Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/33 E. 2023/479 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:2022/33 Esas
KARAR NO:2023/479

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/04/2015
KARAR TARİHİ:13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 19/12/2012 tarihinde çalıştığı özel bir firmanın depo alanı içinde bulunan asfalt yolda mal indirmek için geri geri yanışan … plakalı arcın çarpması sonucunda müvekkilinin % 50 oranında özürlü, engelli kaldığını, müvekkilinin kaza geçirdiği tarihte kamyon şoförü olarak çalıştığını, kazadan sonra da yine aynı şirkette özürlü kontenjanından çalışmaya devam ettiğini, kazadan sonra müvekkilinin tedavi sürecinde bir çok harcama yaptığını ve zor durumda kaldığını, bu nedenler ile müvekkili … için 10.000-TL maddi tazminatın (iş görmezlik nedeniyle oluşan maddi zararlar, refakatçi, yol yatak giderleri) davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 11/04/2015 tarihinden itibaren artan oranlarda sigorta poliçesi limitleri dahilinde tahsilini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kazanın meydana geldiği 19/12/2012 tarihinde müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, Müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı davalının kusur oranına göre kişi başı sakatlık hallerinde azami 225.000-TL ile sınırlı olduğunu, kazanın meydana geldiği yerin özel bir firmanın depo alanı içi olduğunu, bu kazanın bir iş kazası olduğunu, kazanın meydana gelmesinin hukuki bağlamda bir trafik kazası olmadığını, bir iş kazası olduğunu, bu nedenlerden dolayı haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizin 17/04/2019 tarih, … sayılı kararında; “…
Tüm deliller toplandıktan sonra İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporu alınmasına karar verilmiş İstanbul ATK 15/03/2019 Tarihli raporunda” davaya konu olayın … fabrika alanı içerisinde meydana gelmiş olması, davacının araçların mal indirmede ve bindirmede, araçların depodaki boşaltma yerine yerleştirmeden sorumlu olarak çalıştığı, olayın oluş şekli itibari ile söz konusu olayın trafik kazası mahiyetinde olmadığı, iş kazası mahiyetinde olduğu kanaatine varıldığı” mütala edildiği anlaşıldı.
Karayolları Trafik Kanununun 2. Maddesi 2fıkrasında; “Bu kanun karayollarında uygulanır” düzenlemesi bulunmaktadır. Dava konusu olay Adli Tıp Kurumu raporunda da belirtildiği üzere; kanunun aradığı anlamda karayolunda değil; özel bir firmanın depo alanı içinde meydana gelmiştir. Bu nedenle dava konusu olay trafik kazası olarak de nitelendirilemez, dolayısıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası nedeniyle davalı sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davanın reddine…” karar verildiği,
Kararın davacı tarafından istinaf edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2021 tarih, 2019/2993 Esas, 2021/2198 karar sayılı ilamıyla; “…
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
Davacı …’ün 15.12.2012 günü, çalışmakta olduğu … firmasının Esenyurt, Sanayi Mahallesi adresinde bulunan fabrika binasının depo kısmının 4 numaralı kapısı önünde yük kamyonlarından mal indirme işinde çalışmakla iken sürücü … yönetimindeki … plakalı kamyonun geri manevrası sırasında, kamyon kasası ile depo kapı girişinin duvarı arasında sıkışarak %21,2 oranında maluliyetinin oluşması nedeniyle maddi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece olay yerinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi …’den emekli Prof. Dr. …. Raporunda; Karayolu ile ilgili 2918 sayılı Kanununun 2.maddesine göre değerlendirme yapılarak “… kazanın meydana geldiği yer, depo yükleme ve boşaltma alanının bir kısmı olmanın yanında, yoğun bir taşıt trafiğinin (nakliye kamyonları, vardiya başı ve sonlarında oldukça yoğunlaşan servis araçları ve muhtemelen diğer çeşit trafiğin de) hüküm sürdüğü, bu açıdan normal bir şehir içi yolu ile fabrika alanı şartlarına sahip trafiğin birlikte yürüdüğü bir bölge olarak görülmüştür. Bu bölgenin her iki yönde de (giriş-çıkış) şehir içi yollarına bağlantısı olduğu açıkça görülmektedir. Dava konusu kazanın meydana gelmiş olduğu fabrika depo alanının özel arazi olarak tanımlanmasının mümkün olmadığı, bu saha içinde karayollarında her zaman mevcut olan şekildeki trafik şartlarının hüküm sürdüğü, bu bakımdan buradaki trafik şartlarının normal kara yollarındaki şartlar olarak ele alınabileceği …” kanaatini belirtmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor istenmiş, ” davaya konu olayın fabrika alanı içerisinde meydana gelmiş olması, davacının araçların mal indirmede ve bindirmede, araçların depodaki boşaltma yerine yerleştirmeden sorumlu olarak çalıştığı, olayın oluş şekli itibari ile söz konusu olayın trafik kazası mahiyetinde olmadığı, iş kazası mahiyetinde olduğu kanaatine varıldığı, bu olayla ilgili Adli Tıp Kurumu içerisinde kusur tespiti yapan bir birim bulunmadığından, dosyanın işlem görmeksizin mahalline iadesine karar verilmiştir.” mütalaasında bulunulduğu görülmüştür.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/4912 Esas ve 2020/7921Karar sayılı kararında;”….Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK)’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir.
Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile, erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler gereği ve Daire uygulamasına göre karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur.
Somut olayda; davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olan traktör tarla içerisinde iken devrilmiş ve araç sürücüsü olan … vefat etmiştir. Davacı, eşi olan müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı gerekçesiyle destekten yoksun kalma tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. (HGK’nın 28.09.2011 tarihli 2011/17-499 Esas 2011/557 karar sayılı ilamı da bu yöndedir) Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin (tarlanın) karayolu ile bağlantısı bulunmaktadır. 2918 sayılı KTK’nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan meydana gelen zarar teminat kapsamındadır. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, zararın teminat kapsamında olduğu kabul edilerek taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” belirlemesinde bulunmuştur.
Dosya kapsamında iki görüş arasında çelişki olması nedeniyle, bu çelişkiyi gidermeden, olay yerinin Karayolu Trafik Kanunun uygulanacağı yerlerden olup olmadığı kesinleştirilmeden davanın gerekçede açıklandığı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde Mahkemece yapılması gereken, iki rapor arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde … Ulaşım veya Otomotiv Ana Bilim Dalı Öğretim Görevlilerinden veya Karayolları Trafik Fen Heyetinden seçilecek bilirkişi heyetinden yerinde keşif yapmak suretiyle rapor alınarak olayın meydana yerin, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. ve 3. maddesinde sayılan yerlerde geçip geçmediğinin ve karayoluyla bağlantı yolu olup olmadığının kesin bir şekilde belirlendikten sonra tarafların delilleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine…” karar verildiği, İstinaf kaldırma kararı sonrası, mahkememize gelen dosyanın 2022/33 Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Trafik kayıtları, hastane kayıtları, kaza raporları, sağlık raporları, sigorta kayıtları, hasar dosyası ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 54.maddesinde düzenlenen bedensel zararların tazmini davasıdır.
Davacı, dava dışı … Nakliyat Oto İnş.San. ve Dış Tic. Ltd.Şti.’nin maliki olduğu, dava dışı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpması sonucu, 15/12/2012 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde yaralandığını, bedensel zarara uğradığını, kazaya karışan … plakalı aracın işletilmesinden kaynaklanan sorumluluğun davalı sigorta şirketince ZMSS (Trafik Sigorta Poliçesi) ile sigorta güvencesine alınmış olması nedeniyle bedensel zarar miktarının tespiti ile maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk davaları, 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu ve 6098 sayılı TBK’nun 49 v.d. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğu olup, işleten ile davalı sigortalının sorumluluğu paraleldir ve işleten, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında işleten ve davalı sigortacı, zarara sebep kazanın ”mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri gelmiş” olduğunu ispat etmediği sürece meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalıda olmasına karşılık TBK m.50 kapsamında meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görenin kendisindedir.
Buna göre bedensel zararlara ilişkin tazminat TBK 55. Maddesindeki; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklindeki düzenlemeye göre belirlenecektir.
İhtilaf, tarafların vaki kazadaki tazminata esas kusur oranı, davacının tazminata esas maluliyet oranı ve iyileşme süresi ve yoksun kaldığı kazanç itibariyle bedensel zararının tespiti noktalarında toplanmaktadır. Kusur oranı, maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile zarar miktarının tespiti konuları hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi gerekmektedir.
İstinaf kaldırma kararından önce, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3.Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan, 27/10/2017 tarihli maluliyet raporunda; “…
… oğlu, 01/01/1980 doğumlu …’ün 15/12/2012 tarihinde geçirdiği araç dışı trafik kazasına bağlı sağ hemikolektomi arızası nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Gr41 kabul olunarak;
1-Gr41 XI(2Af…..15) C%23,
E cetveline göre %21.2(yüzdeyirmibirnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,
2-İyileşme (iş göremezlik) süresinin 12/07/2014 tarihinden itibaren 6(altı) aya kadar uzayabileceği…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
İstinaf kaldırma kararından önce, keşif yapılarak kusur raporu alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Makine Mühendisi Öğretim Üyesi Prof.Dr. … tarafından hazırlanan 10/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…İnceleme kısmındaki görüşler doğrultusunda dava konusu kazanın meydana gelmiş olduğu fabrika depo alanının özel arazi olarak tanımlanmasının mümkün olmadığı, bu saha içinde karayollarında her zaman mevcut olan şekildeki trafik şartlarının hüküm sürdüğü, bu bakımdan buradaki trafik şartlarının normal kara yollarındaki şartlar olarak ele alınabileceği ve davacının davalı sigorta şirketinden talebinin haklı olduğu…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
İstinaf kaldırma kararından önce, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan, 15/03/2019 tarihli kusur raporunda; “…
İlgi yazınız ile gönderilen dava dosyası incelendiğinde; davaya konu olayın … fabrika alanı içerisinde meydana gelmiş olması, davacının araçların mal indirmede ve bindirmede, araçların depodaki boşaltma yerine yerleştirmeden sorumlu olarak çalıştığı, olayın oluş şekli itibari ile söz konusu olayın trafik kazası mahiyetinde olmadığı, iş kazası mahiyetinde olduğu kanaatine varıldığı, bu olayla ilgili Adli Tıp Kurumu içerisinde kusur tespiti yapan bir birim bulunmadığından, dosyanın işlem görmeksizin mahalline iadesine karar verilmiştir…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
İstinaf kaldırma kararından sonra, keşif yapılarak üç kişilik bilirkişi heyetinden kusur raporu alınmasına karar verilmiş, İstanbul Teknik Üniversitesi Trafik Kürsüsü’nden görevlendirilen bilirkişiler, Öğretim Üyesi Dr…, Öğretim Üyesi Dr. … ve Doç.Dr…. tarafından hazırlanan 11/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “…
1-Dava konusu trafik kazasının oluşumunda, … plakalı aracın sürücüsü …’in, % 75 oranda asli kusurlu olduğu,
2-Kaza neticesi yaralanmış olan …’ün % 25 oranda tali kusurlu olduğu
3-Dava konusu kazanın meydana geldiği yerin karayolu olarak değerlendirilmesi gerektiği…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden hesaplamaya ilişkin rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi Aktüerya Uzmanı … tarafından hazırlanan 09/02/2023 tarihli bilirkişi raporunda; “…
a)Karayolları Trafik Kanunu ‘nun bazı maddelerinde değişiklik yapan, 09.06.2021 Tarihinde TBMM ‘de Kabul edilerek 19.06.2021 tarihinde Resmi Gazete ‘de yayınlanan kanunun yürütmesi ile ilgili “Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu” tarafından 04.12.2021 tarihinde Resmi Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe giren “KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR GENEL ŞARTLAR” yürürlüğe girdiği 04.12.2021 tarihinden sonra düzenlenen Poliçeleri kapsayacağından, Rapor/Hesap tarihi esas alınarak yapılan hesaplamada en güncel yüksek yargı kararlarından olan T.C. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ‘nin 27.09.2021 Tarihli 2021/4391 E. , 2021/5518K. Sayılı ve benzer kararları da dikkate alınarak; ilgili kurumlarca görüş değişikliği yapılıncaya kadar yaşam tablosu olarak TRH-2010 Yaşam Tablosu kullanılarak Progresif Rant Yöntemine göre hesaplama yapıldığı,
b)Davalı AXA Sigorta A.Ş. tarafından davacı … ‘e Geçici ve Sürekli İş Göremezlik Zararı yönünden ödeme yapılmadığı, davacının Geçici ve Sürekli İş Göremezlik Zararından bu yönde herhangi bir tenzil yapılmadığı,
c)Dava dışı SGK tarafından davacı … ‘e toplamda 4.768,87 TL Geçici İş Göremezlik ödemesi yapıldığı, yapılan ödemenin davalı tarafın kusuru oranında rücuya tabi kısmının davacı … ‘ün hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararından tenzil edildiği,
a)Davacı … ‘ün hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararının 4.855,02 TL olduğu, dava dışı SGK tarafından yapılan ödemelerin davalı tarafın kusuru oranında rücuya tabi kısmının tenzili sonrası davacının bakiye Geçici İş Göremezlik zararının 1.278,36 TL olduğu, Yargıtay kararlarına istinaden kaza tarihi itibariyle Geçici İş Göremezlik zararının karşılanacağı Kişi Başı Tedavi ve Sağlık Giderleri Teminatı Limitinin 225.000,00 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının olmadığı,
b)Davacı … ‘ün hesaplanan Sürekli İş Göremezlik zararının 513.517,11 TL olduğu, Yargıtay kararlarına istinaden kaza tarihi itibariyle Sürekli İş Göremezlik zararının karşılanacağı Kişi Başı Ölüm ve Sakatlanma Tazminatı Limitinin 225.000,00 TL olduğu, teminat limitini aşan zararının 288.517,11 TL olduğu…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
Esenyurt/İstanbul Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yazılan yazı ile davacıya rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması neticesinde bildirilen, 02/02/2023 tarihli cevapta, davacıya 4.768,87-TL. geçici iş göremezlik ödemesinin yapıldığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin, 23/02/2023 tarihli bedel artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 225.000-TL. olarak artırdığını ve davalıdan 11/04/2015 temerrüt itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ettiği ve tamamlama harcını yatırdığı görülmüştür.
Dosya kapsamı, düzenlenen kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görüldüğünden, davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın, dava dışı sürücüsünün meydana gelen kazada %75 oranında kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketinin meydana gelen zarardan, dava dışı sürücünün kusuru oranında teminat limiti kapsamında sorumluluğu bulunduğu, davalı sigortanın sigorta poliçesinin kişi başı ölüm/sakatlık için teminat limitinin 225.000- olarak belirlendiği, davacının, bilirkişi tarafından hesaplanan 514.795,47-TL. geçici ve sürekli iş göremezlik maddi tazminatı talep hakkı mevcut olduğu, ancak davalı yanca düzenlenen poliçenin teminat limiti kapsamında toplam 225.000-TL. talep edebileceği anlaşıldığından, davacının davasının kabulü ile 225.000-TL. maddi tazminatının 11/04/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kabulü ile, 225.000-TL. maddi tazminatının 11/04/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 15.369,75-TL. harçtan, peşin alınan 34,16-TL. + 734,34-TL. tamamlama harcının toplamı olan 768,50-TL. mahsubu ile geriye kalan 14.601,25-TL. harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 34.500-TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 27,70-TL. başvurma harcı + 34,16-TL. peşin harç + 734,34-TL. tamamlama harcı + 825,70-TL. keşif harcı + 600-TL ATGV araç ücreti + 5.750-TL. bilirkişi + 309,50-TL. tebligat-müzekkere giderleri olmak üzere toplam 8.281,40-TL. yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Adalet Bakanlığı İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 28/11/2017 tarihli, 5314256017 fatura numaralı, 2017/79694 Adli Tıp Nolu, 564,50-TL. bedelli fatura ücretinin, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Döner Sermaye İşletmesine ödenmek üzere, davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır