tarihinin, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliğ edildiği tarih olduğunu, davacılar tarafından …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacı yanın ileri sürmüş olduğu iddiaların ise davacıların ve vekilinin sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin işbu husus ile ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, kanun maddesinin gayet açık olduğunu 89 haciz ihbarnamesini tebliğ alan tarafın, esas icra takibinin yapıldığı icra dairesine, dosya esas numarasını da belirtir şekilde itiraz etmelsi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber; kaldı ki davacıların 89/1 karşı sehven hataya düşerek yanlış esas ile itirazda bulunsalar da dahi akabinde tebliğ edilen 89/2 haciz ihbarnamelerine karşı ise yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, davacılara 11/05/2021 tarihinde tebliğ edilen 89/2 ihbarnamelerinin …’e teslim edildiğini, tarafların kardeş olduklarını, aynı konutta yaşamakta olduklarını, birbirlerinden haberdar olduklarını, dolayısıyla …’e tebliğ edilen 89/2 haciz ihbarnamelerinden haberdar olduğunu yasal süreleri içerisinde tarafların herhangi bir itirazda bulunmadıklarını, ayrıca her iki dosya numarasına bakıldığında 45286 ve 5556 numaraları arasında, bir rakamın yanlış yazılmasından doğan bir hata olmadığı gibi her iki numaranın hiçbir benzerlik göstermediğinin aşikar olduğunu, yani ortada sehven yapılmış bir hata bulunmadığını, davacılar ve vekilinin işbu hukuki durumdan sorumlu olduklarını davalı müvekkilinin söz konusu durumda herhangi bir sorumluluğu olmadığını, dolayısıyla yapılan tebligatların geçerli olduğunu, davacıların yasal süresi içerisinde 89/1-2 ye itiraz etmediklerini belirterek davacının haksız, dayanaksız ve hukuka aykırı davasının reddine, haksız olarak ikame ettiği dava sebebiyle davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, davanın açılmasına davacı taraf sebep olduğundan tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraflara yükletilmesine karar verilmesini vekaleten talep ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, İcra İflas Kanunu 89/3. maddesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir.
Ticaret Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 6102 Sayılı TTK’nın 4 ve 5 maddeleri şu şekildedir:
“MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
MADDE 5- (1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.”
6100 Sayılı HMK’nın 2.maddesinde ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanı düzenlenmiş olup, bu madde;
“Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmünü haizdir.
Somut olayda, ileri sürülüş biçimine göre 3.kişi konumunda bulunan davacıların, İİK.89.madde hükmüne dayanılarak açılmış menfi tespit isteğine ilişkindir.
İİK’nın 89.maddesi uyarınca açılmış menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemeler olup; tarafların tacir olmasının veya temel ilişkinin ticari nitelikte bulunmasının veya borcun temelini oluşturan senedin kambiyo senedi niteliğinde olmasının görev yönünün belirlenmesinde, bir etkisi bulunmamaktadır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 gün 2016/3568 E., 2016/6425 K. sayılı emsal içtihadı) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 24/04/2019 Tarih ve 2017/1863 E.-2019/814 K. sayılı kararı)
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Daha önce davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesinde de, görevsizlik kararı verilerek kesinleşen dosyanın mahkememize gönderildiği görüldüğünden mahkememizce verilen bu kararın istinaf yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde …. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğacağından bu durumda merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesi gerektiği kabul edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla açılan davanın HMK.nun 114/1-c, 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 18/05/2022 tarihinde istinaf denetiminden geçmeden kesinleşen, 30/03/2022 tarih- 2021/474 Esas- 2022/306 Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş olmakla, mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının, istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlemesi amacı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize ya da en yakın Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır