Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/168 E. 2023/46 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/168 Esas
KARAR NO :2023/46

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:10/03/2022
KARAR TARİHİ:26/01/2023

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; Müvekkilinin Sermaye Piyasası Kurulundan G-… (K-…) numaralı, 01/02/2016 tarihli belgesi ile Geniş Yetkili Aracı Kurum olarak sermaye piyasalarında faaliyet göstermekte olduğunu, bu faaliyet çerçevesinde, müvekkilince müşterilerinin sermaye piyasalarında yapacağa işlemlere aracılık edildiğini, bu kapsamda müvekkili ile davalı arasında 66004 müşteri numarası ile 18/07/2019 tarihinde Sermaye Piyasası İşlemleri Genel Çerçeve Sözleşmesi imzalandığını ve davalının müvekkilinin müşterisi olduğunu, davalının sözleşme esnasında Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine uygun olarak müvekkiline risklere karşı bilgilendirildiğini, aydınlatıldığını, uygunluk ve yerindelik incelemeleri yaptığını, davalının hesabının açılması sonrasında 18/07/2019 tarihinde elektronik ortamda Alım-Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi, Repo ve Ters Repo Çerçeve Sözleşmesi, İnternet Vasıtası ile Yapılacak işlemlere Dair Sözleşme, Yatırım Danışmanlığı Sözleşmesi, Kredili Menkul Kıymet İşlemleri Sözleşmesi, Algoritmik Otomatik Alım Satım İşlemleri Sözleşmesi, Türev Araçlarıın Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi, Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Sözleşmesini imzaladığını, davalı tarafından çeşitli sermaye piyasalarında ve … piyasasında işlemler yapıldığını, bu işlemlerin Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Sözleşmesi çerçevesinde yapıldığını, 11/11/2020 tarihli, 7256 sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 19.maddesi ile gelir vergisi kanunun geçici madde 67.maddesinin 13 numaralı fıkrasının ikinci paragrafına opsiyon sözleşmeleri ibaresinden sonra gelmek üzere “ile döviz, kıymetli madenler ve Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen diğer varlıklar üzerine yapılan kaldıraçlı işlemlere ilişkin sözleşmeler” ibaresinin eklendiğini, işbu madde ile, daha önce tevkifat suretiyle vergilendirmeye konu olmayan kaldıraçlı işlemler de tevkifat suretiyle vergilendirme kapsamına alındığını, Gelir İdaresi Başkanlığı, 22/01/2021 tarihli yazısı ile madde hükmünün kaldıraçlı alım-satımda pozisyon açılış tarihine bakılmaksızın 01/01/2021 tarihinden itibaren kapatılan tüm pozisyonlardan elde edilen gelirlere uygulanacağını, alış bedelinin tespitinde Gelir Vergisi Kanununun geçici 67.maddesinin 1. Paragrafındaki ve 257 seri numaralı gelir vergisi genel tebliğinin 2.4.1.2 maddesindeki gibi ilk giren ilk çıkar yönteminin uygulanacağını, aynı gün içerisinde yapılan alım satımlarda ağırlıklı ortalama fiyat bilgisinin dikkate alınabileceğini, dönem içerisinde aynı varlığa dair gerçekleştirilen tüm işlemlerin birlikte değerlendirileceğini, işlemlerdeki gelirin tespitinde alış ve satış bedeli olarak işlem tarihindeki TL bedellerin dikkate alınacağını yani kur farkı gelirinin dikkate alınacağının ifade edildiğini, kaldıraçlı alım satım işlemlerinin stopaj kapsamına girmesi ile davalı müşterinin kaldıraçlı alım satım piyasası olan …’te işlem yapıyor olması nedeniyle müşterinin işlemleri tevkifat suretiyle vergilendirilmesi gereken işlemler arasında yer almaya başladığını, bahsi geçen kanun değişikliği ve Gelir İdaresi Başkanlığının yazısı doğrultusunda davalının 22/12/2021 ve 23/12/2021 tarihlerindeki işlemleri tevkifat suretiyle vergilendirme kapsamında olduğunu, bu tarihlerdeki işlemleri neticesinde davalı müşterinin 753.463,12 TL vergi yükümlülüğünün meydana geldiğini, ödenmesi gereken verginin davalı adına müvekkili tarafından ödendiğini ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun olarak davalı müşterinin cari hesabına yansıtıldığını, müşteriye, müvekkiline ait kayıtlı telefondan birçok kez borç bilgisi verildiğini ve ödeme yapılması istendiğini ancak davalı tarafından ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmeler kapsamında sermaye piyasalarındaki işlemleri neticesinde doğacak tüm vergi ve masraflardan sorumlu olduğunu, tahakkuk eden verginin de, davalı adına doğan gelir vergisi olduğunu ve müvekkiline tevkif edilerek davalı adına ilgi vergi dairesine ödenmekte olduğunu, borcun rehinle temin edilmemiş olduğunu, davalının borcu muaccel durumda olduğunu, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı kararı ile müvekkilinin alacağına yeter miktarda davalının mallarına haciz konulmasına karar verildiğini, söz konusu ihtiyati haciz kararı üzerine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile önce ihtiyati haciz yapıldığını, ardından süresi içerisinde esas takibe geçildiğini, davalı tarafından icra takibine itiraz edildiğini, sözleşmenin 17. maddesi gereğince İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu belirterek davalının itirazının iptaline ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkili hakkında, davacı şirket tarafından sorumlu sıfatıyla yapılan tevkifatın hukuka aykırı olduğunu, vergi hatalarının bünyesinde barındırdığını, kanun ve tebliğde menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası aracının yabancı bir para cinsinden ihraç edilmiş olması halinde tevkifat matrahının tespitinde kur farkının dikkate alınmayacağının açık ve net bir şekilde belirtilmiş olduğunu, ilgili kanunlar gereği, bir mükellef bir faaliyeti dolayısıyla kar elde ettiğinde, söz konusu kar üzerinden kanunda yazılı tutarlar üzerinden vergilendirileceğini, kar elde edilmediğinde ortada vergilendirilecek bir kazanç olmayacağını, davacı tarafından zarar üzerinden vergilendirme yapmanın mevzuata ve vergilendirme ilkelerine aykırı olduğunu, tahsil edilmeyen menkul sermaye iradının vergilendirilmesinin söz konusu edilemeyeceğini, mevzuatta kaldıraçlı (…) işlemlerden doğan kur farklarının vergilendirileceğine dair herhangi bir düzenlemenin bulunmadığını, 193 sayılı Kanunun geçici 67.maddesinde kaldıraçlı işlemlerinden doğan kur farklarının vergilendirileceğine dair herhangi bir düzenleme bulunmadığını, ticari faaliyet kapsamında olmayan döviz alım satım faaliyetlerinden doğan kazançlar ile kur farkları normalde gelir vergisine tabi tutulmadığını, vergi mevzuuna girmeyen bir konu hakkında tevkifat yapılmasının açıkça mevzuda hata kapsamında olması nedeniyle müvekkili hakkında yapılan tevkifat işleminin hukuka aykırı olduğunu ve davacıya herhangi bir borcun bulunmadığını, davacı tarafından bir müşterisinin … hesabından kaldıraçlı işlemleri üzerinden elde edilen kur farkları üzerinden sorumlu sıfatıyla yapılan tevkifatın iptali istemiyle İstanbul Vergi Mahkemesi nezdinde dava açıldığının taraflarına şifahi olarak bildirildiğini, davacı tarafından her ne kadar müvekkili hakkında yapılan tevkifatın iptali istemiyle Vergi Mahkemesi nezdinde dava açılmamış ise de; başka bir müşterisi adına yaptığı tevkifatın iptali istemiyle dava açılması dahi tek başına davacı tarafından yapılan tevkifatın hukuka aykırı olduğunun kendisi tarafından kabul edildiğini ortaya koyduğunu, müvekkili hakkında ihtiyati haiz kararı alınarak icra takibi yapması ise müşterileri arasında ayrımcılık yaptığının gösterdiğini, işbu davanın hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili sunduğu 25.01.2023 tarihli ıslah dilekçesiyle davacının takip konusu alacağın % 20′ sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini belirtmiştir.
Dava; İİK.nın 67.maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, deliller toplanmış ve bilirkişi raporu alınmıştır.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 753.463,12 TL asıl alacak, 1.648,20 TL faiz olmak üzere toplam 755.111,32 TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından süresinde itiraz edilmesi neticesinde takibin durduğu ve bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişiler Dr. Öğr. Üyesi … Mahkememize sundukları 06/12/2022 tarihli raporlarında; DOW30 endeksi üzerine 21/12/2021 tarihinde 18,90 kontrat 6.679.801,7 USD meblağ satış işlemi ve 22/12/2021 tarihinde 18,90 kontrat 6.692.633,12 USD meblağ alış işlemi yapıldığını, 21/12/2021 tarihi TCMB referans kurunun 13.0226 USD/TL olduğunu, buna karşılık 22/12/2021 tarihi TCMB referans kurunun 12.4535 USD/TL olduğunu, işbu alım satım işlemlerinin birbirini kapatıcı ters işlem olduğunu ve nette -12.831,39 USD zarar oluşmakla birlikte TCMB referans USD/TL bazında 3.641.679,38 TL (Fiktif) kar edilmiş gözüktüğünü, sonuç olarak TL bazında 22/12/2021 tarihli işlemle 364.167,94 TL tutarında vergi oluştuğunu, DOW30 endeksi üzerine 22/12/2021 tarihinde 12 kontrat 4.255.978,42 USD meblağ satış işlemi ve 23/12/2021 tarihinde 12 kontrat 4.288.810,54 USD meblağ alış işlemi yapıldığını, 22/12/2021 tarihi TCMB referans kurunun 12.4535 USD/TL olduğunu, buna karşılık 22/12/2021 tarihi TCMB referans kurunun 11.4508 USD/TL olduğunu, işbu alım satım işlemlerinin birbirini kapatıcı ters işlem olduğunu ve nette – 32.832,12 USD zarar oluşmakla birlikte TCMB referans USD/TL bazında 3.891.515,50 TL (Fiktif) Kar edilmiş gözüktüğünü, sonuç olarak TL bazında 23/12/2021 tarihli işlemle 390.764,59 TL tutarında vergi oluştuğunu, 21/12/2021 tarihinde Kur Korumalı Mevduat ürününün Hazine ve Maliye Bakanlığı eliyle ugulanmaya başlandığını, 20/12/2021 tarihi itibariyle TCMB gösterge USD/TL kurunun 17.4731 USD/TL olduğunu, buna karşılık Kur Korumal Mevduat ürününün uygulanmaya başladığı 21/12/2021 tarihinde TCMB referans kurunun 13.0226 USD/TL olduğunu, 22/12/20241 tarihi TCMB referans kurunun 12.4535 USD/TL olduğunu, buna karşılık 23/12/2021 tarihi TCMB referans kurunun 12.4508 USD/TL olduğunu, işbu stopaj vergisinin doğmasının sebebinin işbu USD/TL kurunda Kur Korumalı Mevduat ürünü eliyle meydana gelen müdahale sonucu olduğu değerlendirilmekle DOW30 endeksinde meydana gelen değer kaybına karşılık TL’de meydana gelen yüksek değer kazanı sonucu TL bazda Stopaj vergisi doğduğu sonuç ve kanaati hasıl olduğunu, davacı alacağın dayandığı vergi ödemelerinin 31/01/2022 tarihinde yapılmasına rağmen icra takibinin 24/01/2022 tarihinde başlatılmış olması nedeniyle takip tarihi itibariyle gerek asıl alacak gerekse işlemiş faiz yönünden davacının davalıdan alacaklı olmadığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından, Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi hükümleri gereği davalının doğan vergi ve masraflardan sorumlu olduğu, kaldıraçlı işlemlere ilişkin sözleşmelerden elde edilen kazançların Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesi kapsamında stopaj kapsamına alınması ve davalının aracı kurumda gerçekleştirdiği işlemleri neticesinde doğan verginin davalı adına beyan edilip ödenmesi sonucu sözleşme hükümlerine uygun olarak hesabının borçlandırılması ve nihayetinde borçlu olması nedeniyle davalının takibe itirazının haksız olduğu gerekçesiyle icra takibine itirazın iptali talep edilmiş ise de; itirazın iptali davalarında icra takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığının tespiti gerektiği, icra takip tarihinde alacak var ise itirazın yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği, itirazın iptali için öncelikle icra takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olması gerektiği, somut olayda; davacının icra takibine konu ettiği alacağın dayandığı olan vergi ödemelerinin 31/01/2022 tarihinde yapıldığı, icra takibinin ise ödemenin yapıldığı tarihten önce 24/01/2022 tarihinde başlatılmış olduğu, buna göre daha ödeme yapılmadan icra takibi yapılmış olması nedeniyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olmadığını anlaşıldığından itirazın iptali davasının koşulları oluşmadığından davanın reddine, davacının takip yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 12.895,42 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 12.715,52 TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 101.062,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A- 13 maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560 TL arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır