Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/493 E. 2022/590 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/493 Esas
KARAR NO:2022/590

DAVA:Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:08/03/2016
KARAR TARİHİ:20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; … …. … tarihli nüshasında ve internet sitesinde yayımlanan, … tarafından kaleme alınan “…” başlıklı köşe yazısının müvekkilleri hakkında gerçek dışı, dolayısıyla manevi haklarını ve ticari itibarlarını toplum nezdinde rencide eden isnatlar içermesinden dolayı, gazetede yayımlanan yayın için Müvekkilleri adına ayrı ayrı 40.000-TL olmak üzere toplam 80.000-TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile, … Gazetesi’nin internet sitesinde yayınlanan yayın için müvekkileri adına ayrı ayrı 20.000-TL olmak üzere toplam 40.000-TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınmak suretiyle kararın, … Gazetesi’nde ve tirajı en yüksek ulusal iki gazetede yayınlanması ile yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesi talebi ile dava ettiği anlaşıldı.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçek dışı olduğunu, dava konusu haberde gerçeğe aykırılık ve ticari itibari zedeleyen herhangi bir ifadenin bulunmadığını, basın özgürlüğünün haber, düşünce ve bilgilere ulaşma, haber düşünce ve bilgileri yorumlama ve eleştirme, bu düşünce bilgileri basıp dağıtabilme ve nihayet ortaya yeni bir düşünce koyabilme hususlarını içerdiğini, B.K’nun ilgili hükümleri uyarınca manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişilik haklarına ağır bir saldırının olması ve kusurun ağır bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiğini, ayrıca saldırının hukuka aykırı olması gerektiğini, dava konusu haberin toplumu ilgilendiren konuda, toplumu bilgilendirmek amacıyla eleştirisel nitelikte kaleme alındığını, dava dilekçesinde bahsedilenin aksine 120.000-TL manevi tazminat hükmedilecek kadar kesin bir zararın söz konusu olmadığını, hak ve nesafet kurallarına aykırı ve objektif bakımdan kabul edilir nitelikte olmayan davanın reddi ile öncelikle … hakkındaki husumet itirazlarının kabulü ile açılan davanın reddini, mahkeme masrafları ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesi talebi ile cevap verdiği anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE;
… Gazetesinin … tarihli nüshası, … internet sitesindeki yayınlanan “…” başlıklı yazısı, … 1.Sulh Ceza Hakimliği’nin … D.İş sayılı dosyası,İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısı ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm deliller toplanmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 30/01/2018 tarih, 2016/… E.- 2018/… K. sayılı kararı ile Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın mahkememize gelerek … Esas sayısını alarak yargılamaya devam olunduğu,.
Mahkememizin 23/10/2018 tarih, …. sayılı kararı ile, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile dosyanın …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esasını alarak bu mahkemede yargılamaya devam olunduğu,
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarih, … E.-… K. sayılı kararı ile görev uyuşmazlığı gerekçesi ile dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’ne gönderildiği,
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin, 24/03/2021 tarih, 2021/152 E.-2021/1100 K. sayılı ilamı ile İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlendiği, karar sonrası mahkememize gelen dosyanın 2021/493 Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Dava, davacıların kişilik haklarının zedelendiği iddiası ile Türk Medeni Kanununun 24, 25 ve Türk Borçlar Kanununun 58. Maddesi gereğince davalılardan manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
Davacılar, … Gazetesinin … tarihli nüshası ve … internet internet sitesinde yayınlanan “…” başlıklı köşe yazısında yayınlanan yazı nedeniyle davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu iddiası ile manevi tazminat istemektedirler.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 10/12/2021 tarihli cevabi yazısı ve ekinde gönderilen, 12/02/2015 tarihli ticaret sicil gazetesi ilanı ile davalı …’ın, diğer davalı … … A.Ş.’nin, yönetim kurulu başkanı ve gazetenin imtiyaz sahibi olduğu görülmüştür.
… 1.Sulh Ceza Hakimliği’nin 09/02/2016 tarih, … D.İş sayılı dosyası celp edilip incelendiğinde, davaya konu haberlere ilişkin olarak, tekzip ve içeriğe erişimin engellenmesine karar verildiği ve kararın 29/02/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği görüldü.
Anayasamızın 26, 27 ve 28. Maddeleri ile 5187 sayılı Basın Kanununun 3. Maddesinde açıklandığı üzere Basının Hür olduğu ve sansür edilemeyeceği, bu özgürlüğün bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarının basına verildiği, yine hangi hallerde sınırlamalar getirileceği düzenlenmiştir. Burada amaçlanan basının özgürce yayın yapmasının yasal güvence altına alındığı, bu güvencenin nedeni ise toplumun sağlıklı, mutlu, huzurlu ve güven içinde yaşayabilmesi göz önüne alınmıştır. Ancak bu özgürlük sınırsız değildir.
Kişilik haklarına saldırıyı düzenleyen Türk Medeni Kanununun 24 ve 25, Türk Borçlar Kanununun 58. Maddelerinde kişilik haklarına yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğu, bunun sonuçlarının maddi ve manevi zararlarının tazmini gerektiği ön görülmüştür.
Basın özgürlüğü ve kişisel değerlerin korunması arasındaki dengenin ne şekilde sağlanacağı, bu iki değerde hangisinin üstün tutulacağı, diğer bir ifade ile hangi yarar daha üstün geleceği konusunun yasal düzenlemeler ve yerleşik yargıtay kararları göz önüne bulundurularak değerlendirilmek gerekmektedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 25/09/2019 tarih, 2019/2150 E.-2019/4139 K. sayılı ilamı ile “… Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1 ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki, basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dava konusu haberler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; güncel olan konuların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklara yer verilerek iddia kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde aktarıldığı; haberlerde öz ile biçim dengesinin aşılmadığı, haberin verilişinde kamu yararı olduğu, basının görevleri, kamuyu ve halkı bilgilendirmeye yönelik özel durumu nazara alındığında, hukuka uygunluk unsurlarını taşıdığı ve kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın davalılar yararına bozulması gerektiği…” hüküm altına alınmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacılardan … … … A.Ş.’nin … Gazetesi adı altında,diğer davacı …‘nin … … adı altında yayın yapan şirketler olduğu, dava konusu olan yazıda davacılara ait ticari işletmelere ilişkin açıklamalar bulunduğu, basının görevinin kamuyu bilgilendirmek olduğu, dava konusu haber bir bütün olarak değerlendirildiğinde, güncel olan konuların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekmesi için çarpıcı başlıklara yer verilerek iddia kapsamında ve eleştiri sınırları içerisinde aktarıldığı; haberlerde öz ile biçim dengesinin aşılmadığı, haberin verilişinde kamu yararı olduğu, basının görevleri, kamuyu ve halkı bilgilendirmeye yönelik özel durumu nazara alındığında, hukuka uygunluk unsurlarını taşıdığı ve basın yoluyla kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği haksız fiil oluşturmadığı anlaşılmakla manevi tazminat şartlarının somut olayımızda mevcut olmadığı kanaati oluştuğundan, davacıların davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacıların davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 80,70-TL. maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 2.049,30-TL. harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.968,60-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200-TL. vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalılar … … A.Ş. ve …’a verilmesine,
4-Davacıların yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacılar tarafından yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Dair, davacılar vekilinin, davalı … ve … vekilinin yüzüne karşı, davalı …’in yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır