Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/255 E. 2022/292 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/255 Esas
KARAR NO :2022/292

DAVA:Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (Tazminat)
DAVA TARİHİ:11/04/2022
KARAR TARİHİ:26/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan Davalar (Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket … Hiz. Ltd. Şti. ve şirket yetkilisi …’ın uzun yıllardır aktif bir şekilde ticaret ile iştigal etmekte olduğunu, müvekkillerin aktif ticaret hayatları nedeniyle birçok banka ile ilişkisi bulunmakta olup davalı … … tarafından yapılan işlemler nedeniyle ticari itibarlarının zedelenmesi ve bu doğrultuda kazanç kaybına uğramalarının söz konusu olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin müvekkillerinin 2019 yılında davalı bankanın … Şubesi ile çalışmasıyla başlamış olduğunu, müvekkillerinin 2021 yılının 9. ayında davalı bankanın alternatif dağıtım kanallarından biri olan “…” hizmetinden faydalanmaya başlamış olduklarını, ancak müvekkillerinin “…” hizmetinden faydalanmaya başlamalarının ardından henüz herhangi bir işlem yapmadan ilgili hesaplarının kapatıldığını öğrenmiş olduklarını, davalı bankanın yalnızca “…” hesabını kapatmakla kalmayıp müvekkillerinin hesap aktifliklerini de askıya almış olduğunu, davalı banka ile yapılan şifahi görüşmelerde müvekkillerinin ilişik kesme datasında bulunduğunun ifade edilmiş olduğunu, ancak bu uygulamanın ne şekilde yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklamanın yapılamadığını, bunun üzerine taraflarınca 01/11/2021 tarihinde müvekkilleri tarafından banka nezdinde işlem yapılamamasının nedeni ve müvekkilleri hakkında başlatılan süreçle ilgili olarak ayrıntılı bilgi verilmesi, ayrıca bankacılık işlemlerinin yapılmasını engelleyecek her türlü blokenin kaldırılması için davalı bankaya başvuru yapılmış olduğunu, davalı banka tarafından verilen 14/12/2021 tarihli cevapta, “Tarafımıza iletilen şikayet kaydınız incelenmiş olup, hesabınızdaki işlemler ve yetkilisi olduğunuz … VKN’li … Hizmetleri Limited Şirketi unvanlı firmanın hesapları bankamız prosedür ve politikaları gereği olağan dışı değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, alternatif dağıtım kanal aktiflikleri tedbiren kaldırılmıştır. Öte yandan, söz konusu hesaplar halihazırda açık olup hesaplar ile ilgili işlemleri şubelerimiz kanalı ile gerçekleştirebilirsiniz.” denildiğini, davalı banka tarafından, müvekkilleri hakkında yürütülen süreç hakkında müvekkillerinin hak arama özgürlüğü ihlal edilerek yalnızca banka prosedür ve politikalarına dayanılmak suretiyle cevap verilmiş olduğunu, söz konusu prosedür ve politikaların neler olduğu konusuyla, ayrıca müvekkilleri hakkında yürütülen süreçle ilgili ayrıntılı ve somut bir bilgi istenilmesine rağmen bu süreçle ilgili somut bir bilgilendirme yapılmamış olduğunu ve hesaplara ilişkin engellerin de kaldırılmadığını, davalı banka tarafından verilen cevabi yazıda, müvekkillerine ait hesapların açık olduğunun ifade edildiğini, ancak davalı bankanın cevabının aksine müvekkillerinin ilgili banka nezdindeki hesaplarıyla ilgili herhangi bir işlem yapamamakta olduklarını, hatta meydana gelen olaylarla birlikte davalı banka tarafından, müvekkili …’ın 100.000-TL limitli kredi kartının iptal edilmiş olduğunu, davalı banka tarafından Bankacılık Kanunu’na aykırı bir şekilde işlemler yapılmış olduğunu ve müvekkillerinin hak arama hürriyetinin engellenmek suretiyle talep edilen bilgi ve belgelerin taraflarına verilmemiş olduğunu, davalı banka tarafından verilen cevabın müvekkillerinin durumunu izah eder nitelikte olmamasından ötürü 21/02/2022 tarihinde müvekkili hakkında yürütülen işlemlerle ilgili tüm bilgi ve belgelerin tarafımıza verilmesini, ilgili banka tarafından müvekkili hakkında uygulanan politika ve prosedürlerin somut bir şekilde açıklanmasını ve bu kapsamda hesaplardaki blokelerin kaldırılmasını taleple Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na (BDDK) başvuru yapıldığını, davalı banka tarafından müvekkiline verilen 01/03/2022 tarihli cevapta, “Vekiliniz tarafından ibraz edilen vekaletnamede talebe ilişkin açık yetki bulunmadığından; talep edilen bilgilerin Bankacılık Kanunu’nun 73. maddesi hükmüne göre müşteri sırrı kapsamında olması nedeniyle talep yerine getirilememiştir.” denilmiş ve ilgili taleplerine istinaden somut bir bilgi ve belge sunulmaksızın 14/12/2021 tarihinde vermiş oldukları cevabın içeriğinin aynen tekrar edilmiş olduğunu, davalı banka tarafından verilen 01/03/2022 tarihli cevabın üzerine müvekkili tarafından, söz konusu cevabın Bankacılık Kanunu m. 76 uyarınca yeterli olmadığından bahisle hakkında gerçekleştirilen işlemlerin ayrıntılı bir şekilde açıklanması, özellikle hesaplarda tespit edilmiş olduğu iddia edilen olağandışı işlemlerin neler olduğunun açık bir şekilde açıklanması talebiyle 04/03/2022 tarihinde BDDK’ya tekrar başvuru yapılmış olduğunu, müvekkili … tarafından şahsen ve yetkili olduğu şirket nezdinde yapılan başvuru neticesinde davalı banka tarafından verilen cevabi yazıda, “Tarafımıza iletilen şikayet kaydınız incelenmiş olup bireysel hesaplarınız ve yetkilisi olduğunuz firmanızın hesapları incelendiğinde, 3. kişilerden gelen ve sıklık arz eden transferlerin, akabinde 3. kişilere gönderildiği belirlenmiş olup, söz konusu işlemlerin sıklığı bankamız prosedür ve politikaları gereği olağandışı değerlendirilmiştir.” denildiğini, müvekkillerinin 2019 yılından bu yana davalı banka nezdinde işlemler yapmakta olup yurt içi ve yurt dışında bilişim hizmetlerine dair alım-satım işlemleri yapmakta olduklarını, müvekkillerinin 2019 yılından bu yana (“…” isimli hizmetten yararlanmaya başlayana dek) davalı banka nezdinde herhangi bir sorun yaşamamış olup, aksine müşteri/banka ilişkilerinin oldukça iyi bir şekilde ilerleme kaydetmiş olduğunu, müvekkillerinin davalı banka ile ilişki kurulduğu andan itibaren banka nezdinde yapmış olduğu işlemlerin davalı banka tarafından dosyaya sunulması halinde de bu durumun anlaşılacağını, bu nedenle müvekkillerine ilişkin banka nezdinde gerçekleştirilen tüm işlemlerin, sözleşmelerin ve müvekkillere ait müşteri kayıtlarının davalı bankadan celbini talep etmekte olduklarını, müvekkillerin “…” hesaplarında herhangi bir para giriş-çıkışı da olmamış olduğunu, yalnızca “…” hesabının açılması esnasında 5.000-TL hesap açılış parası gönderilmiş olduğunu, bu durumun davalı bankadan müvekkillerine ait işlem kayıtları celp edildiğinde görüleceğini, bu nedenle davalı tarafından verilen cevap maddi gerçeği ortaya çıkartır nitelikte olmadığını, davalı banka tarafından, müvekkillerinin hesap aktifliklerinin herhangi bir somut gerekçeye dayanmaksızın, mahkeme ya da savcılık kararı olmadan haksız bir şekilde devre dışı bırakılmış olup, müvekkillerinin söz konusu hesaplarıyla ilgili tasarrufta bulunamaz hale gelmiş olduklarını, yukarıda açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı banka nezdinde müvekkillerine ait hesaplar ile alternatif dağıtım kanallarına dair kısıtlamaların tedbiren kaldırılmasını, davanın esası yönünden; davalarının kabulüne karar verilmesini, müvekkillerinin davalı banka nezdindeki hesaplarının ve alternatif dağıtım kanal aktifliklerine ilişkin kısıtlamalarının kaldırılmasını, müvekkillerinin ilişik kesme datasından çıkarılmasını, müvekkilleri hakkında BDDK, Merkez Bankası gibi bankacılık üst kuruluşlarına yapılan bildirimlerin geri çekilmesini, müvekkillerinin davalı banka tarafından yapılan haksız eylemler nedeniyle uğramış olduğu ticari itibar zedelenmesine dair zararın tazmini için 100-TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müvekkillerine müştereken ödenmesini, müvekkillerinin davalı banka tarafından yapılan haksız eylemler nedeniyle uğramış olduğu kazanç kaybının tazmini için şimdilik 500-TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ve temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müvekkillere müştereken ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE
09/12/2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5’inci maddesinden, sonra gelmek üzere eklenen maddeye göre;
Madde 5/A-(1) Bu Kanunun 4. maddesinde verdiğinde kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şarttır.
Yine 7155 sayılı kanunun 22. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3’ncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen “Şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmü saklıdır.” cümlesi ile arabuluculuk kapsamındaki uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunludur.
Yine 7155 sayılı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanunun Dördüncü bölümünden sonra gelmek üzere; “Dava şartı olarak Arabuluculuk” başlığıyla eklenen Beşinci Bölüm ve maddeye göre;
“Dava şartı olarak arabuluculuk
MADDE 18/A-(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Somut olayda, davacılar tarafından, davalı aleyhine haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin açılan davada, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğinin dava dilekçesinde yer almadığı anlaşıldığından, 12/04/2022 tarihli mahkememiz ara kararı ile, davacı vekiline arabuluculuk son tutanak aslını dosyaya sunması için 1 haftalık kesin süre verilmiş ve ara karar tebliğ edilmiş, davacı vekilince arabuluculuk tutanağının dosya sunulmadığı görülmüştür.
Dava dilekçesi ekinde ve ara kararın tebliğinden itibaren bir hafta içerisinde, davacı yanca son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğinin sunulmadığı anlaşılmakla, davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-7155 sayılı Kanunun 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı kanunun 23.maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2.maddesi uyarınca , davanın TTK’nun 5/A., 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nun 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca DAVA ŞARTI YOKLUĞU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70-TL harç dava açılırken peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, miktara göre kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/04/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır