Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/431 E. 2022/669 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/431 Esas
KARAR NO:2022/669

DAVA:Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ:13/08/2020
KARAR TARİHİ:04/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı kurumun hizmet kusuru neticesinde meydana gelen su basması neticesinde, müvekkili sigorta şirketi nezdinde … poliçe numaralı Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalı iş yerinin zarar görmüş olduğunu, bu hasarlardan dolayı sigortalıya 34.500-TL tazminat ödendiğini, …’nin zararın meydana gelmesinde kusurlu ve konu hasardan sorumlu olduğunu, hasar tazminatını ödeyen müvekkili şirketin TTK. m. 1472 ve sigortalının temlik beyanına göre sigortalının haklarına halef olduğunu, bu kanuni halefiyete dayanarak, müvekkili sigorta şirketinin sigortalısına ödediği tazminat bedeli olan toplam 34.500-TL tazminatı ödeme tarihi olan 27/05/2020 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı …Ş. vekilinin 18-19 nisan 2020 tarihinde meydana gelen hasar sebebiyle sigortalısına ödemiş oldukları bedelin rücuan tazminini talep ettiğini, yapılan tespitlerden de anlaşılacağı üzere hasarın binanın toprağa dayalı olan bodrum katının pencere veya kapısından değil binanın dışından ve ilgili binanın izolasyon olmadığının anlaşıldığını ve perde duvarından sızdığını, binanın dış etkenlere karşı gerekli İnşaat tekniğin uygun izolasyon drenaj sistemi vb kullanılması durumunda su borusundan kaynaklı su girişleri, rutubet, yağmur suyu ve zemin suyu girişlerinin de engellenmiş olacağını, açılan davanın bir tazminat davası olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 41. maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunmasının gerektiğini, davalı idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmadığını gerçekleştiği iddia edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, bu nedenlerle huzurdaki davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Sigorta poliçesi, hasar dosyası,tutanaklar, ekspertiz raporu, ödeme dekontu, ibraname ve dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile birlikte inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/04/2021 tarih, … sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize gelen dosyanın 2021/431 Esas sayıya kaydının yapılarak yargılamaya devam olunduğu anlaşıldı.
Dava, Rücuen Tazminat davasıdır.
İhtilaf, davacının, dava dışı sigortalısına ödenen zarara ilişkin tazminatın, davalıdan rücuen tahsili talebi sebebi itibariyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının tespiti konularından kaynaklanmakta olup, alacak miktarının tespiti için davaya konu belgelerin incelenmesi hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren haller olduğundan 6100 sayılı HMK m.266 gereği mahkemenin tarafların talebi yahut kendiliğinden vereceği karar ile bu hususların bilirkişiye tespit ettirilmesi mümkündür.
Tüm deliller toplandıktan sonra, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler İnşaat Mühendisi …, Sigorta Uzmanı …, Sözleşme Uzmanı Öğretim Üyesi Dr. … tarafından hazırlanan 14/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda; “…
-Tazminat davasına konu olan taşınmaz mahallinde, dosyada tarafımızdan incelenmiştir.
-Taşınmaz; İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi/… Mahallesi, … Caddesi, … Sokak’ta 1/A kapı numaralı bayrak imalathanesidir. Yarı bodrum kat konumundadır. Su borusunun patladığı yerden, -1,81 m. aşağı kotundadır. Taşınmaz, su borusunun patladığı … Caddesi ile … Sokağa cephelidir. Cadde ve sokak cephelerine bakıldığında, dışarıdan ısı ve su izolasyonunun yapılmadığı anlaşılmaktadır. İçten çektiğim duvar fotoğrafında da, ısı ve su izolasyonun yapılmadığı görülmektedir. Ana taşınmaz, kaçak olarak inşa edilmiştir. … Belediyesi Encümen Kararı ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32.-42. Maddeleri gereği; 09.12.1996 tarih, 1942 sayılı yıkım ve para cezası kararı alındığı; ayrıca bahse konu yerde kaçak inşai faaliyetlere devam edildiği tespit edilerek, 06.01.1997 tarih, 596 sayılı 2 nolu yapı tatil tutanağı tanzim edildiği, bu tutanağa istinaden 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. Maddesi gereği Belediye Encümenince 05.05.1997 tarih, 762 sayılı para cezası kararı alındığı görülmüştür.
-Dava konusu hasar, hasar gören binanın usulüne uygun şekilde inşa edilmemiş olması sebebiyle gerçekleşmiştir. İ.B.B. İmar Yönetmeliği Bodrumlar Başlıklı 18. Maddesi 6. Fıkrasında; “Toprağa dayalı tüm bodrum katlarda, dış etkilere karşı ısı ve su yalıtımı yapılması zorunludur. Burada binanın usulüne uygun bir izolâsyonu yapılmış olsaydı bu hasar meydana gelmezdi.
-Yukarıda yaptığımız açıklamalar ışığında, hasarda davalı …. Genel Müdürlüğü’nün bir sorumluluğu bulunmamaktadır…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
Davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilerek, ek rapor alınmasına ilişkin karar verilmiş, 23/06/2022 tarihli Bilirkişi ek raporunda; ” …
Sigorta Uzmanlığı Açısından Sonuç:
-Davacı tarafından 08.11.2019 tarihinde tanzim edilen poliçenin, Sigorta Süresinin 15.11.2019- 15.11.2020, Sigortalısının Ramazan Çendik, Sigorta Konusunun 289.800 TL Sigorta Bedelli Muhteviyat (Makime-Emtea-Dekorasyon-Demirbaş vs.)
-Sigorta Adresinin, hasar gören kıymetlerin bulunduğu riziko adresi olduğu, hasar tarihinin Sigorta Süresi dahilinde ve poliçe tanzim tarihi sonrasında meydana geldiği, Sigortanın Yangın Sigortası Genel Şartlarına göre düzenlendiği, ek teminatlar ile güçlendirildiği tespit edilmiştir.
-Dava dosyasında bulunan belgelerden, Sigortalı ile 34.500.-TL tutarında ibraname, mutabakatname ve tazminat makbuzu imza edildiği, hasarın su basmasından kaynaklı olduğu, Su hasarlarının teminat kapsamı dahilinde olduğu tespit edilmiştir.
-Sigorta Eksperi Raporuna istinaden hasar 34.500.-TL olarak sonuçlandırılmış ve sigortacı düzenlemiş olduğu poliçe şartlarına uygun olarak tazminat ödeme yükümlülüğünü yerine getirmiştir.
-Bu anlamda, Sigortacının Sigortalısının haklarına halef olduğu 34.500.-TL miktarınca, hasarın oluşmasında sorumluluğu/kusuru bulunanlara rücu hakkı bulunmaktadır.
-Heyetimiz Teknik Bilirkişisince davalı tarafın hasarın oluşmasında sorumluluğu/kusuru bulunmadığı tespit edilmiştir.
Nitelikli Hesaplamalar Yönünden Sonuç:
-Türk Borçlar Hukuku ve bu kapsamda Tazminat Hukuku sisteminde kural olarak kusur ilkesi hakimdir. Başka bir ifade ile tazminat sorumluluğu için sorumlu tutulmak istenen tarafın ya borca aykırılık nedeni ile ya da hukuka aykırı bir fiil ile bir başkasına zarar vermesi halinde meydana gelen zarardan sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olması gerekmektedir. Elbette ki Kanunlar da yer alan kusursuz sorumluluk halleri haricinde kalan durumlarda genel tazminat sorumluluğuna ilişkin genel kural esas alınır. Dava konusu olayda da idarenin kusursuz sorumluluğuna ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi yapılan teknik inceleme ve değerlendirmeler neticesinde de hizmet kusurunun bulunmadığı zararın idarenin eyleminden kaynaklanmadığı tespit edilmiştir. Buna göre takdir ve nitelendirmesi tamamen mahkemeye ait olmak üzere davalının meydana gelen zarardan sorumlu olmayacağı görüş ve kanaatine varılmıştır.
-Taşınmaz; İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi/… Mahallesi, … Caddesi, … Sokak’ta 1/A kapı numaralı bayrak imalathanesidir. Yarı bodrum kat konumundadır. Su borusunun patladığı yerden, -1,81 m. aşağı kotundadır. Taşınmaz, su borusunun patladığı … Caddesi ile … Sokağa cephelidir. Cadde ve sokak cephelerine bakıldığında, dışarıdan ısı ve su izolasyonunun yapılmadığı anlaşılmaktadır. İçten çektiğim duvar fotoğrafında da, ısı ve su izolasyonun yapılmadığı görülmektedir. Ana taşınmaz, kaçak olarak inşa edilmiştir.
-… Belediyesi Encümen Kararı ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32.-42. Maddeleri gereği; 09.12.1996 tarih, 1942 sayılı yıkım ve para cezası kararı alındığı; ayrıca bahse konu yerde kaçak inşai faaliyetlere devam edildiği tespit edilerek, 06.01.1997 tarih, 596 sayılı 2 nolu yapı tatil tutanağı tanzim edildiği, bu tutanağa istinaden 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. Maddesi gereği Belediye Encümenince 05.05.1997 tarih, 762 sayılı para cezası kararı alındığı görülmüştür. Dava konusu hasar, hasar gören binanın usulüne uygun şekilde inşa edilmemiş olması sebebiyle gerçekleşmiştir. İ.B.B. İmar Yönetmeliği Bodrumlar Başlıklı 18. Maddesi 6. Fıkrasında; “Toprağa dayalı tüm bodrum katlarda, dış etkilere karşı ısı ve su yalıtımı yapılması zorunludur. Burada binanın usulüne uygun bir izolâsyonu yapılmış olsaydı bu hasar meydana gelmezdi.
-Yukarıda yaptığımız açıklamalar ışığında, hasarda davalı …. Genel Müdürlüğü’nün bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bilirkişi kök raporumuzda bir değişiklik söz konusu değildir…” sonuç ve mütalaa ettikleri görüldü.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 69. maddesi ile “bir binanın veya diğer yapı eserlerinin malikleri, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden” sorumlu ve bir kusurları söz konusu olmaksızın “doğan zararı gidermekle yükümlü” tutulmuşlardır. Yapı eserinin maliki, bunların hiç kimse ve hiçbir şey için tehlike taşımayacak şekilde yapılmasını ve işlemesini garanti etmekle yükümlüdür. Bu nedenle, bir yapı eserinde herhangi bir yapım bozukluğu olmasa bile, ek güvenlik ve koruma tertibatının bulunmaması, yine de bir bakım eksikliği sayılır. Yapı sahibinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamaktadır. Bu sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumluluğa öğretide “kusursuz sorumluluk” veya daha geniş tanımıyla “kusura dayanmayan nesnel sebep sorumluluğu” denilmektedir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik, ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Ayrıca bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu kusur aranmayan bir sorumluluk olduğu için, malikin kusursuzluğunu ispat ile sorumluluktan kurtulması mümkün olmadığı gibi, varsa kusurunun derecesi de tazminatın belirlenmesinde önem taşımaz. Fakat, bina malikinin zararın meydana gelmesinde kusuru var örneğin bina ile hiç ilgilenmemiş ise, tazminatın indirilmesini gerektiren sebepler bulunsa bile, fazladan (munzam) kusur bu indirime engel olabilir. Keza zarardan sorumlu olan başka kişiler de varsa, fazladan kusur rücuda da rol oynayabilir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03/12/2019 tarih ve 2017/479 Esas 2019/5762 Karar sayılı ilamı)
Sorumluluk Hukukunun önemli unsurlarından biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26/03/2019 tarih ve 2018/3007 Esas 2019/1768 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda, davalı …’ye yazılan müzekkereye, 11/09/2020 tarihli cevabi yazı ile, hasara konu binanın bulunduğu adreste 19/04/2020 tarihinde gizli su kaçağının bulunduğunun tespit edilerek arızanın giderildiği, arızanın binanın bulunduğu parsel sınırları dışında yolda meydana geldiği, maddi hasarın binanın su yalıtımının olmaması sebebiyle gerçekleştiğinin tespit edildiği, İBB İmar Yönetmeliği’nin Bodrum Katlar başlıklı ,6.09 maddesi 11. Fıkrası gereği, “toprağa dayalı tüm bodrum katlarda dış etkilere karşı ısı ve su yalıtımı yapılması zorunludur.”, aynı yönetmeliğin Proje Tanzim Esasları başlıklı, 13.02 maddesi G fıkrasında, “Korozyon ve rutubetten korumak amacıyla mimari projede çatıda ısı izolasyonu ve bodrum katlarda su yalıtım ve drenaj ile ilgili detayların gösterileceği” ifadelerinin yer aldığı, hasara konu binanın, toprağa dayalı olan bodrum katının pencere veya kapısından değil, binanın dışından ve ilgili binanın izolasyonunun olmadığı anlaşılan perde duvarından sızdığının tespit edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
… Belediyesi’ne yazılan müzekkereye, 08/07/2021 tarihli cevabi yazısı ile, davaya konu hasar gören dairenin bulunduğu binaya ilişkin, imar işlem dosyasında yapı ruhsatı ve mimari projeye rastlanmadığının, bildirildiği, 16/07/2021 tarihli cevabi yazısı ile de, hasar gören binanın ruhsatsız (kaçak) inşaat olarak yapıldığının tespit edildiği, 10/10/1996 tarih, 2986 sayılı 1 nolu yapı tatil tutanağının tanzim edildiği ve bu tutanağa istinaden 3194 syılı İmar Kanunu’nun 32-42. Maddeleri gereği Belediye Encümenince 09/12/1996 tarih,1942 sayılı yıkım ve para cezası kararı alındığı, kaçak inşaatın,faaliyetlerine devam ettiğinin tespit edilerek, 1997 tarih, 596 sayılı 2 nolu yapı tatil tutanağının tanzim edildiği, bu tutanağa istinaden 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. Maddesi gereği Belediye Encümenince 05/05/1997 tarih, 762 sayılı para cezası kararı alındığının, hasar gören binada İBB Mimar Mevzuatı gereğince su basmalarına karşı alınması gereken (betonarme tecrit duvarı izolasyon gibi) tüm tedbirlerin alındığına dair belgeye rastlanmadığının bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli görülmüş olduğundan, mahkememizde de, davalı …’nin her ne kadar 2560 sayılı … Genel Müdürlüğü kanunu gereğince sorumlu olduğu düşünülebilirse de; gerek öğretide gerekse Yargısal içtihatlarda belirtildiği üzere, kusursuz sorumlu olan kişi veya kurumun illiyet bağının kesilmesi halinde sorumluluktan kurtulabileceği, illiyet bağının kesilmesi de mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile olabileceği, dava konusu su basması olayının meydana geldiği binanın, ruhsatı ve mimari projesinin bulunmadığı, ruhsatsız kaçak inşaat olduğu, teknik bilirkişi tarafından yapılan inceleme ile de binanın, dışarıdan ısı ve su izolasyonunun yapılmadığının ve hasarın, izolasyonun yapılmamasından kaynakladığının tespit edildiği, sonuç olarak zarar görenin tam kusuru nedeniyle davalı … ile zarar arasında illiyet bağı kesilmiş olacağından, davalı …’nin sorumluluktan kurtulduğu ve böylece davacının davalı …’den zararın tazmini talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varılarak davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre hesap edilen 80,70-TL. maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 589,18-TL harcın mahsubu ile fazla alınan 508,48-TL. harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200-TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalının yapmış olduğu 164,70-TL. yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-(11)-(13) maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320-TL. arabuluculuk ücretinin tamamının, davacıdan tahsiliyle hazineye irat kaydına,
7-Taraflarca yatırılan bakiye gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmek üzere mahkememize hitaben yazılmış, mahkememize verilecek ya da başka mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderilecek bir dilekçe ile gidilebilecek İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır