Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/781 E. 2022/26 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/781 Esas
KARAR NO :2022/26

DAVA:Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ:13/12/2021
KARAR TARİHİ:27/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket pay sahiplerinden …’ın sahibi bulunduğu payların tümü üzerinde, şirket pay sahiplerinden … lehine intifa hakkı tesis etmiş olduğunu ve bu hususun şirket pay defterine tescil edilmesine ilişkin şirket Yönetim Kuruluna başvuruda bulunduğunu, müvekkili şirket Yönetim Kurulu tarafından 26.11.2021 tarihinde alınan karar ile; … lehine tesis edilen intifa hakkının kabulü ile bu hususun TTK 198 vd. hükümleri gereğince Ticaret Sicilinde ilanı için başvuru yapılmasına, Pay üzerindeki intifa hakkının tesisi ile ilgili ciro işlemin gerçekleştirildiği pay senedinin fotokopisinin saklanmasına, İlgili intifa hakkı tesisinin pay defterine kaydına, Katılanların oy birliği ile karar verdiğini, müvekkilinin şirket tarafından 02.12.2021 tarihinde de… Müdürlüğü’ne başvurularak; gerek şirket hissedarlarının gerekse şirket ile işlem yapacak olan 3. kişilerin bilgi edinmesi amacıyla ve topluluk şirketi hükümlerinden olan TTK 198 emsal alınarak; intifa hakkı tesisinin kabulüne ilişkin 26.11.2021 tarihli yönetim kurulu kararının tescili ve ilanı talep edildiğini, 06.12.2021 tarihinde… Müdürlüğü tarafından incelenen bu talep; “Tescili talep edilen, intifa hakkının pay defterine kaydı ile ilgili yönetim kurulu kararında tescile tabi bir husus bulunmamaktadır.” denilerek reddedildiğini, bu kararın taraflarına Müdürlük tarafından fiilen tebliğ edilmese de 07.12.2021 tarihinde elden tebliğ alındığını, Ticaret sicil müdürlüğünün bu kararının aşağıda yer alan hukuki itirazlarının doğrultusunda kaldırılması gerektiğini, …; … AŞ, … A.Ş., … Yapı İnş. San. ve Tic. A.Ş., … Yat. ve Tic. A.Ş., … İnşaat ve Tic. A.Ş., … Döküm San. ve Tic. A.Ş., … A.Ş.ve … A.Ş.’de hakimiyeti elinde bulundurduğunu, …’ın hakim teşebbüsü olduğu bu şirketlerin oluşturduğu topluluk … şirketler topluluğu olarak anılmakta olduğunu, bu sayılan … topluluk şirketlerinin gerek hissedarlık yapıları gerek geçmiş yıllardaki ve hâlihazırdaki yönetim teşkilat tabloları incelendiğinde bu şirketler hakkında TTK’nın şirketler topluluğu hükümlerinin uygulanacağının açık olduğunu, bu bakımdan Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 105. maddesinin ikinci cümlesi gereği, … hâkimiyeti altındaki şirketler, …’ın “hâkim teşebbüs”ü konumunda bulunduğu bir şirketler topluluğunu oluşturmakta olduğunu, 08.05.2019 tarihinde müvekkili şirketin %16,53 hissesine sahip olan Bilge …, paylarının tamamını %26,21 hisse sahibi …’a devrettiğini, bu devir sonucu …’ın hisseleri %42,74 olduğunu, TTK 198.maddesi amir hükmü gereği 06.05.2020 tarihinde ticaret sicil müdürlüğüne başvurularak söz konusu devir işleminin tescili ve ilanı talep edildiğini, devir işlemi 08.05.2020 tarihinde sicilde tescil ve 12.05.2020 tarihli … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, arz edilen devir işlemin tescilinin yapılması hem de müvekkili şirket … Döküm’ün 05.05.2020 tarihli genel kurul kararlarına karşı bazı hissedarlar tarafından açılmış olan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası altında görülmekte olan davada alınan bilirkişi raporunda da müvekkili şirketin topluluk şirketi olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamakta olduğunu, söz konusu bilirkişi raporunda, …’ın şirketler topluluğu hükümleri kapsamında hâkim teşebbüs olduğu ve böylece TK 195 ile TSY 105/c.2’de yer alan şartların sağlandığı tespit edildiğini, bu değerlendirmeler kapsamında pay devrinin tescil ve ilanı gibi müvekkili şirketin hissedarları arasında yapılan intifa hakkı tesisinin de tescil ve ilanın yapılması gerektiği kanaatinin hasıl olduğunu, müvekkili şirketin esas sözleşmesinin 12. Maddesinde; payların devrinin TTK hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiş olduğunu, TTK 492. Maddesinde esas sözleşmenin nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebileceği düzenlendiğini ve aynı maddenin ikinci fıkrasında ise aynen; “Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiş olduğunu, gerek müvekkili şirketin esas sözleşmesinde gerekse TTK’da payların devri için getirilen yükümlülükler; bir pay üzerinde intifa hakkının kurulması için de aynen kabul edildiğinden intifa hakkı ile ilgili işlemlerin TTK’da payların devri için getirilen şartlara tabi olduğunu ve intifa hakkı tesisi için de aynı prosedürlerin işletilmesi gerektiğinin açık olduğunu, bu nedenle kanunen tescil ve ilanının yapılması gerektiği kanaatinde oldukları işlemin ticaret sicil müdürlüğü tarafından “Tescili talep edilen, intifa hakkının pay defterine kaydı ile ilgili yönetim kurulu kararında tescile tabi bir husus bulunmamaktadır.” şeklinde değerlendirmesinin hatalı olup itirazlar doğrultusunda bu kararın kaldırılmasını ve işlemin tescil ve ilanına karar verilmesi gerektiğini, hisse üzerinde intifa hakkı tesisinin tescil ve ilana tabi olduğuna dair mevzuatta açık bir hüküm bulunmasa da esas sözleşme ve TTK’nın pay devrine ilişkin hükümlerin uygulanacağına yönelik göndermesi ile intifa hakkı tesisinin de kanunen tescil ve ilan edilmesi gerekliliğinin ortaya çıkmakta olduğunu, ayrıca Ticaret Sicil Müdürlüğünün itirazlarına konu kararında standart/matbu evrak kullanıldığından açıkça red yazılmamış olması verilen kararın red hükmünde olduğu gerçeğini değiştirmemekte olduğunu, kararda matbu evrak kullanıldığından sanki eksik evrakla başvuru yapılmış gibi bir anlam çıksa da (tescil işleminin yapılabilmesi için eksikliğin giderilmesi rica olunur denilerek bir ay içinde eksikliğin tamamlanması gerektiğinin belirtilmişse de) işlemin evrakta eksiklik bulunması nedeniyle değil “Tescili talep edilen, intifa hakkının pay defterine kaydı ile ilgili yönetim kurulu kararında tescile tabi bir husus bulunmamaktadır.” denilerek işlemin tescile tabi olmadığı gerekçesiyle reddedildiğinin anlaşılmakta olduğunu, müdürlükçe verilecek kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz imkanı tanındığından; mahkememizce dosya üzerinde yapılacak inceleme ile müdürlüğün itiraza konu kararının kaldırılmasını ve müvekkili şirketin istemi doğrultusunda tescil ve ilanın yapılmasına karar verilerek müdürlüğe bildirilmesini talep etme gereğinin doğmuş olduğunu, açıklanan nedenlerle; itirazların ve davanın kabulünü, müvekkili şirket yönetim kurulu kararının… Müdürlüğü nezdinde tescil ve ilanının yapılmasına karar verilmesine ve bu hususun… Müdürlüğü’ne bildirilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Ticaret sicili müdürlüğü, TTK m.32 ve ticaret sicili yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, paylar üzerinde tesis edilen intifa hakkının, TTK m.198 kapsamında bulunmadığını, intifa hakkının kapsamı, TTK m.198 lafzıyla birlikte değerlendirildiğinde ise davacı vekilinin talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını ve sübûta ermediğinin açık olduğunu, kabul edilmemekle birlikte, sayın mahkemece intifa hakkının TTK m.198 kapsamında yer aldığı düşünülse bile bu halde de, lehine intifa hakkı tesis edilen dava dışı …, teşebbüs olarak nitelendirilemeyeceğinden bu itibarla da, müvekkilinin müdürlüğün tescil talebini geri çevirmesinin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, huzurdaki davada, pay devri söz konusu olmadığından TTK m.492/2 hükmünün dava konusu talebe dayanarak teşkil edemeyeceğini, açıklanan hususlar kapsamında davacı vekilinin bütün iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili müdürlüğün işleminin hukuka ve mevzuata uygun olduğunu, bu bağlamda da müvekkilinin müdürlük davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle müvekkilinin ticaret sicili müdürlüğü yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamaz olduğunu, arz edilen gerekçelerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
Dava;Ticaret Sicil Müdürlüğünün kararına itiraz davasıdır.
Davacı şirkete ait ticaret sicil dosya sureti celbedilmiş, davacı şirkete ait yönetim kurulu kararı, davalı … sicil müdürlüğünün ret kararı ve diğer belgeler incelenmiştir.
TTK.nın 34. Maddesinde; ” (1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
(2) Bu itiraz Mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir” hükmünü içermektedir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 06/12/2021 tarihli ret kararında; “Tescili talep edilen, intifa hakkının pay defterine kaydı ile ilgili yönetim kururlu kararında tescile tabi bir hususu bulunmamaktadır.” gerekçesiyle talebin reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
Davacı şirketin, 26/11/2021 tarihinde, 15 karar numaralı yönetim kururlu kararı incelendiğinde, ”…Şirketimiz pauy sahiplerinden …, sahibi olduğu 3.Tertip, 1 numaralı 199.239.400 adet ve 1.992.394-TL. nominal değerli pay üzerinde yine şirketimiz ortaklarından … lehine intifa tesis ettiğine ve bu hususun pay defterine tescil edilmesine ilişkin bir başvuruda bulunmuştur. Yönetim kururlumuz talepleri inceleyerek,
1-… lehine tesis edilen intifa hakkının kabulü ile bu hususun TTK.198 vd. hükümleri gereğince Ticaret Sicilinde ilanı için başvuru yapılmasına,
2-Pay üzerindeki intifa hakkının tesisi ile ilgili ciro işlemini gerçekleştirildiği pay senedinin fotokopisinin saklanmasına,
3-İlgili intifa hakkı tesisinin pay defterine kaydına…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK. “MADDE 198- (1) Bir teşebbüs, bir sermaye şirketinin sermayesinin, doğrudan veya dolaylı olarak, yüzde beşini, onunu, yirmisini, yirmibeşini, otuzüçünü, ellisini, altmışyedisini veya yüzde yüzünü temsil eden miktarda paylarına sahip olduğu veya payları bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye şirketine ve bu Kanun ile diğer kanunlarda gösterilen yetkili makamlara bildirir. Payların yukarıda belirtilen oranlarda kazanılması veya elden çıkarılması, yıllık faaliyet ve denetleme raporlarında ayrı bir başlık altında açıklanır ve sermaye şirketinin internet sitesinde ilan edilir. Payların yüzdelerinin hesaplanmasında 196 ncı madde uygulanır. Teşebbüsün ve sermaye şirketinin yönetim kurulu üyeleriyle yöneticileri de, kendilerinin, eşlerinin, velayetleri altındaki çocuklarının ve bunların, sermayelerinin en az yüzde yirmisine sahip bulundukları ticaret şirketlerinin o sermaye şirketindeki payları ile ilgili olarak bildirimde bulunurlar. Bildirimler yazılı şekilde yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan olunur. (2) Birinci fıkrada öngörülen bildirim ile tescil ve ilan yükümlülüğü yerine getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy hakkı dâhil, diğer haklar donar. Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesine dair diğer hukuki sonuçlara ilişkin hükümler saklıdır. (3) Hâkimiyet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bu sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı şarttır. Sözleşmenin geçersizliği, bu Kanun ile diğer kanunlardaki şirketler topluluğuna dair yükümlülüklere ve sorumluluklara ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz.”
6102 sayılı TTK. “MADDE 492- (1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir. (2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir. (3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.”
İş bu madde 2. Fıkranın gerekçesinde, “İntifa hakkının açık bir hükümle düzenlenmesinin nedeni, intifa hakkı sahibinin oy hakkını haiz olmasıdır.” şeklinde belirtilmiştir.
Davacı şirketin Yönetim kurulu kararı, davalı … sicil müdürlüğünün ret kararı ve yasal düzenlemeler göz önüne alındığında; 6102 sayılı TTK. 198., TTK.492 madde hükümleri gereği, şirket ortaklık payı üzerinde tesis edilen intifa hakkının tescilinde, üçüncü kişiler ve şirket hissedarlarının bilgi edinmesi, üçüncü kişiler nezdinde bilinebilirlik, şirket hissedarları ve üçüncü kişilerin iyiniyeti ve menfaatinin korunması ile birlikte bu hususta davacı şirketin, hukuki yararının mevcut olduğu, bu nedenle red kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 06/12/2021 tarihli tescil talebinin reddine dair kararının iptaline,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 80,70-TL harçtan, peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 21,40-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacının yatırmış olduğu 59,30-TL peşin harç ve 59,30-TL başvurma harcı ve 137,40-TL yargılama gideri olmak üzere toplam 256-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/01/2022

Katip … Hakim …
e-imzalıdır e-imzalıdır