Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/796 E. 2022/322 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/796 Esas
KARAR NO : 2022/322

DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 18/12/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili mahkememize verdiği 18/12/2021 havale tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket olan arasında 17/07/2017 tarihinde… Sözleşme Numarası ile Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığını, yapılan kiralama sözleşmesinde müvekkil şirket 2017 Model Yeşil renkli… marka, pamuk hasat makinasına karşılık ”343.951,83 USD dolar ile 66 ay vade ile davalı tarafa ödenecektir” şeklinde sözleşme imzalandığını, sözleşmenin imzalandığı tarih olan 17/07/2017 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kurlarında 1 USD, 3,549 Türk lirası iken bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasında 1 USD Kur fiyatı 17,00 TL. olduğunu, 12/09/2018 tarihinde 85 Karar Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yürürlüğe girmiş olup davalı tarafça uyarlama yapılmadığı için müvekkilinin maddi zarara uğradığı ve 2019 yılından beri devam eden Pandemi süreci, 2021 yılından da dolardan gelen aşırı yükselme müvekkili yönünden borcunu ifa etmesi güçleştiğini, ürk borçlar hukukun da açıkça belirtildiği gibi Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum meydana geldiğinde sözleşmenin yeni şartlar çerçevesinde uyarlamanın yapılabileceği belirtildiği, müvekkilinin sözleşmenin yapıldığı anda dolar kurun 3,549 Türk lirası olduğu ve sözleşmede belirtilen 343.951,83 USD ‘nin Türk Lirası karşılığı 1.220.685,00 TL iken, şimdi sadece kalan son 2 taksit borç olan 129.062,44 USD’ nin Türk Lirasına karşılığı ise 2.194.061.00 Türk Lirası olduğunu, müvekkilinin borcun %70 ödemesine rağmen kalan %30 borcun karşılığı ise sözleşme yapıldığı andaki tüm borç miktarın yaklaşık olarak 2 katı olduğunu, müvekkili ile davalı arasında sözleşme kurulurken var olan koşullar öngörülemez bir şekilde değiştiği ve bu değişimin sonucu olarak sözleşmedeki denge, davacı borçlu müvekkilinin aleyhine katlanılamayacak ölçüde bozulduğunu, diğer bir değişle yapılan sözleşmede belirtilen şartların temeli çöktüğü gibi müvekili tarafından borcunu ifa etmesi aşırı derecede güçleştiğini, tüm bu hususlar tespit edilmesine rağmen alacaklı davalı tarafından müvekkili davacı borçlu şirketen borcun aynen ifasının beklenmesi, adalete, dürüstlüğe ve hakkaniyete aykırı düştüğünü, müvekkili yönünden telafisi imkansız zararlarının meydana gelmemesi için sözleşmenin dürüstlük kuraları ve değişen ekonomik koşullara uyarlanması gerektiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete son 2 taksitleri hariç tüm taksitleri ödendiğini, ancak doların yaklaşık olarak 6 kat yükselmesinden ve ekonomik koşuların değişmelerden dolayı son 2 taksit olan 64.531,22 USD ve 64.531.22 USD bedelini artan kurlar karşısında ödeyecek durumda olmadığı ve yeni ekonomik şartlara uyarlanması için bu davayı açma zaruriyeti hasıl olduğunu, 12/09/2018 tarihinde 85 Karar Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar” kararına istinaden kararname tarihinden itibaren davalıca sözleşmede belirtilen Dolar (USD)’nin Türk Lirasına uyarlanması gerekirken uyarlama yapmadığından müvekkilim tarafından kararname tarihinden bu yana finansal kiralama sözleşmesinin Türk Lirasına uyarlama yapılmadığından dolayı fazladan ödediği kur miktarının müvekkille iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde Finansal Kira Sözleşmesinde belirtilen Dolar (USD) kurunun artması nedeniyle müvekkil davacının borcunun kalan taksitlerinin ifa etmesinde zorluk yaşanması sebebiyle kalan taksitlerin yeni ekonomik şartlara uyarlanması ve dava sürecinin uzun süreceğinden dava sonuna kadar ihtiyati tedbirle kalan taksitlerin ödenmemesi veya ödenecek ise de yeni ekonomik şartlara uyarlayarak ödenmesi tedbiren karar verilmesi ve vekalet ücreti, yargılamam giderleri ve yapılan masrafların davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili mahkememize verdiği 07/01/2022 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin dava konusu edilen finansal kiralama sözleşmesiyle kiralanan iş makinesinin toplam sözleşme bedeli olan 416.751,13 USD’nin dava tarihindeki döviz kuru üzerinden hesaplanarak harç ödemesi gerektiğini, davacı vekili de dava dilekçesinde “Yapılan kiralama sözleşmesinde müvekkil şirket 2017 model, yeşil renkli , … marka, pamuk hasat makinasına karşılık 343.951,83 USD dolar ile 66 ay vade ile davalı tarafa ödenecektir şeklinde sözleşme imzalandığını” açıkça ikrar ettiğini, davacı vekilince belirtilen bu meblağ nihai tutar olmadığını, Beşiktaş … Noterliği’nin 28.08.2017 tarihli ve … yevmiye ile davacıya tebliğ edilen finansal kiralama sözleşmesine ait nihai ödeme planında pamuk hasat makinasının toplam bedelinin 416.751,13 USD olduğu açık ve net olduğunu, dava harcının sözleşme bedeli olan 416.751,13 USD tutar üzerinden tamamlatılmasını, aksi halde huzurdaki davanın esasa girilmeksizin usulen reddini, 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan finansal kiralama sözleşmelerinin Türk parasına çevrilme zorunluluğu bulunmadığını, davacı, huzurdaki davayı açmadan evvel borçlarını ödemede temerrüde düştüğünü, davacıya kira ödemelerinde temerrüde düşmesi üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 28.03.2018 tarihli ve …yevmiye no.lu, Beyoğlu … Noterliği’nin 03.05.2019 tarihli …yevmiye no.lu ve Beyoğlu 3. Noterliği’nin 29.03.2021 tarihli 10576 yevmiye no.lu temerrüt ihtarları çekilmiş ve ihtarın tebliğinden itibaren 60 gün içerisinde ödemeleri yapması aksi halde sözleşmenin feshedileceği ihtar edildiğini, davacı huzurdaki davayı 18.12.2021 tarihinde açtığını, davacı 18.12.2021 tarihinde davayı açmadan evvel 28.03.2018, 03.05.2019 ve 29.03.2021 tarihlerinde temerrüde düştüğünü, neticeten sözleşmeden doğan borcunu ödemede temerrüde düşmüş olan davacının aynı sözleşme için uyarlama talep etmesi hukuka açıkça aykırı olduğunu, davacının talep sonucunun açık olmaması, HMK mad. 119’da aranan şartları taşımaması ve davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle nedeniyle davanın öncelikle açılmamış sayılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise; davacı tarafından eksik harç ikmal edilmesi nedeniyle dava esas değeri hakkındaki itirazlarımız nazara alınarak eksik harcın ikmaline, harç ikmali akabinde dava yazılı yargılamaya dönüşeceğinden, davanın basit yargılama olmasına ilişkin itirazlarımızın kabulüne, gerçekle bağdaşmayan iddialarla açılmış davanın esastan reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacı uhdesine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Eldeki dava, uyarlama yapılmaması nedeniyle fazla ödenen kur miktarının iadesi, bu mümkün olmadığı takdirde kalan taksitlerin yeni ekonomik koşullara uyarlanması talebine ilişkindir.
Uyarlama davası 6098 Sayılı TBK.nın yasalaştırılması sırasında da benimsenerek, 6098 Sayılı Yasanın 138. maddesinde “Aşırı İfa Güçlüğü” madde başlığı altında düzenlenmiş, “Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır” hükmüne yer verilmiştir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan ve 06.10.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2008/32-34 sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapan ”Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara” ilişkin 2018/32-51 Sayılı Tebliğ ile 2008/32-34 sayılı Tebliğ’in mülga 8. maddesi yeniden düzenlenmiş, yapılan bu düzenlemeye göre Tebliğ’in 8/10. maddesinde “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 17 ve 17/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama (leasing) sözleşmelerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden kararlaştırılması mümkündür.” hükmüne yer verilmiştir. 32 sayılı kararın geçici 8.maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan, menkul ve gayrimenkullere ilişkin finansal kiralama sözleşmelerinin Türk Lirasına dönüştürülmesi zorunluluğunun bulunmadığı hususunun hükme bağlandığı, somut sözleşmenin 32 sayılı kararın geçici 8.maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedildiği, dolayısıyla Türk Lirasına dönüştürülmesi zorunluluğunun istisnasını oluşturduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara ilişkin olarak finansal kiralama sözleşmesinde belirtilen USD’nin Türk lirasına uyarlanmaması nedeniyle fazladan ödediği kur miktarını bu mümkün olmazsa dolar kurundaki artış nedeniyle kalan taksitlerin yeni ekonomik koşullara uyarlanmasını talep ettiği, 2008/32-34 sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapan ”Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara” ilişkin 2018/32-51 Sayılı Tebliğ ile 2008/32-34 sayılı Tebliğ’in 8. Maddesinde yeniden değişiklik yapıldığı, bu değişiklik ile 32 sayılı kararın Geçici 8.maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan anılan madde hükmünden istisna tutulduğu, somut sözleşmenin 32 sayılı kararın geçici 8.maddesinin yürürlüğe girdiği 13/09/2018 tarihten önce akdedildiği, dolayısıyla Türk Lirasına dönüştürülmesi zorunluluğunun istisnasını oluşturduğu gözetilerek davacı tarafın sözleşmenin Türk Lirasına dönüştürülmemesine dayalı kur farkı talebi yerinde bulunmadığından reddedilmiş, davacının dolar kurunun artması nedeniyle kalan taksitlerin yeni ekonomik koşullara uyarlanması talebi ise, davacının yargılama sırasında son iki taksitten birisini daha ödemesi nedeniyle aşırı ifa güçlüğü içinde bulunmaması, davacının tacir olup basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği, davacının başlangıçta seçme özgürlüğü varken Türk Lirası yerine döviz üzerinden sözleşme akdettiği, yani serbest iradesiyle ödeme türünü belirlediği, dövizle borçlanmanın risk olduğu, günümüz ülke koşullarında ilerleyen yıllarda dövizde ödeme güçlüğü doğuracak dalgalanmaların olabileceğini öngörmesi gerektiği ve gerekli tedbirleri almadan sözleşme yapan ve borç altına giren tacirin alabileceği tedbirlerle önleyebileceği bir imkansızlığa dayanmasının kabul edilemez olduğu gözetilerek reddedilmiş, tüm bu sebeplerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davacı tarafça yatırılan peşin harcın alınması gereken 80,70 TL’den mahsubu ile bakiye 21,40 TL. harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince taktir olunan 1.000,00 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa iadesine,
Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde
Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/05/2022

Katip
e-imza*

Hakim
e-imza*

* Bu evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.