Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/704 E. 2022/47 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/704 Esas
KARAR NO :2022/47

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:11/11/2021
KARAR TARİHİ:02/02/2022

Mahkememize açılan davanın dosya üzerinde yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Mahkememize verdiği dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin … kanunlarına göre kurulmuş olan ve faaliyet gösteren ticari bir şirket olduğunu, taraflar arasında 23/03/2021 tarihinde imzalanan sözleşme kapsamında davalının, müvekkiline toplam 39.600 kutu … marka nitril tıbbi eldiveni satmayı, müvekkili şirketin de, ürünlerin bedelini davalıya ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme sonrası davalının, sözleşme gereği müvekkiline teslim etmeyi taahhüt ettiği 10.800 kutu ürünü teslim etmediğini, bu konuda müvekkiline herhangi bir bilginin de verilmediğini, bu nedenle müvekkili şirketin müşterilerine hizmet ve ürün sunamadığını, müşterilerini kaybettiğini, maddi kayba uğradığını ve karşılığında hiçbir hizmet ve ürün almadığı 164.340 Avro bedelinin de kendilerine iade edilmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalının takibe itiraz etmesi nedeniyle icra takibinin durduğunu belirterek, davalının icra takibine yönelik haksız itirazlarının iptali ile icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalının İİK.nın 67/2 maddesi çerçevesinde itiraza konu etmiş olduğu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile; müvekkili şirket aleyhine açılan bu davada tahkim ilk itirazında bulunduklarını, bu nedenle işbu davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin X. maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözüm yerinin tahkim olarak belirlendiğini, ayrıca dava konusu sözleşmede meydana gelen uyuşmazlıkta karşı tarafın kusurlu olduğunu, karşı tarafın işbu sözleşme gereğince edimini yerine getirmediğinden müvekkili şirketten talep hakkı bulunmadığını belirterek davanın öncelikle tahkim ilk itirazları uyarınca usulden reddine, bununla birlikte davanın esastan da reddine, dava ve takip değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; İİK.nın 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
Davalı vekili tahkim ilk itirazında bulunduğundan HMK.nın 138. maddesindeki; “Mahkeme, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verir…” hükmü gereğince dosya üzerinden öncelikle bu husus incelenmiştir.
Davacının adresi …’da olup yabancı şirket olması nedeniyle ve taraflar arasındaki 23.03.2021 tarihli sözleşmede Hakem şartı (Tahkim) bulunması nedeniyle uyuşmazlığın 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 2. maddesi gereğince yabancılık unsuru taşıdığı ve bu durumda tahkimin, milletlerarası nitelik kazandığı anlaşılmıştır.
Tahkim itirazı 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 1.maddesinin göndermesi ile 5.maddesine göre ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir. Benzer düzenleme yabancılık unsuru taşımayan Tahkimlerle ilgili HMK.nın 116. ve 413.maddelerinde de Tahkim itirazı ilk itiraz olarak düzenlenmiştir.
4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 5.maddesinde; “Tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa; karşı taraf, tahkim itirazında bulunabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tâbidir. Tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder.” hükmü mevcuttur.
HMK.nın 408/1. maddesine göre Tahkim sözleşmesi, tarafların iradesine tabi olan uyuşmazlıklar için mümkündür. Başka bir deyişle, tarafların dava konusu üzerinde kabul veya sulh yolu ile serbestçe tasarruf edemeyecekleri hallerde, tahkim mümkün değildir.
Tahkim yoluna gidilebilmesi için tarafların tahkim sözleşmesi yapmaları ya da düzenledikleri sözleşmede tahkim şartına yer vermeleri gerekir. Tahkim anlaşması veya tahkim şartındaki uyuşmazlığın hakem veya hakemler kurulunca çözümlenmesine ilişkin irade beyan ve açıklaması tahkim şartı sözleşmesinin temel unsurudur. (HMK.nın 412. maddesi) Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için tarafların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartı ya da sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları zorunludur. Taraflar sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların tümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini kararlaştırabilecekleri gibi sadece bir bölümünün tahkim yoluyla çözülebileceğini de kararlaştırabilirler.
Geçerli bir tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı taraf tahkim ilk itirazında bulunabilir. Bu durumda tahkim sözleşmesi hükümsüz, tesirsiz veya uygulanması imkansız değil ise; Mahkeme tahkim itirazını kabul eder ve davayı usulden reddeder. Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesinin kararlaştırıldığı hallerde aleyhine dava ikame olunan davalı tarafça ileri sürülecek tahkim itirazı, HMK.nın 116. maddesi gereğince ilk itiraz olarak sayılmış olup, aynı Kanunun 117. maddesinde, ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu, aksi halde dinlenemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Davacının sunduğu 23.03.2021 tarihli sözleşmesinin tercümesinin incelenmesinde; Sözleşmenin taraflarının, davacı ve davalı şirketler olduğu, sözleşmenin X. maddesinde ” Sözleşmenin akdedilmesi, yorumlanması, ifa edilmesi, ihlali, feshi veya geçersizliği dahil olmak üzere bu sözleşmeyle ilgili olarak ortaya çıkan herhangi bir anlaşmazlık, ihtilaf veya iddia, nihai olarak Tahkim kuralları çerçevesinde ve söz konusu kurallara uygun olarak atanan tek hakem tarafından çözülecektir. Tahkim yeri karşılıklı olarak kararlaştırılacaktır. Tahkim dili İngilizce olacaktır.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
Taraflar arasındaki sözleşmenin X. maddesine göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın hakemde görülüp çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafından Tahkim ilk itirazı süresinde yapıldığından ve taraflar arasındaki sözleşmesinin X. maddesine göre taraflar arasındaki ihtilafların tahkim yolu ile çözümlenmesi düzenlendiğinden davalı tarafın Tahkim ilk itirazının yerinde olduğu sonuç ve kanatine varılmıştır.
Davacı vekili her ne kadar cevaba cevap dilekçesinde; davanın sözleşmeden kaynaklanan alacak veya istirdat davası olmayıp itirazın iptali davası olduğu ve bu dava için tahkim yoluyla çözüleceğine dair bir anlaşma olmadığını ve davalının icra takibine itirazında Mahkemelerin ve İcra dairesinin görevine itiraz etmediğini, Tahkim şartını ileri sürmediğini ileri sürerek tahkim itirazının reddine karar verilmesini talep etmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmesinin X. maddesine göre taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan her hangi bir anlaşmazlık hakem tarafından çözüleceği düzenlenmiştir. Ayrıca cebri icra Devletin Egemenlik ve Hükümranlık haklarının kullanılmasının doğrudan bir sonucu olduğu, devletin nüfuz ve iktidarını simgeleyen bir hakimiyet tasarrufu olduğu bu nedenle Türk İcra Müdürlüklerinin yetkilerinin tarafların anlaşması ile bertaraf edilmesinin mümkün olmadığı, tahkim anlaşmasının ilamsız icra takibi yapılmasına engel olmayacağı ve İcra Müdürlüğünün yetkisini kaldırmayacağı, (Yargıtayın yerleşik uygulamaları ve doktorinde de aynı görüş hakimdir.) bu nedenle icra takibi yapılması ve icra takibinde Tahkim itirazında bulunulmamasının dava aşamasında Tahkim ilk itirazında bulunulmasına engel teşkil etmez. Bu nedenlerle davacı vekilinin iddialarına itibar edilmemiştir.
Yukarıda yapılan açılamalar ışığında taraflar arasındaki sözleşmesinin X. maddesi gereğince taraflar arasındaki dava konusu anlaşmazlığın hakem heyetinde görülmesi gerektiği ve davalının süresi içerisinde Tahkim ilk itirazında bulunduğu anlaşıldığından 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 5. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın, taraflar arasındaki sözlemede yer alan Tahkim şartına göre Hakemde görülmesi gerektiğinden, 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunun 5. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Dava usulden ret edildiği için davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 23.597,57 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 23.516,87 TL nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın usulden ret edilmesi gözönüne alınarak belirlenen 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 1.320 TL ücretin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize gönderilecek veya sunulacak dilekçe ile İstinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/02/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır