Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/2 E. 2022/612 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/2 Esas
KARAR NO :2022/612

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:17/10/2017
KARAR TARİHİ:22/09/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketin, distribütör ve davalı arasında 01/05/2013 tarihli açık satış noktası sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 2.maddesi gereğince davalının sözleşme süresince müvekkili şirketin pazarlama, dağıtım ve satış işini gerçekleştirdiği ürünleri satmayı ve bulundurmayı, 10/b maddesi gereğince satışa ilişkin faaliyetlerini kısmamayı ve satışı azaltacak davranış ve eylem içirisine girmemeyi kabul ve taaahhüt ettiğini, davalının işyerini kapattığının öğrenildiğini, bunun üzerine …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası ile yapılan keşif ile işletmenin faal olmadığının tespit edildiğini, sözleşmenin 12. maddesi uyarınca müvekkili şirket tarafından davalının işyerini işletmesine katkıda bulunmak üzere 139.500 TL katkı yapıldığını, sözleşmenin 21.maddesi gereğince sözleşme hükümlerinin ihlal edilmesi halinde katkı payının ödeneceğinin ayrıca 75.000 USD cezai şart ödeneceğinin düzenlendiğini, davalının işyerini kapatması ve sözleşme hükümleri nedeniyle davalı hakkında …. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının sözleşme hükümleri karşısında haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; …. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinde borcun sebebi olarak taraflar arasında 01/05/2013 tarihinde akdedilmiş olan açık satış noktası sözleşmesi gereği katkı bedelinin iadesi, cezai şart, ihtarname ve delil tespiti masrafı gösterildiğini, müvekkilinin alacaklı görünen tarafa hiçbir borcu bulunmadığından 01/06/2017 tarihinde borca, ödeme emrine ve tüm ferilerine itiraz edildiğini, davacı tarafından sunulan sözleşmenin taraflar arasında 1988 yılından itibaren devam eden sözleşmenin yenilenmiş şekli olduğunu, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini ancak müvekkilinin iradesi dışında mücbir sebeplerle işletmenin devamının mümkün olmadığını, müvekkilinin işini kira sözleşmesine istinaden bulunduğu binada gerçekleştirdiğini, müvekkilinin davacı şirket ile imzaladığı sözleşmeden sonra müvekkilinin kiracası olduğu bina ile aynı alanda diğer işyerlerinin riskli yapı olmaları nedeniyle kentsel dönüşüm alanına girdiğini ve tüm işyerlerinin yıkıldığını, yıkım yapılacağının bildirilmesi üzerine müvekkilinin 20 yıldan uzun süredir kiracısı olduğu işyerini tahliye etmek ve vergi kaydını kapatmak zorunda kaldığını, vergi dairesinin kapanış tutanağından da görüleceği üzere müvekkilinin işi bırakma tarihinin 30/04/2014 olduğunu, bu nedenle yıkım kararından dolayı müvekkilinin iş yerini kapatmak zorunda kaldığını, TBK’nın 136. maddesi gereğince müvekkilinin cezai şarttan ve diğer alacaklardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava İİK.nın 67.maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizde yapılan yargılama sonucunda; 27/12/2018 tarih ve 2017/919 Esas, 2018/1009 Karar sayılı kararı ile kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kararın istinaf edilmesi neticesinde istinaf incelemesini yapan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 15/12/2021 tarih ve 2019/2756 Esas, 2021/1823 Karar sayılı ilamı ile; “…Somut olayda, taraflar arasındaki sözleşmenin 01/05/2013 tarihli olduğu, vergi dairesi yazısına göre davalının 30/04/2014 tarihinde işi bıraktığı, buna göre sözleşmenin yapılmasından sonra ortaya çıkan ve davalı dışındaki bir sebep nedeniyle akdin sona erdiği, imkansızlık durumunun davalıdan kaynaklanmayan subjektif olmayan ve sözleşmeden sonra ortaya çıkan bir durum olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili, sözleşme hükmü uyarınca herhangi bir indirim yapılmadan bedelin tümünün iadesi gerektiğini iddia etmekte ise de ifa imkânsızlığının oluşmasında davalının kusuru bulunmadığından, iadenin kapsamının sözleşmeye göre değil, Kanun’un düzenlediği gibi TBK’nın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Davalının, sözleşmenin ifa edilmeyen bakiye dönemine isabet eden katkı payı tutarı kadar sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunun tarafların ticari defter ve kayıtları incelenmeden düzenlendiği ve taraflar arasındaki sözleşmenin başlangıç tarihi olan 01/05/2013 tarihinden vergi dairesi yazısına göre davalının 30/04/2014 tarihinde işi bıraktığı tarihe kadar davalının davacıdan ürün alıp almadığı, aldı ise ne miktar ürün aldığı yönünde bir tesbitin yapılmadığı anlaşılmıştır.
Sözleşmede ödenen katkı payının tümünün iade edileceği yazılı ise de bu hükmün ihlali halinde alınan bedelden geriye kalan miktarın tümü olarak anlaşılması gerekmektedir. Zira katkı payı ihlal olmadığı ve sözleşmenin yürürlükte olduğu sürece alınan her litre ürün için iade yükümlülüğünün o miktar kadar sona ereceği açıktır. Alım yapılmak suretiyle tamamlanan sözleşmede katkı payının iadesinin sözkonusu olmayacağı düşünülerek davalının sözleşmenin yürürlükte olduğu süre içerisinde ne miktar ürün aldığı tesbit edilerek geriye kalan iade yükümlülüğünün ne miktar olduğu belirlenmelidir. (Somut olaya emsal olabilecek Yargıtay 19.HD nin 2016/15809 esas – 2018-884 karar sayılı kararı, İstanbul BAM 12 HD.nin 2018/510 Esas – 2018/1340 Karar sayılı kararı, İstanbul BAM 14 HD.nin 2020/1502 Esas- 2020/975 Karar sayılı kararı aynı yöndedir.)
Somut olayın özellikleri ve yukarıdaki hukuki açıklamalar ışığında, sözleşmenin yorumlanması gerekir. Aksinin kabulü davacı yararına haksız kazanç oluşturacaktır. İlk derece mahkemesinin bu yönde inceleme yaptırılmadan karar verilmesi yerinde görülmemiştir…” gerekçesi ile Mahkememiz kararı kaldırılmış ve dosya Mahkememize gönderilmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış, taraflar arasındaki açık satış noktası sözleşmesi incelenmiş ve bilirkişi raporu alınmıştır.
….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı tarafından davalı aleyhine 75.000 USD cezai şart, 652,90 TL delil tespiti, 148,18 TL ihtarname masrafı, 139.500 TL katkı bedeli, 4.285,33 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 144.586,41 TL ve 75.000 USD için ilamsız icra takibi yapıldığı, itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki 01/05/2013 tarihli açık satış noktası sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin 2.maddesi ile davalının Y.Dudullu Alemdağ Cd. No:170 …/ İstanbul adresinde işletmekte olduğu işyerinde şirketin yetkilendirmiş olduğu bayi veya distribütör vasıtasıyla dağıtımını yaptığı ürünleri bulundurmayı ve satmayı taahhüt ettiği, 12.maddesi ile işyerinin açılmasına ve işletilmesine katkıda bulunmak ve işyerindeki ticari faaliyetlerini artırmak amacıyla bayi veya distribütör ile işletmecinin karşılıklı mutabakata vardığı 139.500 TL tutarında katkı payı verildiği, 21.maddesi ile işletmenin kısmen veya tamamen çalıştırılmaması, işletmenin devredilmemesi, iş değişikliği yapılması, faaliyetine son verilmesi gibi durumlarda şirket tarafından verilen katkı payının geri ödeneceği ayrıca şirkete 75.000 USD cezai şart ödeneceğinin düzenlendiği görülmüştür.
…. Sulh Hukuk Mahkemesi … D.iş sayılı dosyasına ibraz edilen bilirkişi raporunda davalının işletmesinin de bulunduğu binanın, yaklaşık 16 ay evvel AVM yapılmak amacıyla yıkıldığı hususunun tespit yerinde bulunan vatandaşlardan öğrenildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davalı tarafından sunulan … Belediye Başkanlığı Yapı Kontral Müdürlüğünün 28/11/2013 tarihli yazısında; binanın riskli yapı olduğunun ve maliklerince yıkılması gerektiğinin bildirildiği, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 27/05/2014 tarihli tutanağında davalının işini 30/04/2014 tarihinde bıraktığının tespit edildiği, ayrıca davalının kira sözleşmesi sunduğu görülmüştür.
Bilirkişiler … ve … Mahkememize sundukları raporlarında; taraflar arasındaki sözleşmenin 12.maddesi gereğince davalıya 139.500 TL katkı bedeli yapıldığının, cari hesap ekstresi ve banka ödeme kayıtları ile bayinin davacı şirkete kestiği faturadan tespit edildiğini, davalı kiracı olduğu taşınmazın yıkımının yapılması konusunda mal sahibine … Belediyesi Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğü tarafından yazı gönderildiğini, davalının edimini ifa etmesine engel olan durumun sözleşmeden sonra ortaya çıkan ve davalıdan kaynaklanmayan,subjektif olmayan bir durum olduğunu bu nedenle davalıdan cezai şart istenmesinin mümkün olmadığını, ihtar ve tespit masraflarının da bu kapsamda olduğunu, ancak katkı payı ile ilgili olarak davacının TBK’nın 136/2 maddesi gereğince geri isteme hakkına haiz olduğunu belirtmişlerdir.
Mahkememiz kararının İstanbul BAM 13. Hukuk dairesinin kararı ile kaldırılmasından sonra bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler Mahkememize sundukları ek raporlarında ; sözleşmenin 3. maddesinde; davalı işletmekte olduğu işyerinde şirketin pazarladığı bira ürünlerinden 150.000 LT bira ürünü almayı, bu miktar ürün alındığında sözleşmenin bir süre sınırlaması olmaksızın sona ereceği kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 01.05.2013 tarihinde imzalandığı, işyeri VD kayıtlarına göre 30.04.2014 tarihinde kapatıldığı, incelenen davacı şirketin ticari defterlerine göre davalı bayiinin 01.05.2013-30.04.204 arasında davalı 34.210 LT bira satın aldığı, yapılan hesaba göre 139.500 TL katkı payı/ 150.000 LT ürün alımı: 0,93 LT üründeki katkı payı 0.93 TL *34.210 LT = 31.815,30 TL davalının sattığı ürüne isabet eden katkı payı tutarı olduğunu, davalı tarafından iade olunacak Katkı payının; 100.684,47 TL olduğunu, sözleşmede katkı payının ödendiği tarihten itibaren takip tarihine kadar merkez bankası avans faizi uygulandığı ve avans faizin 40.282,11 TL olmak üzere davacı … A.Ş’nin davalı …’dan toplam icra takip tarihi itibari ile katkı payı ve faizi olmak üzere 140.966,58 TL alacaklı olduğunu belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı, davalı ile yapmış oldukları açık satış nokta sözleşmesine istinaden ve davalının işyerini kapatması nedeniyle davalıya verilen katkı payının ve cezai şartın tahsili için yaptığı icra takibine, davalının yaptığı itirazın iptalini talep etmekte; davalı taraf ise sözleşmeye konu işyerinin bulunduğu binanın riskli yapı olması nedeniyle kentsel dönüşüm alanına girdiğini ve binanın yıkılmasından dolayı işyeri kapatmak zorunda kaldığını, bu nedenle kendisinden cezai şart ve katkı payının iadesinin talep edilemeyeceğini ileri sürmektedir.
TBK’nın 136.maddesinde; borcun ifasının borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceğini, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebi ile borçtan kurtulan borçlunun karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
Davalının işyerinin bulunduğu ve kiracısı olduğu binanın riskli yapı olması nedeniyle kentsel dönüşüm alanına girdiği ve yıkıldığı, bu nedenle işyerinin kapatıldığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 01/05/2013 tarihli olduğu, … Belediye Başkanlığı tarafından binanın riskli yapı olduğu ve yıkılması gerektiğine ilişkin yazının bu tarihten sonra 28/11/2013 tarihli olduğu, vergi dairesi yazısına göre davalının 30/04/2014 tarihinde işi bıraktığı, buna göre sözleşmenin yapılmasından sonra ortaya çıkan ve davalı dışındaki bir sebep nedeniyle akdin sona erdiği, imkansızlık durumunun davalıdan kaynaklanmayan subjektif olmayan ve sözleşmeden sonra ortaya çıkan bir durum olduğu ve davalının edimini ifa etmesine engel olan bu durumdan dolayı TBK’nın 136/1 maddesi gereğince davalının sorumlu tutulamayacağı ayrıca davalının bu kapsamda tespit ve ihtar masraflarından da sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle cezai şart, tespit ve ihtar masrafları ile ilgili davalı tarafından yapılan itirazın yerinde olduğu, anlaşıldığından buna ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacının katkı payı ile ilgili talebinin incelenmesinde; sözleşmede ödenen katkı payının tümünün iade edileceği yazılı ise de; bu hükmün ihlali halinde alınan bedelden geriye kalan miktarın tümü olarak anlaşılması gerektiği, katkı payı ihlali olmadığı ve sözleşmenin yürürlükte olduğu sürece alınan her litre ürün için iade yükümlülüğünün o miktar kadar sona ereceği, alım yapılmak suretiyle tamamlanan sözleşmede katkı payının iadesinin söz konusu olamayacağı, buna göre sözleşmenin 3.maddesinde davalının 150.000 litre ürün almayı kararlaştırıldığı, sözleşmenin 01/05/2013 tarihinde imzalandığı, iş yerinin 30/04/2014 tarihinde kapatıldığı, davalı şirketin ticari defterlerine göre davalı bayinin bu tarihler arasında 34.210 litre alım yaptığı ve bilirkişilerce yapılan hesaba göre davalı tarafından yapılan alıma isabet eden katkı payının mahsubundan sonra geriye kalan 100.684,47 TL katkı payının davacı tarafından davalıdan talep edilebileceği, katkı payının ödendiği tarihten takip tarihine kadar işlemiş faizin 40.282,11 TL olduğu, ancak davacının icra takibinde 4.285,33 TL talep ettiği göz önüne alınarak toplam 104.969,80 TL katkı payına ilişkin yapılan icra takibine itirazın yerinde olmadığı anlaşıldığından, bu miktar için yapılan itirazın iptaline, katkı payının likit olması nedeniyle % 20 oranında icra inkar tazminatına ve davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
a) ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 100.684,47 TL asıl alacak ve 4.285,33 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 104.969,80 TL için davalının yaptığı itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
b) Kabul edilen alacağın % 20’si olan 20.993,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c) Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 7.170,49 TL harçtan peşin alınan 4.985,61 TL mahsubu ile geriye kalan 2.184,88 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma ve 4.985,61 TL peşin harç toplamı 5.017,01 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 16.745,47 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davanın ret edilen bölümüne göre hesaplanan 46.096,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 228,60 TL tebligat- müzekkere gideri ve 4.000 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.228,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.075,28 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan toplam 19 TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 14,16 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır