Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/341 Esas
KARAR NO :2023/950
DAVA:Sigorta
DAVA TARİHİ:16/05/2022
KARAR TARİHİ:19/12/2023
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’a ait … plaka numaralı aracın, 24.01.2022 tarihinde …’de park halindeki müvekkili şirkete ait … plaka sayılı araca çarptığını ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, Davalı …’ın aracı için diğer davalı … A.Ş. tarafından 16.07.2021 tarihinde … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlendiğini, müvekkiline ait araçta meydan gelen maddi hasar davalı sigorta şirketi tarafından karşılandığını, ilgili mevzuat uyarınca araçta meydana gelen değer kaybının kazaya sebebiyet veren aracın ZMSS poliçesini tanzim eden … A.Ş. tarafından poliçe limitleri dahilinde ödenmesi gerektiğini ve sigorta şirketine yazılı başvuru zorunlu olduğunu 22.03.2022 tarihinde sigorta şirketine e-posta yoluyla başvurulduğunu ve poliçe limiti dahilinde 34.660,00 TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, 7.04.2022 tarihinde sigorta şirketi değer kaybı ödemesi yapacağını beyanla banka hesap numarası talep eden bir e-posta yazıldığını, banka hesabının bildirilmesi üzerine davalı … A.Ş. değer kaybı için 29.04.2022 tarihinde … değer kaybı ödemesi açıklamasıyla 2.257,10 TL ödeme yaptığını, belirterek belirsiz alacak tutarı 10.000,00 TL’nin ZMSS limiti kapsamında kalan kısmın her iki davalıdan müşterek ve müteselsilen, değer kaybının poliçe limitini aşması halinde aşan kısmın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yönünden reddini talep ettiklerini, Karayolları Trafik Kanunu gereğince davacı usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığından, davanın usulen reddi gerektiğini, aracın kaza tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre hasarsız haldeki ikinci el değeri belirlenmeli ve tamirden sonra aracın değeri ile kaza anındaki piyasa değeri karşılaştırılarak, Hakkaniyete uygun sonuca gidilmesi gerektiğini, kusur oranlarının tespiti için dosyanın ilgili adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesine sevk edilmesi gerektiğini, kusur oranının tespitinden sonra davaya konu tazminat taleplerinin uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin hatalı olduğunu, öncelikle müvekkil aleyhine ikame edilen davanın belirtilen nedenlerle usulden reddine karar verilmesini, mahkememiz aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini, talep ettikleri anlaşıldı.
Davalı asil … tarafından yasal sürede cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Dava, trafik kazası nedeniyle araçta oluşan değer kaybının tahsili davasıdır.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin park halinde olan … plaka sayılı aracına, davalı …’a ait … plakalı aracın çarpması nedeniyle oluşan değer kaybını araç maliki ve aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden talep etmiştir.
Celbedilen Trafik tescil kayıtlarına göre … plaka sayılı aracın davacı adına kayıtlı olduğu, … plaka sayılı aracın davalı … adına kayıtlı olduğu, … plaka sayılı aracın celbedilen sigorta poliçesine göre ZMMS poliçesini düzenleyenin davalı şirket olduğu anlaşılmıştır.
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk davaları, 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu ve 6098 sayılı TBK’nun 49 vd. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğudur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 91/1’inci maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanunun 85/1’inci maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş, anılan Kanununun 85’inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. İşleten ile davalı sigortalının sorumluluğu paraleldir ve işleten ve teşebbüs sahibi sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması başlıklı 86. maddesi ”İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur.” hükmünü içerir. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalıda olmasına karşın, meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görendedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, ZMMS zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edecektir.
İhtilaf, tarafların vaki kazadaki tazminata esas kusur oranı ile davacının aracında meydana gelen değer kaybı bedelinin tespiti noktalarında toplanmakta olup, kusur oranı ve tazminat miktarının tespiti konuları hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirilmesi gerekmektedir.
Mahkememizce alınan bilirkişi ön raporunda sonuç olarak; Davalı şirkete sigortalı … aracını sürücüsü …” ın 10096 oranında kusurlu olduğu, …plakalı aracın sürücü /malikine izafe edilecek kusur bulunmadığı, Dava konusu aracın önceki 3 hasarlarına ilişkin hasar ekspertiz raporlarının (Sigorta şirketine sunulan) bir suretinin dava dosyasına sunulmaması nedeniyle dava konusu hasarın mükerrer hasar olup olmadığının ve aracın dava konusu hasar öncesi rayiç değerinin tespit edilememesi nedeniyle değer kaybı hesabı yapılamayacağı, mütalaa edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce alınan bilirkişi ek raporunda sonuç olarak; Kusur yönünden varılan kanaatin değişemediği, dava dosyasına, … Sigorta A.Ş.’ ye ait … sayılı hasar dosyalarına ait eksper raporunun sunulmaması nedeniyle, dava konusu aracın; dava konusu hasar öncesi hasarlarına ilişkin olarak işbu raporun 3.maddesinde yer verilen hasarlarının onarım detaylarının (Değiştirilen parçalar, parça bazında yapılan işçilikler.), dava dosyasına sunulmaması nedeniyle; mükerrer hasar değerlendirmesi, dava konusu hasar öncesi rayiç değerlendirmesi, dava konusu hasar sonrası rayiç değerlendirmesi, yapılamaması nedeniyle değer kaybı hesaplanamadığı mütalaa edildiği anlaşıldı.
Davalı … A.Ş vekili 26.09.2023 tarihli beyan dilekçesi ile; davacının … Komisyonuna 18/11/2022 tarihinde değer kaybına ilişkin olarak 2022.E… tarihli başvuru gerçekleştirdiğini, komisyon bilirkişisince 20.000,00- TL değer kaybı zararı tespit edildiğini, müvekkili şirketçe 29/04/2022 tarihinde ödenen 2.257,10-TL düşülerek 17.742,90-TL üzerinden hüküm kurulduğunu, ödemenin icra dosyasına gerçekleştirildiğini beyan ederek, ….İcra Müdürlüğünün 2023/… esas sayılı dosyasına 31.653,41 TL ödemeye ilişkin dekontun sunulduğu görülmüştür.
Uyap üzerinden entegre edilen edilen ….İcra Müdürlüğünün 2023/… esas sayılı dosyası incelendiğinde; … Komisyonun 18/11/2022- 2022.E … ve 14/07/2023- K… sayılı kararının takip konusu yapıldığı, takip alacaklısının davacı, takip borçlusunun davalı sigorta şirketi olduğu, 17.742,90-TL Maddi tazminat, 650,00 TL yargılama gideri, 9.200,00 TL yargılama gideri, 1.088,38 TL faiz olmak üzere, toplam 28.681,28 TL’nin tahsili için ilamlı icra takibi yapıldığı ve 31.653,41 TL ödeme nedeniyle dosyanın 14.08.2023 tarihinde infazen kapatıldığı görülmüştür.
Davalı sigorta şirketinin 26.09.2023 tarihli beyan dilekçesi üzerine … Komisyonuna müzekkere yazılarak 18/11/2022- 2022.E … ve 14/07/2023- K… sayılı ilamı ile kesinleşip kesinleşmediği sorulmuştur. … Komisyonu tarafından verilen 06.12.2023 tarihli ve 04.10.2023 tarihli cevabi yazılarından kararın davacıya 19.07.2023 tarihinde, davalıya 20.07.2023 tarihinde tebliğ ediliği, 10 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edildiğine dair dilekçe sunulmadığı, anlaşılmış ve buna göre ilamın kesinleştiği değerlendirilmiştir.
… Komisyonunun18/11/2022- 2022.E … ve 14/07/2023- K… sayılı kararı incelendiğinde, taraflarının mahkememiz davacısı ve davalı sigorta şirketi olduğu mahkememiz davasının konusu ile aynı olduğu, anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından mahkememize dava açtıktan sonra aynı alacak için … Komisyonuna davalı sigorta şirketi için başvuruda bulunduğu ve 17.742,90-TL değer kaybına hükmediliği, verilen kararın kesinleştiği ve davacı tarafından icra takibine konu edilerek tahsil ediliği, davacının davasının sigorta şirketi yönünden kesin hüküm nedeniyle HMK. 114/1-i ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, karar vermek gerektiği, değerlendirilmiştir.
Müteselsil sorumluluk 6098 sayılı yasanın 162-168. maddeleri arasında düzenlenmiştir.166/1 maddesinde” Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Davalıların davacıya karşı müteselsil sorumlu olduğu, davalı sigorta şirketinin ödeme yapması ile birlikte davalı …’ın sorumluluğunun sona erdiği bu nedenle bu davalı bakımından davanın konusuz kaldığı değerlendirilmiştir.
Yargılama giderleri bakımından; davacının davasında haklı olduğu, davacı tarafından mahkememize dava açtıktan sonra, aynı alacak için davalı sigorta şirketi için … Komisyonuna başvurduğu, kesin hükmün sonradan oluştuğu, davalı tarafından tahkim komisyonuna derdestlik itirazında da bulunulmadığı, davalının yargılama giderlerinden sorumlu olduğu, ancak … Komisyonu kararında vekalet ücretine hükmedildiğinden aynı alacak için davalı sigorta şirketi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Dava açıldığı tarih itibariyle davacının davasında haklı olduğu, kesin hükmün sonradan oluştuğu, davalı tarafından … Komisyonuna derdestlik itirazında da bulunulmadığı gözetilerek davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Davalı … bakımından ise davacının davasında haklı olduğu, sigorta şirketi tarafından ödeme ile davalının sorumluluğun kalmadığı, bu nedenle de yargılama giderlerinden sorumlu olması gerektiği, ancak davacı tarafından her iki müteselsil sorumlu hakkında dava varken, ayrıca … Komisyonuna başvurması ve bu dosyadan vekalet ücretine hükmedilmesi nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmeyerek, diğer yargılama giderlerine hükmedilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının Davasının;
a-Davalı … A.Ş yönünden; kesin hüküm nedeniyle HMK. 114/1-i ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine,
b-Davalı … yönünden; konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,07 TL karar ve ilam harcının davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 1.600 TL ücretin tamamının davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 421,00 TL tebligat+müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.921,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78 TL peşin harç+80,70 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 251,48 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kendisini vekille temsil ettiren davacı, lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığında,
7-Kendisini vekille temsil ettiren davalı, … Anonim Şirketi lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığında,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı …’ın yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/12/2023
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır