Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/360 E. 2022/892 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/360 Esas
KARAR NO:2022/892

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:20/12/2021
KARAR TARİHİ:16/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 29/07/2020 tarihinde olay yerini terk eden kusurlu sürücü sevk ve idaresinde iken müvekkil şirkete … nolu poliçe numarası ile kasko sigortalı bulunan … plakalı park halinde bulunan araca %100 kusurlu bir şekilde çarparak sigortalı araç nezdinde hasar meydana geldiğini, … plakalı aracın davalı … sigorta A.Ş.’de sigortasının bulunduğunu, meydana gelen kaza sonrasında kazaya karışan araçların maddi hasara uğradığını, sigortalı araçta maddi hasar olduğunu karşı tarafın %100’lük kusuruna tekabül eden kısımın tamamı olan 2.172,00-TL’nin müvekkil tarafından sigortalısına ödendiğini, … plakalı aracın %100 kusurlu olduğunu, kaza sonucunda oluşan ve sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalıdan tahsili için …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalı tarafın takibe itiraz ederek durdurduğunu, davalının itirazın iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını ayrıca davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği cevap dilekçesinde özetle; 29.07.2020 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın, … Sigorta A.Ş. nezdinde … numaralı 02.03.2020-21 vadeli zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi (trafik poliçesi) ile sigortalı bulunmakta olduğunu, kaza tarihi itibariyle teminat limitinin araç başına 41.000-TL olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının sorumluluğu ve nihayetinde poliçe teminatı ile sınırlı olduğunu, dava konusunun itirazın iptaline ilişkin olduğunu, İK 67/1 maddesi gereğince itirazın iptali davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması gerektiğini, ancak dava tarihi itibariyle dava zamanaşımının dolduğunu, davanın reddini talep ettiklerini, trafik sigortası genel şartları’nın A.6.B maddesinde de belirtildiği üzere hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminatları teminat dışında kalan hallerden olduğunu, kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin söz konusu zarardan azami olarak poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olmakla, davacı tarafa yapılan ödemenin de poliçe limitinden düşülmesi gerektiğini, davacı tarafça fatura ibraz edilmediğinden kdv talebinin haksız olmakla, reddinin gerektiğini, genel şart hükümlerinden bağımsız olarak da borçlar kanunu’na ilişkin zarar görenin zararı artırma yasağı ilkesi kapsamında davacının müvekkili şirket tarafından iskontolu olarak tedarik edilen aynı kalitede parçaları kabul etmemek suretiyle zararı artırdığı gözetilmesi gerektiğini ve bu sebeple de parça bedellerine iskonto uygulanması gerektiğini, davacı tarafın zararını ispat açısından araç görülmeksizin, yalnızca belge üzerinden inceleme ile düzenlenen ekspertiz raporunun kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirketçe yaptırılan ekspertiz sırasında ise; araç onarım gördüğü serviste incelendiğini ve değişim ve onarım gereken parçalar konusunda servis yetkilisi ile mutabık kalınarak ödemeye ilişkin tespitler yapıldığını, genel şart hükümleri dikkate alınmayacak olsa dahi hukukun temel ilkeleri ve borçlar kanunu kapsamında da parça bedellerine müvekkili şirketin anlaşmaları gereğince %42 iskonto uygulanması gerektiğinun kabul edilmesi gerektiğini, faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olmasının gerekmekte olduğunu belirterek, davacının taleplerinin haksız ve mesnetsiz olmakla birlikte, müvekkili şirket tarafından yürürlükteki mevzuat hükümleri gereğince tüm işlemler gerektiği şekilde sonuçlandırılmış olduğunu, işbu sebeple davacının yasa, usul ve yargıtay kararlarına aykırı taleplerinin reddine karar verilmesini, müvekkili şirket lehine vekalet ücreti tayin edilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Eldeki dava, kasko poliçesi kapsamında ödenenen bedeli rücu edilmesi amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası Uyaptan celbedilmiş ve incelenmiştir.
Öncelikle davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraz incelenmelidir. İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK’nın genel hükümlerine göre belirlenecektir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22.03.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK’nın “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketi, sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açacak idi ise o mahkemede davasını açmalıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı yasanın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasının bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Somut olayda; davalının yerleşim yerinin Beykoz İlçesi olduğu, trafik kazasının da Balıkesir İlinde meydana geldiği, ayrıca davacı sigorta şirketi sigortalısının yerleşim yerinin de Balıkesir İli olduğu anlaşıldığından davalının icra dairesinin yetkisine yaptığı itiraz yerinde olup, ….İcra Müdürlüğü icra takibinde yetkili icra dairesi değildir. Bu durumda yetkili icra dairesinde yapılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığı için davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yetkili icra dairesinde takip yapılmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin harçtan mahsubu ile bakiye 21,40‬ TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.392,65-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın, karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı; miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır