Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/300 E. 2022/1012 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/300 Esas
KARAR NO :2022/1012

DAVA:İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/04/2022
KARAR TARİHİ:13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, 3996 sayılı “Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun” ve … (eski 94/5907) sayılı “3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanunun Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin” Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde özel yetkili bir anonim şirket olup … Otoyolu işletme hakkı sahibi; davalı/borçlunun ise işletme hakkı müvekkili şirkette bulunan otoyolları kullanmış olan şahıs olduğunu, işletme hakkı müvekkili şirkette bulunan otoyollardan geçişlerin, mezkûr madde gereği ücretlendirilmekte olup, ücret ödemeden yapılan geçişlerde, geçiş ücreti ile birlikte dört katı tutarında ceza tutarı uygulanmakta olduğunu, müvekkili şirketin bir kamu kurumu olmadığı için 6001 sayılı Kanun uyarınca tahakkuk ettirilen geçiş ücretinin 4 (dört) katı tutarındaki ceza da idari para cezası olmayıp Borçlar Kanunu tahtında özel alacak statüsündedir ve genel hükümlere göre araç sahibinden tahsil edileceği açıkça 6001 sayılı Kanunda düzenlenmiş olduğunu, otoyoldan çıkış yapılan tarihi izleyen 15 gün içinde ödeme yapılması durumunda belirtilen oranda ceza uygulanmamakta olduğunu, davalının provizyon kayıtlarında görülen tarihleri arasında … plakalı araç ile 2 kez geçiş ücreti ödemeksizin otoyollardan ihlâlli geçiş yapmış olduğunu, bedeli ödenmeden yapılan geçiş ücretlerinin 15 günlük sürede de ödenmediği için davalı hakkında …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla takip başlatılmış olduğunu, ödeme emrinin davalıya 30/09/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu; davalının 05/10/2020 tarihli dilekçesiyle ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bunun sonucunda takibin durdurulmuş olduğunu ve müvekkili şirketin mağduriyetine sebep olunduğunu, itiraz dilekçesi taraflarına tebliğ edilmemiş olup, haricen icra dairesinde yapılan kontrol esnasında görülmüş olduğunu, davalının itiraz dilekçesindeki beyanlarını kabul etmenin mümkün olmayacağını, yukarıda açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile davalının …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve hukukî dayanaktan yoksun tüm itirazların iptali ile alacağın faizi ve tüm fer’ileri ile birlikte tahsili için takibin kaldığı yerden ve tüm taleplerle aynen devamını, davalının itirazının kötü niyetli olması ve alacağın likit olması sebebiyle, alacak tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin icra takibine konu ettiği ihlalli geçiş ücretinin müvekkili tarafından 21/08/2020 tarihinde ödenmiş olduğunu, müvekkilinin takibe ve davaya konu borcu bulunmadığını, buna ilişkin dekontu cevap dilekçelerinin ekinde sunduklarını, yukarıda açıklanan nedenlerle; müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının borç zaten takip ve davadan önce ödenmiş olduğundan reddini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
…/… Vergi Dairesi, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün cevabi yazıları, celp edilip incelenmiştir.
Dava, ihlalli geçişten kaynaklanan alacağın tahsilini teminen, davacı yanca, ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından başlatılan takibe, davalının yapmış olduğu itirazın iptaline ilişkindir.
26/06/2012 tarihli, 6335 sayılı yasa ile değiştirilen TTK 4. maddesinde, Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
TTK 4. maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda; Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır” denilmektedir.
Anılan maddede, tek tek belirtilen davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nispi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği ifade edilmiştir.
Somut olayda, davanın itirazın iptali davası olduğu, … Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 26/04/2022 tarihli cevabi yazısı ile, “…davalının sahibi olduğu bir ticari işletme kaydına ve şirket ortaklığına rastlanmadığının…”, …/… Vergi Dairesi’nin 13/05/2022 tarihli cevabi yazısı ile de, “… davalı mükellefin,29/07/2016 tarihinde başladığı faaliyetini, 14/08/2020 tarihinde terk ettiğinin…” bildirildiği, davacının dava tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmıştır.
TTK hükümlerine göre, nisbi ticari davanın varlığından söz edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerekir.Bu iki koşuldan birinin olmaması halinde ortada bir ticari davanın varlığından bahsedilemez. Başka bir deyişle yasada ifade edilen iki koşulun aynı anda gerçekleşmesi zorunludur.Taraflardan birinin tacir olması durumunda ticari işten bahsedilebilirse de, ticari davanın mevcut olduğundan söz edilemez.
Dava konusu ve sunulan deliller kapsamında davaya konu uyuşmazlığın, TTK 4. maddede belirtilen, mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı görülmektedir.
HMK 114. Maddesinde; mahkemenin görevli olması hususunun dava şartı olarak belirtildiği, HMK 115. maddesinde de, dava şartlarının, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetileceği açıklanmakla yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebilir. HMK 2. madde ve TTK. 4. ve 5. maddesi gereğince davaya bakma görevi Mahkememize ait olmayıp davacı tarafça açılan davanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Mahkememizin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde RESEN, HMK’nun 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına
4-HMK’ nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceği, gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği ön görüldüğünden yargılama giderleri konusunda bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktara göre kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/12/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır