Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/126 E. 2023/20 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/126 Esas
KARAR NO:2023/20

DAVA:Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:21/02/2022
KARAR TARİHİ:17/01/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 27/04/2019 tarihinde imzalanan sözleşme uyarınca 20/09/2021 – 24/09/2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecek fuar için stand tahsis edileceğine yönelik anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma uyarınca 15.11.2019 tarihinde 2.200 TL, 08.11.2011 tarihinde 2.780,91 TL ödeme yapıldığını, … Bankası … Şubesinin … no’lu hesabından, 26.08.2019 vadeli 9.383 TL bedelli, 25.09.2019 vadeli 9.383 TL bedelli, 25.10.2019 vadeli 9.383 TL bedelli, 26.11.2019 vadeli 9.383 TL bedelli, 26.12.2019 vadeli 9.383 TL bedelli çekler keşide olunup karşı tarafa teslim edildiğini, bu çeklerin vadelerinde ödendiği, fuarın iptal edildiği ve 2022 yılı Mayıs ayına ertelendiğinin 02.09.2021 tarihinde kendilerine bildirildiğini, fuarın pandemi koşulları sebebiyle ertelendiğini öne sürülse de davalı şirket bünyesinde 1-4 Eylül 2021 tarihleri, 8-12 Eylül 2021 tarihleri arasında ve yine benzer tarihlerde düzenlenen fuarların icra edildiğini, bu hali ile davalının pandemi şartlarına ilişkin öne sürdüğü iddialarının yersiz ve dayanaksız olduğunu, fuar için anlaşmaya varılan zaman aralığında ülke sınırları içerisinde pandemiye yönelik aşılama hızının çok yüksek olduğunu, salgının kontrol altında tutulduğu ve sosyal hayatın normal seyrinde olduğunu, ayrıca fuarları ertelemeye yetkili kurumun … olduğu ve Kurum tarafından huzurdaki davaya konu olan fuara ilişkin herhangi bir erteleme kararı verilmediğini, erteleme kararını davalı şirketin tek taraflı aldığını, bu kararın davalı şirketin inisiyatifinde olmadığını ve iptal kararı ile mağduriyete uğradıklarını, fuarda sergilenmek üzere yüksek bütçeli koleksiyonlar fuar stantları için para harcandığını, kiralanan alanların ücretlerinin ödendiği ve seyahat ile konaklama rezervasyonları gerçekleştirildiğini, bunların dışında da fuar hazırlık sürecinde değişik alanlarda birçok masraf yapıldığını, iptal ile büyük maddi zararlara ve kazanç kayıplarına yol açıldığını, … 26. Noterliği 14/10/2021 tarih ve … yevmiye numarasıyla ihtarnamesi ile sözleşmeden dönüldüğünün karşı tarafa bildirildiğini, ayrıca davalı yana ödenen bedellerin döviz bazında iadesinin istendiğini, (hizmet bedelini 27/04/2019 tarihli TCMB USD satış kuru 5,934 iken ödendiği.) buna rağmen herhangi bir bedel iadesi yapılmadığını belirterek davanın kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile dava ettikleri anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 21-25 Nisan 2020 tarihleri arasında düzenlenecek … (…) için “Fuar Katılım Sözleşmesi” akdedildiğini, pandemi nedeniyle devlet tarafından alınan kararlar ve yayınlanan genelgeler nedeni ile fuarın ertelenmek zorunda kalındığını, fuarın belirlenen tarihte yurt dışından misafirlerin pandemi nedeniyle katılamayacak olmaları nedeniyle fuar katılımcıları tarafından ertelenmesinin talep edildiğini, fuarın daha önce, 11 Mart 2020 tarihinde ülkemizde görülen Covid-19 vakaları ile birlikte başlayan süreçte sokağa çıkma yasakları nedeniyle ülke genelinde tüm toplantı, gösteri, konser vb. organizasyonların yasaklanmasıyla yapılamadığını, bu sebeple fuarın 20-24 Eylül 2021 tarihine ertelendiğini, Bu tarihte de ülkemizde ve tüm dünyada pandeminin etkilerinin devam etmesi, Amerika, Avrupa ülkeleri ve diğer bazı ülkelerin Türkiye’yi kırmızı listeye alması yani Türkiye’ye seyahat kısıtlaması getirmesi, yine pandemi kaynaklı seyahat prosedürlerinin zorlaşması, aşı zorunluluğunun getirilmesi, karantina süreçleri, bu dönemde bilet fiyatlarının fahiş oranda artması gibi sebeplerden dolayı yurt dışından gelecek birçok katılımcının fuara katılamayacağını bildirdiğini, bu durumun fuara katılacak şirketlere bildirildiğini, buna mukabil birçok şirketten, tekstil sektörünün yurt dışına hitap etmesi ve dolayısıyla fuara yurt dışından misafirlerin katılmasının çok önemli olduğunu, fuarların yapılış amacın yurt dışından müşteri kazanmak, yurt dışı pazarına açılmak olduğundan yurt dışından misafirlerin gelmemesi halinde fuarın yapılmasının bir anlamı olmayacağının belirtildiğini ve bu nedenle fuarın katılımcısı olan şirketler ve sektör temsilcileri tarafından fuarın ertelenmesinin talep edildiğini, bu sebeple hizmetin ertelenmesinde kendilerine atfedilecek bir kusur olmadığını, kaldı ki kendilerinin de söz konusu fuarları yapabilmek için fuar alanını en az 1 yıl önceden kiraladıklarını, muhtelif hazırlık anlaşmaları yaptıklarını, yetkili kurumlardan izinler aldıklarını, fuarın Covid-19 kaynaklı nedenlerle yapılamaması sebebiyle kendilerinin de zarara uğradığını, mahkemenin taraflar arasındaki menfaatler dengesini göz önünde bulundurması gerektiğini, Her fuarın dinamiklerinin birbirinden farklı olduğunu, gerçekleşen fuarların yakın zamandır yapılan, ulusal nitelikli fuarlar, dava konusu fuarın ise 2005 yılından beri toplamda 25 defa düzenlenmiş olan, yabancı devletin yetkili mercisi tarafından desteklenen ve teşvik verilen milli katılımlı uluslararası bir fuar olduğunu, pandemi koşulları sebebiyle milli katılımların iptal edildiğini, verilen teşviklerin kesildiğini, bunun yabancı misafir ve yatırımcıların katılımına engel teşkil ettiğini, bunun farkında olan sektör temsilcilerinin de erteleme talep ettiğini ve fuarın ertelendiği, bu sebeple diğer fuarlar ile karşılaştırmanın makul olmadığını, konuya ilişkin emsal Yargıtay kararlarında da mücbir sebeple ertelenen fuarlardan organizatör şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu sebeple sözleşmeden dönme ve ödenen bedelin iadesinin istenemeyeceğinin ifade edildiğini, fuarın ertelenmesi nedeniyle Ticaret Bakanlığı tarafından inceleme başlatıldığını, inceleme sonunda haklarında herhangi bir müeyyide uygulanmadığını, bununda fuarının Mayıs 2022’ye ertelenmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını gösterdiğini “Fuar Katılım Sözleşmesi”nin 2. Maddesi ile kendilerine, sektörden gelen talepler, organizasyon gerekleri yahut hiçbir sebep göstermeksizin fuar tarihini değiştirme hakkının tanındığını, bu duruma katılımcının itiraz etme hakkının olmadığını bunun fesih sebebi de yapılamayacağının düzenlendiği, hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi yanında sözleşme serbestisi ilkelerinin kabul edildiğini, ahde vefa ilkesinin sonucu olarak tarafların, serbest iradeleriyle meydana getirdikleri sözleşmelere aynen uymakla yükümlü olduklarını, bu sebeple davalı şirketin, Fuar Katılım Sözleşmesini feshetme ve yapmış olduğunu ödemeleri talep hakkı bulunmadığını, faizin ödeme tarihinden itibaren istenilmesin de mümkün olmadığını sözleşmeden dönme iradesi ortaya konuncaya kadar sözleşmenin yürürlükte olduğu ve bu dönem için faiz istenemeyeceğini belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdikleri anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen fuar katılım bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen fuar katılım sözleşmesinin 2. Maddesinde’“Fuar Katılım Sözleşmesini imzalayarak, … bu formda belirtilen DÜZENLEYİCİ’nin …) organize ettiği sergi veya fuara {kısaca fuar) katılmayı kabul eden KATILIMCI, bu imzadan sonra, fuara katılmayı reddetse dahi KATILIMCI’nın maddi ve manevi yükümlülükleri devam eder. KATILIMCI, fuara katılım koşulları, sergi veya fuarın yeri, KATILIMCI’nın fuar alanındaki yeri, düzenleme tarihleri, unvanı vb hususlarda, DÜZENLEYİCİ’nin, sektörün talebi, ekonomik durumu, organizasyon gerekleri veya kendi takdiri ile yapacağı değişiklikleri (fuarın kısmen veya tamamen
iptali dahil) peşinen kabul eder. Bu durum sözleşmenin fesih sebebi değildir, KATILIMCI’nın ücret ödeme yükümlülüğü devam eder. KATILIMCI, ancak DÜZENLEYİCİ’nin yazılı teyidi ile fuardan çekilme hakkına sahiptir. DÜZENLEYİCİ, Fuardan 3 gün öncesine kadar, hiçbir sebep göstermeksizin yazılı bildirimde bulunarak Sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilir ve KATILIMCI’yı Fuardan çıkarabilir. DÜZENLEYİCİ, Fuar katılım bedelini fesih/çıkarma/fuar iptali
bildiriminden itibaren 30 (Otuz) gün içinde KATILIMCI’ya iade eder. Sözleşmenin bu şekilde feshi, Fuardan çıkarma ve Fuarın kısmen veya tamamen iptali durumunda KATILIMCI, fuar katılım bedelinden başka, masraf, gecikme faizi ya da zarar ziyan adıyla bir talepte bulunma hakkına sahip olmadığını önceden beyan, kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacı tarafından keşide edilen … 26.Noterliğinin 14.10.2021 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 20-24 Eylül 2021 tarihinde yapılacak fuarın 2 Eylül 2021 tarihinde Mayıs 2022 tarihine ertelendiğinin bildirildiğini oysaki başka fuarların yapıldığını, pandemi gerekçesinin yerinde olmadığı, belirtilerek sözleşmenin feshi ile yapılan ödeme olan 8.784,73 USD’nin 3 gün içerisinde iadesinin ihtar edildiği görülmüştür.
Davalı tarafından sunulan uzman mütaalasında sonuç olarak, mücbir sebeplerle fuarın ertelenmesinin her zaman mümkün olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 2. maddesinin genel işlem koşulu olarak değerlendirilemeyeceği ve geçerli olduğu görüşlerine yer verildiği görülmüştür.
Mahkememizce taraflarca dayanılan deliller toplandıktan sonra bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davacı tarafın dava konusu döneme ait elektronik mühürlü ticari defterlerinin açılış-kapanış tasdiklerinin yasal süresi içinde usulen uygun olarak Gelirler İdaresi GİB bilgi sistemine yüklendiği, taraf defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu, Davacı şirket ile davalı… A.Ş. Arasında 27/04/2019 tarihinde imzalanan sözleşme uyarınca toplamda davalıya 51.895,91 TL ödeme yaptığı, Davacı şirketin davalı firma ile ilgili yaptığı ödemeleri Muhasebe teknik ve usullerine uygun olarak 2021 yılı defter kayıtlarına işlediği eklerde yevmiye kaydı ile detayı verilen tüm kayıtlardan sonra oluşan 31.12.2021 tarihi itibariyle 51.895,91 TL defter ve kayıtlarında davalıdan alacaklı olduğu, Bu alacağın 2022 yılına devrettiği başkaca ödemenin olmadığı, Dosya içinde fuarın ertelendiği bildirilen Mayıs 2022 tarihinde yapılıp yapılmadığına, yeniden ertelenip ertelenmediğine, iptal edilip edilmediğine dair iddia ve delil bulunmadığı, bu hususlarda TOBB’e müzekkere yazılması gerekip gerekmediğine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Sayın Mahkemenin hukuk tavsifine muhtaç konu olmakla; Taraflar arası sözleşmenin 2. maddesi ile davalıya tarihleri belirleme ve hatta fuar organizasyonunu iptal etme yetkisinin verilmiş olduğu nazara alınarak, sözleşme hükümleri dairesinde ve ahde vefa ilkesi nazarında sonuca gidilecek olması halinde; fuarın haklı sebeple ertelendiğinin kabulü halinde, davacının, davalıdan, ödediği sabit olan 51.895,91 TL’nin iadesini talep edip edemeyeceğine ve yine iptal edilmiş olduğunun anlaşılması halinde de aynı madde gereğince ödenen katılım bedelinin iadesi gerekip gerekmediğine ilişkin nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Pandemi koşullarının borçlunun sorumlu tutulamayacağı geçici ifa imkansızlığı olarak kabulü ve ertelenen tarih aralığının 2 seneyi aşan süreye tekabül etmesi sebebiyle, davacının TMK m.2 hükmü nazarında akde tahammül süresinin dolup dolmadığının, bu ahvalde sözleşmeden dönmesinin haklı olup olmadığının kabulü nazarında, davacının ödediği 51.895,91 TL katılım bedelinin iadesini talep hakkı olup olmadığının nihai takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu, … 26. Noterliği 14/10/2021 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin, TBK m. 117/f.1 hükmü uyarınca temerrüt ihtarı sayılıp sayılmayacağı ve verilen 3 günlük ödeme süresinin hitamı ile davalının temerrüde düşüp düşmediği ve bu tarihten itibaren, tarafların tacir olduğu da nazara alınarak, avans faizi oranı üzerinden faiz talep edilip edilemeyeceğine ilişkin nihai takdirin sayın Mahkemeye ait olduğu mütalaa edildiği anlaşıldı.
Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık beklenmeyen hal şartı- sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. İşte bu bağlamda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yaranına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gündeme gelebilecektir.
6098 sayılı TBK’nın 138 nci maddesi ile aşırı ifa güçlüğü başlıklı bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. Ancak az yukarıda ifade edildiği üzere “sözleşmeye bağlılık” ilkesi esas olup, sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai nitelikte bir kurum olmakla yasa koyucu tarafından da bu kurumun uygulanması ancak anılan madde de belirtilen dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Bunlar; sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü durum ortaya çıkması, bu durumun borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması, yine bu durumun sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmesi ve borçlunun borcunu henüz ifa etmemiş olması veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olması halidir. Bu dört koşulun birlikte gerçekleşmesi halinde ise borçlunun, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme hakkı bulunmaktadır.
Anlaşılacağı üzere hukukumuzda ahde vefa ilkesinin geçerli olduğu ancak bir kısım özel şartların bir araya gelmesi halinde TBK’nun 138. maddesi çerçevesinde sözleşmeyle bağlılık ilkesinin ihmal edilebileceği açıktır.
Taraflar arasındaki sözleşmeyi etkiler şekilde dünya genelinde ortaya çıkan COVİD-19 pandemisi ve bu bağlamda yasa koyucu tarafından alınan önlemler ve bu minvalde yapılan düzenlemelerin sosyal hayat ve doğal sonucu olarak … hayatına etkileri hukuken meşhur ve maruf vakıalardandır. Bu vakıaların taraflar arasındaki davaya konu olan hizmet ilişkisine etkilerinin yukarıda özetlenen hukukun genel ilkeleri ve yasal düzenlemeler ışığında açılmış bulunan davada mahkemece değerlendirileceği açıktır. Ancak, söz konusu uyuşmazlığın değerlendirileceği yargılama sürecinde yine yukarıda izahı yapılan sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestliği ilkeleri ile beklenmeyen hâl kuramı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği izahtan varestedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde “Genel Olarak” madde başlığı altında “Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle borcun ifasından önce doğan hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır.
Coronavirüs (Covid-19) salgını Mart 2020 ayından itibaren ülkemizde görülmeye başlanmış ve bu kapsamda hastalığın yayılmasının kontrol altına alınması amacıyla çeşitli tedbirlere başvurulmuştur. Bu tedbirler kapsamında olmak üzere zaman zaman ve ihtiyaç durumuna göre sokağa çıkma yasağı uygulanması, … yerlerinin kapatılması veya esnek çalışma, düğün törenlerinin ertelenmesi, evden çalışma gibi değişkenlik gösteren tedbirler uygulanmıştır.
Yaşanılan salgın hastalık sürecinin olağanüstü bir durum olduğu ve taraflarca öngörülemeyeceği açıktır. O halde genel olarak salgın hastalık sürecinin Türk Borçlar Kanunu’nun 138.maddesinde belirtilen olağanüstü durum olarak kabul edilmesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 136.maddesinde belirtilen borçludan kaynaklanmayan imkansızlık sebebi olarak kabul edilmesi gerekir.
Dosyanın incelenmesinde; davacı ile davalı arasında 20-24 Eylül 2021 tarihlerinde düzenlenecek fuar için fuar katılım sözleşmesi yapılmış ise de, Covid-19 pandemisinin 2. Dalgası kapsamında fuarın yapılıp yapılmayacağı hususu belirsiz hale gelmiş olup fuarın ertelendiği, belirtilen tarihlerde ifası konusunda borçlunun sorumlu tutulamayacağı değerlendirilmiştir.
Davalı taraf fuarın iptal edilmeyip, ertelendiğini, kısmi ifa imkansızlığı bulunmadığını iddia etmiştir.Her ne kadar imkansızlık geçici nitelikte olup, kural olarak borcu sona ermesine neden olmaz ise de, bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır. İfanın muayyen bir zamanda yapılacak olması veya ifa zamanının alacaklı için önem taşıdığı hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurduğu kabul edilmelidir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 136. maddesinde de belirtildiği üzere karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlüdür.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında fuar katılım sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında davacı tarafından 51.895,91 TL ödeme yapıldığı konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu sözleşme kapsamında davacı fuar katılımcısı, davalı ise fuar düzenleyicisidir. Taraflar fuar katılım sözleşmesi kapsamında 21-25 Nisan 2020 tarihlerinde yapılacak olan … … Fuarına katılım konusunda sözleşme imzalanmıştır. Ancak söz konusu sözleşme kapsamında kararlaştırılan fuar davalı tarafça covid 19 pandemisi sebebiyle gerçekleştirilmemiş ve ertelenmiştir. Ancak davalı tarafça yeni fuar tarihi davacı ile müzakere edilmediği gibi davalının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunduğu erlememeye dair, 4 Mart 2022 tarihli yazı içeriği incelendiğinde fuarın 21-25 nisan 2020 tarihinde yapılmasının planlandığı, akabinde sırasıyla 25-29 Ağustos 2020, 22-26 Eylül 2020, 18-21 Mayıs 2021, 21-24 Eylül 2021, 17-21 Mayıs 2022, en son olarak da fuarın yeri il bazında değiştirilerek Antalyada 10-14 Eylül 2022 tarihinde gerçekleştirildiği görülmüştür. Davacı taraf 21-25 Nisan 2020 tarihinde gerçekleşecek olan fuara katılım için davalı ile sözleşme imzalamıştır, her ne kadar gerek sözleşmesinin 2. maddesi gerekse mücbir sebep nedeniyle davalının erteleme yapabileceği değerlendirilebilir ise de, davalının da her verilen tarih için bir hazırlık yapacağı, fesih tarihine kadar çok sayıda erteleme olduğu, davacının çok sayıda ertelemelere katlanmasının beklenemeyeceği gibi ertelemelere ve yeni tarihlere ilişkin davacı ile bir müzakerenin de olmadığı, davacının ödenen bedelin iadesini talep etmekte hukuken haklı olduğu kanaatine varılmış, davacı vekili tarafından 17.01.2023 tarihli celsedeki dava tarihinden itibaren faiz talebi dikkate alınarak, harçlandırılan dava değeri bakımından dava tam kabul olmasına karşın sehven kısa kararda ”davacının davasının kısmen kabulü” şeklinde yazıldığı, gerekçeli karar yazımı sırasında fark edilmiş olup kısa kararın 1 numaralı bendindeki ”kısmen” ibaresi çıkarılarak davacının davasının kabulü ile 51.895,91 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile 51.895,91 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-492 Sayılı Yasa gereğince alınması gereken 3.545,00-TL harçtan, peşin alınan 886,26-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 2.658,74-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Davacı taraf lehine A.A.Ü.T gereğince taktir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70-TL başvurma harcı + 886,26-TL peşin harç + 2.400,00-TL bilirkişi ücreti + 77,00-TL tebligat-müzekkere giderleri olmak üzere toplam 3.443,96‬-TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.560,00-TL arabuluculuk ücretinin tamamının, davalıdan tahsiliyle Hazine adına gelir kaydına,
Dair, taraflar vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/01/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır