Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/322 Esas
KARAR NO:2022/738
DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:07/04/2017
KARAR TARİHİ:18/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin alacağını tahsili amacıyla, … 5. İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı icra dosyası ile borçlu hakkında ilamsız icra yoluyla takip yapılmış olduğunu, takip öncesinde borçlunun, müvekkili şirket görevlilerince yapılan tespitte, kaçak elektrik kullandığının tespit edilmiş olduğunu, tutanağa tahakkuk eden bedelin 6.177,70- TL (asıl alacak) olmakla bu bedelin halen ödenmemiş olduğunu, davalının, icra takibine “borçlu olmadığı” gerekçesi ile itiraz etmiş olduğunu, davalı tarafından yapılan itiraz nedeniyle takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun bu itirazının haksız, dayanaksız ve kötü niyetli olup zaman kazanmaya matuf olduğunu, davalının itirazda bulunarak, borcu ifa sorumluluğundan kurtulmaya ve zaman kazanmaya çalışmakta olduğunu, hiçbir inandırıcı yönü bulunmayan ve sadece sorumluluğu kaldırmaya yönelik bu haksız itirazın iptalini, müvekkili lehine başlatılan icra takibinin devamına karar verilmesini talep ettiklerini, yukarıda açıklanan nedenlerle; borçlunun haksız ve mesnetsiz olan itirazının iptalini, takibin devamını, % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olan adreste kahvehane işletmediğini, bu iş yeri ile ilgisinin bulunmadığını, davacı vekilinin aleyhine yaptığı icra takibine haklı olarak itiraz ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi talebi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2017 tarih, … sayılı kararında; “… Davacının tüketici mahkemesi sıfatıyla mahkememizde davasını açtığı, Mahkememizin yargı çevresi sınırları içerisinde, müstakil yetkili İstanbul Tüketici Mahkemeleri bulunduğundan ve görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan eldeki davayı görmek İstanbul Tüketici Mahkemeleri’nin görevine girdiğinden dolayı Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere,1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 114/1-c maddesinde “Mahkemenin görevli olması” şeklinde hüküm altına alınan dava şartının yokluğu nedeniyle, 6100 sayılı HMK’nın 115/2. Maddesi gereğince, DAVANIN USÜLDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-Görevsizlik kararı kesinleştikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası’nın 20/1. Maddesinde belirtilen iki (2) haftalık süre içinde, taraflardan birinin talebi halinde, dava dosyasının davayı bakmaya görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, yargılama gideri, harç, vekalet ücretleri, gider avansı vb. Hususların 6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi gereğince görevli mahkemece değerlendirilmesine…” kararı verildiği, bunun üzerine dosyanın …. Tüketici Mahkemesi’ne gönderilerek 2020/3 Esas sırasına kaydının yapıldığı,
…. Tüketici Mahkemesi’nin 06/01/2020 tarih, 2020/3 Esas, 2020/7 Karar sayılı kararında; “…Dava dilekçesi içeriğinden ve dosyaya ibraz edilen kaçak tespit tutanağından elektrik hizmetinin verildiği taşınmazın iş yeri (kahvehane) olduğu, bu bağlamda davalının yasada tanımlanan tüketici niteliğine uygun olmadığı anlaşılmış olup tüketici işleminden söz etmek mümkün bulunmadığından, elektrik hizmetinin verildiği taşınmazın ticarethane olduğundan davaya ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden görevsizliğimize dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davanın mahkememizin görevli olmaması nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115.md.gereğince usulden reddine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, Kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, talep edilmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına(ihtarın tebligat ile yapılmış sayılmasına)…” kararı verildiği, dosyanın görevsizlik kararı ile Mahkememize geldiği ve 2020/151 Esas sırasına kaydının yapıldığı,
Mahkememizin 19/01/2021 tarihli, 2020/151 Esas ve 2021/15 Karar sayılı kararında; “…Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde; davalının, kaçak/usulsüz elektrik kullanımına ilişkin, davalının isim, soy isim ve vatandaşlık numarasının bulunduğu, ancak davalının imzadan imtina ettiği, 17.03.2015 tarihli tutanağa istinaden, davacı -alacaklı tarafça, hesaplanan alacağın tahsili yolunda icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın tutanakta belirtilen kaçak elektrik kullanımı ile ilgisi olmadığını ısrarla savunduğu, tutanakta belirtilen taşınmazın ticari kahvehane olarak tasvir edildiği, tutanakta belirtilen işletmenin davalı ile ilgisi olup olmadığı yolunda ilgili kolluk birimine araştırma yaptırılmış olup konu hakkında tanzim olunan 11.11.2020 tarihli tutanakta, davalının, söz konusu işletme ile ilgili bir ilgisinin olmadığı belirtilmiş, davacı taraf da salt tutanak dışında, davalının, dava konusu usulsüz elektrik kullandığı iddiasını ispat edemediğinden, bu haliyle haksız fiilin faili tespit olunmadığından, davacının davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davanın reddine…” karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği,
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 21/04/2022 tarihli, 2021/2316 Esas ve 2022/1229 Karar sayılı kararında; “…Dava, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; … 5. İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasında, davacı-alacaklı tarafça, davalı-borçlu aleyhine, elektrik kullanımından kaynaklı alacağın tahsili amacıyla, 14.03.2016 tarihli takip talebi ile ilamsız haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı görülmektedir. Davacı dava konusu yeri davalının kullandığını ileri sürmekle beraber sunmuş olduğu 23.11.2016 tarihli çevre araştırması bültenine göre ” Çetin Koca ve Murat Ceran ilgili mahalde kumarhane işletmişler. Mahal yaklaşık 6 aydır boş vaziyette. Çetin Koca ve Murat Ceran’dan sonra mahalli kullanan olmamış. Mahallin elektriği kesik kullanan yok” şeklinde tespit yapıldığı görülmektedir. Kaçak elektrik tespit tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerdendir. Tutanağın aksinin iddia edilmesi halinde bundan kendisine hak bahşeden kişinin aksini ispat etmesi gerekir. Somut olaya gelince; davacı taraf davalının abone sözleşmesi olmadan kaçak elektrik kullandığını iddia etmiştir. Davalı, mahalle ilgisinin olmadığı itirazında bulunmuştur. Davacı ile davalı arasında abone sözleşmesi olmadığı için davalının sözleşmeden kaynaklanan sorumluluğu yoktur. Bu noktada davalının fiili kullanıcı olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Yargılama sırasında mahkemece dava konusu tutanağın tutulduğu yerde davalının faaliyette bulunup bulunmadığının tespiti için kolluk araştırması yaptırılmış ve kullanan kişinin tespit edilemediği görülmüş ise de tutanak tanıkları dinlenilmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece tutanak tanıkları dinlenilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz kolluk araştırmasına dayalı yazıl şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu sebeple; davacının istinaf başvurusunun kabulüyle kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılarak tutanak tanıkları dinlenilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine…” kararı verildiği, İstinaf kaldırma kararı sonrası, mahkememize gelen dosyanın 2022/322 Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Dava, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle itirazın iptali istemine ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Somut olayda, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 11/05/2022 tarihli cevabi yazısı ile, “…davalının gerçek ticari işletme kaydı bulunmadığı gibi, ortağı bulunduğu bir şirket kaydının da olmadığı…”, İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odası’nın 20/05/2022 tarihli cevabi yazısı ile “…davalının Esnaf Odası’na meslek kaydına rastlanmadığı…”, … Vergi Dairesi’nin 12/05/2022 tarihli cevabi yazısı ile de, “… davalının davaya konu adreste hiçbir zaman ve belirtilen tarih aralığında vergi kaydının bulunmadığının …” bildirildiği ve davacının dava tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
Görev itirazı yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın mahkememizin görev alanında bulunmayıp, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevinde olduğu kanaatine varılarak, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Daha önce davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesinde de, görevsizlik kararı verilerek kesinleşen dosyanın, mahkememizce verilen kararın kesin olması nedeniyle … Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan, bu durumda merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesi gerektiği kabul edilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı asıl ve birleşen davada, Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla açılan davanın HMK.nun 114/1-c, 115/1-2 maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-… Asliye Hukuk Mahkemesi 18/12/2019 tarihinde istinaf denetiminden geçmeden kesinleşen, 16/11/2017 tarih- 2017/85 Esas- 2017/285 Karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilmiş olmakla, mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının, kesin olması nedeniyle, olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlemesi amacı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda,miktara göre kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2022
Katip …
e-imzalıdır
Hakim …
e-imzalıdır