Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/718 E. 2022/739 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/718 Esas
KARAR NO : 2022/739

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/01/2017
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 08/09/2016 tarihinde faili meçhul sevk ve idaresindeki plakası belirlenemeyen aracın kaza yapması sonucu yaralandığını ve sakat kaldığını, kazada müvekkilinin bir kusuru bulunmadığını, yaya konumunda olduğunu, kaza sebebiyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyası ile ceza takibatı yapıldığını, müvekkilinin kaza sonrası … Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü, yukarıda açıklanan nedenlerle; kusur, maluliyet, tazminat ve tüm diğer hakları fazla, üst ve sair hakları saklı kalması kaydı ile 4.000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari faizi olmaması halinde, mevduata uygulanan en yüksek faizi, olmaması halinde yasal faizi ile birlikte davalılardan kusur durumları sigorta poliçeleri yönetmelik ve mevzuat sorumlulukları dahilinde olmak üzere tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kaza sonucunda davacının malul kaldığını, bu poliçelerden dolayı müvekkilinin sorumluluğunun, davacının kusuru oranında olmak üzere yaralanma ve sürekli sakatlık halinde olay tarihi itibariyle kişi başı azami 310.000-TL ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın maluliyetine ilişkin kesin tespitin resmi makamlarca yapılması gerektiğini, tazminat hesaplaması yapılabilmesi ve sakatlıktan kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin talebin değerlendirilebilmesi için konusunda uzman kişiler tarafından bilirkişi incelemesi yapılabilmesi gerektiğini, davacının adli tıp kurumuna sevkine karar verilmesi gerektiğini, 01/06/2015 tarihli trafik genel şartları gereği sağlık gideri teminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, müvekkili … Hesabın sorumlu olmadığını, hesaplanan tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, yukarıda açıklanan nedenlerle; haksız açılan davanın tümden reddini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde; maluliyet oranının tespiti açısından Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, teminatına girmeyen kazanç kaydı, tedavi gideri, bakım, yol masrafı ve diğer dolaylı zararların tümden reddini, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizin 28/05/2019 tarih, 2017/24 Esas, 2019/809 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 08/09/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığı, olayın gerçekleşmesine neden olan aracın tespit edilemediği bu nedenle … Hesabının davacının zararından sorumlu olduğu, alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacının maluliyet oranının %4,2 tespit edildiği, meydana gelen kazada ise kimliği tespit edilemeyen araç sürücüsünün ise %100 oranında kusurlu olduğu, bu maluliyet oranı ve meçhul sürücünün kusur durumuna göre davacının zararının 32.979,56 TL olarak hesaplandığı, Mahkememizce alınan raporların usul ve yasaya uygun ve bu nedenle hüküm kurmaya elverişli olduğu sonuç ve vicdanı kanaatine varılarak davanın kabulüne dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davanın KABULÜ ile, 32.979,56 TL maddi tazminatın 05/01/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine…” kararı verildiği,
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin, 14/10/2021 tarih, 2019/2248 E. ve 2021/1711 K. Sayılı ilamıyla, “… Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup dava tarihinden önce davalı Sigorta Şirketine yapılan başvurunun eksik evrak nedeniyle karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Eksik olduğu bildirilen kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelikte belirlenen kriterleri sağlayan maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından KTK’nın 97. maddesine göre başvuru yapıldığının ancak başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir. Bu kapsamda mahkemece temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinde de isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu hususlara değinen istinaf itirazı yerinde değildir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişiye ait tedavi evrakları ve muayenesi sonucu tespit edilen tıbbi bulguları dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri esas alınarak yapılması gerekmektedir.
Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları).
Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihine göre uygulanması gerken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşıldığına göre davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir.
O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır.
Her ne kadar yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmiş ise de KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmıştır. Bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Bu doğrultuda poliçenin ve genel şartların tarafı olmayan SGK’yı yasal düzenleme olmaksızın tüm sağlık gideri teminatı kapsamındaki tazminat kalemlerinden sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır. Ayrıca sigorta şirketleri tarafından poliçe bazında KTK 98. maddesindeki sayılanlar kapsamında SGK’ya katkı payı aktarımı yapıldığı nazara alındığında, KTK 98.madde kapsamı dışında sağlık giderleri teminatı içinde kalan tazminat kalemlerine ilişkin sigortalıdan alınan prim ücretleri sigorta şirketlerinin uhdesinde kalmaktadır. Bu doğrultuda sigorta şirketlerinin KTK 98. madde dışında kalan sağlık gideri teminatı kapsamındaki geçici iş göremezlik tazminatından poliçe limiti ile sorumluluğu devam edecektir. Bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA…” karar verildiği, İstinaf kaldırma kararı sonrası, mahkememize gelen dosyanın 2021/718 Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
… CBS … E. sayılı dosyası, hastane kayıtları, sağlık raporları, hasar dosyası, SGK ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm deliller toplanmıştır.
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 54.maddesinde düzenlenen bedensel zararların tazmini davasıdır.
Davacı; 08/09/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, sürücüsü ve plakası belirlenemeyen bir aracın çapması sonucu yaralandığını ve bedensel zarara uğradığını, kazaya yol açan aracın sürücüsü ve plakası bilinmediğinden, meydana gelen zarardan davalı … Hesabı’nın sorumlu olduğunu bu nedenle, bedensel zarar miktarının tespiti ile başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hesabı’ndan tahsilini talep etmiştir.
Trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk davaları, 2918 sayılı KTK’nın 85 v.d. maddelerinde düzenlenen tehlike sorumluluğu ve 6098 sayılı TBK’nun 49 v.d. maddelerinde düzenlenen haksız fiilden kaynaklı kusur sorumluluğu olup, işleten ile sigortalının sorumluluğu paraleldir ve işleten, sürücünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. 2918 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında işleten ve sigortacı, zarara sebep kazanın ”mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri gelmiş” olduğunu ispat etmediği sürece meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu nedenle zarara sebep kazanın mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan meydana geldiğini ispat yükü davalıda olmasına karşılık TBK m.50 kapsamında meydana gelen zararın miktarını ispat külfeti zarar görenin kendisindedir.
Motorlu araç işleteninin 2918 sayılı yasanın 91/1 maddesi kapsamında Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS’ni yaptırmadan aracını işletmiş ve işletilme sırasında bir zarara sebep olmuş ise 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14 maddesi gereği zorunlu sigortayı yaptırmadan motorlu aracı işleten kişilerin ve plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araçların sebep oldukları zararları karşılamak amacıyla Türkiye Sigorta Ve Reasürans Şirketleri bünyesinde … Hesabı oluşturulduğundan kaza tarihinde yürürlükte bulunan sigorta poliçesi için belirlenen limitle sınırlı olmak kaydıyla … Hesabı meydana gelen zarardan sorumludur. Bu manada … Hesabının statüsü ile sigorta şirketinin hukuki statüsü ve sorumluluğu paraleldir.
Buna göre bedensel zararlara ilişkin tazminat TBK 55. Maddesindeki; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” şeklindeki düzenlemeye göre belirlenecektir.
İhtilaf, tarafların vaki kazadaki tazminata esas kusur oranı, davacının tazminata esas maluliyet oranı ve iyileşme süresi ve yoksun kaldığı kazanç itibariyle bedensel zararının tespiti noktalarında toplanmaktadır. Kusur oranı, maluliyet oranı ve iyileşme süresi ile zarar miktarının tespiti konuları hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususları bilirkişiye tespit ettirmesi gerekmektedir.
İstinaf kaldırma kararından önce bilirkişiden kusur raporu alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi Makine Mühendisi … tarafından hazırlanan, 14/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda, “…
1-Dava konusu olayda kimliği belirsiz firari sürücünün %100 (yüzdeyüz) oranında asli ve tamamen kusurlu olduğunun…” sonuç ve mütalaa edildiği görüldü.
İstinaf kaldırma kararından sonra Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan, 04/03/2022 tarihli maluliyet raporunda; “…
1-… kızı 05/11/1985 doğumlu …’nun 08/09/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle, 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı resmi gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamında engellilik oranının % 0(yüzdesıfır) olduğu,
2-İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Tüm deliller toplandıktan sonra, 14/03/2019 tarihli kusur ve 04/03/2022 tarihli maluliyet raporları kapsamında, bilirkişiden ek hesap raporu alınmasına karar verilmiş, bilirki tarafından hazırlanan 08/06/2022 tarihli bilirkişi ek hesap raporunda; “…
a)…’nun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre göre sürekli iş göremezlik oranının olmadığı görüldüğünden kazazede yönünden sadece Geçici İş Göremezlik hesabı yapıldığı, Geçici İş Göremezlik Hesabının Geçmiş (Bilinen) Dönem içerisinde sonlanan bir hesap olması sebebiyle, gerek yapılan ödeme tarihine göre, gerekse rapor/hesap tarihine göre yapılacak hesaplamalarda hangi Yaşam Tablosunun kullanıldığının ve hesap yöntemi olarak Progresif Rant Yöntemi ya da Aktüeryal Yöntem kullanılmasının hesaplamaya herhangi bir etkisinin bulunmadığı,
b)Davalı … Hesabı ya da dava dışı SGK tarafından davacıya yapılan herhangi bir ödeme tespit edilemediğinden davacının hesaplanan zararından bu açılardan herhangi bir indirimin söz konusu olmadığı,
c)Davacı ….’nun hesaplanan Geçici İş Göremezlik zararının 3.902,97 TL olduğu…” sonuç ve mütalaa ettiği görüldü.
… Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yazılan yazı ile davacıya rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması neticesinde bildirilen … tarih –… sayılı cevapta, “..davacıya 08/09/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle,,, herhangi bir ödeme yapılmadığı…” bildirilmiştir
Davacı vekilinin, İstinaf kaldırma kararından önce, 26/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini, toplam 32.979,56-TL. olarak ıslah ederek, davalıdan tahsilini talep ettiği ve ıslah harcının ikmal edildiği görülmüştür.
Dosya kapsamı, düzenlenen kusur, maluliyet ve aktüer bilirkişi raporları denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görüldüğünden, 2016 yılı için, Hazine Müsteşarlığı tarafından, ölüm/sakatlık için kişi başı teminat limitinin 310.000 -TL. olarak belirlendiği, kazaya karışan kimliği belirsiz dava dışı sürücünün kazanın oluşumunda %100 oranında kusurlu olduğu ve davalı … Hesabı’nın meydana gelen zarardan dava dışı sürücünün kusuru oranında teminat limiti kapsamında sorumluluğu bulunduğu, davacının, bilirkişi tarafından hesaplanan tazminatı, davalıdan talep hakkı mevcut olduğu, dava tarihinden önce davalıya başvuruda bulunulduğu ve temerrüt tarihi itibariyle faiz işletilmesi gerektiği kanaati oluştuğundan, davacının davasının kısmen kabulü ile 3.902,97-TL. geçici iş göremezlik tazminatının, 05/01/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile 3.902,97-TL. geçici iş göremezlik tazminatının, 05/01/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 266,61-TL harçtan peşin alınan 31,40-TL + 100-TL tamamlama harcı toplamı olan 131,40- TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 135,21-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.902,97-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.902,97-TL. vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 31,40-TL başvurma harcı + 31,40-TL peşin + 100-TL tamamlama harç toplamı olan 162,80-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.900-TL bilirkişi ücreti + 295-TL tebligat-müzekkere + 1.382-TL ATK Fatura masrafları olmak üzere toplam 3.577-TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 423,32-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 17,30-TL yargılama giderlerinin kabul ve ret oranına göre 15,25-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, geriye kalanın kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır

¸Bu evrak 5070 sayılı Yasa gereğince elektronik olarak imzalanmıştır.