Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/455 E. 2021/562 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/455 Esas
KARAR NO:2021/562

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:03/09/2010
KARAR TARİHİ:21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davacının 30.05.2010 tarihinde … Otomotivden … plakalı araç satın aldığını, satın alındıktan 2 gün sonra aracın arıza yaptığını, seyir halinde iken abs ve el fren ışıklarının yanmaya başladığını, servisin sorun olmadığını söylediğini, ancak tekrarı üzerine 20 gün serviste kalarak şanzımanının değiştiğini, araç üzerindeki gizli değil aleni kusur olduğunu, bunun üzerine noterden süresinde ihtar çekilerek aracın kusurlu olması nedeniyle aracın bedelinin iadesi talep edildiğini, gelen cevabi yazıda kusur olmadığı ve taleplerinin reddedildiğinin bildirildiğini, takip eden günlerde yine araç seyir halinde iken fren ikaz lambalarının yanması şikayeti ile servise gittiğini, ancak aracın fren sisteminde sorun olmadığını, Almanya’da mühendislerin yeni yazılım sistem geliştirmelerinin beklendiği belirtilerek ve aracın ayıp nedeniyle değişmesini engellemek için bu hususun iş emrine yazılmadığını, aracın aynı zamanda bozuk satıhta iken rahatsızlık veren bir ses geldiğini, bu durumun aracın seyir güvenliğini tehdit ettiğini, alındığı günden itibaren sürekli serviste tamire bırakıldığını, 3 ay içerisinde 5 kez bakıma girdiğini, şanzımanı değiştiğini ileri sürerek … plakalı vasıtanın davalıya iadesine ve fatura bedeli olan 44.956 TL’nin iadesine, ayrıca vasıta üzerinde takılan jantların bedeli olan 1.104,67 TL’nin reeskont faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 46.060,67 TL’nin imalattan kaynaklanan kusur, aleni ve gizli ayıplı mal nedeniyle aracın iadesi ve bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … San. Tic. A.Ş. Vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava konusu araç ayıplı olmadığı gibi bir an için aksi düşünülse dahi davacı firmanın ayıp ihbarının süresinde olmadığını, belirtilen şikayetlerin kullanım kaynaklı olduğunu, nitekim iş emirleri incelendiğinde davacının ilk kez 10.06.2010 tarihinde müvekkil şirkete başvurduğu ve şikayetinin seyir halinde aşırı gaz vermeden kaynaklandığının anlaşıldığını, kaldı ki TTK 24/3 maddesi gereğince süresi içinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, her ne kadar davacının aracın mütemmim cüz niteliğindeki jantların değiştirildiğini ve bunun bedelini talep etmiş ise de jantın aracın görselliğine ilişkin olup, aracın ayrılmaz parçası niteliğinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Tic. A.Ş. Vekilinin cevap dilekçesinde özetle; husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının süresinde yaptığı bir ayıp ihbarının bulunmadığını, davacının aracı kullanmaya devam ettiğini, BK 205 maddesi uyarınca kullanım bedelinin hakkaniyet gereği mahsubunun gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla araçta varsa değer kaybı miktarının da tespitinin gerektiğini, davacı taleplerinin dayanağının olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizin 24/10/2013 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında; “…Toplanan deliller, yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre davacı şirket tarafından … Servis Tic. AŞ ‘nin ithalatçısı olduğu, aracın diğer davalı … San. Tic. AŞ’den satın alındığı, araç bedeli olarak 26.05.2010 tarihli fatura karşılığı 44.996,01 TL ödendiği, aracın 28.05.2010 tarihinde trafiğe çıktığı, 16.07.2010 tarihinde aracın şanzımanının değiştirildiği, 23/11/2010 – 11/01/2011 – 22/02/2011 tarihlerinde arıza nedeniyle servise gittiği ve arızaların ücretsiz olarak giderildiği, bilirkişi ek raporunda belirtildiği üzere arızaların araçta değer düşüklüğüne neden olmadığı, aracın kullanımına engel olmadığı, davalıların ayıba karşı tekeffül hükümlerine göre sorumluluklarının bulunmadığı anlaşılmakla, davanın reddine dair taktiren aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…” karar verildiği,
Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12/01/2015 tarih, 2014/15144 Esas ve 2015/47 Karar sayılı ilamında; “… Davacı satın aldığı araçtaki ayıp nedeniyle aracın davalı tarafa iadesini ve araç bedelinin davalılardan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu ve ek raporda araçta şanzıman değişikliği yapıldığını, bundan sonra da meydana gelen bir kısım arızaların giderildiğini, ancak bu durumun aracın iadesini gerektirmeyeceği belirtilmiş ve mahkemece bu raporlara itibar edilerek hüküm kurulmuşsa da, raporlar kendi içerisinde çelişkili değerlendirmeler ihtiva ettiğinden hükme esas alınması doğru olmamıştır. Mahkemece yeniden seçilecek uzman bilirkişi kurulundan, araç üzerinde teknik inceleme yapılarak ve davacı iddialarına yönelik değerlendirmeleri içeren yeni bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA…” karar verildiği, bozma sonrası, mahkememize gelen dosyanın,… Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Mahkememizin 19/02/2019 tarih, … Esas, … Karar sayılı ilamında; “…Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde toplanan deliller ve düzenlenen bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacı taraf dava konusu … Otomotivden satın aldığı … plakalı … marka, … tip 2010 model aracın alındıktan 2 gün sonra aracın arıza yaptığı, seyir halinde iken abs ve el fren ışıklarının yanmaya başladığı, servisin sorun olmadığını söylediği, ancak tekrarı üzerine 20 gün serviste kalarak şanzımanının değiştiği, araç üzerindeki gizli değil aleni kusur olduğu bunun üzerine noterden süresinde ihtar çekilerek aracın kusurlu olması nedeniyle aracın bedelinin iadesi talep edilmiş, davalı taraflar ise dava konusu aracın ayıplı olmadığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkememizce daha önce verilen karar ile davalıların ayıba karşı tekeffül sorumlulukları olmadığından davanın reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay ilgili dairesince yeniden seçilecek uzman bilirkişi kurulundan, araç üzerinde teknik inceleme yapılarak ve davacı iddialarına yönelik değerlendirmeleri içeren yeni bir rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından mahkememiz kararının bozulması üzerine mahkememizce alanında uzman makine mühendisi bilirkişi heyetinden raporlar alınmış olup, bozma sonrası düzenlenen her iki rapora göre de dava konusu araçtaki arazının giderildiği, söz konusu arızanın araçta güvenli sürüş kabiliyetini ortadan kaldıracak, taşıttan faydalanmamayı sürekli hale getirecek derecede bir imalat hatasının varlığından söz edilemeyeceği, araçta önemli bir ayıp olmadığı, arızaların belgeler ışığında garanti kapsamında giderilmiş olduğu tespit edilmiş olup düzenlenen her iki raporun birbiriyle örtüşmesi ve mahkememizce de dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunması nedeniyle raporlarda da tespit edildiği üzere dava konusu araçta imalat hatası bulunmadığı ve aracın ayıplı olmadığı, araçtaki arızanın giderilmiş olduğu olayda ilk baştaki onarımdan kaynaklanan servis kusuru bulunduğu açık olup bunun araçtaki ayıp olarak yorumlanması mümkün olmadığından dolayı dava konusu aracın ayıplı olmaması nedeniyle davacı tarafın bedel iadesi talebinde bulunamayacağından davanın reddine ve ayrıca her ne kadar bilirkişilerce değer kaybı tespit edilmiş ise de davacı tarafın bu yönde bir talebi olmadığından ve değer kaybının dava konusu olmaması nedenleriyle bu hususta herhangi bir karar verilmeyerek oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir….” karar verildiği,
Kararın, davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2021 tarih, 2020/3539 Esas ve 2021/350 Karar sayılı ilamında;”…1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava ayıptan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece Yargıtay (Kapatılan) 19.Hukuk Mahkemesi’nin bozma ilamına uyulmuş, bozma ilamından sonra iki ayrı bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.Bilirkişi raporlarında araçtaki ayıbın giderildiği, kullanıma engel teşkil etmediği ancak onarım nedeniyle araç bedelinden 3.000,00 TL indirim yapılması gerektiği tespit edilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 202/2. maddesi, hakim hal icabı satımın feshini muhik görmediği takdirde semen tenzili yoluna gidebilir hükmünü içermekte yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227/4 maddesi alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu haklı göstermiyorsa hakim satılanın onarılması yada satış bedelinin indirilmesine karar verilebilir, hükmünü içermekte olup söz konusu düzenleme uyarınca mahkemece bilirkişi kurulu raporlarında belirtildiği üzere araç bedelinden 3.000,00 TL indirilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA…” karar verildiği, bozma sonrası, mahkememize gelen dosyanın, 2021/455 Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Trafik kayıtları, ihtarnameler, servis kayıtları, ve iş emirleri, teknik raporlar, faturalar ile dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu bilirkişi raporu alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
Dava, ayıplı araç nedeniyle, aracın iadesi ile bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Bozma öncesi (… Esas), Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr. …, Mali Uzman/Ekonomist … ve Hukuku Doç. Dr. … tarafından hazırlanan 17/07/2012 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda; “…davacının davalılardan, dava tarihi itibariyle 8.000-TL tutarında satım bedelinden yapılacak indirmi tutarında alacağının bulunduğu (BK.md.202/f.2); Bu alacağın davacının talebi gibi, ödeme/temerrüt tarihinden, yani fatura tarihi olan 28/05/2010 tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili gerektiği; temerrüt faizi oranı olarak ise, davacının talebi gibi, reeskont faizi, yani yasal faiz oranının uygulanması gerektiği; davacının işbu alacağından, davalıların BK.md.51 uyarınca müteselsilen sorumlu oldukları…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Davalılar tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş, davalı vekillerinin itirazlarını değerlendirir ek rapor alınmasına karar verilmiş bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 26/04/2013 tarihli ek raporda sonuç olarak: “…yeniden yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, davalıların itirazları haklı görülmek suretiyle, bir yıl içinde araçta meydana gelen 4 adet arızanın da aracın kullanımını sürekli olarak engellemeyecek arızalar niteliğinde olması ve bu arızaların davalı tarafından garanti kapsamında giderilmiş olması ve de bu arızaların aracın değerini azaltmayacak nitelikte olmaları karşısında; dava konusu aracın hukuki anlamda ayıplı olmadığının kabul edilebileceği, bu durumda da davacının davalıları ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca sorumlu tutma hakkının bulunmayacağından, davacının bu davadaki taleplerinin yerinde görülemeyeceği..” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Bozma öncesi (2015/441), …. Mak. Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurdil Eskin, …. Maki. Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İ. … ve M.Ü. Hukuk Fakültesi Öğretim Grv. Doç. Dr. … tarafından hazırlanan 24/02/2016 tarihli bilirkişi heyeti kök raporunda; “…Davacı yanın durumu, somut çekişmede —her ne kadar davacı yan temyiz sürecinde aksi savlasa da-, hakimin resen takdir yetkisinin devreye girdiği görülen 818 sayılı e. BK’nın 202/1 fıkrası gereği (aynı yönde; 6098 sa. Y.BK. md. 227/4/ 4.fıkra) davacı yararına, satım bedelinden 3,000, – (üç bin) TL indirim Yapılabileceği, davalıların —kendi iç ilişkilerinde rücu hakları saklı kalarak, bu yön huzurdaki davanın konusu olmadığından, iç ilişki Bilirkişiliğimizce değerlendirilmeyerek- davalıların davacıya karşı Müteselsilen sorumlu olduklarının benimsenebileceği; sayın Mahkeme bu açıdan davacı yan yararına hüküm kurarsa, davacı yanın bu meblağı ve davacı yanca dosyaya sunulu ihtar bu Rapor’da tanımlı yön bakımından, ayıp ihbarına etki bakımından hukuki anlam taşısa da bir temerrüt ihtarı kabul edilmek için yeterli içerikle mücehhez bulunmamakla, davacının bu meblağ için davanın ikame tarihinden başlayarak ayrıca kısa vadeli avans faizi oranında faiz de talep edebileceği, bundan Öte, istenen jant bedeli ile davalıların durumu arasında illiyet rabıtasının ise kurulamadığı…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Davalılar tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunulmuş, davalı vekillerinin itirazlarını değerlendirir ek rapor alınmasına karar verilmiş yeni bilirkişi heyeti olan…. Makina Fakültesi Prof. Dr. …, …. Makina Fakültesi Doç. Dr. … ve … Hukuk Fakültesi Yrd. Doç. Dr. … tarafından hazırlanan 28/02/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda sonuç olarak: “…. plaka numaralı … marka, … tip 2010 model taşıtta çok erken ortaya çıkan arızaların kullanıcı hatasından kaynaklanacak nitelikte olmadığını, arızaların canm ve mal güvenliğini tehdit edici niteliğe haiz elemanlarda gerçekleştiği ve taşıttan faydalanmayı etkileyecek tipte olduğunu, fakat 2011 yılındaki son onarım neticesi beş yıldır kullanıldığını, halihazırda araçta güvenli sürüş kabiliyetini ortadan kaldıracak taşıttan faydalanmamayı sürekli hale getirecek derecede bir imalat hatasının varlığından söz edilemeyeceğini, arızaların belgeler ışığında garanti kapsamında giderilmiş olduğunu, taşıtın onarım sırasında servis kusuru oluştuğunu, taşıtta yapılan değişiklikler dolayısıyla genel hükümler uyarınca 3.000 TL. Değer kaybı dolayısıyla tazminat talep edilebileceğini, ithalatçı/dağıtıcı firma ve yetkili servisin müşterek ve müteselsil sorumluluğunun mevzu bahis olduğunu…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; trafik kayıtları, ihtarnameler, servis kayıtları, ve iş emirleri, teknik raporlar, faturalar, Yargıtay bozma ilamı ile tüm dosya kapsamına göre alınan 24/02/2016 ve 28/02/2017 tarihli bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğu, bilirkişi raporlarında araçtaki ayıbın giderildiği, kullanıma engel teşkil etmediği ancak onarım nedeniyle araç bedelinden 3.000,00 TL indirim yapılması gerektiğinin tespit edildiği, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 202/2. maddesi, hakim hal icabı satımın feshini muhik görmediği takdirde semen tenzili yoluna gidebilir hükmünü içermekte olduğu, yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227/4 maddesi ile alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde durum bunu haklı göstermiyorsa hakim satılanın onarılması ya da satış bedelinin indirilmesine karar verilebilir hükmünü içermekte olup söz konusu düzenleme uyarınca, mahkememizce, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönmenin mevcut durumda haklı görülmediği, bu haliyle davacının, araç bedelinden indirim talep etme hakkına sahip olduğu kanaati oluştuğu, davacının, … 24.Noterliği’nin, 30/06/2010 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalıları temerrüde düşürdüğü anlaşıldığından, davacının davasının kısmen kabulü ile, 3.000-TL nin, davalı … San. Tic.A.Ş.’den 10/07/2010 temerrüt tarihinden, davalı … Tic.A.Ş.’den 16/07/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan, müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, mahkememizce bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu, ayıp nedeniyle sözleşmeden dönmenin mevcut durumda haklı görülmediği, araç bedelinden indirim yapıldığı bu nedenle davada gerçek anlamda reddedilen bir kısım bulunmadığı anlaşıldığından, reddedilen kısım yönünden davalılar vekilleri lehine vekalet ücretine ve davacı aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın kısmen kabulü ile, 3.000-TL nin, davalı … San. Tic.A.Ş.’den 10/07/2010 temerrüt tarihinden, davalı … Tic.A.Ş.’den 16/07/2010 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesine göre, alınması gereken 204,93-TL harçtan peşin alınan 684,60-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 479,67-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 3.000-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 17,15-TL başvurma harcı + 204,93-TL peşin harç + 129,20-TL Keşif harcı toplamı olan 351,28-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 4.000-TL bilirkişi ücreti + 548-TL tebligat-müzekkere masrafları olmak üzere toplam 4.548-TL yargılama giderlerinin, davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … Tic.A.Ş. tarafından yapılan 36-TL yargılama giderinin, iş bu davalının kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin, davalı … Otom. Vekili ve davalı … Otom. Vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize verilecek veya başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile temyiz için Yargıtay’a başvurma yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır