Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/836 E. 2022/761 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2021/836 Esas
KARAR NO:2022/761

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:30/12/2021
KARAR TARİHİ:20/10/2022

Taraflar arasında görülen davanın Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; davalı ile … … Ltd. Şti. arasında … 21. Noterliğinin 30/03/2012 tarih ve … yevmiye numarası ile yapılmış olan finansal kiralama sözleşmesi gereğince … … Ltd. Şti.nin Kiracı, davacının ise kiralayan olduğunu, müvekkilinin tüm şirket hissedarları ile birlikte bu sözleşmeye kefil olarak imza attığını, müvekkilinin bu sözleşme yapılmasında hiçbir çıkarının olmadığını, sadece Kıbrıs’ta oturmayan ikameti Türkiye’de olan en az bir kefil istendiği için diğer kefiller ile samimiyetinden dolayı kefil olduğunu, kefil olarak imzaladığı teminat senetlerinin de sözleşmesinin tamamının değil ödenecek her bir taksitin ayrı ayrı teminatı olduğunu, bu teminatın sözleşme şartlarına uygun kullanılacağını düşündüğünü, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu, hiçbir şekilde sözlemeyi feshetmediği halde senetleri leasing sözleşmesi ile değilde malı senetle satmış gibi kullandığını ve hiç bir şekilde ne borçluya ne de diğer kefillere takip yapmadığını, davalı şirketin özel olarak finansal kiralama için kurulduğunu, aşırı faizle para satma yahut senetle mal satma gibi bir yetkisini olmadığını, senetlerin sadece sözleşme gereği ödenmeyen taksitlerin sözleşme şartları uygulandığı takdirde teminatı olduğunu, bu kadar senet ödenmemiş olması nedeniyle takip yapılıp bu dosyası açık bırakarak ve temerrüte düşen borçlunun akdini feshetmeyerek 4 yıl boyunca 4 ayrı takip yapıp dolar bazında fahiş faizler ile para satma işlemi yaptığını, bunun TMK.nın 2. maddesine aykırı olduğu gibi sözleşmeye de aykırı olduğunu, ilk yapılan takipten sonra akdi feshetmeyen davalının, sorumluluğu kalkan kefilden yeniden tahsilat yapma hakkının olmadığını, kefilin sorumluluğunun ilk icra takibinden sonra sona erdiğini, TBK m.592/IV-c, 1’e göre, alacaklının haklı bir sebep olmaksızın yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde kefaletin sona ereceğini, alacaklının bilgi verme ve ispat araçlarını muhafaza yükümlülüğüne aykırı davranması ile kefalet sözleşmesinin, kefilin zararının bulunup bulunmadığı önem taşımaksızın ortadan kalkacağını, davalının mevzuat gereği sözleşme devam etmekte olduğu halinde sözleşmeyi TL’ye çevirmediğini, buna dayanak olarakta borçlunun … Cumhuriyetinde olduğunu, bu nedenle yabancı parayla sözleşme yapılabileceğine dayanmak istediğini, ancak KKTC’nin resmi para birimi ülke kurulduğundan bu yana Türk Lirası olduğunu, bu nedenle Türk Lirasının resmi birim olan ülkeyi yabancı para ile sözleşme yapılacak dış ülke olarak kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkilinin ilk icra takibinden sonrakiler için hiçbir şekilde sorumlu olmadığını, davalının icra dosyalarına tahsil ettik diye beyanda bulunduğu miktarın, müvekkilinin tüm sorumluluğundan fazla olduğunu, …. İcra Müdürlüğünün dosyasını 2021 yılı dolar kuru üzerinden ödemek zorunda kalındığını, müvekkilinin kefillik sorumluluğunun davalı tarafından sözleşmeye aykırı davranarak ve kefilin durumunu ağırlaştırma kastıyla davranması nedeni ile sona erdiğini belirterek, müvekkilinin Türkiye’de ikamet etmesi, Kıbrıs’ta geçerli para biriminin Türk Lirası olması, yabancı parayla borçlanma yasağı nedeniyle ve dolar kurundaki artış nedeniyle gerekli uyarlamanın yapılarak müvekkilinin sorumlu olduğu ve icra tehdidi altında ödemek zorunda kaldığı borcunun Cumhurbaşkanlığının dolarla borçlanma yasağı kararnamesinin tarihi olan Eylül 2018 tarihi itibariyle Türk Lirasına çevrilmesine ve çıkan sonuca göre müvekkilinin davalıya kefaletten dolayı ve verilen teminat senetlerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; davacının müteselsil kefil olduğunu kabul ettiğini, davacının teminat bonosu olarak verildiğini iddia ettiği bonoların, finansal kiralama sözleşmesi düzenlenirken her bir kira için düzenlenen ödeme aracı olduğunu, anılan bonoların teminat bonosu olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını, sözleşmenin fesih edilip edilmemesi kiralayanın tasarrufunda bir konu olduğunu, sözleşmenin ilk takipten sonra fesih edilmemesi kefilin sorumluluğunu artıran bir durum olmadığını, sözleşmenin ayakta kalması ile dava dışı kiracı şirketin, müvekkili şirkete önemli miktarda ödeme yaptığını ve bu şekilde kefile yüklenebilecek olan yükün azaldığını, 12 Eylül 2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğde değişiklik yapılmasına dair 2018-32/51 numaralı tebliğ uyarınca bir takım sözleşmelerin bedelinin TL cinsine çevrilme zorunluluğunu getirildiğini, ancak söz konusu tebliğ esas olarak, Türkiye’de yerleşik olan kişilerin yurt içinde yaptığı belli sözleşmelere yönelik düzenlemeler içerdiğini, yurt dışında yerleşik olan gerçek ve tüzel kişilerin taraf olduğu sözleşmelerin bu tebliğ kapsamı içinde değerlendirilmediğini, davacının yerleşim yeri Kıbrıs, kendi anayasası olan, vatandaşları olan ve vatandaşlık için başvurulması gereken başlı başına bir ülke olduğunu, Kıbrıs’ta yerleşik bir kişi, Türkiye’de yerleşik olmadığını, bu nedenle söz konusu tebliğ kapsamında davacının yer almadığını, davacı … sözleşmesinin kefili olduğunu, Türk Parası Kıymetini Koruma hakkında 32 sayılı kararın 17 ve 17/A maddeleri kapsamında finansal kiralama sözleşmeleri döviz olarak veya dövize endeksli kararlaştırılabileceğini, finansal kiralama sözleşmesi bahsi geçen tebliğin kapsamında olmadığını, diğer taraftan sözleşmenin 2012 tarihli bir sözleşme olduğunu, söz konusu başkanlık tebliğ tarihinden çok daha önceki bir tarihi taşıdığını, bu nedenle anılan tebliğ kapsamında olmadığını, davacının icra dosyasına fazladan ödemiş olduğu paranın istirdadını talep ettiğini, ancak söz konusu icra dosyasına yapılan ödemelerin büyük bir kısmının davacı borçlu tarafından değil, dava dışı kiracı tarafından yapıldığını, davacı borçlunun anılan icra dosyalarına yapmış olduğu ödeme maaş haczinden gelen ödemeler olduğunu, onların toplam tutarınında 40-50 bin TL civarında olduğunu, bu nedenle kendisinin ödememiş olduğu bir tutarın iadesini talep edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı borçlu aleyhine başlatılan takipler, muaccel olan kira borçlarının ödenmemesi nedeniyle başlatıldığını, bu nedenle söz konusu bonolar nedeniyle takip başlatmak için sözleşmesinin feshine gerek olmadığını, davacı borçlu aleyhine başlatılmış olan takiplerin, finansal kiralama konusu alacaklarının ödenmemiş olan taksitleri ile ilgili olduğunu, söz konusu icra takiplerin dahi tamamı ödenmemiş olduğundan davacının fazla ödeme yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava menfi tespit davasıdır.
…. İcra Müdürlüğünün… Esas, … Esas, … Esas sayılı dosyaları, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilmiş, taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi raporu alınmıştır.
… 21.Noterliğinin 30.03.2012 tarih ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesinin incelenmesinde; davalı şirket ile Kıbrıs, … … sk. No:14 adresinde bulunan … … Ltd. arasında düzenleme şeklinde finansal kiralama sözleşmesi yapıldığı, davacı …’nin dava dışı diğer kişilerle birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı, ödeme planı yapıldığı ve ödeme planında belirtilen vade ve bedellerle bonolar alındığı ve bonoların ön yüzünde davacının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak isim ve imzasının bulunduğu, bu senetlerden 16 adetinin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 12 adetinin …. İcra Müdürlüğünün… Esas, 9 adetinin …. İcra Müdürlüğünün … Esas, 6 adetinin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konulduğu görülmüştür.
Bilirkişiler Dr. Öğr. Üyesi … ve Prof. Dr…. Mahkememize sundukları 06/08/2022 tarihli raporlarında; tarafların istemi üzerine … 21. Noterliği tarafından 30.03.2012 tarihinde Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesinin yapıldığını, söz konusu sözleşmede, davacı …’nin dava dışı diğer kişiler gibi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığının tespit edildiğini, Müteselsil sorumluluğun 6098 sayılı TBK m. 162 ve devamında düzenlendiğini, davacı …’nin Finansal Kiralama Sözleşmesinde yer alan imzasıyla müteselsilen sorumluluk altına girdiğinin görüldüğünü, dosyada yer alan İstanbul BAM 44. Hukuk Dairesinin … nolu kararında da belirtildiği üzere: Aval’in poliçe, çek ve bonoya özgü bir kambiyo taahhüdü olduğunu, kambiyo senetleri bakımından kendine özgü bir teminat türü olarak aval müessesesi kabul edildiğinden, bono üzerinde “kefil” yazıyor olmasının, bu taahhüdü kefalet haline dönüştürmeyeceğini, dosya kapsamında yer alan bonolarda davacı …’nin müteselsil kefil olarak imza attığının görüldüğünü, bu kapsamda geçerli bir bononun varlığı halinde, söz konusu imzanın aval olarak kabul edilmesi gerektiğini, dolayısıyla davacı …, düzenlenen bonoların avalisti olarak sorumlu olduğunu, TTK m. 724’te teselsül düzenlendiğini, bu hüküm gereğince, bir bonoyu düzenleyen, kabul eden, ciro eden veya o bonoya aval veren kişiler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olduklarını, bu nedenle davacı …’nin, bonolardan dolayı düzenleyen ve diğer avalistlerle birlikte lehtar olan davalı … Şirketine karşı müteselsilen sorumlu olduğunu, alacaklının TBK.nın 163. maddesi gereğince, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebileceğini, davalı … Şirketinin, bonolardan doğan alacak hakkı kapsamında sadece davacı …’yi takip ettiğinin görüldüğünü ve söz konusu hususun TBK.nın 163. maddesine aykırılık teşkil etmediğini, davalının Finansal Kiralama Sözleşmesini sona erdirmemesi sebebiyle kötüniyetli olduğunu, temerrüde düşen borçlunun akdini feshetmeyerek 4 yıl boyunca 4 ayrı takip yapıp dolar bazında fahiş faizle para satma işlemi yapıldığını, bunun MK.nın 2. maddesine ve sözleşmeye de aykırı olduğunu, ilk yapılan takipten sonra akdi feshetmeyen davalının sorumluluğunun kalkmış olan kefilden yeniden tahsilat yapma hakkı olmadığı gibi kefilin sorumluluğunun ilk icra takibinden sonra sona erdiği iddia edilmiş ise de; taraflar arasında akdedilen Finansal Kiralama Sözleşmesinin sona ermesi ve feshi sözleşmenin altıncı bölümünde 40-42. maddelerinde düzenlendiğini, bunun dışında taraflar arasında akdedilen Finansal Kiralama Sözleşmesinin, tam iki tarafa borç yükleyen ve taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olduğunu, sürekli borç ilişkilerinde borçlunun temerrüdü halinde TBK m. 126 gereğince alacaklı, ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü halinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceğini, bu kapsamda olayda Finansal Kiralama Sözleşmesinin alacaklısı konumunda olan davalı … Şirketinin, borçlunun temerrüdü halinde sözleşmeyi sona erdirmemesi ve başlatılan takipleri yenilemesi, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hukuka aykırılık teşkil etmediğini,Finansal Kiralama Sözleşmesinin süresinin taraflar arasında 58 ay olarak kararlaştırıldığını, toplam kira bedelinin 59 taksitle ödeneceğinin belirlendiğini, sözleşmesinin Ek 2/A Ödeme Planında ilk kira (0 Kira) 28.03.2012 tarihi ve son kiranında (59 Kira) 31.01.2017 tarihi olarak belirlendiğini, kiraya ilişkin bedellerin de sözleşmede yer aldığını, Finansal Kiralama Sözleşmesinin 16. ve 17. maddelerinde kira bedellerinin ödemede temerrüdün düzenlendiğini, davalı … Şirketinin, kefil olan davacıya karşı sözleşmeye aykırı hareket ettiğine yönelik bir tespitte bulunulmadığını, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar Geçici Madde 8- (Ek:218/85 — 13.09.2018/ m.2): Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir. Söz konusu düzenlemeye istisna getirildiğini, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/52) m. 8/26 uyarınca 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan,menkul ve gayrimenkullere ilişkin finansal kiralama sözleşmeleri anılan geçici madde hükmünden istisna olduğunun düzenlendiğini, ayrıca Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar m. 17/A bent 10’da özel bir hüküm bulunduğunu, hüküm uyarınca, Türkiye’de yerleşik finansal kiralama şirketlerinin bu maddede yer alan hükümlere aykırı olmamak şartıyla Tükiye’de yerleşik tüzel kişiler ile yurt dışında yerleşik kişilerle yapacakları finansal Kiralama işlemlerine ilişkin bedeller döviz üzerinden belirlenebileceğinin düzenlendiği, söz konusu düzenleme Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ(Tebliğ No: 2008-32/34)’De Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/52)m.8/13’te de açıkça belirtildiğini, hüküm uyarınca 32 sayılı Kararın 17 ve 17/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama sözleşmelerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden kararlaştırılması mümkün olduğunu, olayda dava dışı olan… … LTD Şirketi ile davalı … Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, KKTC, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından tanınan bağımsız bir devlet olduğunu, Dava dışı … … LTD Şiketinin, KKTC’de bulunduğunu, bu kapsamda taraflar arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesinin yabancı para birimi üzerinden yapılmasının hukuka aykırı olmadığının tespit edildiğini, Dava dışı … … LTD Şirketi tarafından lehtarı davalı … … Anonim Şirketi olan seri halinde 60 adet bono 28.03.2012 tarihinde düzenlendiğini, düzenlenen bonolarda müşterek ve müteselsil kefiller başlığı altında davacı … ile diğer müteselsil borçluların imza attığının görüldüğünü, düzenlenen bonoların seri halinde ve kira dönemlerine uygun vadeli olduğunun tespit edildiğini, bononun düzenleyen ile lehtar arasında gerçekleştirilen bir ödeme vaadi olduğunu, bononun teminat amaçlı olarak verilmesi iddiası halinde bunun kesin delil ile ispatlanması gerektiğini, olayda gerek sözleşmede gerek bono metinlerinde, düzenlenen bonoların teminat amaçlı olarak düzenlendiği belirtilmediğini Kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesi bulunduğunu, bu kapsamda olayda davacının düzenlenen bonoların teminat senedi olarak düzenlendiğini ispat etmesi gerektiğini,
Ancak bonoların metinlerinde, söz konusu bonoların Finansal Kiralama Sözleşmesinin teminatı amacıyla düzenlendiğinin belirtilmediğini, davacının bonoların teminat senedi olduğunu ispat edemediğini, sonuç olarak davacının iddiası, davalının savunması, icra dosyaları ve tüm dosyada bulunan bilgive belgelerin incelenmesi ile yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucunda; Davacının davalıya, icra takiplerinin dayanağı senetlerden dolayı borçlu olduğu sonuçve kanaatine varıldığını belirtmişlerdir.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı …Ş. ile Kıbrıs, … … sk. No:14 adresinde bulunan … … Ltd. arasında … 21. Noterliğinin 30.03.2012 tarih ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiği, davacı …’nin dava dışı diğer kişilerle birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı, ödeme planı yapıldığı ve ödeme planında belirtilen vade ve bedellerle bonolar alındığı ve bonoların ön yüzünde davacının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak isim ve imzasının bulunduğu, bu senetlerden 16 adetinin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 12 adetinin …. İcra Müdürlüğünün… Esas, 9 adetinin …. İcra Müdürlüğünün … Esas, 6 adetinin …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konulduğu ve davacının da bu takiplerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacının dava konusu bonoların ön yüzünde imzası bulunmaktadır. TTK.nın 701. maddenin 3.fıkrasında; ” muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır” aynı maddenin 4. fıkrasında ” Kimin için verildiği belirtilmemişse aval düzenleyici için verilmiş sayılır” düzenlemeleri bulunmaktadır. TTK.nın 778. maddesinin 3.fıkrasında avale ilişkin 700 ila 702.maddelerinin bonolar hakkında da uygulanacağı düzenlenmiştir. Aval poliçe, çek ve bonoya özgü bir kambiyo taahhüdüdür. Kambiyo senetleri bakımından kendine özgü bir teminat türü olarak aval müessesesi kabul edildiğinden, bono üzerinde “kefil” yazıyor olmasının, bu taahhüdü kefalet haline dönüştürmez. Bu nedenle Bonolarda davacı …’nin müteselsil kefil olarak imza attığı görülmüşse de; aval olarak kabul edilmesi gerekmektedir. TTK.nın 778/1- d maddesi gereğince uygulanması gereken TTK.nın 724. maddesine göre bir bonoyu düzenleyen, kabul eden, ciro eden veya o bonoya aval veren kişiler hamile karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludur. Açıklanan nedenlerle davacı …’nin, bonolardan dolayı düzenleyen ve diğer avalistlerle birlikte lehtar davalı … Kiralama Anonim Şirketine karşı müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
TBK.nın 163. maddesinde; “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir. Borçluların sorumluluğu borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder” hükmüne göre davalı … Şirketinin, bonolardan doğan alacak hakkı kapsamında sadece davacı …’yi takip etmesinin TBK.nın 163. maddesine aykırılık teşkil etmediği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen Finansal Kiralama Sözleşmesinin, iki tarafa borç yükleyen ve taraflar arasında sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olduğu, sürekli borç ilişkilerinde borçlunun temerrüdü halinde TBK.nın 126. maddesi gereğince alacaklının, ifasına başlanmış sürekli edimli sözleşmelerde, borçlunun temerrüdü halinde alacaklı, ifa ve gecikme tazminatı isteyebileceği gibi, sözleşmeyi feshederek, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı zararın giderilmesini de isteyebileceği, bu kapsamda Finansal Kiralama Sözleşmesinin alacaklısı konumunda olan davalı … Şirketinin, borçlunun temerrüdü halinde sözleşmeyi sona erdirmemesi ve başlatılan takipleri yenilemesi, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla hukuka aykırılık teşkil etmediği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/52) m. 8/26 uyarınca 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan, menkul ve gayrimenkullere ilişkin finansal kiralama sözleşmeleri anılan geçici madde hükmünden istisna olduğunun düzenlendiğini, ayrıca Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar m. 17/A bent 10 da bulunan hüküm uyarınca, Türkiye’de yerleşik finansal kiralama şirketlerinin bu maddede yer alan hükümlere aykırı olmamak şartıyla Tükiye’de yerleşik tüzel kişiler ile yurt dışında yerleşik kişilerle yapacakları finansal Kiralama işlemlerine ilişkin bedellerin döviz üzerinden belirlenebileceğinin düzenlendiği, olayda dava dışı olan … … LTD Şirketi ile davalı …
arasında Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiği ve kiracı şirketin KKTC’de bulunduğu, bu kapsamda taraflar arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesinin yabancı para birimi üzerinden yapılmasının hukuka
aykırı olmadığı kabul edilmiştir.
Düzenlenen bonoların seri halinde ve kira dönemlerine uygun vadeli olduğunun tespit edildiği, bonolar düzenleyen ile lehtar arasında gerçekleştirilen bir ödeme vaadi olduğu, bononun teminat amaçlı olarak verilmesi iddiası halinde bunun kesin delil ile ispatlanması gerektiği, davaya konu gerek sözleşmede gerekse bono metinlerinde, düzenlenen bonoların teminat amaçlı olarak düzenlendiğinin belirtilmediği bu nedenle buna ilişkin itirazların yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davacının iddialarının yerinde olmadığı ve finansal kiralama sözleşmesi ile bonolar kapsamında, davacının davalıya, icra takiplerinin dayanağı senetlerden dolayı borçlu olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 51.660,98 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 51.580,28 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 241.752,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip ….
e-imzalıdır