Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/631 E. 2023/24 K. 18.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/631 Esas
KARAR NO:2023/24

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:08/10/2021
KARAR TARİHİ:18/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı ile 24/04/2013 tarihinde akdedilen sözleşme gereği müvekkili şirketin, davalıya ait olan ve sözleşme ile belirtilen … makinaları ve ekipmanları ile yedek parçalarının ve ürünlere bağlı servis hizmetlerinin hazırlamasını … bölgesinde münhasıran gerçekleştirme edimini yüklendiğini, müvekkili şirketin üstlendiği yükümlülükleri ifa edebilmek adına şubeler açtığını, girişimlerde bulunduğunu ve yüklü miktarda harcamalar yapıldığını, sözleşmenin yürürlüğünün bulunduğu dönemde davalı markasının geliştirilmesi ve daha yaygın bir pazarlama ağına sahip olabilmesi adına sürekli davalı yetkilileri ile iletişim halinde olunduğunu, davalı yetkililerinin davetleri üzerine İstanbul merkezde birçok toplantı gerçekleştirildiğini, açılacağı taahhüt edilen fabrikaların plan projelerinin anlatıldığını ve bunlara bağlı olarak müvekkilinin de aralarında bulunduğu bayiilerin yeni yükümlülük şemaları çıkarılmışken, bir anda ve beklenmedik bir biçimde hukuki gerekçesi olmaksızın salt keyfiyete dayalı olarak sözleşmenin feshi davalı tarafça … 7. Noterliği’nin 15/05/2020 tarih ve…yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihbar edildiğini, davalının daha az faaliyet/yükümlülük ile daha kolay gelir elde edebilmek adına bayiilik sözleşmelerini feshetme yolunu tercih etmekte olduğundan, müvekkilinin uğradığı her ne nam altında olursa olsun tüm zararını tazmin ile mükellef olduğunu, feshin ihbarı sonrasında davalı tarafın kendisince daha az yükümlülüğünün olacağını düşündüğü distribütörlük ağı ile Türkiye’de faaliyetlerine … … A.Ş. İsimli firma üzerinden aynen devam ettiğini, ortada hiçbir beis bırakmayacak şekilde fesih ihbarında belirtilen durumun aksine Türkiye’deki faaliyetlerine son verilmediğini, bu bağlamda sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin sabit olduğunu, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini eksiksiz ifa etmiş olduğunu, sözleşmede yazılı bulunan bulunmayan iyiniyetli ve işini hakkını vererek yapma gayretiyle davalı tarafın tüm taleplerini dahi eksiksiz yerine getirdiğini, müvekkilinin 6102 sayılı TTK. m. 122/5 uyarınca denkleştirme/portföy tazminatına hak kazandığı sabit olup, bunun yanı sıra yapılacak olan inceleme ile kolayca tespit edileceği üzere sözleşmenin devamlılığına bağlı olarak yapılan harcamalarda n kaynaklı müspet zararın tespiti ile davanın kabulüne ve müspet zararın tahsiline karar verilmesini, davının kabulüne, feshin haksızlığının tespitine, 58.711,66 TL portföy tazminatının hesaplanarak fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müvekkiline ödenmesine, 350.000 TL müspet zararın hesaplanarak fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize verdiği süresinde olmayan cevap dilekçesinde özetle; dava şartı olan ticari arabuluculuk görüşmesine davalı tarafın davet edilmediğini, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin, taraflar arasında münakit sözleşmede mutabık kullandığı üzere, tek taraflı fesih hakkını kullandığı; sözleşmenin “süre/fesih” başlıklı X.1. maddesinde düzenlenen ihbar öneline uymak suretiyle sözleşmeyi hukuka uygun şekilde feshettiğini, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin “süre/fesih” başlıklı X.1. maddesi uyarınca, sözleşmenin herhangi bir neden gösterilmeksizin feshinin mümkün olduğunu, davalı şirketin iyiniyetli davranarak fesih nedenini de ihbarnamesinde açıkça belirttiği ve ticari faaliyetlerine son verdiğini bildirdiğini, TTK’nun 122. maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan tek satıcılık ilişkisinin ve sözleşmenin sona ermesinden sonra portföyden önemli menfaat elde edilmeye devam edilmesi ön şartlarının bulunmadığını, davacının denkleştirme tazminatı talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu. TTK’nın 122. maddesi uyarınca, bir bayinin denkleştirme tazminatı talep edebilmesinin ön şartının, taraflar arasında bir münhasır satıcılık ilişkisinin kurulması olduğu; denkleştirme isteminde bulunulabilmesi için, sözleşmenin tekel hakkı vermesinin şart olduğu; taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi ile davacıya münhasır satıcılık yetkisinin verildiği; tekel hakkının tanınmadığını, bayilik sözleşmesinin IV. maddesi ile sözleşmenin münhasır satıcılık hakkı vermediği hususunun hükme bağlandığı; bayilik sözleşmesinin VIL. maddesi ile de davalının yeni bayilikler kurmaya yetkili olduğu; davalının ayrıca gerek kendi adına gerekse üçüncü kişiler adına mağazalar açmaya yetkili olduğunun kararlaştırılmış olduğunu, dolayısıyla, TTK’nın denkleştirme istemini düzenleyen 122. maddesi uyarınca, tekel hakkı olmayan davacının portföy tazminat talep etmesinin yasanın açık hükmü ve emsal Yargıtay ilamları çerçevesinde hukuken mümkün olmadığı; davalının, aylardır tek bir satışının olmadığı ve Türkiye’de tek bir bayisinin bulunmadığı; tüm bayilik sözleşmelerinin feshedildiği; stoklarını tasfiye ettiğini, kapanış sürecini yöneten bir uzman dışında tek bir çalışanının dahi kalmadığını, leh ve aleyhindeki davaların sonuçlanmasını, bu kapsamda doğabilecek borç ve yükümlülüklerini yerine getirmesini takiben kısa süre içerisinde tasfiyeye gireceğini denkleştirme tazminatı için TTK 122. maddesinde aranan bir diğer şart olan portföyden önemli menfaat elde etme koşulunun da mahkemece huzurdaki dava açısından gerçekleşmediği; davalı ticari faaliyetlerine son verdiğinden, ortada portföyden önemli menfaat elde etme koşulunu sağlayan tek bir ticari faaliyet ve işlemin olmadığı; davacının, davalı şirketin Türkiye’deki faaliyetlerine … … A.Ş. unvanlı üçüncü kişi şirket üzerinden devam ettiği, davacının iddialarının aksine davalı şirket ile … arasında hiçbir bağın bulunmadığını, dava dışı üçüncü kişi … ve davalı şirketin birbirlerinden tamamen bağımsız olduğu ve aralarından herhangi bir ortaklık, kâr ortaklığı ve sair bir işbirliğinin olmadığı; davacının, bayilik sözleşmesinde öngörülen feshi ihbar öneline riayet edilerek yapılan feshe istinaden bayilik sözleşmesinin X4(K) maddesi kapsamında, herhangi bir tazminat isteminde bulunamayacağı; davacının müspet zarar talep edebilmesi için davalının haksız ve hukuka aykırı bir eyleminin bulunmasının gerekli olduğu; davalı şirketin akde uygun olarak bayilik sözleşmesini feshettiğini davacının basiretli bir tacir olarak akdin feshi ihbarla son erebileceği hususunu öngörememesinden, dikkate almamasından davalının sorumlu tutulamayacağını davalı şirketin ülkemizdeki ticari faaliyetlerine son verdiği; sadece davacı ile olan bayilik sözleşmesini değil, ülkemizdeki tüm bayileri ile olan sözleşmelerini feshettiğini davaya konu bayilik sözleşmesinin feshedilmesinin fesih hakkının kötüye kullanılmasını teşkil etmediğini, bayilik sözleşmesinin yürürlükte olduğu süre boyunca davalının davacıyı yatırım yapmaya zorlamadığı öne sürülerek davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Eldeki dava, bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğinin tespiti, portföy tazminatının ve müspet zararın tahsili istemine ilişkindir.
Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 31/08/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin Kasım 2016’dan Nisan 2021’e kadar sürdüğünü, davalı şirket tüzel kişiliği altındaki faaliyetlerin 2021 yılında oldukça azaldığını, ilk 2 yıl net kar elde eden şirketin sonraki yıllarda net zarar ettiği, taraflar arasındaki sözlemede davacıya münhasır satıcılık yetkisinin verilmediğiin açıkça hükme bağlandığını, acente sıfatını taşımayan davacının TTK m. 122/5 uyarınca denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için tekel koşulunun mevcut olması gerektiğini, sözleşmede tekel yetkisi verilmediğinin hükme bağlanması karşısında davacının TTK m. 122/5 uyarınca denkleştirme tazminatı talep etmenin ön koşulunun mevcut olduğunun ortaya koymadığını mütalaa edilmiştir.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında düzenlenen 08/12/2022 tarihli talimat bilirkişi raporuna göre; davacı şirket ile davalı şirket arasında … tarafından üretilmiş … tarafından satışa sunulan … makinaları ekipmanları ve yedek parçaların sorumluluk alanında satışı ile ilgili olarak bayiyi işbu sözleşmenin 24/04/2013 tarihinde yapıldığı sorumluluk alına: bayinin sorumluluk ve yetki alanı … ili olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede davacıya münhasır satıcılık yetkisinin tek satıcı olarak verilmediği … sadece aşağıda belirilen ve işaretlenen mal kategorilerinin sorumluluk alanı içerisine satışı için bayii atar, … 6000 7000 ve 8000 seris Zirai Traktörler ve parçaları, … sunulan … makinaları ekipmanları ve yedek parçaların sorumluluk alanında satışı ile ilgili olarak bayiyi işbu sözleşmenin yapıldığı sorumluluk alanı: bayinin sorumluluk ve yetki alanı olduğunu, davalı şirketin müdürler kurulu tarafından 2020/1 05/05/2020 tarihli kararında, … şirketin Türkiye içindeki bütün ticari faaliyetlerini en erken tarihte olmak üzere ve tercihen bir distribütörün atanıp görevlendirilmesi üzerine askıya alınmasına ve sonlandırılmasına karar verildiğini, şirketin feshedilmesine kaar verildği İstanbul fisi ve İzmir şubesinde çalışan bütün çalışanların iş sözleşmelernin feshedilmesi kararının alınarak … 7. Noterliğinin 06/05/2020 tarih ve … yevmiye nolu tasdik ettirilip Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığınğı, davacı şirket ile davalı şirket arasında mağaza dekorasyonu, bayi yeni ve kullanılmış makinalar ile parçalar ile malların satışı, tanıtım ve gösterimi ile depolama için uygun yerlere sağlayacağını, dekorasyon vb. Materyaller için kesin siparişlerini vereceğini, bayi tüm yatırım harcamalarını materyaller için kesin siparişlerini vereceğini, bayi tüm atırım harcamalarını materyal istihdam proje ve işbu sözleşmeye uygun olarak mağazanın dekorasyonu ile ilgili diğer masraflardan, mağazanın yeniden dekorasyonundan veya zaman zaman değişiklik gösterecek vitrin düzenleme ve değişiklik masraflarından mağaza kirasından mağaza masraflarından ve aidat vs. Katılım paylarından tüm masraflardan sorumlu olduğunu kabul edcr. Sözleşmenin süresi, işbu sözleşme 1 yıl için akdedilmiş olup yazılı olarak yapılacak bir bildirim ile taraflardan herhangi biri tarafından herhangi bir zamanda fesledilebileceğini, fesih bildirimi takip eden 3 ay sonunda yürürlüğe girecektir maddesinin bulunduğu sözleşmenin 24/04/2013 tarihinde yapıldığı ve tarafların sözleşmeyi imzaladıklarını, bu sözleşmeye göre davacının davalıdan talep ettiğini, şirkete tanzim ettiği faturaların … Mak. Ltd. Şti. Satıcılar cari hesabına muhasebe kaydının yapıldığı davacı şirketin bu faturaları vadelerinde ödeme yaptığını, davacı şirketin şirketin büro tadilatı reklam giderleri promosyon fuar katılım giderleri, tse, toplam 178.020,74 TL olduğunu,davalı şirketin eğitim bedeli, fiyat farkı, internet abonelik servis giderleri, kur farkı, promosyon yurt dışı seyahat giderleri fuar katılım bedeli, broşür, pazarlama tanıtım, harcamalarını yaptığı davacının ticari defterlerinde muhasebe kayıtlarının bulunduğunu, şirketin … Vergi Dairesine vermiş olduğu kurumlar vergisi beyannamesine 2015 ve 2016 yılında 5.500.000 TL civarında satış yaptığını, 2017-2018-2019 ve sözleşmenin fesih edildiği 2020 yılı dahil ortalama 3.250.000 TL satış yaptığını, 4 yıllık süre içinde satışlarında herhangi bir azalma meydana gelmediğini mütalaa etmiştir.
İstanbul Bam 14.Hukuk Dairesinin 2018/852 E.,2019/722 K.,16/05/2019 tarihli kararında “Taraflar arasındaki ilişki ister acentelik isterse bayilik olarak kabul edilsin, TTK’nın 122. maddesi uyarınca denkleştirme (portföy) tazminatı talep edebilmek için davacıya sözleşmede tekel hakkı verilmiş olması şarttır. Oysa, taraflar arasındaki sözleşmede davacıya tekel hakkı verilmediği anlaşılmaktadır. Yine, aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacağı üzere, davacını sözleşmeyi süresinden önce feshetmesinin haklı bir sebebinin bulunduğu kanıtlanmadığından, portföy tazminatı talep koşulu bu açıdan da gerçekleşmemiştir. Portföy tazminatının reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan, davacının istinaf başvurusunun esastan reddi gerekir.” gerekçesi ile portföy tazminatının talep edilebilmesi için sözleşmede tekel hakkının verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında 24.04.2013 tarihinde bayilik sözleşmesinin akdedildiği, davacı tarafından bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği belirtilerek sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespiti, müspet zarar ve portföy tazminatının tahsilinin talep edildiği, davaya konu bayilik sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin X.1.maddesinde sözleşmenin yazılı olarak yapılacak bir bildirim ile taraflardan herhangi biri tarafından herhangi bir zamanda feshedilebileceğinin ve feshin, fesih bildirimini takip eden 3 ay içinde yürürlüğe gireceğinin düzenlendiği, bu hükme göre taraflardan herhangi birinin bayilik sözleşmesini fesih ihbar süresine uygun şekilde herhangi bir zamanda feshetmesinin mümkün olduğu, davalının sözleşme kapsamında sahip olduğu fesih hakkını kullandığı ve davacının bu sözleşmeyle bağlı olduğu, davalının Türkiyedeki ticari faaliyetini sona erdirme kararı aldığından feshin gerçekleştiği, bu nedenlerle davalı tarafça yapılan feshin haksız olduğundan söz edilemeyeceği, davacının müspet zarar ve portföy tazminatı talebinin ise sözleşmenin X.4.k maddesi ile bayinin(davacı) fesih halinde herhangi bir tazminat talebinde bulunmamayı kabul etttiği gözetilerek yerinde olmadığı, ayrıca sözleşmenin IV. maddesinde tekel hakkı verilmediğinin açıkça hükme bağlandığı, TTK 122/5 maddesi uyarınca portföy tazminatı talep etmenin ön koşulu olan tekel koşulunun sağlanmadığı gözetilerek portföy tazminatının da reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.002,65 TL harcın ve 6.100 TL tamamlama harcının mahsubu ile artan 6.922,75 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan 93,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 60.219,63 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-13.maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı Bütçesinden Arabulucuya ödenen 1.320 TL ücretin tamamının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine,
Taraf vekillerinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne karşı; gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Mahkememize sunulacak veya gönderilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/01/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır